Sinemada güçlü bir açılış sahnesi, filmin devamı için seyircide büyük bir heyecan ve gizem oluşturabilir. Yönetmen ve yapımcıların, izleyiciyi ilk dakikalardan itibaren ekrana kilitleyip, deyim yerindeyse avucunun içine alması için, filmin açılışı kritik bir önem taşımaktadır. Hep birlikte sinemanın en iyi açılış sahnesine sahip 10 filme göz atalım!
10. Scream

“Do you like scary movies?”
Daha ilk dakikalardan itibaren seyircide şok etkisi uyandırmak için bilinçli bir şekilde, filmin tanıtımından posterine kadar birçok yerde başrol olarak gösterilen, o zaman için kadrodaki en ünlü isim sayılabilecek Drew Barrymore tercih edilmişti. Filmin ilk 12 dakikası gibi oldukça kısa bir süre içerisinde başrol olarak görülen karakterin izleyicinin gözleri önünde öldürülmesi, zamanı için seyircisini afallatıp şaşkına çeviren oldukça cesur bir karardı.
Sinemalarda gösterime girmesiyle birlikte Psycho (1960 yapımı Sapık filmi) benzeri bir etki uyandıran Scream, seksenli yılların sonuna gelindiğinde bitmekte olan slasher türüne ivme kazandırıp günümüze kadar etkisini yitirmeyen altı filmlik bir korku efsanesine dönüştürecek olan ilk adımdı.
9. Raiders of the Lost Ark

“Snakes. Why’d it have to be snakes?”
Indiana Jones olarak tanıyacağımız kamçılı bir adamın, tapınakta bulunan oldukça değerli altın putu yerinden oynatmasıyla bubi tuzakları devreye girer ve ardından dev bir kaya yuvarlanmaya başlar. Tapınaklar, yılanlar, örümcekler, arkeoloji ve biraz da John Williams’ın unutulmaz bestesi… İşte mükemmel bir macera filminde bulunan elementler!
Tomb Raider ve Uncharted gibi ünlü macera oyun serilerinden çizgi filmlere kadar arkasından gelecek birçok macera türündeki esere yol gösterecekti. George Lucas ve Steven Spielberg’ün Jaws ve Star Wars gibi blockbuster filmlerinden sonra çıktıkları tatil esnasında Indiana Jones fikrini geliştirmeleri, macera sineması için beklenti ve dinamikleri sonsuza kadar değiştirecekti.
8. The Lion King

“It’s the circle of life.”
Güney Afrikalı sanatçılar Lebo M. ve Carmen Twillie tarafından Zulu dilinde seslendirilen Circle of Life parçası eşliğinde ufukta beliren güneşin doğuşuyla birlikte vahşi doğanın sahip olduğu tüm güzelliklere yakından eşlik ediyoruz.
Zebralardan fillere kadar birçok canlı, hayvanlar âleminin kralı olan aslanın yeni varisi minik Simba’ya tanıklık ediyor ve önünde saygıyla eğiliyorlar. Doksanlı yıllarda çocuk olmuş herkesin en az bir kez yolunun kesiştiği nam-ı diğer Aslan Kral, görkemli açılış sahnesiyle birlikte Disney’in günümüze kadar yaptığı en epik animasyonlardan biri olarak hafızalara kazınmayı başarıyor.
7. Trainspotting

“I chose not to choose life.”
Eroin bağımlısı bir arkadaş grubunun uyuşturucu etrafında şekillenen enteresan yaşamlarını resmeden Trainspotting, Fight Club öncesi anarşist duyguları tetiklemeyi başarıyor.
Iggy Pop’tan dinlediğimiz Lust for Life parçası, konuyla bir o kadar uyumlu olarak açılış sahnesinin enerji ve dinamiklerini yukarı taşıyan en önemli unsurların başında geliyor.
Modern yaşam için sözde ihtiyaç duyulan gereksinimleri önemseyen diğer insanların aksine, başkarakter Renton’un yaşamak için bir nedene ihtiyacı yok.
6. Inglourious Basterds

“AU REVOIR, SHOSANNA!”
Usta gerilim yönetmeni Alfred Hitchcock’un ‘bomba teorisi’ terimini modern anlamda en etkili şekilde kullanan Inglourious Basterds, seyircinin sahnedeki tehlikenin farkında olmasını sağlayarak onları sürekli diken üstünde tutmayı hedefliyor. Quentin Tarantino’nun küçük dokunuşuyla masanın altındaki bomba, yerini zeminin altındaki Yahudilere bırakıyor. Böylece film, İkinci Dünya Savaşı konulu yapımların ötesine geçmeyi başarıyor.
Film, Hans Landa gibi kurnaz, entelektüel ve sinir bozucu bir kötü adamı beyaz perdeye kazandırmakla kalmıyor; aynı zamanda, süt gibi beyazlık ve saflığı temsil eden bir içeceği karakterin karşıtlığını vurgulamak için birlikte kullanmayı da ihmal etmiyor.
5. 2001: A Space Odyssey

İnsanlığın Şafağında (The Dawn of Man), erken dönem hominidler (insanımsı primatlar) ve nereden geldiği bilinmeyen gizemli bir monolit ortaya çıkar. Monolitin, bu varlıklar üzerinde bir değişime yol açmasıyla, uzay macerasına kadar uzanacak evrimsel sürecin ilk aşaması tamamlanmış olur.
Ünlü bilim insanı ve bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın aynı isimli romanı ile eş zamanlı geliştirilen film, eleştirmenler ve izleyiciler tarafından sinemanın en büyük dönüm noktalarından biri kabul ediliyor.
4. The Matrix

“I know kung fu.”
Milenyuma girerken hayatımıza bir anda dahil olan The Matrix, simülasyon ve yaşadığımız dünyanın gerçekliği konularında akılları kurcalarken, sinemada devrimsel bir değişime yol açıyor ve modern sinemanın en unutulmaz filmleri arasında yerini alıyor.
Yapay zekanın insanlığı ele geçirmesi fikri uzun süre tartışmaların odak noktası olurken, siyah pardösü ve güneş gözlüklerini de popüler kültürün bir parçası haline getirmeyi ihmal etmiyor. Sinema dünyası için kırılma noktası kabul edilen slow motion ve bullet time efektiyle çığır açarken, aynı zamanda dönemin ötesindeki görsel efekt tekniğiyle de birçok filmi doğrudan etkilemeyi başarıyor.
The Matrix, doğru zamanda doğru şekilde pazarlamanın en başarılı örneklerinden biri olarak sinema tarihindeki yerini alıyor.
3. The Lord of the Rings: Fellowship of the Ring

“One Ring to rule them all!”
J.R.R. Tolkien tarafından kaleme alınan Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin ilk halkası, Cate Blanchett’ın eşsiz sesinden epik hikaye anlatımı ve dünya tanıtımı sayesinde, fantastik edebiyatın beyaz perdedeki en büyük temsilcilerinden biri haline geliyor.
Oldukça kısıtlı bir sürede, yüzlerce figüranın eşlik ettiği eşi benzeri görülmemiş devasa savaş sahneleriyle desteklenen açılış sekansıyla The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring (Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği), Mordor’a kadar uzanacak zorlu bir yolculuğun ve fantastik sinemadaki büyük değişimin yalnızca başlangıcıydı.
2. The Dark Knight

“I believe, whatever doesn’t kill you, simply makes you… stranger.”
Michael Mann imzalı Heat filmine âdeta saygı duruşu niteliğindeki efsanevi banka soygunu sahnesi, sinema tarihinin en ikonik kötü adamlarından birine yeniden ev sahipliği yapıyor.
Jack Nicholson sonrası alevlenen “En iyi Joker performansı hangisi?” tartışmaları, Heath Ledger’ın sergilediği olağanüstü performansla son buluyor. Tim Burton ve Joel Schumacher’in daha çocuksu ve ciddiyetten uzak şehir tasarımları, yerini Christopher Nolan’ın ustaca dokunuşuyla ayakları yere basan, daha ciddi bir Gotham tasvirine bırakıyor. Başlı başına kısa film tadındaki açılış sahnesiyle The Dark Knight, modern sinemanın en başarılı yapımlarından biri olarak öne çıkıyor.
1. Mad Max: Fury Road

“I live, I die. I LIVE AGAIN!”
Kıyamet sonrası distopik bir gelecekte, çölün ortasında modifiye araç ve silahlarla vites düşürmeyen kovalamaca sahnelerinin eksik olmadığı Mad Max: Fury Road, aksiyon sinemasında çıtayı ulaşılması oldukça güç bir seviyeye çıkarıyor.
Beyaz perdede yansıtılan en güçlü kadın figürlerinden biri olan Furiosa, nam-ı diğer Çılgın Max’i neredeyse gölgede bırakıyor.
Adrenalin seviyesinin düşmek bilmediği Mad Max: Fury Road ile, o zamanlar 70 yaşında olan yönetmen George Miller, “Epik bir aksiyon filmi nasıl olmalı?” sorusuna sinema tarihine geçen özel bir yanıt vermeyi eksik etmiyor.
Kaynakça
Öne Çıkan Görsel: studiobinder, Web.
“20 opening scenes to films that set the tone right away”, Yardbarker, Web, 22.10.2024
“12 Best movie Opening Scenes That Will Hook You From The Start”, Screenrant, Web, 22.10.2024
“14 Opening Film Scenes That Had Us Utterly And Completely Sold From The Get-Go”, BuzzFeed, Web, 22.10.2024
“25 Best Opening Scenes in Movies & What Makes Them Great”, studiobinder, Web, 22.10.2024