İnsan, evinin nerede olduğunu, ne anlama geldiğini iyi bilmek ister. Çünkü ev sadece dört duvarlı bir mekan değil; insan kalbinin haritasıdır. Bu mozaiklerin her parçası insanın evini oluşturur; yıllar boyunca biriktirilen anılar, küçük ama etkili anlarla örülür. Bazen bir duygu, bir insan ya da anı; bazen de bir şehir, bir sokak ya da gün batımında bir manzara yeterlidir eve dönmek için.
Peki dışarısı nerede başlar? Sınırı ne zaman ve nelerle çizilir? Ait hissetmemek, özgürlük ve yabancılık hislerinin arasındaki sokaklarda biz neredeyiz?
Şehirlerle Kurulan Duygusal Harita

Şehirler herkes için zamanla farklı anlamlar ifade etse de hepsi başlangıçta beyaz bir sayfadan ibarettir. Adresler bize yabancı gelir, sokaklar sessizdir, yürünen yollar anlamsız görünür. Ama zamanla, kâğıtta bıraktığımız izler, şehirle aramızdaki anılarla dolu haritayı oluşturur. İyi gün sokakları, ağlama parkları gibi duraklar bize o şehirle bağ kurduğumuzu gösterenlerdir. Anılar ve hisler şehirlere ilmek ilmek dokunur, bununla beraber duygusal deneyimlerimiz fiziksel çevremizle şekillenir.
Şehir zamanla sadece bir yer değil; bizim izlerimizi taşıyan bir parçamız haline gelir. Ayrılma zamanı geldiğinde bir parçamızı da orada bırakır gibi hissederiz; belirli bir dönemdeki benliğimize alan açmış o şehirle vedalaşırız adeta. Üstünden uzun bir zaman geçmiş olsa da psikoloji, o şehrin bizde kalan hissiyatına hayalet uzuv sendromu der. Gitmiş olsak bile şehir bizimle kalmaya devam eder, bu da gösterir ki ev, dışarıdan ziyade aslında içimizde daha çok varlığını sürdürür.
Her şehirde aynı duyguları hissedemeyiz, bu gerçekçi olmaz. Bu durum farklı şehirlerin farklı versiyonlarımıza ev olduğunu ve şehirlerin anlattığı hikayelerin farklılığını bize gösterir.
İz Bırakan Şehirler

Şehirler sadece duygusal değil de fizyolojik olarak da bizde iz bırakabilir mi? Nöröpsikolojiye göre evet, beynimizdeki amigdala gibi bölgeler hem duyusal bilgiyi hem de duygusal tepkileri işler ve yönetir. Mesela bir şehirde gün batımını izlerken hissedilen huzur bir duygu olmakla beraber aynı zamanda beyin ve bedende ortak kaydedilen bir deneyimdir. Şehirler sokaklardan ibaret değil, anıların duygusal belleğe kazınmış izlerinden de oluşur.
Belki de bu yüzden bazı şehirler bize iyi gelir. İnsana kendisini anımsatır; bir zamanlar kim olduğunu, nasıl hissettiğini ve belki de hâlâ kim olabileceğine ayna tutar.
Dışarısı Nerede Başlar?

Evde hissetmediği her yerde insan kendisini biraz “dışarıda” hisseder. Öyleyse bu sınır nerede başlar? Kapı eşiğinde mi yoksa bilinmeyen bir sokakta mı? Ya da tanıdık bir yerde olsak bile içimize düşen yabancılık hissi mi? Dışarısı bir yer olmaktan çok bir his olarak kendisini gösterir. Yabancı hissetmemizi belirleyen şey, mekan değil; içimizde taşıdığımız bağ kuramama hissidir. Sevilen bir yer artık bir şey anlam ifade etmediği zaman, dışarısı tam olarak orada başlar. Ev denilen yer yalnızca tanıdık olan değil, ait ve özgür hissettirebilen yerdir.
Ev, En Çok Kendin Olduğun Yerdir

Pico Iyer “Ev, en çok kendin olduğun yerdir” der. Ev başkalarının bizi çağırdığı değil, bizim kalmayı seçtiğimiz ve bize iyi gelen o yerdir; yalnız bir yürüyüşte ya da kalabalığın ortasında, içeride bir şeyin yerine oturduğu yerdir. Yani ev denilen yer sabit olmayabilir, yoldayken biriktirdiklerimizle, hatıralarla ve ilişkilerle taşınır. Ve ev, sen kalbini nereye koyarsan oraya gider.
Djo’nun “End of Beginning” şarkısında geçen bu söz belki her şeyi özetliyordur,
”You take the man out of the city, not the city out the man.”
(Adamı şehirden alırsın ama şehri adamdan alamazsın)
Kaynakça



Okuması çok keyifliydi, psikolojiye de değinmesi çok güzel olmuş. Bazı yerler, sokaklar; orda yaşanmış olan deneyimlerden dolayı daha farklı, güzel hissettiriyor gerçekten.<3
Tek kelimeyle harika bir yazıydı.Okurken kendi yaşadığım canım İzmirimden birkaç anıyı hatırladım ve çok mutlu hissettim. Kübra Hanım bence üslubunuz çok samimiydi.Bence okuyan herkesin kalbine dokunduğu bazı anıları canlandırdı belki de yaşayacağı güzel şeylere hayat penceresinden bakmayı sağladı.Bu keyifli yazı için çok teşekkür ederim.