İş dünyasında beşeri sermaye yatırımlarının önemi artarken, ücret eşitsizliği ve ayrımcılık sorunları devam etmektedir. Çalışan verimliliği ile maaşlar aynı oranda artmamaktadır. Bu durumdan en çok etkilenenlerin ise kayıt dışı çalışanlardan sonra kadınlar olması ilgi çekicidir. Ücret eşitsizliğine karşı farklı çözüm yolları üretilmektedir. Peki, eşit işe eşit ücret tartışmaları neden son bulamamaktadır? Bu konuda neler yapılması gerekmektedir? Eşit işe eşit ücret ilkesi neden hala geçerliliğini yitirmemiş bir taleptir? Bunlar; takvimler 1857 yılını gösterirken eşit haklar için ayaklanan kadınların, 2025 yılı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nde de, aynı işi yapsalar bile erkeklerden daha az kazanmalarının yanında, toplumun genel refahı için de önemli sorulardır.
Ücret Eşitsizliklerinin Nedenleri

Ekonomik konjonktürde beşeri sermayeyi buzdağının görünmeyen önemli uç kısımlarından biri olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Beşeri sermayenin bir yatırım aracı olarak öne çıktığı günümüz ekonomik şartlarında, personel yatırımlarının ekonomik büyümeye de etki ettiği araştırmalarca da ortaya konmuştur. Beşeri sermaye yatırımlarının ulusal verimliliği artırdığı vurgulanırken çalışanlar açısından durum bunun tam tersidir. Türkiye’de son 50 yılda çalışan verimliliğinin 4,3 kat arttığı ancak maaşlarda bir değişiklik olmadığı görülmektedir. Dünya genelinde ücret farklarının nedenlerinin başında eğitim gösterilirken son dönemde mevcut durum bundan farklıdır.
Rekabetçi piyasada maaş skalası; verimliliğe göre değil, önyargı ve ayrımcılık tercihlerine göre belirlenmektedir. İşverenin kişisel duygu veya seçimleri ile şekillenen bu durumdan en çok etkilenenlerin yabancı uyruklu çalışanlardan sonra kadınlar olduklarını ifade etmek mümkündür. Bu anlayışa göre; kadınların verimlilikleri, erkeklerden düşük olduğundan kadınların aldıkları maaşlar erkeklere göre daha düşüktür.
İş Hayatında Gizli Ayrımcılık

İş dünyasında yalnızca işveren değil müşteriler ile olan ilişkilerde de ayrımcılığın izlerine rastlamak mümkündür. Hizmet satın alan müşteriler seçimlerini diyaloğa girecekleri kişinin aynı verimliliğe sahip olsalar bile cinsiyetine göre yapabilmektedir. Bu da farklı sektörlerdeki ayrımcılığı ve ücret düzeylerindeki düşüklükleri tetiklemektedir. (Bergmann, 1971; Ceylan-Ataman, 2016). Benzer durum kadın ve erkek çalışanlar arasında da yaşanmaktadır. Erkek çalışanlar kendilerinin ağırlıklı olarak istihdam edildikleri sektörlerde, kadın çalışanların kendilerinde bulunan ayrıcalıkları ellerinden alacakları düşüncesiyle ayrımcı bir tutum sergileyebilmektedirler.
İşverenin, kadın çalışanların evlenme veya hamile kalma ihtimalleri üzerine endişeleri bulunmaktadır. Öyle ki şirket içi eğitim gibi yatırımlardan bile bu çalışanların yararlanmalarını masraf olarak gören yöneticiler olmaktadır. Bunun gibi örneklerin başlıca nedenlerinin yine eşitlik kavramının sınırlılığına neden erkek egemen bakış açısı olduğunu ifade edebiliriz.
Kayıt Dışı ve Kadın Çalışanlar: Bir Arada

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2024-2025 yılı Küresel Ücret Raporu, iş hayatındaki ayrımcılığa dair önemli bulgular ortaya koymaktadır. ILO’nun raporuna göre; kadınlar, kayıt dışı ekonomide çalışan ücretliler ile birlikte dünya genelinde en düşük ücretliler arasında olma olasılığı daha yüksek olan gruplar arasında yer almaktadır. Raporda ücret eşitsizliğinin önüne geçilmesi adına çözümler de sıralanmıştır. İLO’nun asgari ücretin belirlenmesi ile ilgili ücretleri kapsayan önerilerinden biri, ücretlerin sosyal diyalog yoluyla bilgiye dayalı yaklaşım ile belirlenmesidir. Diğer yandan ücret belirleme sürecinde, işçilerin ve ailelerinin ihtiyaçlarını ve ekonomik faktörleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Yine rapora göre; kararlar, düşük ücretin kök nedenleri de ele alınarak güvenilir veri ve istatistiklere göre alınmalıdır.
Herkes İçin Eşit Ücret Neden Önemli?

Türkiye’de iş hayatında; 1920-1930 yılları arasında Cumhuriyet Dönemi’nde gerçekleşen yasal reformlarda, dünya genelinde aydınlanma etkisiyle gelişen eşitlik anlayışının yaygınlaşması gibi gelişmelerin yaşandığı dönemlerde, adil bir ücret politikasına dair mücadeleler verilmiştir. Bu durum; hem kadınlar hem de ülke ekonomileri açısından önemlidir. Bu noktada, kadınların mevcut ayrımcılıklar nedeniyle geri çekilmek yerine haklarının bilincinde olarak hem kendilerine hem de topluma katkı sağlamaya devam etmelerinin önemli olduğunu ifade etmekte yarar vardır. Öyle ki bu konu yalnızca kadınları da olumsuz etkilememektedir. Kadınlara uygulanan düşük ücret politikaları nedeniyle diğer bireylerin de maaşlarının düşük tutulduğu araştırmalarca da ortaya konmuştur. Sonuç olarak; tüm ücretli çalışanlar için adil bir ücret dağılımı sağlamak adına atılacak adımların hem kadınlar hem erkekler hem de ülke ekonomisi açısından hayati önemde olduğunu söyleyebiliriz.
Kaynakça
Bergmann, B.R. (1971) The Effect on White Incomes of Discrimination in Employment, Journal of Political Economy, 75(4), 352-365
Ceylan-Ataman, B. (2016). Çalışma Ekonomisi Teori ve Politikalar. Ankara: İmaj Yayınevi
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO). Küresel Ücret Raporu 2024-2025. Cenevre: ILO, 2024.


