Masallar, eski zamanlardan bu yana insanların benimsemesi gereken değerleri, düşünceleri ve davranışları simgeleyerek anlatmanın edebi bir yolu olmuştur. Bu açıdan masalların, öğretici yönü de ağır basmaktadır. Masalların sözlü aktarılmasından dolayı her bir anlatıcı tarafından masallara yeni bir şey eklenmiş ve son halleriyle günümüze kadar ulaşmışlardır. Biz de bu yazımızda masalın geçmişten günümüze serüvenini derledik. Keyifli okumalar dileriz.
Masal Nedir?

Masal; dilden dile aktarılarak yayılan, olağanüstü olay ve durumları içeren sözlü anonim halk edebiyatı ürünüdür. Kelime, Arapça “mesel” kelimesinden Türkçeye “masal” olarak geçmiştir. Mutlak doğrudan ve dogmalardan arındırılarak anlatılmış olan masallarda, hayal gücü sonsuzdur. Masallarda olmayacak şey yoktur. Akıl almaz olaylar masallarda mümkün kılınmıştır.
Masallar Bize Ne Anlatır?

Masalların kültürel ögeler olma gibi özellikleri olmasa da anlatıldığı kültürlere göre kahramanlar, unsurlar, konu, tema değişiklik gösterebilir ancak verilen mesajlar evrenseldir. Her yerde geçerli olması gereken vicdan ve iyilikle ilgili mesajlar iletmeyi amaçlar. Masallarda hep geçmiş zaman kullanılır ancak tam tarih belirtilmez. Gerçek bir mekan da yoktur. Bir yere, ülkeye atıf yapılmış olsa dahi, anlatılan yerler yine o masalın kendine has dünyasına uyacak şekilde yeniden tasvir edilerek anlatılır. Bu türün oldukça sade ve kolay anlaşılabilir bir dili vardır.
Karakterlerde genelde padişah, prens, cüce, cadı, dev, kral gibi kişiler görülür, ayrıca olağanüstü güçleri olan kişiler de masallarda karakter olarak yer alabilmektedir. Bu kişilerin her biri bir semboldür aslında. Kötüler cezalandırılan, iyiler er ya da geç kazanandır. Verilmek istenen mesajla uyumlu olarak her karakter bir değeri veya bir duyguyu temsil eder. Bu şekilde verilmesi amaçlanan mesaj, alıcısına daha etkili bir biçimde ulaşır. Sanatsal dille ilgi çekici biçimde aktarılmaya çalışan mesajlar etkililiğini buna borçludur.

Masallar, özgür düşünüş ve kurguyla tasarlanmıştır. Masallarda sonsuz umut ve imkanla dolu bir dünya oluşturulur. İşin içerisinde doğaüstü olaylar vardır ancak bunları inandırma çabası görülmez. Hayal gücümüzü harekete geçirerek bizi geçici de olsa farklı maceralara sürükleyen masallar sayesinde sıkıldığımız gerçek yaşamdan uzaklaşarak, istenen sonları okuduğumuz bir dünyaya yolculuk yaparız.
Masal türü çocuklarla bağdaşmıştır. Çocuklar için masalların, uyku öncesi bir hazırlık olma rutininden ziyade; iletişim becerisine katkı, olaylara farklı bakış açısıyla yaklaşma, hayal gücü ve masalların akıcı dili sayesinde okuma alışkanlığı kazanmak için kolaylık sağlama gibi birçok alanda önemi görülmektedir.
Aslına bakıldığında masallar, yetişkinlerin hayal dünyasının ürünüdür. Masalları yetişkinler kurgular ve anlatır. Yetişkinlerin bu düşlerinin çocuklar tarafından da anlaşılabilmesi ve benimsenmesi aslında o yetişkinlerin iç dünyasının çocuk yanını kaybetmediğini, o saflığın hâlâ var olabileceğini göstermektedir. Masallar geniş kitlelere ulaşmasını bir bakıma buna da borçludur.
Edebi Bir Tür Olarak Masal

Masallar; döşeme, olay, serim, düğüm, çözüm ve dilek olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.
Döşeme bölümü, “Bir varmış bir yokmuş” ya da “Evvel zaman içinde kalbur saman içinde” diye başlayan kelime oyunlarıyla bizi kurgu dünyasının içine girmeye hazırlar aslında. Sınırsız bir hayal dünyasına giriş yapmış oluruz böylece.
Olay, söz konusu hikâyenin anlatıldığı kısımdır. Anlatılan öyküler çok uzun değildir. “Bulutlu tepelerin ardında” diye başlanarak hayal gücüyle kurgulanan masal anlatılmaya başlanır.
Masal, gerçek hayatta normal olmayan şeyleri mümkün kılar. Bunlar düğüm bölümünde ağırlıklıdır. Ve bizler bir yandan hayrete kapılırken bir yandan da masal olduğu için bu anlatılanları yadırgamayız. Kalıplaşmış ifadeler bu kısımda da yer alır. Masallarda; genellikle üç, yedi, kırk gibi belli başlı sayılar kullanılır. Karakterlerin büyük çoğunluğunun insanlardan oluştuğu daha gerçekçi denilebilecek masallarda olay örgüsü padişah, kral, saray, prens, cüce gibi kişiler etrafında şekillenir.
Çözüm bölümüne gelindiğinde, olayların gidişatında iyiye ve doğruya haksızlık yapan kötü için pek de güzel bir son yoktur. Masallar genelde iyilerin kazanması ve kötülerin cezalandırılmasıyla sona erer. Kötü karakterler dersini alır ve okuyana da öğütler aktarılır. Burada okuyucunun da ders çıkarması amaçlanır.
En son kısım olan dilek bölümünde “Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine”, “Gökten üç elma düşmüş; biri bu masalı anlatana, diğeri dinleyene, üçüncüsü masalın kahramanına…” gibi kalıplaşmış sözlerle masal bitirilir.
Geçmişten Günümüze Masallar

Masallar ilk başlarda hasat zamanında, tarlada, bahçede çalışan insanların eğlenmek, eğlenirken bir yandan da değer ve düşünce aktarımı yapmalarının bir yolu, yetişkin ve çocuklar için beraber vakit geçirme aracı olmuştur.
Masalların, efsanelerin devam niteliği olduğu söylenir. Ancak efsaneler; milli kültür ögeleri barındırır, kahramanlar gerçek hayattan seçilmiş kişiler olabilir ve yer-zaman gibi unsurlar açıkça belirtilebilir. Masallarda böyle bir durum söz konusu değildir. Örneğin masallarda sıkça geçen “Kaf Dağı” diye bir yer yoktur. Burası kurgulanmış, hayali bir mekandır. Masallarda yalnızca uzak diyarlardan bahsedilir.
Masallar eskiden beri anlatılıyor olsa da araştırılma geçmişleri çok eskiye dayanmaz. Masalların yazıya geçirilmesi anlatılmalarından uzun yıllar sonra olmuştur.

Milattan önce yaşadığı varsayılan Beydaba’nın “Kelile ve Dimne” adlı eseri ilk masal olarak kabul edilmektedir. Bu eser aynı zamanda ilk fabl örneğidir. Yani karakterleri insanlar değil hayvanlardır. Onlar üzerinden metafor yapılarak insanların kendilerine pay biçmeleri beklenmektedir. Bu masal, Kelile ve Dimne isimli iki çakalın hikâyesini anlatmaktadır. Kelile iyiliğin ve dürüstlüğün, Dimne ise yalanın ve yanlışın sembolüdür. Ayrıca, zamanın hükümdarı Depşelem için yazılmış; erdem, ahlak ve yönetim konularında nasihat niteliğinde hazırlanmıştır. Aslında iç içe geçmiş hikâyelerden oluşmaktadır. Diğer bir amaç şehzadelere öğütler vermek onları ahlaki açıdan eğitmektir. Eser Sanskritçe yazılmış, daha sonra Arapça ve Farsçaya çevrilmiştir. Buradan batı dillerine çevrilmiş olan eser için Ezop Masalları’na ve La Fontaine’den Masallar’a esin kaynağı olduğu söylenmektedir.
Kelile ve Dimne’nin ardından kökeni Yunan Mitolojisi’ne dayanan Ezop Masalları da, masal türünün yazıya geçirilen ilk örnekleri kabul edilmektedir. Hint kültürüne baktığımızda ise hayvanların önemli bir yere sahip olduklarını görmekteyiz. Bu yüzden ilk masalların kaynağının Hint Vedaları olduğunu söyleyen araştırmacılar da vardır. İran Edebiyatında ilk örneklerde Binbir Gece Masalları ve Simbad görülmektedir. Avrupa’da ise La Fontaine’den Masallar karşımıza çıkmaktadır.
Türk Edebiyatında masalın kökeni Uygurlara dayanmaktadır ve “Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi” günümüze ulaşan ilk masal türü örneğidir. Bu eser, “İyi Düşünceli Şehzade ve Kötü Düşünceli Şehzade” adıyla da bilinen ve Buda’nın öğretilerini içeren bir metindir.
Ayrıca Keloğlan Masalları, Türk Edebiyatının önemli masal örnekleridir. Padişah karşısında halkı temsil eden Keloğlan karakteri; mücadeleci ruhu, güler yüzü, azmi, zekası ve cesareti ile bilinmekte ve halk tarafından sevilmektedir. Bu özellikleri sayesinde Keloğlan, topluma örnek teşkil eden bir figür olmaktadır.

Tahir Alangu tarafından yazılan “Billur Köşk Masalları” adlı derleme eser, Anadolu’daki halk hikâyelerinden derlenmiştir ve bu kategoride ilk örneklerden sayılmaktadır.
Masal üzerine yapılan sınıflandırmaların ilkini yapan kişi Antti Aarne’dir. Ülkemizde ise masallarla ilgili ilk araştırmalar ve çalışmalar Ziya Gökalp tarafından yapılmıştır. Halkbilimi araştırmaları üzerine çalışmalarını sürdürmüştür. 1922 yılında çıkardığı Küçük Mecmua’da çeşitli masal metinlerini yayımlamıştır.
Yüzlerce araştırmacı yirmi beş binden fazla masalı anlatılanlardan kaydederek derlemiş ve arşivlemiştir. Türk masallarını bilimsel bir bakış açısıyla ve bütün özellikleriyle derleyen kişi Macar Türkolog Ignacs Kunoş’tur. Pertev Naili Boratav ise masalları üslup ve konu bakımından sınıflandırmıştır.

Modern anlamda çocuk edebiyatı 18.yüzyılda oluşmaya başlamıştır. Batı Edebiyatında ilk modern masallarda Grimm Kardeşleri görmekteyiz. Sözlü gelenekten derlemiş oldukları “Ev ve Çocuk Masalları” adlı kitap, Batı’da çocuk edebiyatında önemli bir başlangıç noktası sayılmıştır.
Bizim edebiyatımızda ise çocuk edebiyatının ilk örnekleri 19.yüzyılda Tanzimat Döneminde görülmeye başlamış ve Şinasi’nin fabl çevirisi masal türü için önemli bir başlangıç sayılmıştır. “Masalcı Baba” olarak tanınan Eflatun Cem Güney, modern çocuk edebiyatımız için bir diğer önemli yazardır. Yazdığı masalların yanı sıra geleneksel birçok masalımızın ve halk hikâyelerinin derlenmesi için de çokça çaba sarf etmiştir.
Günümüze geldiğimizde yeni nesil çocuk edebiyatında, çocukların kişisel ve akademik gelişimine katkı sağlama amacıyla masallar kaleme alan yazar sayısı oldukça fazladır. Ayrıca artık teknolojiyle birlikte masallar sesli ve görselleştirilmiş şekilde insanlara sunulmuştur. Bununla birlikte birçok film ve çizgi film, konusunu kült masallardan almış veya masal uyarlaması şeklinde dönüştürülmüştür. Masallar, günümüz çocuk edebiyatında hala önemli bir unsur olarak varlığını devam ettirmektedir.
Kaynakça:
Akalan, Ali Osman. ”Türk Dünyasında Masal Tarih İlişkisi”. Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Dergisi. 2015: 183-189. web Erişim tarihi: 28.09.2024
”Tarihte ve Günümüzde Masal Kavramı ve Türk Masal Geleceği Üzerine Tespitler” çaydanlıkdergi web Erişim Tarihi: 28.09.2024
”Masallar” acıkders.ankara.edu.tr. web Erişim tarihi: 30.09.2024
”Masalların Kökeni Meselesi Üzerine Bazı Görüşler” kültürportalı.gov.tr web Erişim tarihi: 01.10.202
”Masal Türü ve Özellikleri” sonersadikoglu.com web Erişim Tarihi:02.10.2024
”Uygurlardan KADİM bir Fantastik Eser: KALYANAMKARA VE PAPAMKARA” geekyapar.com web Erişim Tarihi: 02.10.202
Çevik, Mehmet. (2008). ”TÜRKİYE’DE BATI MASALLARI VE ÇOCUKLARIMIZ Western Tales in Turkey and Our Children”. Gazi Türkiyat. 2008: 115-131. web Erişim tarihi: 08.10.2024