Eve Dönmenin Yolları Aslında Ne Anlatıyor?

Editör:
Guşef Alhas

Şilili yazar Alejandro Zambra‘nın 1985 yılında yaşanan Şili depremini, kendi çocukluk deneyiminden hareketle anlattığı Eve Dönmenin Yolları adlı eserinde küçük bir çocuğun diktatörlük rejimi altında, deprem gibi büyük bir felaketi deneyimlemesini, bu deneyimi yorumlamasını okuyoruz.

Alejandro Zambra | princeclausfundnl

Yazar, Pinochet diktatörlüğü dönemindeki anılarını, aile ve arkadaşlık ilişkileri açısından irdeliyor, çocukken anlamlandıramadığı olayları gün yüzüne çıkararak yetişkin zihniyle bunları değerlendirip çıkarımlar yapıyor. Bu dönemi bir çocuk olarak yaşamanın hissettirdiklerini ve büyürken kendisini nasıl etkilediğini büyük bir ustalıkla harmanlayarak sunuyor okuyucuya.

Geçmişin Gölgesinde Büyümek ve Politik Atmosfer

Deprem Sonrası Valdivia | odatvcom

Kitap dört bölümden oluşuyor, farklı zaman dilimlerini ve farklı perspektifleri okuyoruz her bölümde. İlk bölüm, depremin yaşandığı sırada dokuz yaşında bir çocuğun deneyimlerini konu alıyor. Bu bölümde çocukluğun masumiyeti ve meraklı yapısıyla olayları anlamlandırma çabasına tanık oluyoruz. Çevredeki politik gelişmelerden çocukların nasıl etkilendiği, düşünce yapıları oluşurken nelerle baş etmek zorunda kaldıkları açığa çıkıyor. Politik atmosfer elbette yalnızca politikayla sınırlı kalmıyor, aile içine, okul hayatına, arkadaşlık ilişkilerine de yansıyor. Zambra’nın etrafındaki insanlar rejime karşı iki farklı tutum sergiliyor; rejime uyum sağlayanlar ve karşı çıkanlar. Çocuk aklıyla bu rejime ve etrafında konumlanan insanların tepkilerine anlam vermeye çalışırken bir yandan da bu kargaşanın etrafında büyümeye, evini bulmaya çalışıyor.

Çocukken olayların ciddiyetini kavramak zor olsa da uyum sağlamanın kolay olduğunu fark ettiriyor yazar bizlere. Dönem içinde gelişen olayların yakın çevresinde uyandırdığı korku, kaygı ve çaresizlik hislerine şahit olsa da, bir yandan da bütün bu yaşananları oyuna çevirme dürtüsüyle hareket etmekten kendini alıkoyamıyor.

Deprem günü tanıştığı, komşusunun akrabası olarak tanıdığı ve ilk aşkı olarak nitelendirdiği Claudia‘nın talebi üzerine komşusu Raul‘ü gözetlemeye başlıyor Zambra. Raul, tek yaşayan ve yalnız bir adam olarak tanınıyorken deprem gecesi akrabaları olduğu ortaya çıkıyor. Böylece onu takip edip gün içinde neler yapıyor, evine kimler girip çıkıyor, evden çıktığında nereye gidiyor gibi konularda bilgi toplayıp Claudia’ya rapor sunmayı kendine görev ediniyor, bir yandan da bütün bunlar bir oyunun parçasıymış gibi hareket ediyor.

İlerleyen bölümlerde çocukluk çağında yaşadığı bu olayların yetişkinlik döneminde kendisini nasıl etkilediğini değerlendirirken aradaki çizgiyi bulanık tutmayı tercih ediyor yazar. Kurmaca ve gerçeklik arasındaki sınırların iç içe geçmesi okuyucuya derin bir düşsel yolculuk imkanı sunuyor.

Unutmak, Hatırlamak ve Farkındalık Kazanmak

Alejandro Zambra Kitapları | Kitap Görselleri notoskitapcom Yazar Görseli latimescom

Zambra’nın anlatısında unutmak, hatırlamak ve farkındalık kazanmak iç içe geçen eylemler olarak sergileniyor. Tek bir çizgide dizilen ve sırasıyla ortaya çıkan eylemler olmaktan ziyade birbirini doğuran ve birbirine ortam hazırlayan bir şekilde sunuluyor. Bunun da en büyük sebebi çocukluk anılarının yetişkin zihniyle tekrar değerlendirilmesi diyebiliriz. Yer yer bazı olayları hatırlamaktan kaçındığına, bazı olaylara ise yepyeni anlamlar yüklediğine ve zihnindeki boşlukları doldurduğuna şahit oluyoruz. Böylece hatırlamak yalnızca geçmişe dönüp bakmakla sınırlı kalmayıp geleceğe yön veren hatta geçmişi yeniden inşa eden bir yerde konumlanıyor.

Çocukluk hatıralarının bulanıklığı, kitabın gerçekçi bir yerde konumlanmasını sağlayan en önemli ayrıntılardan biri. Bu deneyimler, olduğu gibi aktarılmakla beraber yalnızca deneyimi aktarmıyor aynı zamanda bu deneyimin nasıl hissettirdiğine de odaklanıyor. Örneğin, deprem zamanını anlatırken yazar, depremin nasıl yıkımlar yarattığını anlatıyor fakat bunu yaparken bir çocuğun böyle bir durumda neler hissettiğini, neler düşündüğünü de işliyor.

“Deprem gecesi korkmuştum ama bir yandan da olup biten bir şekilde hoşuma gitmişti. (…) Bütün komşuları belki de ilk kez hep bir arada görmek tuhafıma gitmişti. Korkularını birkaç yudum şarap ve kader ortaklığını yansıtan uzun bakışmalarla atlatıyorlardı.” (s.15)

Bu alıntı, çocuk zihninin bir trajediyi bile oyun olarak algılama eğilimini ortaya koyan en net örneklerden biri. Kitap boyunca; çocuksu bakış açısı, politik baskılar ve yetişkinlerin tutumları bir arada ilerliyor. Çocukluğun masumiyeti ve gerçek dünyanın acımasızlığı arasında mekik dokuyan anlatı, bu iki durum arasındaki çelişkiyi irdeliyor.

“Büyükler öldürürken ya da ölürken biz köşede resim yapıyorduk. Ülke paramparça olurken biz konuşmayı, yürümeyi, peçeteleri katlayarak kayık ve uçak yapmayı öğreniyorduk. Roman örülürken biz yok olmak için saklambaç oynuyorduk.” (s.52)

Travmatik bir olayın bile çocuk dünyası için keşif alanına dönüşü, normal şartlar altında yan yana olmayan insanların aynı dertten muzdarip oldukları için oluşturdukları dayanışma ortamı çocuklar için ilginç bir tablo yaratıyor. Yetişkinler için ise durum korku, kaygı ve panikten ibaret bir noktada birleşiyor.

Çocukluk çağında yaşadıklarını aktarırken bireysel bir deneyim sunmakla sınırlı kalmıyor yazar çünkü kendi hatırlama süreci ister istemez Şili’nin politik süreciyle iç içe geçiyor. Yalnızca kendisini, ailesini, komşularını ve arkadaşlarını gözlemleyerek çok daha geniş bir gözlem çıkarıyor ortaya çünkü yaşanan her şey büyük bir toplumsal anlatının parçalarını oluşturuyor.

Travmaların Yazıya Dönüşümü: Yazarlık ve İyileşme

Alejandro Zambra | laterceracom

Edebiyatın iyileştirici gücüne tanıklık ettiğimiz bu eser, iyileştirme ve anlamlandırma açısından hem yazara hem de okura fayda sağlıyor. Travmaların yazıya dökülmesi aslında anlatıcıya bir özgürleşme imkanı sunar. Aynı zamanda benzer durumları yaşamış, aynı geçmişe sahip olan insanların yalnız hissetmemesini de sağlar. Toplumsal yaraların edebiyatla ortaya çıkarılması bir yüzleşme süreci başlatır. Okuyucu; kendi geçmişini, ülkesinin geçmişini ve yaşadığı toplumun benzer durumlarda aldığı aksiyonları düşünür, kıyaslar ve kendi travmalarının yankısını duyar. Benzer süreçlerden geçen, 1980 darbesine tanıklık eden ya da dolaylı yoldan etkilerini hisseden Türkiye’deki okurlarda Alejandro Zambra’nın güçlü bir yankı uyandırması tesadüf değildir. Bu tür bir anlatı Türkiye’deki okurlar için tanıdık gelebilir.

Zambra’nın otobiyografik ögeler taşıyan anlatısı bir yandan da belirsizlik içerir ve okuyucuya zaman zaman, “gerçek mi, kurmaca mı?” sorusunu sordurur. Bu belirsizliği iyileşme sürecinin bir parçası olarak görmek mümkündür çünkü travmalar bazen doğrudan anlatılmayacak kadar etkileyicidir. Geçmişin buhranından kurtulmak anlatmayı beraberinde getirir anlatmak ise olayları daha katlanılabilir kılar. Bu noktada yazma eylemi, olayları yeniden kurgulamak ve kontrol altına almak için bir basamaktır.

Örneğin yazar, çocukluk dönemini irdelediği anlatısında bir ablası olduğu detayından bahsetmez ve sanki deprem dönemini tek çocuklu bir ailenin ferdi olarak yaşamış gibi anlatır. Yetişkin ve yazar kimliğiyle ablasıyla girdiği bir diyalogda, deprem dönemini anlattığı bir kitap yazdığından bahseder. Ablasının, “Kitapta ben var mıyım?” sorusuna ise, “Hayır.” cevabını verir ve nedenini de şu şekilde açıklar: “Seni korumak için. Kimsenin karakteri olmamak en iyisi.” Yani, yazar aslında anıları yeniden inşa ederek bazı ögeleri bilinçli olarak dışarıda bırakır, bu da onun geçmişe müdahale etme ve şekillendirme aracıdır. Bu durumu sadece edebi bir teknik olarak kullanmaz, travmalarla baş etme aracı olarak da kullanır.

Sonuç olarak, Eve Dönmenin Yolları‘nın yalnızca bir büyüme hikâyesi değil aynı zamanda bireysel deneyimlerden hareketle toplum bilincini ve yapısını analiz eden bir metin olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Kitap, yaşadığı toplumda benzer kırılmalara şahit olan herkese unutmanın, hatırlamanın ne anlama geldiğini sorgulatıyor ve her iki durumdan da ders çıkarmamızı sağlıyor belki de eve dönmek için bir yol gösterici oluyor.

Bonus:

Barış Bıçakçının Kitapları | iletisimyayinlaricom

Yazarın Türkiye’de hatırı sayılır bir kitlesi olduğundan bahsetmişken, okurların Zambra’nın yazım tarzına benzettiği Barış Bıçakçı‘dan söz etmemek olmazdı. Her iki yazarın da büyük anlatılar peşinde koşmayıp daha çok küçük anların önemine odaklanması en büyük benzerliklerinden biri diyebiliriz. Barış Bıçakçı da Türkiye’nin sosyal dokusunu ve geçmişin izlerini eserlerinde sıklıkla işler, Zambra’nın nostaljik ama sarsıcı anlatılarını sevdiyseniz Barış Bıçakçı okumaktan da zevk alabilirsiniz.


Kaynakça:

“Diyaloglar: Eve Dönmenin Yolları, Alejandro Zambra”. Youtube. Web. 12.03.2025

Derya Gülcan
Derya Gülcan
splendidly selfish, charmingly helpless excellent fun til you get to know her

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks