Efsanevi Çizgi Roman Yazarı Stan Lee 99 Yaşında!

spot_img

“Bir grup olağanüstü insanı bir araya getirmek, daha fazlası olup olamayacaklarını görmek için bir fikir vardı. Böylece zamanı geldiğinde, bizim asla kazanamayacağımız savaşlarda savaşabilirlerdi.” Demişti Nick Fury, 2012 yılında ‘Yenilmezler Girişimi’nden bahsederken. Peki bu kahramanların gerçekte nasıl ortaya çıktığını hiç merak ettiniz mi?

Kendisini 12 Kasım 2018 yılında kaybettiğimiz Stan Lee yani gerçek adıyla Stanley Martin Lieber 8 Aralık 1922 yılında göçmen Yahudi bir ailenin çocuğu olarak ABD’de dünyaya geldi. Okulu bıraktıktan sonra o zamanlar adı Timely Comics olan Marvel‘da çalışmaya başladı. İşe başladığı 1940’lı yıllarda çizgi roman yazarı olmak vakit harcamaya değmeyecek, 5 kuruş getirisi olmayacak bir meslek olarak görülüyordu. Bu yüzden Stanley eserlerinde kendini adını kullanmak yerine bugün hala kendisini tanıdığımız ismini, Stan Lee‘yi imzası olarak kullanmaya başladı.

Bugün özellikle Marvel Sinematik Evreni ile hayatımızın bir şekilde içine giren birçok karakterin yazarı ve yaratıcısı olan Stan Lee, ilk olarak 1942 yılında Kaptan Amerika karakterini hayata geçirdi. Daha sonrasında Spider-Man, X-Men, Daredevil, Iron-Man, Doctor Strange ve Scarlet Witch gibi birçok popüler karakteri yarattı.

Peki, Stan Lee isminin bu denli ses getirmesinin sebebi sadece yazdığı çizgi roman kahramanları mıydı? Cevabımız, hayır.

Çizgi roman sektörü 2000’lerin başında bugün olduğu kadar popüler değildi ve hatta Marvel da dahil olmak üzere birçok şirket batmanın eşiğinde duruyor. Fakat yarattığı karakterlerin birkaçının haklarını Sony, Universal ve Fox gibi film stüdyolarına satan Stan Lee sayesinde karakterler tekrardan popüler oldu ve çizgi roman sektörünü daha önce görülmemiş bir yola soktu.

“Başkaları köprüler kurarken ya da tıp kariyerine devam ederken ben sadece bir çizgi roman yazarı olduğum için utanırdım. Ve sonra şunu anlamaya başladım: Eğlence, insanların hayatındaki en önemli şeylerden biridir.”

Kendisini sadece yarattığı kahramanlarla değil bu karakter için çekilen filmlerde yaptığı cameolar ile de tanıyoruz. İlk olarak 1989 yılında yayınlanan The Trial of the Incredible Hulk isimli filmde boy gösteren Lee’nin sinema macerası burada bitmedi. Öyle ki artık Stan Lee’nin olmadığı bir Marvel filmi görmek hayranlar için kendini evinde hissetmemekle eş değer hale geldi.

Ne yazık ki 12 Kasım 2018 günü aldığımız ölüm haberi sonrası son cameosunu ölümden önce çekimlerini tamamladığı Avengers: Endgame ve Captain Marvel filmleri iyi yapan Stan Lee’yi gelecekte izleyeceğimiz hiçbir Marvel filminde göremeyeceğiz.

Bu yazımızda her yaştan insana gerek yarattığı karakterlerin hikayesiyle gerek söylediği sözlerle ilham kaynağı haline gelen Stan Lee’nin belki de en umut dolu serüveninden, Spider-Man‘in çıkış sürecinden bahsetmek istiyoruz.


Takvimimizi bundan tam 59 yıl öncesine, 1962’ye süper kahraman denince akla gelen tek tasvirin kahramanların gerçekten ‘süper’ olduğu döneme çeviriyoruz. Genç yaştaki kahramanların yalnızca iyi yardımcılar olarak bilindiği bu zaman diliminde Stan Lee elinde Peter Parker adında 15 yaşındaki lise öğrencisinin radyoaktif bir örümceğin ısırığı sonucunda örümcek-adam kimliğine bürünmesini konu alan bir fikirle yayıncısının ofisine gider. Heyecanla fikirlerini anlatan Lee’nin yayıncısından aldığı cevap ise “Stan, bu duyduğum en kötü fikir. Süper kahramanları bilmiyor musun? Onların kişisel sorunları olmaz.” şeklinde olur.

Ofisten hayal kırıklığı ile ayrılan Stan Lee elbette ki durmaz ve o sıralarda bitirmek üzere oldukları Amazing Fantsy adlı serinin yayınlanacak son sayısına Spider-Man‘i ekler. Daha sonrasında yaptığı bir konuşma sırasında bu hikayeyi anlatan Stan Lee, “Serilerin son sayılarına ne konulduğunun önemi yoktur çünkü seri bittiği için kimse ne olduğunu umursamaz. Bu yüzden Örümcek Adamı aklımdan çıkarmak adına onu sayıya ekledim.” şeklinde açıklama yapmıştır.

Amazing Fantsy çıktıktan 1 ay sonra sayının satış rakamlarıyla Stan Lee’nin ofisine, “Stan! İkimizin de bayıldığı karakter Örümcek Adamı hatırlıyor musun? Hadi ona kendi serisini çıkartalım!” diye yayıncısı bağırarak gelir.

“İyi olduğunu düşündüğünüz bir fikriniz varsa salağın tekinin sizi vazgeçirmesine izin vermeyin.”

Bu yazımızda özellikle yer verdiğimiz Örümcek Adam hikayesini, karakteri sinemada canlandırma fırsatını erişmiş 3 aktörden biri olan Andrew Garfield‘ın 2011’de Amazing Spider-Man tanıtımlarının gerçekleştiği Comic Con’da yaptığı konuşmasından küçük bir kesiti sizinle paylaşmak istiyoruz.

Konuşmasına “Stan Lee, Spidey’in bu kadar popüler olmasının sebebinin hepimizin onunla ilişki kurabilmemiz olduğunu söylüyor ve ben de aynı fikirdeyim.” diyerek başlayan Garfield, küçükken sıska bir çocuğun süper güçlere kavuşmasını ve bu güçleri iyilik için kullanmasını okumanın oldukça umut verici olduğunu vurguluyor.

Her zaman hayranlarına “true believers” yani “gerçek inananlar” olarak seslenen Stan Lee, klasikleşmiş süper kahraman kavramına bağlı kalmak yerine tabuları yıkarak arkası dolu, kişisel sorunları olan ve büyük sorumlulukların getirdiği sonuçlara bazen ayak uyduramayan aslında oldukça içimizden karakterlere gerçekten inanarak yola koyulmuş biri. Öyle ki gerçekten inanarak çıktığı bu yolda isteğine ulaştı da. Son 20 yılda çizgi roman okuyucusunda gözle görülen artışı ve bu kahramanların sayfalardan fırlayıp beyaz ekran ile buluşmasıyla artık Marvel adını duymayan kalmamıştır.

Yoksul bir ailede dünyaya gelen ve o dönemin şartlarına bakıldığında geleceği olmayan bir meslek olarak nitelendirilen çizgi roman yazarlığına sadece bu işi yapmayı sevdiği ve inandığı için tutunan efsanevi yazar Stan Lee bugün yaşasaydı 99 yaşında olacaktı. Fakat biz de gerçekten inanıyoruz ki kendisi artık aramızda olmasa da yazdığı ve yarattığı karakterler sinemada ya da belki metroda çantanızda olması sebebiyle her zaman hatırlanacak.

KAYNAKÇA

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.