Herkes ne zaman ölür
elbet gülünün solduğu akşam
– Turgut Uyar
Erdal Öz’ün 12 Mart dönemi hapishane zamanlarından Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan‘ın kendi ağızlarıyla anlattıklarını birleştirdiği, ister roman, ister belgesel gibi okuyacağınız bu kitaptan en güzel alıntıları sizler için derledik!
Bu ve bunun gibi birçok kitabı derlediğimiz “12 Mart Dönemi için Yazılan Kitaplar” adlı yazımıza da bakmak için buraya tıklamanız yeterli.
Keyifli Okumalar!
- Hüzün, gerçek acıların izdüşümüdür çünkü. (s.8)
- Yarının gerçek edebiyatı bugünün mapushanelerinden çıkacak, göreceksin. (s.16)
- Kurşunu yüreğine sıkmak. İçin elvermiyor buna. Yüreğine kıyamıyorsun. Yürek, garip bir değer kazanıyor orada. (s.58)
- Islak bir Ankara sabahı. Sevdiğim sabahlardan biri. (s.61)
- “Nereye gidiyordun?” dedi.
“Devrime,” dedim. (s.62) - Gerici sınıfların en güçlü iktidarıdır faşizm. (s.64)
- Umut mu? Umut her zaman var. Umutsuzluk diye bir şey yok. (s.65)
- Bir devrimcinin ölümü bile, normal eyleminden, normal mücadelesinden soyutlanamaz. (s.66)
- Burada ölen yalnızca benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak. (s.66)
- Bir devrimci ölüme böyle gider işte; bayram yerine gider gibi. (s.66)
- Düşüncedir aslolan, önemli olan. (s.67)
- Ölüm ürkütücü değil. O tehlikeyle burun buruna gelmedikçe, ölüm somutlaşmadıkça, hiç aldırmıyorsun, hiç takmıyorsun ölümü. Ama ölümle yüz yüze gelince, işte o zaman garip bir hüzün başlıyor. (s.72)
- İçimde bir şeyler çürüdü. (s.108)
- İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. (s.290)
- Ölüme hayır demek yetmez, yaşama evet demek gerekiyor. (s.296)
Öz, Erdal. Gülünün Solduğu Akşam. Can Yayınları: İstanbul. 1991.