Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku Filminin Unutulmaz Replikleri

Editör:
Verda Ceylan, Sinem Aykın
spot_img

Filmi bilen herkesin ve bağımsız sinema severlerin mutlaka bir kere izlediği, tek solukta bitirdiği, belki de aşkın ve tutkunun vücut bulmuş, edebiyat ve sinemanın ülkemizde en iyi şekilde buluşmuş hallerinden biridir Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filmi.

İlhami Algör’ün aynı adlı eserinden beyaz perdeye uyarlanan film, iki insan arasındaki aşkın karanlık ve görünmeyen yüzlerini anlatırken, kişiyi bir bilinmezlik içinde merak dolu bir yolculuğa çıkarır. Derinliği en yüksek noktada ele alan film, aşkı çözmeye çalışmanın keyifli bir seyrini sunar. Şimdi gelin hangi replikler aklımıza kazınmış, ruhumuzda iz bırakmış daha yakından bakalım!

Bu yazı filmle ilgili spoiler içermektedir!

1) “Bu aşk hikayelerini hep aynı adamlar mı yazıyor? Başlangıçlar farklı ama sonlar hep aynı…”

Sosyal Bilimler.org

Ana karakterin filmde terk edilmesinin ardından, böyle bir cümle kurduğunu görürüz. Arif, kendi içinde bir çatışma ve yalnızlık yaşarken, aşkın ve istediği kadının kim olduğunu, neye benzediğini çözmeye çalışır. Ayrılığın ardından kalan boşluk, boşluğun içinde bir tatlı isyan denilebilir. Tam o sırada Arif, kafasını camdan dışarıya doğru çıkarır ve aslında istediği kadını görür. Arif’in gördüğü kadın kendi halinde, zarif, başına buyruk, hepsinden öte şuh bir kadındır. Şuh kelimesi anlam olarak “özgür, enerjik ve çekici kadın” anlamına gelir. Tıpkı Müzeyyen gibi… Arif önce bilmediği birinin peşinden gider, sonra tam da ona benzeyen, kafasındaki parçaları birleştiren o kadını arkadaşının düğününde görür. Yani Müzeyyen’i…

2) “Müzeyyen’deki tuhaflığın ne olduğunu sonunda anlamıştım.”

Söylentidergi.com

Repliğin devamında Arif tam olarak şöyle der: “Müzeyyen hiç flört etmiyordu. Gözlerini kaçırmıyor, heyecanlanmıyor, dili sürçmüyor, dudaklarını ısırmıyor, kendinden bahsetme konusunda en küçük bir heves göstermiyordu. Ya beni etkilemek gibi bir derdi yoktu, ya da beğenilmeye çok alışkındı…” Filmde sanırım benim en sevdiğim replik buydu. Çünkü burada Arif, içindeki tutkunun ve hayranlığın büyüklüğünü anlatırken, bir yandan kadının gücünü tasvir eder. Güzelliğini değil gücünü diyorum çünkü, kadın güzel olmaktan çok kendinden emin, özgüvenli, hayatı kendi elleriyle tutan, her şeyi kendi kontrolüyle yöneten güçlü bir kadın tipidir. Bu nedenle Müzeyyen’in esas güzelliği dış görünüşünden çok hayata karşı güçlü kadın duruşudur. Yani bir adamı ona bu kadar hayran bırakan şey kadının hayat enerjisi, kendine özgü aurasıdır.

3) “Adam kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor. Ruh eve sığmıyor.”

Onedio.com

Yazar olan Arif, film boyunca Müzeyyen’den ilham alarak yazar. Bu replik Müzeyyen’in adamın yazdıklarını okuduktan sonra söylediği repliktir. Müzeyyen birçok eleştiride bulunur. Adam sonunda tek bir şey söyler: “Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku.“ Yazarın bu repliği başlığa çıkarma nedeni de budur. Film boyunca kadın, adamı görmekte zorluk çeker. Adamın ona olan duygularına, tutkusuna karşılık biraz umursamaz, kaçıngan, belki biraz da küçümser bir tavır takınır. Özetle adam naif, zayıf taraftayken Müzeyyen, kalpsiz ve güçlü taraftadır. Aslında kadın da en az adam kadar duygusaldır, ama aynı zamanda hayata ve erkeklere karşı duvarları olan bir kadındır. Bu replik de yine aşkı en güzel ve derinden anlatan cümleler arasına girmiştir. Biraz delilik hali ve takıntı olan aşk, filmde adamın sonsuz arzusuyla karşılık bulur. Esasen Arif, kişilik olarak naif bir adam olduğundan dolayı biraz da aşka aşık, sevdiği kadına bağlanmaktan öte saplantılı bir haldedir denilebilir.

4) “Öyle sadece ilişerek ilişki olmaz. Biraz sorumluluk alman lazım.”

Miskin Adam.com

Bu sahnede ana karakter Arif, yine aşkı çözmeye çalıştığı anda yanındaki adam böyle bir cümle kurar. Film boyunca izlediğimiz karakter, biraz da ıssız adam rolündedir. Hayatın kıyısında yaşayan, soyut, pek çok şeyle işi olmayan adam tipidir. Bu repliğin derinlerine inersek söylenecek sözler bunlardır. Ancak Müzeyyen’le sonları iyi bitseydi belki de adam değişecekti, daha fazla şeyi üstlenmeyi, onun için daha çok şey yapmayı seçebilirdi. Ama filmde sonu iyi bitmeyen, yarım kalan bir aşkı izlediğimizden ötürü adam hep ıssız, kadın da başına buyruk kalmıştır. Aynı zamanda Arif karakteri, yazar olmasından dolayı ince ruhlu ve biraz da acı çekmeyi seven, hüzün duygusundan beslenen ve yalnızlığı romantize etmekten hoşlanan bir tiptir. Bu sebeple filmi izlerken iki karakterde de içten içe yalnızlık sevgisini görmek mümkündür.

5) “Bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki.”

ListeList.com

Müzeyyen’in repliği, Arif‘i tam o anda hayrete düşürür. Arif cümleyi aklına kazır. Müzeyyen’in her söylediğini, her detayını ezberlemesi ve gözlemlemesinden ona çok aşık olduğunu filmi seyrederken hissederiz. Yanlış yollar gibi doğru seçimlerin de bazen kişiyi yanılttığını, beklendiği gibi çıkmadığını, hayatın koca bir yanılsama olduğunu fark ettiren Müzeyyen, izleyiciyi izlerken düşündüren bir hale sokar. Arif’le birlikte biz de kafamızda repliği kurcalamaya başlarız. Her insanın kendinden bir şeyler bulabileceği filmin bu cümlesi, en can alıcı replikler arasına girmektedir.

6) “-Müzeyyen? -Efendim. -Hiç. Adını söylemek hoşuma gidiyor…”

İstanbul Modern.org

Başından beri Müzeyyen‘e hayranlık duyan Arif, tuhaf davranışlar sergiler. Bu sahnede yine o anlardan biridir. Arif durduk yere Müzeyyen’e seslendikten sonra böyle bir cevap verir. Yine aşkın derinliğini ve izlerken çözmeye çalıştığımız o tutkuyu görürüz. Çarpıcı bir kadın olan Müzeyyen, Arif’i adeta kendine bağımlı bir hale getirir. Arif’in Müzeyyen’e olan iç dünyasındaki aşkta, biraz da Kürk Mantolu Madonna izleri görürüz. Her büyük aşığın yaşadığı ruh durumu, asıl mesele bireyin kendisiyle arasında verdiği savaştır. Duygusal ve romantik bir sahne izleriz; Arif, Müzeyyen’den bir hediye alır, yanındayken bile artık onu özler hale gelmiştir. Bu diyalog belki de en etkileyici aşk repliklerinden biri olur ancak derine indiğimizde asıl anlatılmak istenen o delice tutkuyu görürüz. Tutkunun yanında Arif, Müzeyyen’in yanındayken biraz da huzurlu bir haldedir. Ama bu huzurun zehirli bir tarafı da olduğunu söyleyebiliriz. Her gerçek aşk hikayesinde olduğu gibi filmde de aşk, biraz delirten ve ayrılık getiren bir biçimde anlatılmıştır.

7) “Bazen sadece bir çıt sesi duyarsın. Bu sesi duyduğun zamanda gitmen gerekir. Bazen bir eşyadan gelir bazen üçüncü bir şahıstan.”

Arkakapak.babil.com

Bu sahnede Arif, artık Müzeyyen tarafından terk edilmenin verdiği yük ile, tamamen kendini dağıtmış, yalnız bir adam olmuştur. Hayattan tamamen vazgeçmenin verdiği hisle beraber bu cümleleri sarf eder. Hayatı üstlenmeden yaşamanın verdiği hafiflik adama daha iyi gelir. Başından beri aynı tavrı takınan karakter, hayatının aşkını kaybettikten sonra artık o tavrı takınmaz, tam anlamıyla o insan olur. Tek başınadır ve artık hayattan bir beklentisi kalmamıştır.

8) “Sabahları beraber uyanırdık. Ben senden önce kalkardım, senin uyuyuşunu izlerdim. Sonra sen uyanırdın, bana gülümserdin…”

IMDB.com

Filmin son ve belki de izleyiciyi en çok etkileyen unutulmaz sahnesinde, Arif, Müzeyyen‘le yıllar sonra karşılaşır. Kadın “Gitmeseydim ne olurdu?” diye sorar. Ve ardından Arif’in ağzından bu cümleler dökülür. Hikayenin sonunda ve izlerken gördüğümüz gibi Arif, film boyunca bir tutkunun ve bilinmezliğin peşinden gitmektedir. En başta da anlattığım gibi, Arif; Müzeyyen’e olan aşkını küçük ve ezbere bildiği detaylar ile anlatır. Müzeyyen’in her bir detayına tutkulu bir aşk besler. Bu nedenle eğer birlikte bir hayat yaşasalardı, hayatın her anında ve detayında, Arif, Müzeyyen’i çok sevecekti. Onu izlemekten ve ona hayranlıkla bakmaktan bıkmayacaktı. Ancak filmin sonunda bu güzel hayal cümlelerinden sonra, bu kez de Arif, Müzeyyen’i terk eder ve film burada son bulur. Aşkın denk gelişinin zamansal uyumsuzluğu ile kadın ve adamın farklı yerlerde olmasının sonucunda derin, ancak hüzünlü bir aşk hikayesi izleriz.

Sonuç olarak yazarın incelikle işlediği bu eser, sinemada karşılığını en güzel şekilde bulmuştur. Kitap okurken veya filmi izlerken düşündüren, hüzünlendiren ve gülümseten hikaye, her zaman en iyi aşk konulu eserlerin başında gelecektir. Türk edebiyatında ve Türk sinemasında kült niteliği taşıyan eser hepimizin gözdesidir. Arif ve Müzeyyen’in aşkı dillere pelesenk olacak şekilde, mânâlı ve melankolik bir yapıdadır. Filmi izlerken her bir replikte bu duyguları dakika dakika hissederiz. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, replikleri ile bizi derin bir aşk atmosferinin içine çeker.


Kaynakça

  1. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku. Yönetmen Çiğdem Vitrinel. M3 Dağıtım, 2014. Film.

2. “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’dan Dudaklarımızı Isırmamıza Sebep 14 Tutku”. ListeList. Tecrübesiz, 9 Şubat 2016. Web. 28 Aralık 2024.

3. “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku Film Replikleri”. Sözler ve Replikler. Web. 28 Aralık 2024.

4. Öne Çıkan Görsel: Filmhafızası.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.