Eternal Sunshine: Renklerin Sembolizmi

Editör:
Aylin Koçcu
spot_img

How happy is the blameless vestal’s lot!

(Ne mutludur masumun dostları!)

The world forgetting by the world forgot,

(Unutulan dünyada dünyanın unuttukları,)

Eternal sunshine of the spotless mind!

(Kusursuz aklın sonsuz ışığı!)

Each prayer accepted and each wish resigned.

(Hiçbir arzusu duyulmamış, kabul olmuş ama her duası.)

(Eloisa to Abelard-Alexander Pope)

Filme adını veren Alexander Pope’un dizeleri, unutmakla hatırlamak arasındaki o hassas çizgide yaşanan bir aşk hikayesinin kapılarını aralıyor. Başrollerini Kate Winslet (Clementine) ve Jim Carrey (Joel)’nin paylaştığı Eternal Sunshine of the Spotless Mind, ilk bakışta sıradan bir ilişkinin evrelerini gözler önüne seriyor gibi dursa da aslında o kadar da tekdüze olmayan bir film. Film, aşkın döngüselliğini kronolojik atlamalarla harmanlayarak hafızanın, pişmanlığın ve yeniden filizlenmenin sınırlarında bir anlatı sunuyor.

Clementine ve Joel’in ilişkisi, tıpkı doğanın döngüsü gibi mevsimlerden geçer. Ve bu mevsimlerin en serti olan “kış”tan sonra, çift, birbirlerini hafızalarından tamamen sildirmek üzere bir operasyon geçirir.

Ancak silinen anılar mı, yoksa hisler midir?

Filmdeki en ilgi çekici detaylardan biri de Clementine’ın saçları. Bu saçlar estetik bir tercihin ötesinde anlama sahip. Renkler, Clementine ve Joel’in ilişkilerinin hangi evrede ya da başka bir deyişle “hangi mevsimde” olduğunun işaretini veriyor. Bu renkler, filmdeki zaman geçişlerini kavramamızı sağlarken aynı zamanda da filme bir eşsizlik ve derinlik katıyor.

İşte bu aşkın mevsimleri ve Clementine’ın saçlarının pusulası:

Yeşil: Yeniliklerin Doğuşu

Pinterest

Yeşil… Doğanın, tazelenmenin ve yeniden doğuşun rengi. Aynı zamanda, Joel ve Clementine’ın hikayesinde umut dolu bir başlangıcın simgesi. Clementine’ın saçlarında beliren bu ton, onların ilk karşılaşmalarının ve filizlenen duyguların rengidir.

Zorlu ve yıpratıcı bir ilişkiden yeni çıkmış Joel, bir sabah tren istasyonunda hayat dolu, özgür ruhlu Clementine ile karşılaşır. Bu karşılaşma, tıpkı ilkbaharın gelişi gibi ani ve güçlüdür. İçe dönük Joel’un dünyası bu karşılaşmayla bir anda yeşerir; Clementine’ın enerjisi, onun donukluğunu bir deprem gibi sarsar. Doğanın yaşamı canlandıran gücü, Clementine’ın varlığında vücut bulur.

Yeşil, aynı zamanda Joel’in yeniden hissedebileceğine, sevebileceğine dair inancının simgesidir. Bu renk, onların henüz geçmişin yüklerini taşımadığı, her şeyin beraber mümkün göründüğü o kısa ama mükemmel baharı temsil eder.

Üstelik, Clementine’ın saç boyası seçimleri de bu sembolizmi açıkça destekler. Yeşil saç boyasının adı “Yeşil Devrim” (“Green Revolution”).

Bu aşk, ikisinin hayatına da beklenmedik bir devrim gibi girmiştir.

Kırmızı: Aşkın Doruğu

Pinterest

Kırmızı… Şüphesiz ki aşkın en baskın ve en yakıcı rengi. Ancak bu renk, yalnızca tutkuyu değil, aynı zamanda tehlikeyi de içinde barındırır. Clementine’ın saçlarında belirdiğinde, bu aşk çoktan derinleşmiş, alışkanlıklara, özleme ve çatışmalara evrilmiştir. Saç boyasının ismi “Kırmızı Tehlike” (‘Red Menace’). Tıpkı aşk gibi, baş döndürücü ama kontrol edilmesi zor bir renk.

Kırmızı, aynı zamanda Clementine’ın karakteriyle en çok örtüşen ton: güçlü, hoyrat, özgür… tam da Joel’un ilk anda âşık olduğu o kadın. Onun şahsına münhasır hali, Joel’in içine gömüldüğü dünyasında bir kıvılcım gibidir. Joel, hafızasını sildirme sürecindeyken bile, zihninde Clementine’ı hep kırmızı saçlarıyla hatırlar. Bu detay, bize Joel’in onu aslında hafızasından değil, kalbinden hiç silmek istemediğini fısıldar.

Hafıza silme işlemi sona yaklaşırken Joel ve Clementine, aşklarını tamamen yitirmemek için zamanın içinden kaçmaya çalışırlar. Bu son sahnelerdeki acele, korku ve kararlılık, kırmızının temsil ettiği tutkuyla da iç içedir. Çünkü kırmızı, onların aşkının en yoğun halidir. Kaybedilirse, bir daha bulunamayacak bir duygunun işareti…

Turuncu: Bir Tutkunun Çöküşü

Medium

Turuncu… Kırmızının yavaşça soluşu, tutkunun artık yerini kırgınlıklara ve uzaklaşmaya bıraktığı o ton. Clementine’ın saçlarında belirdiğinde, aşkın büyüsü çoktan kırılmıştır. Bu renk, ilişkinin en sancılı döneminin habercisidir: yoğun sevginin yerini alan hayal kırıklıklarının, suskunlukların, çatışmaların…

Çiftin arasında giderek artan mesafe, her iki karakterin de içlerinde bastırdıkları yönlerini su yüzüne çıkarır. Joel’in kıskançlığa varan özgüvensizliğiyle Clementine’ın bitmek bilmeyen ilgi ihtiyacı çarpışır. Birbirlerini sevmekten çok, birbirlerini tüketmeye başlarlar. Filmde, kendi ağızlarından da çıkan o cümle, bu sürecin bir özeti:

 “Biz şimdi, aynı o restoranlarda görüp onlar için üzüldüğümüz çiftlerden mi olduk?”

Aşkın içinde olsalar da artık aşkın o sıcaklığı yoktur. Yerini soğuk suskunluklar, aynı cümlelerin etrafında dönüp duran tartışmalar almıştır.

Clementine’ın bu dönemde kullandığı saç boyası da manidardır: “Turuncu Ajan” (‘Agent Orange’). Tıpkı ismindeki gibi zehirli, yavaş yavaş içten içe yok eden bir etki. Renk, artık aşkı beslemekten çok, onu tüketen sürecin bir dışavurumudur.

Mavi: Kış Uykusu

Collide

“Biriyle o kadar zamanı, onun sadece bir yabancı olduğunu anlamak için mi geçirdin?”

Bu cümle, bir ilişkinin içten içe nasıl eriyip gittiğini anlatmak için fazlasıyla yeterli. Clementine’ın saçlarında beliren buz mavisi, tıpkı kışın doğayı susturması gibi, ilişkilerinin durakladığı, duyguların donduğu ve kelimelerin anlamsızlaştığı dönemi temsil eder.

Mavi, aşkın artık sadece bir hatıraya dönüştüğü o sessiz, uzak evredir.

Ama bu tam olarak da Clementine ve Joel için bir son değildir. İpucu, yine saçlarda gizlidir. Clementine’ın mavinin uçlarında beliren solgun yeşilimsi tonları, umut kıvılcımları verir. Bu kışın sonunda yine bahar olduğunu, Joel ve Clementine için bir yeniden doğuşun mümkün olduğunun habercisidir.

Pinterest

Aslında film bize şunu söyler: Bunca olumsuzluğa, kırgınlığa ve unutulmaya çalışılan anılara rağmen bazı duygular içimizde fark ettirmeden yaşar. Silinse bile kalpten gitmeyen bir şeyler vardır.

Joel, Clementine’ı tekrar gördüğünde ,onu çoktan hafızasından silmiştir. Ama yine aynı duyguları hisseder. Çünkü bazı hisler bastırılsa da kaybolmaz; bazı insanlar, kaderin dairesi içinde hep yeniden karşımıza çıkar.

Bazen gitmesine izin vermek gerekir, mevsimlerin geçmesi gerekir. Belki tekrar bahar gelir.

Ve elbette, Clementine’ın bu dönemdeki saç boyasının ismi de her şeyi tamamlar: “Mavi Bela” (“Blue Ruin”). Soğuk, yıkıcı… Ama ardından gelecek yeniden doğuşa da zemin hazırlayan bir yıkım.

Mevsimler hakkında bildiğimiz bir şey var ki, o da tekrar ettikleri. Tıpkı Clementine’ın saçlarında olduğu gibi. Yeşille başlayan bir devrim, kırmızıyla yolu tutkuya verilen bir ilişki, turuncuyla çatırdayan çatışmalar ve mavide donan bir sessizlik…

Clementine’ın saçlarıyla ve mevsim geçişleriyle verilmek istenen mesaj da tam olarak budur. Her şey gelip geçer. Tek yol kabullenmek. Kendimizi, duygularımızı ve karşımızdakine olan beklentilerimizi şekillendirmeye çalışmak yerine bazen sadece akışa bırakmak gerekir. Zihnimizi susturmak, kalbimize kulak vermek…

Clementine’ın saç renkleriyle, tam da kitabı kapağına göre yargılamamız gerekir. Bu görsel semboller sayesinde, film klasik bir aşk hikayesinden çok daha fazlasına dönüşür.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind, unutmak kadar hatırlamakla, gitmek kadar kalmakla ve kaybolmak kadar yeniden başlamakla ilgili bir film. Ve bazen aşkın mevsimlerinde kaybolmak ve kabullenip ayak uydurmak gerekir.


Kaynakça:

  • Bahtiyar, Özlem. Hikayeler ve Saçlar: Clementine. Eao Mag, 2020.
  • Sude. Clementine ve Renkli Saçlarının Anlamı. Wannart, 2020.
  • The Take. Eternal Sunshine: The Secret Symbolism of Clementine’s Hair. YouTube, 2018.
spot_img

2 YORUM

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.