Falih Rıfkı Atay: Bir Cumhuriyet Aydını ve Gazetecisi

Editör:
Mehmet Samet Acar, Sinem Aykın
spot_img

Falih Rıfkı Atay, Cumhuriyet döneminin en önemli edebiyatçıları ve gazetecileri arasında yer alır. Mustafa Kemal Atatürk’ün başyazarlığını yapmış ve hakkında yazdığı yazılarla ünlenmiştir. Atatürk’e ve Cemal Paşa’ya olan yakınlığı sebebiyle çok önemli olaylara tanıklık etmiştir. İmparatorluktan ulus devlete geçişte ulusun ve devletin yeniden inşasında rol alan en önemli isimlerdendir. Yazılarında Atatürk inkılaplarının ateşli savunucusu olmuştur. Ayrıca 1923 – 1950 yılları arasında milletvekilliği yapmıştır.

Falih Rıfkı Atay, gazetekadikoy

Falih Rıfkı Atay Hakkında

Falih Rıfkı Atay, 1894 yılında İstanbul’da doğmuştur. Aslen Sakarya’nın Kaynarca ilçesi, Topçu köyü, Dırmandılar Mahallesi’nden İstanbul’a göç eden bir ailenin çocuğudur. Annesi Çerkes bir aileden Huriye Cemile Hanım, babası Hoca Hilmi Efendidir. Babası Hoca Hilmi Efendi zengin bir köy ağasıyken İstanbul’a yerleşmelerinin ardından ekonomik durumu bozulmuştur.

İlköğretimine Sıbyan Mektebi’nde başlamış sonrasında Kovacılardaki Rehber-i Tahsil Rüştiyesine devam etmiş ilk ve orta öğrenimini burada tamamlamıştır (1906). İlk ve Orta öğrenimlerinden sonra liseyi müdürlüğünü Hüseyin Cahit’in yaptığı Mercan İdadisi (Lisesi)’nde okumuştur. Rüştiye yıllarında abisinin kütüphanesinden gizlice aldığı dönemin ünlü yazarları ile şairlerinin yazdığı Servet-i Fünun ve Malumat gibi dergileri okumaya başlayan Atay; Namık Kemal’in “Rüya”sını, Tevfik Fikret’in “Sis”ini ve “Tarih-i Kadim”ini ve o dönem yasaklı olan pek çok yayını bu yıllarda okumuştu. Falih Rıfkı, daha İdadi yıllarında edebiyatla ilgilenmeye başlamış, küçük manzumeler ve nesirler kaleme almıştır. Servet-i Fünun edebiyatını yakından takip etse de ilk denemelerinde Divan edebiyatına yakın bir üslup tercih etmiş ve oldukça ağdalı bir dil kullanmıştır.

I. Meşrutiyet’in ilanında Mercan İdadisinin son sınıfında olan Atay, İttihat ve Terakki ismi ile ilk kez o dönemde gazete sütunlarında karşılaşmıştır. Bu yeni ortam, onun bu döneme kadar yasaklı olan edebiyatla daha rahat ve büyük bir hevesle ilgilenmesine imkan vermiş aynı zamanda siyasetle de ilgilenmeye başlamıştır. II. Meşrutiyet’in kültürel ve siyasal ortamı içerisinde yetişen Atay, zamanla İttihatçıların batılılaşma girişimlerini desteklediği gibi İttihatçılığı, imparatorluğun kurtuluşu için tek çare olarak görmüştür. Lise son sınıftayken 31 Mart Olayı patlak vermiştir. Okula gitmek üzereyken isyancıların saldırısına uğrayan Falih Rıfkı o günleri “on gün süren bir yılgın tedhiş havası” olarak tanımlamış ve isyanı bastıran İttihat ve Terakki’den taraf olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Suriye’ye yedek subay olarak giden, Cemal Paşa’nın özel kâtipliğini yapan Falih Rıfkı Atay’ın pek bilinmeyen bir portresi, 20. Yüzyıl Twitter Hesabı.

“Edebi İrticalar” adlı makalesi ile edebiyatta çağdaş gelişmeleri savunmuştur. “Mübareze-i İçtimaiyye” isimli yazısında ise siyasal duruşunu ortaya koymuş ve serbest seçimleri, çağdaş gelişmeyi, batılılaşmayı, eğitimin bilimselliğini savunmuştur. Lise son sınıfta iken ilk şiiri Servet-i Fünun’un gençlere ait sayfalarında Tabişgahi Lahuti imzasıyla 1909 yılında yayımlanmıştır ve bu şiiri, Servet-i Fünun diline öykünerek kaleme almıştır.  II. Meşrutiyet’in ilanından sonraki kültürel ve düşünsel ortam içinde en çok Batıcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülük akımlarının etkisi altında kalmıştır.

Yükseköğrenimini Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi) okumuş ve 1912 yılında buradan mezun olmuştur. Hocası Halid Ziya’nın Batıcılığından ve sanat hayatından etkilenmiştir. Bu yıllarda Sındırgılı Süreyya’nın çıkardığı Tecelli dergisinde şiirler edebiyat ve toplumsal sorunlarla ilgili yazılar kaleme almıştır.

milligazate

Gazetecilik ve Siyasi Hayatı Üzerine

Balkan Savaşlarına kadar sıkı bir Osmanlıcı olan Falih Rıfkı, çıkan savaşta Balkan devletlerinin İstanbul’u tehdit etmesi sebebiyle herkes gibi şaşkınlık ve tedirginlik içinde kalmıştı. Yaşanan acı gelişmeler ve kayıplar, onun giderek Türkçülüğe yönelmesini sağlamıştır. 1913 yılı Atay için düşünsel dönüşümün yanında gazetecilik serüveni açısından da bir başlangıçtır. İlk kez 1921’de “Milli Dert” başlıklı köşe yazısı ile başladığı ve aralıklı olarak yazdığı Tanin gazetesinde Hüseyin Cahit’ten gelen teklifle düzenli olarak yazmaya başlamıştır. Bundan dolayı 1913 yılında gittiği Bükreş’ten Tanin Gazetesine röportajlar ve yazılar göndermiştir. Balkan Savaşı yıllarında gazetede “Edirne Mektupları” başlığıyla gözlemlerini yayımlamıştır. Savaşta kaybedilen Edirne’nin geri alınmasının ardından, Hacı Adil Bey’in seçtiği ve dostlukları ilerleyen yıllarda da devam edecek olan Şükrü Kaya’nın da bulunduğu “kabiliyetli bir grup genç” ile şehre giden Atay, seyahat sonunda Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa ve Fethi Bey gibi pek çok İttihatçıyla tanışma imkanını da bulmuştur.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı olan Tanin gazetesinde yazmaya başlaması İttihatçılar ile yakınlaşmasını sağladı. Tanin’deki muhabirliğinin yanında Şehbal dergisinde edebiyat ile ilgili makaleler yazdı. Sait Halim Paşa’nın sadrazamlığı döneminde Sadaret Mektubi Kalemi’nde memuriyete başladı. Kısa süre sonra bu görevinden ayrılarak Dahiliye Nezareti’nde Talat Paşa’nın yanında Türkçe katibi olarak çalışmıştır. I. Dünya Savaşında, Bahriye Nezareti’nde Cemal Paşa’nın Özel Kalem Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştır. Falih Rıfkı Atay’ın yedek subay olarak askere alınması Darülfünun eğitimini yarıda bırakmasına sebep olmuştur. I. Dünya Savaşına dair gözlemlerini, “Ateş ve Güneş” ve “Zeytindağı” isimli kitaplarında kaleme almıştır. Savaşın ardından bir süre Heybeliada Çarkçı Mektebi’nde Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Ardından Necmettin (Sadak), Ali Naci (Karacan), Kazım Şinasi (Dirik) ile beraber 20 Eylül 1918’de Akşam Gazetesi’ni çıkarmıştır. Bu gazetede Necmettin (Sadak) ile birlikte yazı işlerini üstlenmiş ve “Günün Fıkrası” başlıklı köşede yazmıştır. Falih Rıfkı Atay, gazetedeki yazılarında Milli Mücadele ve Mustafa Kemal’i öven yazılar kaleme almış ve bu yazılarından ötürü Divan-ı Harpte yargılanmıştır. İdam cezası ile tutuklanmış, İnönü Savaşı’nın kazanılmasının ardından serbest bırakılmıştır. Fakat Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazılarını Tanin ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde yazmaya devam etmiştir.

“Suriye, Filistin ve Hicaz’da:
-Türk müsünüz?

Sorusunun birçok defalar cevabı:
-Estağfurullah! idi.”
Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, 43.

İzmir’in işgalden kurtulmasının ardından yakın arkadaşı Yakup Kadri ile birlikte İzmir’e giden Falih Rıfkı, burada Mustafa Kemal Atatürk ile bir röportaj gerçekleştirmiş ve bu röportaj, 21 Eylül 1922 tarihli Akşam Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Yazılarını takip eden Mustafa Kemal tarafından Ankara’ya çağırılan Falih Rıfkı (1922), savaş yıllarında Ankara Hükümeti’ne destek veren yazılar kaleme almıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın sofrasına davet edilen Falih Rıfkı, bu yemekte Paşa tarafından Ankara’ya milletvekili olmaya çağırılmıştır. 1923’te İkinci Meclis’e Bolu milletvekili olarak seçilmiştir. İstanbul adına varlığını sürdüren muhalif basına karşın Ankara’nın etkili sesi olmuştur.

Falih Rıfkı Atay, Türk Tarih Arşivi Twitter Hesabı.

Meclis adına Edirne’ye ve Uluslararası Ticaret Konferansına giden heyetlerde yer almıştır. Mustafa Kemal’in isteği üzerine Zekeriya Sertel ile birlikte Hakimiyet-i Milliye gazetesini yeniden düzenleyerek çıkaran Falih Rıfkı, 1934’te ismi Ulus olarak değiştirilen bu gazetede başyazarlık yapmıştır. Cumhuriyet’in kurulmasını ve ne anlam ifade ettiği konusundaki yazıları ile halkı bilinçlendirmiştir. Yazılarında inkılapların ateşli bir savunucusu olmuş, yenilikleri halka tanıtıp açıklamayı kendine görev edinmiştir. Medeni Kanun ile başlayan laik yasaları destekledi.

1927-1931 seçimlerinde Bolu’dan, 1935 seçimlerinde Ankara’dan milletvekili seçilen Atay, 1950 yılına kadar Ankara milletvekili olarak TBMM’de görev yapmıştır. 1934’te Ulus gazetesinin başyazarlığını üstlenmiştir. 1948’de bu görevinden ve gazeteden ayrılarak yazılarını Cumhuriyet gazetesinde “Pazar Sohbetleri” köşesine taşımıştır. 1952’de Bedi Faik Akın ile birlikte Dünya gazetesini çıkaran Falih Rıfkı, sonradan kitaplaştıracağı Çankaya isimli hatıralarını ilk kez bu gazetede yayımlamıştır. Vefatına kadar Dünya gazetesinde başyazılar yazan Falih Rıfkı Atay, 1971 yılında vefat etmiştir.

Falih Rıfkı Atay, istanbulmuzayede

Edebî Kişiliği ve Eserleri

Edebiyata olan ilgisi lise yıllarında başlamıştır. Edebiyat öğretmeni Celal Sahir’in yönlendirmeleriyle kaleme aldığı küçük manzumeleri, nesir parçaları takip etmiş; Darülfünun döneminden itibaren kesintisiz olarak basın dünyasında yer almış ve daha çok gazete makaleleri, fıkra, anı, gezi notları ve sohbet yazılarıyla tanınmıştır. Atatürk’e olan yakınlığıyla tanınmış Cumhuriyet dönemi Türk Edebiyatında gezi yazısı türünde en çok eser veren sanatçıdır. Cümleleri kısa akıcı ve etkilidir. Atatürk’e dair anılarını “Çankaya” adlı eserinde bir araya getirmiştir. Cumhuriyet devrimlerinin ve Atatürkçü düşüncenin anlaşılması ve yayılması amacıyla yazdığı yazılarda Atay, Cumhuriyet dönemi Türk Dili ve Edebiyatının gelişmesine hizmet etmiş, Türkçenin bir edebiyat ve bilim olduğunu savunmuştur.

Falih Rıfkı Atay’ın bazı eserleri, malumatfurus

Eserleri

Fıkra:

  • Eski Saat (1933)
  • Niçin Kurtulmamak (1953)
  • Çile (1955)
  • İnanç (1965)
  • Pazar Konuşmaları (1966)
  • Kurtuluş (1966)
  • Bayrak (1970)

Anı (Hatıra):

  • Ateş ve Güneş (1918)
  • Zeytindağı (1932)
  • Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri (1955)
  • Mustafa Kemal’in Ağzından Vahdettin (1955)
  • Atatürk’ün Bana Anlattıkları (1955)
  • Çankaya (1961)
  • Batış Yılları (1963)
  • Atatürk’ün Hatıraları, 1914-1919 (1965)
  • Atatürk Ne İdi? (1968)

Gezi:

  • Faşist Roma, Kemalist Tiran, Koybolmuş Makedonya (1930)
  • Denizaşırı (1931)
  • Yeni Rusya (1931)
  • Moskova – Roma (1932)
  • Bizim Akdeniz (1934)
  • Taymis Kıyıları (1934)
  • Hind (1944)
  • Yolcu Defteri (1946)
  • Gezerek Gördüklerim (1970)

İnceleme:

  • Başveren İnkılapçı (1954)
  • Atatürkçülük Nedir? (1966)
  • Londra Konferansı Mektupları (1933)
  • Türk Kanadı (1941)
  • Kanat Vuruşu (1945)

Monografi:

  • Babanız Atatürk (1955)

Kaynakça:

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Tiramisu: İtalyan Mutfağının En Tatlı Başarısı

Bir tatlıdan çok daha fazlası: Treviso'dan doğup dünyaya yayılan tiramisunun kültürel ve gastronomik yolculuğu.

Jacob Elordi: Modanın Kural Bozan Çocuğu

Euphoria dizisinin genç yeteneği Jacob Elordi, oyunculuğu kadar stili ile de meşhur bir kişilik. Elordi'nin dolabında yolculuğa çıkıyor ve tarzını keşfediyoruz.

Karadeniz’de Sonbahar: Doğasına Hayran Kalacağınız 7 Yayla

Karadeniz’in büyüleyici yaylalarıyla doğanın kalbinde bir yolculuğa çıkın. Ayder’den Pokut’a, Gito’dan Kafkasör’e uzanan bu rota; huzur, macera ve eşsiz manzaralar sunuyor.

İstanbul Mimarisi: Süreyya Operası

Kadıköy’ün sanatla özdeşleşen simgesi Süreyya Operası, yaklaşık bir asırlık tarihiyle kentin kültürel mirası ve gururudur.

Sait Faik: Adacılığın Ritüellere Yansıması

Sait Faik'in adacılığı, doğayla ve insan sevgisiyle örülmüş bir kaya parçasına sığınan rutin hayatın ta kendisidir.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Temizlik Takıntısı

Hastalık korkusuyla büyüyen Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın temizlik takıntısı, yaşamına ve romanlarına mizahi biçimde yansımıştır.

Sherlock Dizisinin Unutulmaz Replikleri: Oyun Başlıyor

Sherlock dizisinin ustalıkla yazılan, şarap gibi yıllanmış, akıllara kazınan repliklerine birlikte göz atalım.

Çocuklara Boşanma Nasıl Anlatılır?

Boşanma çocuklar için zor bir süreçtir. Doğru kelimeler, doğru zaman ve sevgiyle güvenin varlığı, bu süreci atlatmada büyük önem taşır.

Aftersun Filminin Unutulmaz Replikleri

İzleyenlerin kalbinde bir burukluk bırakan Aftersun filminin repliklerini inceliyoruz!

Kayıp Tanrılar Ülkesi Aslında Ne Anlatıyor?

Usta yazar, maharetli kalemiyle okurunu da yanına alıp Berlin ve Bergama'ya gidiyor; işlenmiş bir dizi cinayetin perde arkası arkeoloji, mitoloji ve tarihin ışığında aydınlanıyor.

Editor Picks