Eski Mezopotamya’da Yer Altı Dünyası İnancı

Editör:
Ayşe Olgun

Yer altı dünyası inanışı temelinde merak yatmaktadır. Bu inanış, insanların ölüm sonrası yaşam, ölüm tanrıları ve yer altı dünyası ile ilgili sahip olduğu içsel merakların dışa vurumunu ifade eder.

Mesopotamia.PNG (450×364). https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9a/Mesopotamia.PNG. Erişim 12 Ekim 2023.
Antik Mezopotamya Haritası

Mezopotamya 

Medeniyetler beşiği diye de anılan Mezopotamya, etimolojik açıdan “iki nehir arasında” tanımının karşılığıdır. Nehirler ise antik isimleri ile Ufratu ve İdigna‘dır. Coğrafi olarak nehirlerin bölgede olması onun gelişmiş medeniyetlere ev sahipliği yaptığının göstergesidir. Öyle olacak ki ilkçağ medeniyetlerinin birçoğu Mezopotamya da kurulup gelişmiştir.

İnsanlar Mezopotamya’ya ilk olarak Eski Taş Çağında yerleşti ve İsa’dan Önce 14.000 yılına gelindiğinde bölge halkı küçük yerleşim yerleri inşa ederek dairesel evlerde yaşamaya başladılar ve zaman geçtikçe bu yerleşim yerleri, yerini gelişmiş uygarlıklara bıraktı. Antik Mezopotamya’nın en eski ve birçok ilke imza atan medeniyeti Sümerler’dir. Daha sonra bunu Akadlar, Babiller, Asurlar gibi gelişmiş medeniyetler izlemiştir.

Yer Altı Dünyası

Mezopotamya birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olsa da “yeraltı dünyası” inancı medeniyetler arası ortaklık teşkil etmektedir. Ölümden sonraki yaşama büyük bir merak duymuşlar ve özenle ele almışlardır. Ölülerin ruhlarının yer altı dünyasında yaşadığına inanılan bir inanç sistemini temsil eden bu düşünce dünyası, özellikle yer altı nehirleri ve yer altı tanrıları ile ilişkilendiriliyordu. En önemli tanrılar arasında Nergal, ölüm ve ölüm sonrası dünyanın hükümdarı olarak kabul ediliyordu. Ereshkigal, Ölülerin hükümdarı ve yer altı dünyasının tanrıçası olarak kabul edilirdi. Nammu, Mezopotamya mitolojisinin yaratıcı tanrıçasıydı ve yer altı dünyasının da bir parçası olarak görülürdü. Dumuzi, Bereket tanrısı olarak bilinirdi ve ölüm sonrası yaşamın bir sembolü olarak kabul edilirdi. Bu tanrılar ve tanrıçalar, ölülerin ruhlarının yolculuğunu yönlendiren ve yer altı dünyasında onlara rehberlik eden varlıklardı.

Dosya:Inanna receiving offerings on the Uruk Vase, circa 3200-3000 BCE.jpg - Vikipedi. 30 Temmuz 2020, https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Inanna_receiving_offerings_on_the_Uruk_Vase,_circa_3200-3000_BCE.jpg.
MÖ 3200 3000 yıllık Uruk Vazosu üzerinde bulunan İnanna sunulanları kabul ederken

Dumuzi ve İnanna Mitosu

Yer altı Dünyasını tema eden mitoslar arasında “Dumuzi ve İnanna” Mitosu oldukça önemlidir. Dummizi daha bilindik ismi ile Tammuz iken İnanna ise Sami dilindeki “İştar”ın karşılığıdır.

“Dumuzi ile lnanna” mitosu, Mezopotamya mitolojisinde önemli bir rol oynayan bir hikaye olarak bilinir. Sümerlilerin bu mitosu bölük pörçük olarak bulmalarına rağmen, Profesör Kramer’in büyük çabaları sonucu parçalar tamamlanmış ve bilim dünyasına sunulmuştur. Bu mitos, Dumuzi (Tammuz) ile lnanna (lştar) arasındaki olayları anlatır.

Dumuzi, ölen bitkilerin yeniden doğduğu ilkbahar mevsimini temsil eden bir tanrıdır. Mitosun temelini oluşturan olay, Dumuzi’nin yer altı dünyasına tutsak düşmesi ve lnanna’nın onu kurtarmak için yeraltına inmesidir. lnanna’nın bu kararı neden aldığı tam olarak açıklanmaz iken ölüler dünyasının kontrolünü ele geçirmek isteyebileceği düşünülmektedir.

Olaylar gelişirken, lnanna, ölüler dünyasında birçok zorlukla karşılaşır. Yedi kapıdan geçerken, giysilerini birer birer çıkarır ve ölüler dünyasının yedi yargıcının karşısına çıkar. Ancak bu yargıçlar, lnanna’nın üzerine “ölümün gözleri”ni çevirirler ve lnanna ölür. Üç gün boyunca geri dönmezse, Ninşubur adlı veziri, onun için yas törenleri düzenlemesini ve üç büyük tanrıya (Enlil, Nanna, Enki) gitmesini ister. Bu tanrılardan yardım ister ve onları ölümünden kurtarmaları için yalvarır.

Daha sonra, lnanna, canlı olarak geri döner, ancak yerine bir başkasını koymadan hiç kimse ölüler dünyasından dönemez kuralı vardır. Bu nedenle mitos, lnanna’nın cinlerle birlikte diriler dünyasına çıkışını anlatır. Cinler, lnanna’nın yerine başkalarını almaya çalışır, ancak lnanna, onları kurtarır. Metin burada kesilir, ancak bir ek notta, lnanna’nın kocası Dumuzi’yi diriler dünyasına getirmek için onu bulduğunu ve kurtardığını belirten bir parçanın bulunduğu belirtilir.

Bu mitos, Sümerlilerin yerleşik tarım topluluğuna geçişleri sırasında ortaya çıkmış olabilir. Ayrıca, mitosun mevsimsel bir ritüelin bir parçası olarak işlev gördüğü de düşünülmektedir. Mitosun zaman içinde değiştiği ve başka kültürlerde farklı biçimlerde uyarlandığı bilinmektedir.

Babilonya Versiyonu

“Dumuzi ile lnanna” mitosu, Babilonya versiyonunda da, Sümer versiyonunda olduğu gibi, lştar’ın ölüler dünyasına inişinin nedeni açıklanmamıştır. Ancak mitosun sonunda, Tammuz’un yer altı dünyasında neden olduğu olaylar hakkında ayrıntılı bilgi verilmeden, onun lştar’ın erkek kardeşi ve aşığı olarak tanıtıldığını görüyoruz. Tammuz’un neden ölüler dünyasında bulunduğuna dair herhangi bir açıklama sunulmamıştır.

Bununla birlikte, Babilonyalı versiyonunda mitos, cinsel verimlilik ve doğurganlık ile ilgili bir temayı işlemektedir. Tanrıça’nın yeraltına inişi, dünya üzerindeki verimliliğin yok oluşunu simgeler. Bu durumda, “boğa ineğe binmez, erkek eşek dişi eşeği gebe bırakmaz” gibi ifadelerle üretkenliğin azaldığı anlatılır. Bu, Babilonya’nın toplumsal ve ekonomik hayatının bir yansımasıdır.

Güney Mezopotamya Iraktan MÖ 2430 civarına ait bu klorit vazo parçasının üzerinde bir Sümer tanrıçası tasvir edilmiştir

Babilonya versiyonunda, lnanna’nın yeraltına inişi, daha tehditkar bir şekilde anlatılır. lştar, yer altı dünyasının kapısını zorlar ve içeri giremezse ölüleri serbest bırakacağını tehdit eder. Bu, Babilonya halkının ölülerin hayaletlerinden korkularını yansıtan bir unsurdur.

Mitosun sonunda lştar’ın geri dönmesi ve bu dönüşün coşkuyla karşılanması anlatılırken, Tammuz’un yeraltı dünyasında neden bulunduğuna dair herhangi bir açıklama sunulmaz. Ancak Tammuz’un yeraltından geri dönüşünün bir bedel gerektirdiği ve bu bedelin ne olduğu belirtilmemiştir.

Babilonya versiyonu, Tammuz’un ölümü ve lştar’ın yeraltına inişi ile ilgili temaları, cinsellik ve doğurganlık ile daha fazla vurgulamaktadır. Mitosun zaman içinde farklı kültürlerde farklı biçimlerde uyarlandığı ve Tammuz’un öyküsünün diğer mitolojilere etki ettiği açıkça görülmektedir.

Yeni Asur dönemi MÖ 7 yüzyıl Ninova kuzey Iraktan Kral Asurbanipalin kütüphanesinin bir parçası <a href=httpshayatpenceremfileswordpresscom201308images13jpg> httpswwwworldhistoryorguploadsimages2464jpgv=161860140 <a>

Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı

Gılgamış ve Enkidu, ölüler diyarına giden bir yolculuk yaparlar. Bu yolculukta, ölülerin yaşamlarını ve ölümden sonraki dünyayı gözlemlemeye başlarlar. İlk olarak, ölülerin yaşamlarını ve ruhlarının kaderini gözlemleyen birçok farklı kişiyi tanırlar. Bu kişilerin hayatları ve ölümleriyle ilgili çeşitli hikayeler ve gözlemler sunarlar.

Yolculukları sırasında, Gılgamış ve Enkidu, ölülerin dünyasında gördükleri pek çok çeşitli durumu ve insan öykülerini anlatırlar. Örneğin, çocuksuz kalan kadınların nasıl hüzünlü olduğunu ve cenaze sunusu olmayan kişilerin ruhlarının nasıl sokağa atıldığını gözlemlerler.

Bu mitosta ölülerin dünyası, farklı insanların kaderlerini ve ölüm sonrası yaşamlarını anlamak için bir araç olarak kullanılır. Gılgamış ve Enkidu’nun bu yolculuğu, ölümün ardından gelen ruhların farklı durumlarını ve yaşamlarını incelemeye yönelik bir çaba olarak sunulur. Metin, ölülerin dünyasının çeşitli yönlerini ve ruhların kaderlerini anlamaya çalışan bir keşif yolculuğunu anlatır.

Ayrıca, ölülerin dünyasını keşfe çıkan Gılgamış ve Enkidu, bu dünyada yaşayanların ve ruhların yaşamlarının ve kaderlerinin bazen hüzünlü ve kasvetli olduğunu görürler. Mitos, ölüm ve ölümden sonraki yaşamın karmaşıklığına ve insanların bu konuda duyduğu merak ve endişeye odaklanır.

MÖ 9 yüzyıl Babil kralı I Marduk mühür üzerinde tasvir edilen heykeli

Günümüze Yansıması

Modern sanatçılar, Mezopotamya mitolojisinin yer altı dünyası inancını resimlerinde ve heykellerinde kullanarak ölüm ve ölüm sonrası yaşamın sembolizmini yeniden yorumlamışlardır. Bu sanat eserleri, geçmişin inançları ile modern dünyanın düşünce yapısı arasında ilginç bir köprü oluşturur. Ayrıca, sinema ve televizyon dünyasında da Mezopotamya mitolojisinin izleri bulunur. Fantastik filmler, korku filmleri ve bilim kurgu yapıtları, yer altı dünyası inancını ve ölüm sonrası yaşam temasını sıklıkla ele alır. Bu filmlerde, Mezopotamya mitolojisinin esin kaynağı olduğu açıkça görülür. Halloween gibi festivallerde ölüm sonrası yaşam ve ölülerin ruhları temaları sıklıkla kullanılır. Cadılar, hayaletler ve diğer doğaüstü varlıklar, Mezopotamya mitolojisinden etkilenmiş olabileceği gibi işin felsefi boyutu halen tartışmalıdır.

Sonuç olarak Eski Mezopotamya’da yer altı dünyası inancı, diğer büyük antik uygarlıkların ölüm sonrası yaşam inançlarından farklıydı. Mezopotamya’da ölülerin ruhları yer altında bir dünyada yaşarlarken, Eski Mısır‘da ruhlar ölümden sonraki yaşamda bedenleriyle birlikte yaşarlardı. Yunan mitolojisinde ise ölülerin ruhları yeraltı dünyasında gölgeler olarak varlık gösterirlerdi. Ancak bu farklı inanç sistemlerinin ortak özelliği ölüler yahut yeraltı dünyasına ruhların iyi bir şekilde yolculuk yapmasını sağlamak ana amaç olmuş ve bu amacı farklı ritüeller izlemiştir.


Kaynakça 

  • Kramer, S. N., (1963). “Sümerler: Tarihleri, Kültürleri ve Karakterleri.” University of Chicago Press.
  • Black, J. A., & Green, A., (1992). “Eski Mezopotamya’nın Tanrıları” University of Texas Press.
  • Çığ, M. İ., (2013). “Uygarlığın Kökeni 1” Kaynak Yayınları.
  • Hooke, S. H., (2002), “Ortadoğu Mitolojisi” İmge Kitabevi.
  • ”Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı”. Mitolojiler. 21 Mayıs 2023. https://www.mitolojiler.com/gilgamis-enkidu-ve-oluler-diyari/.
    Erişim Tarihi:14 Ekim 2023,

 

Umut Çetinbaş
Umut Çetinbaş
Öncelikle merhabalar, bendeniz Umut. Öğrenciyim. Herkesin bu Dünya'da bir yeri vardır, önemli olan bu Dünya'daki yerini bulmak. Benim yerim ve amacım öğrenmenin ve bilginin peşinden koşmaktır. Çok farklı boyutlar ile düşünmek, sorgulamak ve anlamlarını yitirmiş kelimelerin, anlamlarını hayatıma katmaktır...

Diğer Yazılar

İlginizi Çekebilir

Tablolarla Mitoloji: Pygmalion’un Galatea’sı ve İdealin Yaratıcılığı

İnsan doğasından beslenerek idealin yaratıcılığını sergileyen Pygmalion, sanat eserlerinde olduğu gibi psikoloji literatüründe de yer alarak günümüze ulaşmıştır.

Hakkında Ne Biliyoruz: Suffragette

19. yüzyıldan başlayan kadınların oy hakkı mücadelesi, yıllar sonra uluslararası harekete dönüştü. Süfrajet hareketi, herkesin hakkını savunarak birçok ülkede kadınların seçim sürecine dahil edilmesini sağladı.