Édouard Louis – Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri | 23 Alıntı

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Günümüz dünya edebiyatının ses getiren genç yazarlarından Édouard Louis, Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri adlı kitabında sınıf ayrımlarına, kendi travmalarına ve annesinin hayatının zıtlıklarla dolu dengesine odaklanıyor. Eserini kaleme alışıyla oldukça filtresiz bir anlatım sunan yazar, okurlarını, birbirinden çarpıcı cümlelerle baş başa bırakıyor. 

A Woman's Battles and Transformations by Édouard Louis review – portrait of  a mother's darkest days | Édouard Louis | The Guardian
Édouard Louis’nin annesi Monique, Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri kitabının son sayfası | theguardian.com
  1. “… bu fotoğraftaki her şey özgürlüğü, önünde uzanan ihtimallerin sonsuzluğunu ve belki de, aynı zamanda, mutluluğu çağrıştırıyor.” (s.9)
  2. “Onu bütünüyle özgür, tüm bedeniyle geleceğe doğru yol alırken görmek, aklıma babamla paylaştığı yılları, maruz kaldığı aşağılamaları, yoksulluğu, yirmi beşle kırk beş yaşları arasında, başka kadınlar hayatı, özgürlüğü, yolculuğu, kendini tanımayı tecrübe ederken, eril şiddet ve sefalet tarafından yaşamından koparılmış, neredeyse yok edilmiş yirmi yılı getirdi. Bu fotoğrafı görmek bu yok edilmiş yirmi yılın doğal bir şey olmadığını, ondan bağımsız dış güçlerin -toplum, erillik, babam- eylemlerinin bir neticesi olduğunu hatırlamamı sağladı, demek ki her şey başka türlü olabilirdi.” (s.10)
  3. “Mutluluğu görmek beni mutluluğun yıkımına yol açan adaletsizliği de görmeye mecbur bıraktı.” (s.10)
  4. “Kardeşimin bana, benim yaşamıma, benim acılarıma ait bir şeyi sana göstermesine kızmıştım.
    Kim olduğumu bilmeni istemiyordum.
    Hayatımın ilk yıllarını beni tanıyacağın korkusuyla geçirdim.” (s.11)
  5. “Hani meşhur bir sahne vardır, çocuk bütün bir sene annesiyle babasının izleyeceğini düşünerek bir gösteriye hazırlanmıştır, gösteri günü sahnede heyecanla onların yolunu gözler, kapıdan girip onu hayranlıkla izleyecekleri ânı bekler. İşte ben televizyondaki filmlerde, dizilerde sürekli tekrarlanan bu sahnede kendimi hiç bulmadığımın sonradan farkına vardım. Ne onları beklemiş ne de gelmedikleri için hayal kırıklığına uğramıştım. Sanki tüm çocukluğum, aslında, tersten yaşanmıştı.” (s.12)
  6. “Daha dokuz ya da on yaşında hüznün ve umutsuzluğun tadına aşina olduğumu, içimdeki bu duygular yüzünden erken yaşlandığımı, her sabah kafamda sorularla uyandığımı bilmeni istemiyordum: Neden olduğum kişiydim?” (s.12)
  7. “… zira zaferimin işaretiydi bu söylediğin, demek ki bütün bu zaman boyunca seni hayatımdan habersiz bırakmayı ve senin -öyle ya- annem olmanı engellemeyi başarmıştım.” (s.13)
  8. “Bana edebiyatın gerçeği izah etmeye çalışmaması, sadece onu resmetmesi gerektiği söylendi, ben de onun yaşamını izah etmek ve anlamak için yazıyorum. Bana edebiyatın asla kendini tekrar etmemesi gerektiği söylendi ama ben hep aynı hikâyeyi yazmak istiyorum, baştan bir daha, bir daha, bir daha yazmak istiyorum, onun gerçekliğine ait parçalar görünebilir olana kadar aynı hikâyeye dönmek, ardında gizlenenler sızmaya başlayıncaya kadar onu delmek istiyorum. Bana edebiyatın duyguları vitrine çıkarmaması gerektiği söylendi, ben de bedenin ifade edemediği duygular fışkırsın diye yazıyorum. Bana edebiyatın asla bir siyasi manifestoya benzememesi gerektiği söylendi, bense şimdiden cümlelerimin her birini bir bıçağın ucunu sivriltir gibi sivriltiyorum. Çünkü artık biliyorum ki edebiyat adını verdikleri şeyi, onunki gibi yaşamlara ve bedenlere karşı inşa ettiler. Çünkü artık biliyorum ki ona dair ve onun yaşamına dair yazmak, edebiyata karşı yazmaktır.” (s.15)
  9. “Ondan daha güçlüydüm, bu yüzden de başımı öne eğip oturmuyordum. Ama yaşamak da değildi bu. Yorgun düşmüştüm. Sürekli hazırlıklı olmaktan, her an kendimi savunmaya hazır olmaktan, bu şartlarda yaşamaya mecbur olmaktan yorulmuştum.” (s.19)
  10. “Bir özgürleşme hikâyesi yazmak için yola çıkmışken neden üzücü bir hikâye anlatıyormuş gibi hissediyorum?” (s.19)
  11. “Onu evde mutsuz görmeye o kadar alışmıştım ki yüzündeki mutluluk bana derhal ifşa edilmesi gereken bir sahtekârlık, bir ayıp, bir yalan gibi görünüyordu.” (s.21)
  12. “Sıkıntıyı, babamın yaşamı tarafından dayatılan saatler ve günler tekrarını bertaraf etmek için konuştuğunu anlamıyordum, ki kendi yaşamını anlatıya dönüştürmek, tıpkı yıllar sonra benim için de geçerli olacağı üzere, varlığının ağırlığına dayanabilmekte bulduğu en iyi yöntemdi.” (s.31) 
  13. “Başka bir yaşama layık olduğundan ve bu yaşamın soyut olarak başka bir yerde, sanal bir dünyada var olduğundan emindi, hemen şuracıkta bir yerdeydi ve yaşamının gerçek dünyada bu yaşama denk gelmesi kazara gerçekleşmişti, o kadar.” (s.33)
  14. “Fakat o anlarda bile görüyordu, keder yüzünü asla terk etmiyordu.” (s.39)
  15. “Mutsuzluk senden kayboluyordu.” (s.43)
  16. “Gerçekleşen toplumsal mucizenin farkında mıydın acaba? Ansızın beliren bu kendinin dışında çıkma ihtimalinden?” (s.43)
  17. Senin hikâyeni anlatmaya bir kadının hikâyesini anlatma niyetiyle başlamıştım ama şimdi farkına varıyorum ki senin hikâyen, kendi yaşamının ve babamla birlikteki yaşamının seni mecbur bıraktığı varolmayışa karşı, bir kadın olma hakkını elde edebilmek için mücadele veren bir varlığın hikâyesiymiş.” (s.43)
  18. “Çocukken birlikte utanırdık – evimizden, yoksulluğumuzdan. Artık senden utanıyordum, sana karşı. Utançlarımız ayrılmıştı.” (s.51) 
  19. “Aramızdaki toplumsal mesafe tüm ilişkimizi o kadar zehirlemişti ki senin gözünde sadece sınıf şiddeti üreten bir araçtım ve bu durum beni neredeyse öldürüyordu. Ve öte yandan mesafe açılmaya devam ediyordu, hem de dolu dizgin.” (s.54-55)
  20. “… yaşamının önceden belirlendiğine, sonsuza kadar sabitlendiğine kanaat getiriyordum. (…) Kırklı yaşlarına yeni girmişti ama başına bu saatten sonra iyi kötü hiçbir şey gelemez gibiydi. İşte her şey, kafamda tam da bu kanaate vardığım sırada değişti.” (s.55)
  21. “Tuhaf sahiden, ikimiz de tarihin kaybedenleri olarak başlamıştık bu hayata, o bir kadın, bense asi, canavar bir çocuk. Ama bir matematik denklemindeki gibi, kusursuz bir simetrik dönüş yaşanmış, paylaştığımız dünyanın kaybedenleri kazananlar, kazananlar da kaybedenleri olmuştu.” (s.59)
  22. “Çünkü ilişkimiz değiştiği için şimdi geçmişimize sempatiyle bakabiliyorum, daha doğrusu, geçmişin kaosunda gizlenen sevgi kırıntılarını görebiliyorum.” (s.61)
  23. “Belki de değişimin değil, mutluluğun ne demek olduğuna yanıt aramak gerekiyordur.” (s.77)

Louis, Édouard. Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri. Can Yayınları, İstanbul: Nisan 2024.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.