Ezel Dizisinde Yer Alan Edebî Eserler Hakkında

spot_img

Ezel’i dikkatli bir şekilde izlediğimizde, olay akışının içinde, kimi zaman doğrudan, kimi zamansa dolaylı olarak birçok edebî esere gönderme yapıldığı ve bu göndermelerin hem diziye bir derinlik kattığı hem de seyircisinin değerini epey yükselttiği gerçeğiyle karşılaşırız.

Esasen, diziyi izlerken bir roman okuyor havasına bürünürüz. Akıcı ama bir o kadar da karmaşık bir roman… Nitekim, dizide yer alan her bir cümle bir romandan okunan bir fasıl gibidir. İnsanın hâletiruhiyesini bilip onu sarsabilecek kadar derin bir fasıl… Dolayısıyla gerek açık, gerekse üstü kapalı bir şekilde yapılsın dizi birçok edebî göndermeye ev sahipliği yapmakta ve bu da diziyi seyir zevki yüksek bir yapıt hâline getirmektedir.

Tabii, büyük bir çoğunluğu senaryoyla bağlantılı olup, dizinin ilerleyişini belirleyen bu göndermelerin anlaşılabilmesi, tamamıyla seyircinin dikkati ve o konu hakkındaki bilgi birikimine kalmıştır. Nitekim, dizide yer alan göndermeler, yalnızca belli bir edebî birikime sahip ve bunları fark edecek kadar dikkatli seyirciler tarafından fark edilebilir.

* * *

Her ne kadar dizide kıyıya köşeye gizlenmiş onlarca eser bulunsa da, biz senaryoyla olan bağlarının en kuvvetli olduğu beşi üzerinde yoğunlaşacağız.

1) Reading Zindanı Baladı – Oscar Wilde

“Oysa herkes öldürür sevdiğini…”

Dizesiyle başlayan şiir, dizide yer alan en açık göndermelerden biridir. Ramiz Dayı, şiiri Ömer’e (Ezel’e) okuyarak, ona, Eyşan’ın ve en yakın arkadaşlarının yaptığı ihaneti hatırlatır. Nitekim, Eyşan, Ömer’in müebbet hapis cezası almasına neden olmuş ve onu yaşarken öldürmüştür.

Bu edebî eserin tahlilini yapmanın gereği olmadığı; zira, Tuncel Kurtiz’in o sisli sesiyle zaten her şeyi izah ettiği kanaatindeyiz. Bu yüzden yalnızca dinleyiniz…

2) Kumarbaz – Dostoyevski

“…Eh, bilirsiniz işte, insanlar bir kaşık suda boğacakları bir kimseyle bile kimi zaman zorunlu ilişki kurarlar.”

Tıpkı Kumarbaz’dan yaptığımız yukarıdaki alıntıda bahsedildiği gibi Ezel de ölesiye nefret ettiği insanların arasına sızmış, onlarla dostça ilişkiler kurmuştur. İntikam alabilmek, onları bir kaşık suda boğabilmek için!..

Dizinin ilerleyen bölümlerinde Ramiz Dayı, Ömer’in (Ezel’in) kardeşine, abisinin hapisteyken okuduğu ancak çıkan olaylar neticesinde kısmen zarar görmüş kitaplarını verir. Bu kitaplar arasında Kumarbaz da vardır.

Mert, abisinden kalan kitapları inceliyor.

Roman, birkaç bölümde daha seyirciye gösterilir; ancak bu sırada abisinin sahte mektubunu okumuş olan Mert (Ömer’in kardeşi), abisine küskün olduğundan bir süre bu kitaplara dokunmaz. Fakat, ilerleyen zamanlarda romanları inceler ve abisinin sayfaların arasına çeşitli notlar aldığını fark eder. En nihayetindeyse bu notlar yardımıyla abisinin suçlu olmadığını; asıl suçluların Eyşan, Cengiz ve Ali olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalır.

Bu bakımdan roman, gerçeklerin açığa çıkmasını sağlayan bir araç olarak karşımıza çıkar. Tabii dizideki başkarakterlerden birçoğunun kumarbaz olduğunu da unutmamak gerek. Nitekim; Ezel, Cengiz, Ramiz Dayı ve Kenan Birkan usta kumarbazlardandır.

3) Kelebek – Henri Charrière

“Herkes tarafından terk edilmiş ve canlı canlı gömülmüş hissediyordum kendimi…”

Romandan alıntıladığımız yukarıdaki cümleler, Ömer’in (Ezel’in) hapse atıldıktan sonraki hislerini tarif eder cinstendir; zira karakterimiz haksız yere müebbet cezası almış yani bir nevi yaşarken öldürülmüştür.

Ömer bir şekilde hapisten kaçmayı başarır, ancak Ezel olarak… Hapiste yaşanan olaylar neticesinde yüzüne ciddi yaralar alan Ömer başarılı bir yüz ameliyatı ile Ezel’e dönüşür; fakat yaşadıkları ona çok ağır gelmiştir. Bu yeni kimliğini kaldıramamaktadır. Dolayısıyla ruhi bunalımlara girer ve kendisine zarar vermeye kalkışır.

Hem onu yatıştırmak hem de tedavi etmek amacıyla gelen doktoru, ona, içine yazdığı “İmkânsızı başarması dileğiyle…” notuyla birlikte Henri Charrière’nin bir romanını, Kelebek’i hediye eder.

Bundan önceki iki eserin neden seyirciye gösterildiği anlaşılabilse de bu roman işleri farklı bir noktaya taşıyor. Nitekim, bu göndermeyi anlayabilmek için önce romanı okumak gerekiyor…

Kısmen otobiyografik bir roman olan Kelebek’in içeriğine bakacak olursak, Ezel’in hikâyesiyle büyük paralellik gösterdiğine şahit oluruz.

Romanda, tıpkı Ezel gibi iftiraya uğrayan ve işlemediği bir cinayet üzerine yıkılan bir karakter vardır. Bu karakter haksız yere ömür boyu kürek cezasına çarptırılmıştır. Ancak, sonrasında oradan kaçmayı planlamış ve hikâye bunun üzerine kurulmuştur. En nihayetinde de özgürlüğüne kavuşmuştur.

Her ne kadar, Ömer’in (Ezel’in) hapisten kaçma gibi bir düşüncesi olmasa da, gelişen olaylar neticesinde hapisten yeni bir kimlikle çıkıp özgürlüğüne kavuşmuştur. Sonrasındaysa, tıpkı romandaki başkahramanın kendisini baştan yaratması gibi, imkânsızı başararak, kendisini yeniden yaratmış ve bambaşka bir Ömer’e, Ezel’e dönüşmüştür. Bu noktada Kelebek romanının, dizide yapılan en açık ancak bir o kadar da gizli göndermelerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

4) Bun Ruhi Bey Nasılım – Edip Cansever

“İnsan yaşıyorken özgürdür.”

Edip Cansever’in en uzun şiirlerinden olan Ben Ruhi Bey Nasılım, çeşitli ruh çözümlemeleri içeren ve barındırdığı Ruhi Bey karakteri yardımıyla, yazarı, Edip Cansever’in varoluş problemlerini irdelediği bir edebî eserdir.

Ramiz Dayı’nın yanından ayırmadığı ve içinden sürekli alıntılar yaptığı kitap. Ayrıca kendisi şiirde geçen Ruhi Bey’i her seferinde “Ramiz Dayı” şeklinde değiştirmiştir.

Eser hakkında etraflıca yorum yapmak ve diziyle olan ilişkisinden bahsetmek, maalesef ki spoiler vermekle eş değer. Bundan ötürü şiir hakkında daha fazla söz etmeyeceğiz. Dileyenler, Edip Cansever’in bu şiirde ne anlatmak istediğini açıkladığı TRT’deki söyleşisini izleyebilir.

5) Monte Kristo Kontu – Alexandre Dumas

“Geldimse n’ola ben şu’arâ devrine âhir / Âdet budur âhirde gelir bezme ekâbir ”

Önemli divan şairlerinden, Nev’î’den alıntıladığımız bu beyit bir nevi “Assolistler sahneye en son çıkar.” manasına gelmektedir. Biz de Monte Cristo Kontu’nun diziyle olan ilişkisini açıklamadan önce bu beyti kullanmak istedik; nitekim, romanın diziyle olan ilişkisi, dizinin romandan uyarlama bir yapıt olduğu iddiasına kadar varmaktadır.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki senaristler romandan etkilendiklerini hiçbir zaman inkâr etmemiş, üstüne üstlük esinlendiklerini göstermek için çeşitli sahnelere ufak detaylar eklemişlerdir. Örneğin, bu detaylardan bazıları şunlardır:

Ezelin şirketinin ismi, Dantes Yatırım.
Bir havai fişek firmasının ismi, Dantes Ateşleyiciler.

Burada bahsedilen Dantes, Monte Cristo Kontu romanının başkişisi Edmon Dantesdir. Senaristler, diziye bu ayrıntıyı ekleyerek, hem romandan esinlendiklerini kabul etmiş hem de yazarın hatırasını, ismini yaşatarak korumuşlardır.

* * *

Romanda, Edmond Dantes adında gariban şeklinde nitelendirebileceğimiz, saf ve temiz kalpli bir karakterimiz vardır. Bu karakterimiz bir kadına âşıktır ve onunla evlenmeyi düşünmektedir. Ancak Dantesin düşmanı olan iki şahıs daha vardır; bunlardan birisi evlenmek istediği kadını elinden almak istemekte, diğeri ise onun başarılı iş hayatını kıskanmakta ve ayağına bir çelme takmak istemektedir.

İlerleyen sayfalarda, Dantesin düşmanları bir olup, onu bitirmeye çabalarlar. En nihayetinde başarılı da olurlar. Dantes işlemediği bir suç yüzünden hapse atılır ve orada epey zaman geçirir. Bu süre zarfında hayli dost edinen karakterimiz, daha sonraları Başrahip Faria ile tanışır. Rahip, ona kılıç kullanmayı öğretir ve çeşitli kitaplar okutarak onun entelektüel bir birey olmasını sağlar.

Dantesin rahiple olan ilişkisinin had safhada olduğu zamanlarda, Rahip, ölmeden önce ona çok büyük bir serveti olduğunu ve bunu ona vermek istediğini söyler. Sonrasındaysa bu servetin yerini söyler ve çok geçmeden vefat eder. Hapiste geçirdiği 14 yılın ardından, Dantes, bir şekilde hapisten kaçarak rahibin servetine ulaşır ve, ismini de değiştirerek (Monte Cristo Kontu), yepyeni bir hayata adım atar.

Tabii, Dantes, kendisine yapılanları unutmamıştır ve intikamını almak istemektedir. Hikâye de bunun üzerine ilerler. (…)

* * *

Yukarıdaki hikâyenin Ezelle büyük paralellik gösterdiği gün gibi açıktır; nitekim, ufak farklılıkların dışında olaylar tamamen birbirine benzer bir şekilde gerçekleşir. Bu bakımdan romandaki karakterleri dizidekilerle eşleyecek olursak;

Edmond Dantesin Ömer,

Mercedesin Eyşan,

Danglarsın Cengiz,

Başrahip Faria’nın namıdiğer Dayı yani Ramiz Karaeski,

Monte Cristo Kontununsa Ezel olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Tabii birbirleriyle eşleşen pek çok karakter daha var.

* * *

Bu romanın haricinde, Ezelin, çekim tarzlarından tutun da karakterlerin hikâyelerine kadar başka dizi ve filmlerden de esinlenilmiş olduğu hakkında pek çok iddia mevcut.

* * *

Yazımızı, Ömerin ihanetten sonra Eyşana sarf ettiği şu cümlelerle bitirmek istiyoruz:

“Sakın… Sakın tek bir kelime daha edeyim deme. Sakın tek bir yalan daha söyleme. Niye biliyor musun? Çünkü inanırım… Onca şeyden sonra, şimdi tek bir cümle et, gözlerime bakıp beni sevdiğini söyle. Gerçek olmadığını bal gibi bilirim. Ama yine de sana inanırım. O yüzden, tek bir an bile, beni gerçekten sevdiysen, sakın…”

 

spot_img

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.