Equilibrium: Distopik Bir Film İncelemesi

Yazı İçindekiler [hide]

Editör:
Aleyna Kavak
spot_img

“Şimdi kendimizle barışık bir şekilde yaşıyoruz ve insanlık bir bütün olmuş durumda. Savaş sona erdi. Nefret artık geçmişte kaldı. Artık kendi vicdanımızla baş başayız.”

2002 ABD yapımı Bilim kurgu/Aksiyon türündeki film, 21. yüzyılın ilk yıllarında patlak veren 3. Dünya Savaşı sonrasında totaliter rejimle yönetilen “Libria” adındaki bir ülkenin distopik yaşamını anlatır. Film birçok başarılı eserde adını duyduğumuz Kurt Wimmer tarafından kaleme alınmış ve yönetilmiştir. Başrolde Christian Bale ve Sean Bean, yan roller de ise Taye Diggs, Angus Macfadyen, Sean Pertwee, Emily Watson ve David Hemmings gibi isimler yer almaktadır.

“Fahrenheit 451” ve “The Matrix”in izinde giden bir bilim kurgu…
https://sinematv.com.tr/EQUILIBRIUM

Equilibrium, kontrol mekanizması karşıtı bilim kurgu başyapıtları Fahrenheit 451, Brave new world ve 1984‘den izler taşıyan hikaye yapısı ve yönetmenin de gurusu olduğu Gun-kata adlı dövüş sanatı sahneleri ile eşine az rastlanır bir bilim kurgu filmidir. İsyan, The Matrix sonrası bir miktar eleştiri oklarının da hedefi olmuştur. 102 dakikalık olan ve asla sıkmayan bu film 2004 yılında gösterime girmiştir. Film gerilimi ve aksiyonu o kadar güzel bir şekilde işleyip, izleyiciyi  olaylara o kadar dahil eder ki hikayenin akışında yakalanma korkusuyla her an geriliriz. 

Filmin konusuna gelecek olursak; 3.Dünya Savaşı’nın sonrasında totaliter rejimle yönetilen Libria adındaki bir ülkenin distopik sistemini anlatır. Dev duvarlarla dış dünyadan soyutlanan topluluk, Father/Peder olarak anılan bir liderin idaresi altında bulunan Tetragrammaton Meclisi tarafından yönetilmektedir. Savaş travmasını üzerinden atamayan rejim, barışı korumak adına insan duygularını Prozium adlı bir ilaç ile kontrol altında tutmaktadır. Bu ilaç sayesinde insanlar her türlü duygularından arındırılırlar. Duyguları tetikleyeceği için eski Dünya’ya ait tüm sanat eserleri yani  EC-10 materyalleri de toplatılmaktadır. Film başlangıç sahnesinde aralarında Mona Lisa tablosunun da bulunduğu eserleri saklayan bir gruba (eserler ve saklayanlar) yapılan baskını izleterek konuyu bilmeyenleri özellikle şaşırtarak başlıyor. Ayrıca Prozium almayan insanlarü “hissetme suçluları”nda canice yakılarak öldürülmektedir.

Prozium’ u kullanan bir kişi

 

 

 

Prozium’un denetiminden de John Preston (Christian Bale) adlı bir ajan sorumludur. Bu rejim duygularla birlikte sanatın da düşmanıdır. Savaş öncesinden kalma tüm sanat eserleri yok edilmektedir. John Preston, bir gün Prozium adlı biyolojik ilacı kullanmayı unutmuş ve duygularının farkına varmıştır. Geçmişte yaşadığı anılar tazelenince de çalıştığı rejime karşı isyan başlatmıştır. Bu diktatör yönetimin çöküşü için bir gün bile Prozium stoklarının bitmesinin yeterli olduğunu düşünen yer altı örgütü ile iletişim kuran Preston, Tetragrammaton Meclisi’ni yıkmaya çalışacaktır. Ancak ne kadar duygularını bastırmaya çalışsa da yeni ortağı ve üstleri ondaki değişimin farkındadırlar. Böylece Dikta ile özgür insanlar arasındaki amansız savaş Preston’un önderliğinde başlar…

https://bombreport.com/yearly-breakdowns/2002-2/equilibrium/

İktidar Denetimini Yalnızca Prozium Adlı Biyolojik İlaçla Mı Sağladı ?

Film boyunca Prozium’un etkisini elbette çokça gördük. Fakat tek sebep ilaç değil. Equilibrium filminde iktidarın devamlılığını sağlamak için yaptığı propagandayı, Peder’in söylemlerini duyduğumuz dev ekranlarda da görüyoruz yani kitle iletişim araçlarıyla kamuoyu oluşturulmuştur. Film boyunca bu propagandayı ülkenin her yerindeki dev ekranlarda, kişilerin evlerinde ki televizyonlarında, çalıştıkları iş yerlerinde bile arkadan duyduğumuz Peder’in sözlerinde görüyoruz.

Filmde, Sihirli Mermi Kuramı’na bir atıf yapılmaktadır. Kurama değinecek olursak Sihirli Mermi Kuramı, kitleler üzerinde kitle iletişim araçlarının gönderdiği mesajlarla oluşturulan kontrol ve denetimi anlatır. Kitlelere gönderilen mesajlar ise bireyin duygu ve coşkunluğunu güçlü bir şekilde galeyana getirecek ortak (din, millet vb.) konulardan oluşur. Yani kurama göre, kitle iletişim araçları propaganda amaçlı olarak kullanılır. Böylece kamuoyu istenilen şekilde etkilenir. Çünkü bahsedilen pasif kitle insanı, propagandaya karşı direnecek eleştirel bir akıldan ve bilgi birikiminden yoksundur.

Filmde sistem karşıtı kişiler iktidar tarafından sert şekillerle bastırır, çünkü korku da önemli bir denetimi sağlayan araçtır… İsyan filminde denetleyenlere Grammaton Rahipleri ismi verilir. Sistemin dışında kalan marjinaller ile sistem arasında sürekli bir çatışma durumu vardır. İktidar propaganda yaparak oluşturduğu “kendi kendine gözetim” sayesinde dev bir denetim sağlar. Açıkça görüldüğü üzere gözetim, sistemin devamlılığını sağlamasında en önemli unsurdur.

Film, hislerin insanlar üzerindeki etkisinde o kadar güzel durmuştur ki akıllara ufak bir soru getirmektedir. Hislerini tekrar hatırlayan birini anlatmanın en çarpıcı yolu nedir? Geçmişi hatırlamak, ufak bir çocuğa bakmak, yavru bir köpeğe bakmak? Aslında cevap John Preston için çok daha farklı; işe giderken eldivenini çıkartıp yürüyen merdivene dokunmak. Çok basit ama ufak bir hissediş. Kısacık bir sahne olmasına rağmen oldukça da çarpıcı ve etkileyicidir.

Aksiyona önem verilen bu filmin bizce tek kötü yanı hikayenin bir tık aksiyonun gerisinde kalması. Bu başarını en büyük sahibi tabi ki de Cristian Bale ve Sean Bean gibi kaliteli oyunculardır. Mekan seçimleri, oyuncuların filmi üst seviyeye taşıması, aksiyonu bolca hissettirme, gerilimi elde tutma, yapılan atıflar ve kostümler filmi tek solukta izlenecek keyifli bir seyir haline getirmiştir. Başta bahsettiğimiz gibi film, Fahrenheit 451, Brave new world ve 1984‘den izler taşısa da The Matrix’e benzediğine dair eleştirilse de distopya ve aksiyon sevenlerin keyifle sıkılmadan izleyeceği bir filmdir.

Kaynakça

Çatalbaş, Ç, ve  Kaya, B. (2017). Gözetim Toplumu ve Distopik Filmlerde Göz’ün İktidarı: The Lobster ve Equilibrium Filmlerinin Analizi,  Dergipark 

M. Nur Erdem. OMÜ AVYS. Sihirli Mermi Kuramı

“İsyan” IMDb

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.