Detective Comics olarak da bilinen DC Comics’in büyük bir parçası olan Batman çizgi romanları, yaratıldıkları 1939 yılından bu yana edebiyat dünyasında düşünüldüğünden daha önemli bir yere sahiptir. Bruce Wayne olarak da bilinen Batman karakteri, kültürel bir simge haline gelmiş ve önemli bir yere sahip olmuştur. Hem popülerliği hem de işlediği temalar açısından edebiyat üzerindeki etkisi çok büyüktür. Batman çizgi romanlarının en önemli yönlerinden biri karmaşık temaları, derin karakterleri ve büyük fikirleri keşfetme yetenekleridir. Bu temalar ve fikirler, okuyucuların kendi hayal güçlerinde anlamaları için oldukça eşsiz bir şekilde kullanılmaktadır. Batman karakteri güçlü bir adalet duygusu ve suçla mücadele arzusuyla hareket etmektedir, ancak aynı zamanda trajik geçmişi, özellikle de ebeveynlerinin öldürülmesiyle, bu yolculuğunda şekillenmektedir. Bu olay onda derin bir öfke duygusu ve ihtiyatlı tavrına da yansıyan adalet arzusunu uyandırmıştır. Batman çizgi romanlarında adaletin doğası, kimlik kavramı ve travmanın psikolojik etkileri gibi temalar derinlemesine işlenmektedir.
DC tarihinin en iyi çizgi romanları çoğunlukla Batman karakterinden gelmektedir. Bu yüzden bu listeyi hazırlarken sadece bu beş çizgi roman değil; geri kalan çoğu Batman çizgi romanı da oldukça etkileyici hikâye yapısına ve akışına sahiptir.
1. Batman: Long Halloween( Batman: Bitmeyen Cadılar Bayramı)-Jeph Loeb, Tim Sale
Batman’i Batman yapan en iyi özelliklerden biri kesinlikle dedektifliğidir ve bu hikâyede bunu bariz bir şekilde görebiliriz. Klasik süper kahraman hikayelerinin aksine, bu hikâye daha yavaş akışa sahip ve okuyucular bu eseri okurken cinayetleri ve olayları Batman ile beraber çözmektedir. Bu da aslında, esere gerilim duygusunu katmakta ve okuyucuların hem edebi zevklerine hem de zihinsel dünyalarına hitap etmektedir. Bu hikâye bize, Batman’in yaşanan gizemli olayları mükemmel bir şekilde çözmesini aynı zamanda dedektifliğini yakından tanımamızı, Batman’in hikâyede görünen karakterlerle olan iletişimini Harvey Dent’i Two-Face olmadan önce kim ve nasıl biri olduğunu, Two-face personasının orijin hikayesini, Falcone ailesini ve daha birçok olayı mükemmel bir anlatım tekniğiyle anlamamızı sağlıyor. Hikâyeyi dedektiflik hikayesine çeviren unsurlardan biri aslında bir katilin Falcone ailesini ve onunla alakalı olan kişileri teker teker, özel günlerde öldürmesidir. Bu katilin kim olduğunu bulmak ve olayları takip etmek ise tahmin edeceğiniz üzere Batman’e ve aynı zamanda Jim Gordon’a düşmektedir. Hikâye, aksiyondan ziyade genel olarak diyaloglar üzerine kurulu ve aynı zamanda karanlık ve gergin bir atmosferi vardır.
2. Batman: Hush- Jeph Loeb, Jim Lee
Batman’in hem aksiyondan aksiyona atladığı hem de kafasını çalıştırıp dedektiflik yaptığı; kısacası Batman’in ciddi anlamda Batman olduğu bir hikayedir. Bu hikâye Batman’in daha doğrusu Bruce Wayne’in ciddi anlamda kendisine vakit ayırması veya sakince dinlenmesinin mümkün olmadığını göstermektedir. Çünkü hikâyede Batman birçok kötü adamla karşı karşıya gelir. Hatta yeri geldiğinde kendi müttefikleriyle bile karşı karşıya gelmektedir. Gerilim, heyecan ve dolambaçlı hikâye anlatımın hat safhada olduğu bu hikâye, bir nevi satrancı andırmaktadır. Kötü adamlar organize olup bir plana sadık kalır ve teker teker Batman’i indirmeye çalışmaktadır. Asıl sorun şu: Bu kötü adamlar kimin veya neyin bir parçası? İşte tam bu noktada “geçmişten gelen hayaletlerin” bizi asla bırakmayacağı Hush denilen kötü adamla iyice anlaşılıyor. İyi ve kötü arasındaki ince çizgiyi, Batman’in içsel mücadelelerini ve zihin dünyasını sık sık görmemiz hikayeyi özgün kılan yegane özellikler. Geçmişimizden istediğimiz kadar kaçabiliriz ama o her zaman bizim ayrılmaz bir parçamızdır ve bunu sonuna kadar kabullenmeliyiz. Hush, Batman’in zekasını ve duygularını o kadar zorlamıştır ki Batman’in yeri geldiğinde en iyi olduğu dedektiflik konusunda tıkanmasına bile sebep olmuştur. Bu hikâyede oldukça fazla müttefik ve kötü adam vardır ve bu karakterlerin her birinin hikâyede, başta Hush olmak üzere, önemli bir yeri vardır. Batman’i gerçekten tanımak istiyorsanız bu çizgi romanı kesinlikle okumalısınız. Kendisinin karakter gelişimi, içsel buhranları ve sorunları hikâyeye o kadar uyum sağlamış ki okuyucuyu Batman’in yerine koyup onu daha iyi anlamalarını sağlamaktadır.
3. Batman: Year one( Batman: İlk Yıl)- Frank Miller, David Mazzucchelli
Bilinen bir karakterin toy halini okumak o karakteri ve nasıl gelişim gösterdiğini anlamak adına oldukça önemlidir. Sıfır noktasından başlayıp ilerleyene bu hikâye de aslında buna çok güzel bir örnektir. Kısacası bu hikâye yarasamızın doğuşunu, orijin hikayesini ve ilk yıllarını anlatmaktadır. Yani oldukça değerli bir çizgi romandır. Onu yıllar boyunca çeşitli maceralar sürükleyecek, psikolojisini, zekasını kısacası her şeyin sınanacağı bir yolculuğa çıktığı başlangıç noktasıdır. Burada karşımıza daha genç ve çaylak bir Batman çıkmaktadır. Kendisi Batman olarak ilk yılları olduğu için suçluları yargılama yöntemi bilinene göre biraz daha ilginçti. Kendisi o zamanlar tam olarak bir kahraman sayılmıyordu hatta tersine kanunsuz biri olarak sayılıyordu ve bu yüzden Gotham Polis Departmanı tarafından pek hoş karşılanmıyordu ve aranıyordu. Gotham Polis Departmanı demişken, Jim Gordon’u da ilk kez komiser olarak görüyoruz. Yani kendisini de Batman gibi acemi ama bir o kadar kariyer aşkıyla dolup taşan biri olarak görüyoruz. Batman’e yeni okumaya başlayacak okurlar için biçilmiş bir kaftan niteliğindedir. Okumayanlara şiddetle okumalarını öneriyoruz!
4. Batman: Killing Joke( Batman: Öldüren Şaka)- Alan Moore, Brian Bolland ve John Higgins
Alan Moore tarafından yazılan, Brian Bolland ve John Higgins tarafından da çizilen bu grafik roman, adından da anlaşılacağı gibi başrolde Batman’i belki de en çok zorlayan karakter Joker’in olduğu kaliteli bir hikayedir. Joker’in deliliği ve “şaka”ları bu sefer sadece Batman’e değil onun yakın çevresine de oldukça zarar vermektedir. Barbara Gordon’ın, nam-ı diğer Batgirl– hayatının sonsuza dek değiştiği, Jim Gordon’ın hayatı boyunca unutamadığı korkunç travma yaşamasına sebep olan ve Batman’in psikolojisini oldukça zorlayan bir hikâye yapısına sahip olan bir grafik romandır. Alan Moore, DC’nin en karmaşık ve en derin ilişkisine sahip olan Batman ve Joker ikilisinin karakter yapılarını ve psikolojilerini başarılı bir şekilde yansıtmaktadır. Moore aslında Batman ve Joker’in birbirine benzediğini göstermeye çalışır. Batman ve Joker aslında birbirilerinin aynasıdır. İkisinin de trajik bir geçmişi var; Batman, anne ve babasını trajik bir şekilde kaybetmiş, Joker ise kimliğini, ailesini, maddi olarak her şeyini kaybetmiş ve ihanete uğramış. Bu eser aynı zamanda her iki karakterin de felsefesini güçlü bir şekilde göstermektedir. İronik olan ise birbirlerine son derece zıt görünmektedirler fakat bazı noktaları birbirini tamamlamaktadır. İlişkileri tamamen çatışmalara dayalı ve bu çatışmaları Batman ve Joker’in başrolde olduğu hikayelerde her zaman görebiliriz. Bu şah eserdeki bazı kara mizahlar, metaforlar bu hikâyeyi çizgi roman kavramından da apayrı bir noktaya götürmektedir. Bu grafik romanı okumak için bir DC veya Batman hayranı olmaya gerek yok. Edebiyat alanına ilgi duyan ve seven herkesin okuması gereken bir hikâye konumunda olmaya hak kazanmıştır.
5. Batman: Dark Knight Returns( Batman Kara Şövalye Dönüyor)- Frank Miller, Klaus Johnson
Yazar Frank Miller ve Çizer Klaus Janson tarafından yaratılan dört sayılık bir mini çizgi roman dizisidir. Hikâye, yaşlanan Bruce Wayne’in emeklilikten çıkıp Batman kostümünü yeniden giydiği alternatif bir gelecekte geçmektedir. Bu çizgi roman, süper kahraman türünde çığır açan önemli bir çalışma olarak kabul edilmekte ve hem çizgi roman dünyası hem de popüler edebiyat dünyasında derin bir etki yaratan eşsiz bir eserdir. Bu çizgi romanın listede en başta yer almasının en büyük sebeplerinden birisi tamamıyla farklı bir atmosfere ve essiz bir anlatım tekniğine sahip olmasıdır. Kült bir edebi eser sayılan bu çizgi romanı eşsiz kılan en büyük özellik toplumsal ve politik sorunlara gerçekçi ve acımasız bir yaklaşım izlenmesidir. Hükümet sorunları, medya sansasyonelliği ve toplumsal çürüme gibi konuların el alınmasının yanı sıra Batman, Superman, Wonder Woman gibi kahramanların toplum içerisindeki yerleri felsefî bir şekilde tartışılmaktadır. Toplumsal sorunların bu şekilde aşılanması, hikâyeye gerçekçi bir atmosfer ekleyerek çizgi romanları gerçek dünyadan kaçış olarak yansıtmak yerine, güncel meseleler üzerine düşünceli eleştiri ve yansıma alanına itmiştir ve bu yüzden de çizgi roman, grafik roman türlerine büyük etkiler bırakmıştır.