Eski bir Çin öğretisi olan Feng Shui, doğada var olan yaşam enerjisinin yaşanılan alanlarda bunu harekete geçirme ve dengeleme olayı olarak adlandırılır. Kelime anlamı olarak rüzgar (风 fēng) ve su (水 shuǐ) anlamına gelen Feng Shui’nin beş bin yıla dayanan eski bir geçmişi vardır. Eski Çin’de yerleşim uygulaması olarak doğan bu kavram, çevreyle uyum sağlamaya yönelik alanların düzenlenmesi yöntemidir. Bu terimin kaynağı ise şu şiirden geldiğine inanılır:
“Rüzgârlar vahşi
Güneş ılık
Su berrak
Ağaçlar gür”
İnsan var oluşunun özelliklerine uygun olarak uygulanan bu yöntemin daha sağlıklı bir yaşam, mutlu ilişkiler geliştirme, kişisel gelişimden kariyer yolumuza kadar birçok alanda potansiyel artımı sağlayacağına inanılır. Feng Shui bir din ya da tarikat olmayıp; coğrafi, dini, felsefi, matematiksel, estetiksel ve ideolojik fikirlerin harmanlanmasını içeren bir Çin inanç sistemi olarak görülmektedir. Buna göre Feng Shui’nin bulunduğu ortam doğayla uyum içerisinde bir bütün oluşturur aksi durumda ise doğayla uyumsuz ve dengeli olmayan bir ortam olur. Bir dekorasyon stili olmaksızın daha çok bulunan maddelerin ana hatlarının dekorasyonuyla bir uyum disiplinidir. Ortamları ve insanları genel olarak Feng Shui’ye sahip veya değildir diye tanımlamak yanlış olacaktır. Feng Shui bilimi evrensel ve gezegen üzerindeki her insan ile uyumlu olduğuna inanılır.
Tarihsel Süreç
İlk ne zaman kullanıldığı/düşünüldüğü tarihi olarak bilinmese de insanlığın henüz yazıyı bulmadan önceki dönemlerde ortaya çıktığı düşünülüyor. Tarih sürecinde yapılan araştırmalarda Antik Çin’de mezarların düzenlenmesinde kullanıldığı görülür. Ataların mezarlarını selden (su) ve tayfundan (rüzgardan) etkilenmeyecek iyi yerlere yerleştirmek önemliydi. En uygun yeri arama süreçlerinde enerji dengesi öne çıkan konulardan biri oldu. Enerji uyumu düzeni için oluşturdukları bu yapılardan yola çıkarak Feng Shui’nin temel ilkelerine dayalı yapılar inşa etmeye başladılar. Zamanla mimari başta olmak üzere günlük hayatta pek çok alanı da etkileyen bu kültür okullarda özel eğitim alanına dönüşmesinin yanında dünyanın pek çok yerinde kendine yer buldu.
Ayrıca Çinliler uzun zaman boyunca dünyanın manyetik kuvvetine etki eden ve etrafımızda göremediğimiz varlıkların olduğuna inanıyorlardı. Zamanla bu düşünceleri çok önemli bir icada yol açtı. Manyetik pusula, 罗盘 (luópán), aynı zamanda “Feng Shui Pusulası” olarak da adlandırdığımız bu icat başlarda kehanetler için kullanılmaya başlandı. İlerleyen tarih sürecinde yön bulma alanında ve nesnelerin yerini belirleme de feng shui uygulayıcıları tarafından kullanılmaktadır.
Feng Shui’nin Genel Prensibi
Feng Shui’nin temel ilkesi, çevremizdeki nesneleri ve insanları nasıl yönlendirdiğimizin, enerjinin odaya nasıl girdiğini ve odadan nasıl aktığını etkilediğidir. Bu enerji akışı, sahip olduğumuz her etkileşimi olumlu ve olumsuz olarak etkiler. Dolayısıyla, hayatınızın gidişatını değiştirmek istiyorsanız, en çok zaman geçirdiğiniz odalarda enerjinin nasıl aktığını değiştirmelisiniz. Bunu düşündüğünüzde çok sezgisel bir anlam ifade ediyor. Genel olarak çevrede/doğada var olan enerji uyumu ile bedensel enerji ve dengeyi sağlamak için oluşturduğumuz sorunsuz enerji akımı diyebiliriz.
Feng Shui’nin Temel Taşları
Chi (qi)
Geleneksel Çin kültüründe evrendeki her canlının bir parçası olduğuna inanılan yaşam enerjisi, tinsel enerjidir. Birçok konuda temel yapıyı oluştururken Chi; Feng Shui’de geleneksel Çin mekân düzenleme sanatı Chi’nin akışı, beş elementin, yin ve yang’ın ve diğer faktörlerin birbirleriyle ilişkisi üzerine kuruludur. Mekanlardaki insan, hayvan, bitki ve eşyaların arasında bir chi akışının olduğu ve bu akışın engellenmesiyle, sağlık, enerji düzeyi, talih gibi alanlarda negatif etkilerin ortaya çıkacağı kabul edilir. Eşyaların rengi, biçimleri ve mekândaki konumları uygulayıcının enerji düzeyini doğrudan etkileyecek şekilde bu akışın yavaşlaması, yönlendirilmesinde kullanılır. Bir bakıma enerji akış uyumudur diyebiliriz.
Yin ve Yang
Yin ve Yang felsefesi, dövüş sanatlarından tıp, feng shui ve birçok alanda eski Çin çalışma alanında karşımıza çıkar. Çin felsefesinde, insanların doğadaki olayları algılayışlarında karşılaştıkları ve evrendeki çalışan her nesnede bulunduğuna inanılan bir tanımdır. Bu zıt güçlerin dengesinde; Yang enerjisi gündüze karşılık gelirken aktif, hafif, aydınlığı ve erili betimlerken, Ying enerjisi ise geceye karşılık gelirken edilgeni, karanlığı, dişili, olumsuzu ve tüketimi betimler. Bu iki kavram bir araya gelerek, zıt güçlerin birbirine bağlı olduğunu ve uyum yaratmak için birlikte çalıştığını gösteren bir dualite kavramı olup; Yin pasif, yumuşak bir enerjidir, Yang ise agresif, cesur bir enerjiyi temsil eder. Yin ve Yang ile birlikte evrendeki her şeyi oluşturan zıt güçlerin ikililiği ile bu bütünü oluştururlar.
Beş Temel Element
Feng shui ilkeleri odun, ateş, toprak, metal ve su olmak üzere beş elementten oluşur. İnsanlar da doğdukları yıllar itibarıyla bu elementlerin etkisi altındadır. Her biri çevreyle bütünleşme açısından anlamlandırılabilir olsa da, Bagua yön haritasındaki belirli duygulara, renklere , şekillere ve alanlara da karşılık gelirler. Nihayetinde hepsi bir araya gelip en iyi chi(çi) akışını oluşturmak için bir araya gelirler.
Bagua Yön Haritası
En klasik Feng Şui öğretisidir. “Sekiz bölge” anlamına gelen Bagua, alanınızın plana yerleştirilmiş bir enerji haritasıdır. Bu, her biri hayatınızın farklı bir kategorisini temsil eden sekiz kutulu üçe üç bir ızgaradır ve genel bir şekilde; zenginlik, şöhret, aşk, aile, çocuklar, bilgi, kariyer ve yardımsever insanlar kavramları temel olarak bu haritada yerini alır ve ortadaki kutu kişiyi temsil eder. Bu her alanın kendine özgü rengi, yapısı, özelliği, sayısı ve mevsimi bulunur. Hayatınızdaki bu alanlardan herhangi birinin iyileştirilmesi gerekiyorsa, yaşadığınız alanda buna uygun feng shui ilkeleri uygulanır.
Feng Shui’ye Göre Yaşadığımız Alanı Huzurlu Bir Hale Getirmenin Yolları
Feng Shui’yi vakit geçirdiğimiz alanlarda uygulamak istiyorsak öncelikle uzmanların önerilerine göre, alanda bulunan fazla eşyalardan kurtulmak olacaktır. Bu son dönemde gitgide önem kazanan Minimalizm felsefesiyle de benzeşen bir noktadır. Pozitif enerji ve akışın sorunsuz uyumu ve hayatımızda olumsuzluklara yol açan enerjiden arınmak için için fazlalıklardan kurtulup enerji akışına yol açmalıyız. Ayrıca kırık veya bozuk eşyaları etrafımızda tutmamalıyız. Mobilyalarda Ying ve Yang dengesi uyumlu olmalıdır.
Bununla birlikte şu örneklere de yer verebiliriz:
– Kapıyı açtığınızda ilk göreceğiniz şey boş bir duvar değil, bir manzara resmi veya ayna olursa refah getirir.
– Yatağınızın başı ya da kenarı mutlaka bir duvara dayanmalı, desteksiz bir yatakta yatanlar huzursuz uyur.
– Yatış pozisyonunuz önemli. Asla ayaklarınız oda kapısına bakmamalı çünkü bu ölümü çağrıştırır.
– Kış aylarında doğmuşsanız başınızı güneye, yaz aylarında doğmuşsanız kuzeye koymalısınız.
– Yemek masasının etrafındaki sandalyeler çift olmalı, bir tek sandalye yalnızlığın kabulüdür.
– Oturma ve yemek odasında sandalyelerinizin arkaları kapıya pencereye bakmamalıdır.
– Yaşamınızda aşkın eksikliğini hissediyorsanız, odanızdaki tüm oyuncakları ve çocukça şeyleri, işle ilgili malzemeleri kaldırın.
Yukarıda belirttiğimiz örnekler basitçe yaşadığımız alanda Feng Shui’yi uygulamak için yer verdiğimiz birkaç örnektir. Bu felsefeyi genel tanımlamak olacaktır. Çin kültüründe uzun zamana yayılan bu felsefe günümüzde okullarda ders olarak verilmesinin yanında pek çok alanda kullanılmaktadır. Enerji akışının uyumu ve düzeni ile sağlıklı bir hayata ulaşmanın prensiplerinden biri olarak günümüzde varlığını sürdürmeye devam ettirmektedir. Bizler de basit birkaç uygulamayla bu öğretiye günlük yaşamlarımız da yer verebiliriz.
Kaynakça:
studycli.org – What is Feng Shui: A Brief Guide
housebeautiful.com – Everything You Need to Know About Feng Shui



