Emily in Paris Karakterlerinden Unutulmaz Film Önerileri

Editör:
Damla Satıroğlu
spot_img

Abartılı tesadüfler, kaos ve couture: Emily in Paris. Eğer romanskurgu adında bir kategori olsaydı bütün ödülleri toplayacak o dizi. 2020 yılında, herkes evlerine hapsolmuşken Netflix’te gösterime giren seri, o zor dönemlerde geçmişe duyulan özlem ve geleceğe kurulan bir hayalle çoğu insanın hayatına dokunmuştur. Geçtiğimiz Ağustos’ta dördüncü sezonuyla geri dönen Emily in Paris, her yıl eklenen ilgi çekici karakterler ve izleyiciye “Yok artık!” dedirten sürprizleriyle hikâyesine kaldığı yerden devam ediyor.

wallpapercave.com

Chicago’lu Emily Cooper‘ın, Paris’teki bir reklam ajansına Amerikan bakış açısını kazandırmak için işe alınmasıyla başlayan dizi, karışık aşk ve iş ilişkilerini, Paris’in büyüleyici manzarasıyla birleştiriyor. Emily’nin yepyeni bir şehir ve kültürde hayatta kalma mücadelesi, çoğu zaman masalsı ve parlak bir kurgu ile Parislileri bile şaşırtıyor. Göz kamaştıran bu parlaklığa bakmak bazen yorucu olsa da kendine çeken hikâyesiyle Emily in Paris, hızlı tüketilen bir dopamin kaynağı olarak milyonlarca insanın favoriler listesinde yerini alıyor.

tomandlorenzo.com

Her biri farklı estetik anlayış ve tutkulara sahip Emily in Paris karakterleri, sadece aşkları ve iş hayatlarıyla değil, kendilerine özgü tarzları ve dünya görüşleriyle de dikkat çekiyor. Bu kaotik romantizmin ilginç kahramanları birer film önerselerdi, bu seçimler kesinlikle onların içsel dünyalarını yansıtan çılgın ve eğlenceli yapımlar olurdu. İşte Emily in Paris evreninin en dikkat çekici karakterleri ve tavsiye edecekleri filmler!

1- Emily Cooper – Funny Face (1957)

justdial.com

Cesur, yaratıcı, zeki ve romantik: Emily Cooper. Paris’e adım attığı andan itibaren şehri keşfetmeye hevesli, maceraperest ve özgür ruhuyla öne çıkan Emily için hayat, sürekli yeni başlangıçlar ve keşiflerle dolu bir yolculuk gibidir. Emily de tıpkı Funny Face filmindeki Jo Stockton gibi, şehri baştan keşfederken, Paris’in sunduğu ilham dolu hayatı kucaklar.

Funny Face’in baş karakteri Jo Stockton, bir kitapçıda çalışan, çekingen ama derin ve bir o kadar da entelektüel bir kadındır. Bir gün, ünlü fotoğrafçı Dick Avery’nin dikkatini çeker ve Jo’yu Paris’e götürerek şehrin simge mekanlarında gerçekleşen bir moda çekiminde modellik yapması için ikna eder. Paris’in büyüsü ve aşkın yanı sıra, müzik, dans, moda ve unutulmaz manzaralar film boyunca izleyiciyi sararken, Jo’nun Paris’teki yolculuğu, Emily’nin de şehri keşfederken yaşadığı değişimi hatırlatır.

Emily ve Jo arasındaki benzerlikler, iki Amerikalı kadının sakin ve rutin dünyalarından koparılarak Paris’e taşınmalarıyla birlikte uğradığı değişimle başlar. Funny Face, şık, eğlenceli ve hayalperest bir film olup tam da Emily’nin Paris’teki yaşam tarzını yansıtır. Emily, Jo Stockton’un doğal zarafeti, saf güzelliği ve büyüleyici ruhunu, Paris’te baştan yaratarak keşfettiği özgür ruhu ile bağdaştırır. Tıpkı Jo’nun bir kitapçıda çalışarak yaşadığı basit hayatından aniden çıkıp, Paris’te bir moda ikonu hâline gelmesi gibi, Emily de Chicago’da sıradan bir yaşamdan, Paris’teki hayatının en yaratıcı ve heyecan verici dönemine adım atar.

mubi.com/tr

Emily, sıra dışı ve renkli tarzıyla dikkat çekerken, gardırobunda Audrey Hepburn‘den ilham alarak seçtiği birçok şık kıyafete de yer verir. Özel günlerde ve partilerde seçtiği bazı kıyafetlerin, Audrey Hepburn ve Jo Stockton’tan taşıdığı esintileri gözden kaçırmak neredeyse imkansızdır.

Paris Jo için romantizmin, modanın ve sanatın buluştuğu bir yerken Emily için de hayallerin, kariyerin ve özgürlüğün kesişim noktası olur. Emily, Funny Face ile kolayca bağ kurarak filmi eskimez bir klasik olarak hemen önerirdi. Çünkü Emily de Jo gibi modanın, sanatın ve şehrin büyüsüne kapılarak kendilerini bulma yolunda cesur adımlarla yepyeni ve masalsı bir hayata adım atıyor ve yepyeni insanlarla tanışıyor.

2- Gabriel – Ratatouille (2007)

variety.com

Romantik, hırslı ve başarılı şef Gabriel, Emily’e olan büyük aşkı, Camille’e olan bağlılığı ve yemek yapma tutkusuyla Paris ruhunu yansıtır. Kararsız ve karmaşık ilişkileri ile iş hayatını dengede tutmayı başaran şefin hikâyesi, mutfaktaki çalışkanlığı ve Paris’e olan sevgisi ile Ratatouille filmindeki Remy’nin başarılı bir şef olma yolculuğuna benzer. Stres ve iş yönetimi konusunda oldukça kötü olan Alfredo, Remy’nin desteğini alarak büyük başarılara imza atarken her zaman bir karmaşanın ortasında kalan Gabriel için minik fare, mükemmel bir asistan olurdu.

slashfilm.com

Filmin ana karakteri Remy, bir fare olmasına rağmen, yemek yapma tutkusunu hayata geçirme peşindedir ve sonunda Paris’in en prestijli restoranlarında kendini kanıtlar. Filmin senaryosu, Gabriel’in de Paris’teki gastronomi dünyasında başarıya ulaşma macerasındaki içsel yolculuğuyla paralellik gösterir ve bu hikâye şef için eğlenceli bir ilham kaynağı hâline gelebilir.

Paris bir şef için sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir ilham kaynağıdır. Ratatouille filminde Paris’in renkli sokakları, restoranlarının derinlikleri ve mutfak kültürü ile Gabriel’in günlük yaşamındaki detaylar oldukça yakın şekilde sergilenir. Gabriel en az kendisi kadar hırslı ve mutfağa tutkuyla bağlı bir karakterin filmi olarak Ratatouille’u önerirdi çünkü iki şef de Paris’in kendine özgü lezzetlerini, kültürünü ve enerjisini keşfederek aynı zamanda tutku, azim ve sanat arayışını anlatırken başarılı olmanın mutluluğunu da betimliyorlar.

3 – Sylvie Grateau – Belle de Jour (1967)

cosmopolitan.com

Zarif, acımasız derecede gerçekçi bir Parisienne: Sylvie Grateau. Zamanın ötesinde bir şıklığa sahip, güçlü ve mesafeli bir kadın. Savoir’deki otoriter duruşu, iş dünyasında yarattığı keskin çizgiler ve hayata karşı geliştirdiği stratejik tavır, onu sadece bir iş kadını değil, aynı zamanda bir ikon hâline getirir. Sylvie, duygularını kolay kolay dışa vurmayan, her şeyin kontrolünü elinde tutmayı seven, ihtişamı gösterişsiz bir zarafetle taşıyan, bağımsız, kendiyle barışık ve tutkulu karakteriyle öne çıkar.

Sylvie’nin Belle de Jour filmini önermesi asla bir tesadüf olmazdı. Film, Catherine Deneuve’ün unutulmaz performansıyla, bastırılmış arzular, gizemli hayatlar ve toplumun beklentilerine meydan okuma üzerine kuruludur. Hikâyede, üst sınıf bir kadın olan Séverine, görünürde kusursuz bir evliliğe sahip olmasına rağmen, içindeki tutkuyu keşfetmek için gizli ve çelişkili bir yolculuğa çıkar. Bu, Sylvie’nin hayatındaki gizli katmanları hatırlatan bir hikâyedir.

metrograph.com

Belle de Jour’un Paris’i, Sylvie’nin yaşadığı Paris’in bir yansıması gibidir; şehir, romantik bir fon olmaktan çok gizemlerin, arzuların ve güç dinamiklerinin bir sahnesi hâline gelir. Sylvie, Belle de Jour’u önerirken, bu filmi sadece bir “tavsiye” olarak değil, aynı zamanda kendini tanımlamanın bir yolu olarak sunardı çünkü her iki kadın da duygularını açıkça göstermeyen, ancak içinde fırtınalar kopan karakterler olarak karşımıza çıkar. Bu film, Sylvie için güç, arzular, toplumsal kalıplara meydan okuma ve en önemlisi, her koşulda kontrolü elinde tutma sanatını icra edenler için harika bir görsel şölendir.

4 – Mindy Chen – Funny Girl (1968)

netflix.com

Mindy Chen, Emily in Paris’in en renkli, en özgür ruhlu ve en eğlenceli karakterlerinden biri. Oldukça zengin bir ailede büyümüş olmasına rağmen asla geleneksel kalıpların içinde sıkışıp kalmayan Mindy, ailesinin tüm baskılarına karşı çıkarak Paris’te kendi yolunu çizmeye karar verir. Hayatı neşesiyle aydınlatan, enerjik, cesur ve her zaman kendine güvenen Mindy, aynı zamanda müziğe, gösteriye ve sahne sanatlarına olan sevgisiyle, klasik bir “showgirl” ruhuna sahiptir.

Eğer Mindy bir film önerecek olsaydı, hiç şüphesiz Funny Girl‘ü seçerdi. 1968 yapımı bu klasik müzikal, Barbara Streisand’ın efsanevi performansıyla hafızalara kazınmış, cesur ve yetenekli bir kadının sahneye giden yolculuğunu anlatan ikonik bir hikâyedir. Film, yetenekli ama toplum tarafından yeterince ciddiye alınmayan genç bir kadının, tüm ön yargılara ve engellere rağmen şöhrete ulaşmasını konu alır.

jer-cin.org.il

Mindy, Funny Girl’ü önerirken aslında kendi hayatına da bir selam veriyor olurdu çünkü tıpkı filmdeki Fanny Brice gibi, o da yeteneklerini göstermek için büyük bir mücadele verirken şöhret basamaklarını emin adımlarla çıkmaya devam eder. Sahneye ve müziğe duyduğu aşk, insanların beklentilerini yıkma arzusu ve hayata mizahla yaklaşması, Mindy’nin Fanny ile ortak noktalarıdır.

5 – Camille – The Dreamers (2003)

elle.com/uk

Havalı bir drama queen olan Camille, tıpkı The Dreamers filmindeki Isabelle gibi, Paris’in sanatsal atmosferinde büyüyen ve klasik romantizmin yanı sıra modern hayatın getirdiği karmaşıklıklarla mücadele eden biri. Paris’in klasik sanat ve moda dünyasına doğuştan ait gibi hâli, incelikli zevkleri, sanata olan ilgisi ve bohem ruhu onu tam anlamıyla “parisienne” yapan özelliklerdir. Camille, yüzeyde kusursuz bir hayat sürüyor gibi görünse de aşkı, sadakati ve bireyselliği arasındaki dengeyi bulmakta zorlanır.

The Dreamers, sinema tarihine yapılan göndermeler, sanata duyulan tutku ve karakterlerin bir tür büyüleyici kayıtsızlık içinde yaşadığı Paris’le doludur. Camille için bu film, onun estetik anlayışını, sanatla olan ilişkisini ve hayata bakış açısını tam anlamıyla yansıtan bir hikâyedir. O da tıpkı The Dreamers’taki karakterler gibi, zaman zaman gerçek dünyadan kopup, kendi arzularının peşinden gitmeye cesaret eden biridir.

quadcinema.com

Emily in Paris film seçkisi, karakterlerin Paris’in büyülü atmosferinde kendi hikâyelerini nasıl yazdıklarını gösteriyor. Kimisi klasik romantizmin izinden giderken, kimisi şehrin asi ve özgür ruhuna kapılıyor. Her film, onların tutkularını, hayallerini ve içsel çatışmalarını anlatan birer yansıma gibi. Sonuçta Paris sadece bir şehir değil, herkesin kendini başrol hissettiği dev bir film sahnesi.


Kaynakça

Gabriella P. “I Asked Real Parisians Their Thoughts on Emily in Paris & Who Was the Most Realistic Character”. 12.09.2024, Stylecaster. Web. Erişim: 03.02.2025

Justin C. “‘Emily in Paris’ season 4 review: Messy plotlines lost in translation”. 25.09.2024, In Between Drafts. Web. Erişim: 03.02.2025

netflix.com. Web. Erişim: 03.02.2025

imbd.com. Web. Erişim: 03.02.2025

Lilah, R. “A Brief Guide to Emily in Paris’s Many Audrey Hepburn Reference”. 11.09.2025, Vogue. Web. Erişim: 03.02.2025

Zoey, B. “Movies: Audrey Hepburn in Paris Five Films We Adore”. Everyday Parisian. Web. Erişim: 03.02.2025

David M. “Say Oui, Oui to Emily in Paris’ Beautiful Stupidity”. 15.08.2024, Slate. Web. Erişim: 03.02.2025

Öne çıkan görsel: Jax Media

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.