Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

Editör:
Sena Yiğit
spot_img

Hayata bakışımız yaşamımızı sürdürdüğümüz mekânlarla doğrudan alakalıdır. Doğduğumuz şehir ile büyüdüğümüz semt; yaşadığımız sokak ve yürüdüğümüz yol hayatımızı doğrudan etkiler. Bu etkinin edebiyatta olmadığını söylemek mümkün mü? Mekânlar, kitaplardaki asli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkar. Karakterlerin yaşadıkları şehirler ve olayların cereyan ettiği semtler kuşkusuz kurgunun gidişatına da yön verir. Öyle ki bazı kitaplar doğrudan geçtikleri mekânlarla özdeşleşir. İstanbul da edebiyatı o kadar besler ki bunu sadece şehir özelinde irdelemek doğru olmaz. Bu kadim şehrin semtleri de şiirlere adını verir, romanlara konu olur. Emirgan ise bu semtlerden yalnızca biridir. İstanbul’un en güzel semtlerinden biri olan, boğaza nazır Emirgan hem şiirlerde hem de romanlarda sık sık kendine yer bulmuştur.

Emirgan Adı Nereden Geliyor?

Emirgan Korusundaki Laleler | Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

“Bir sabah erkenden Emirgân korusuna gidelim. Ağaçların âdeta titreye titreye uyanışı çok güzel oluyor…”

Emirgan günümüzde Sarıyer ilçesine bağlı; şehrin merkezi noktasında olmasa da sahil şeridinde, ulaşımı kolay ve oldukça rağbet gören bir semt. İstanbul‘un fethi ardından sur içi İstanbul şehrin merkezi noktalarından kabul edilir; özellikle Boğaziçi bölgesi devlet ricali tarafından sayfiye yeri olarak tercih edilirdi. Emirgan’a bu açıdan bakarsak semtin günümüzdeki adını alması ve bir sayfiye alanı olarak ilgi görmeye başlaması Sultan IV. Murad devrindeki Revan Seferi‘ne rastlar. Semtteki bahçeler o zamana kadar Nişancı Feridun Paşa‘ya ihsan edilmiş olması sebebiyle Feridun Paşa Bahçesi olarak anılırdı. IV. Murad, Revan Seferi dönüşünde Revan Hanı Emirgüne’yi yanında getirip bu bahçeyi ona hediye eder. Emirgüne Han’ın sahil şeridinde bir köşk de yaptırması ardından semt onun adıyla anılmaya başlanır. Haluk Şehsuvaroğlu Emirgân’daki Yalı başlıklı yazısında bu yalıdan şu şekilde bahseder: “Emirgüne oğlu yalısı, altın yaldızlarla nakışlı, duvarları çinilerle süslü, şahnişli ve havuzlu odaları ile uzun zaman muhafaza edilmiş ve sonra muhtelif tamirlerle tâdillere uğramıştır. Bugün Emirgan’da Şeriflerin yalısı diye bilinen ve harabiyete terkedilmiş bulunan yalı, Emirgüne oğlu yalısından kalan bir parça olarak telâkki edilmektedir.”  Yalının günümüzde harabe bir halde olmadığını ve restorasyon ardından Çekül Vakfı tarafından kullanılmaya başlandığını da belirtelim.

Şerifler Yalısı Restorasyonu kulturenvanteri.com

Tarihi kaynaklarda genellikle bu şekilde zikredilmesine rağmen Reşad Ekrem Koçu‘nun farklı bir iddiası olduğunu da eklemeden geçmeyelim. Koçu, Kösem Sultan adlı kitabında Sultan IV. Murad döneminden bahsederken bu meseleye de değinir. Ona göre Emirgan ismi farklı bir kökten gelmektedir ve anlamı farklıdır. Kitabında bu durumu şu şekilde izah eder: “İstanbul bıçkınları, külhanileri, padişahın ihtiras sahibi has nedimine Emir-i Kûn lakabını takmış. Kûn kelimesinin karşılığını bir Arapça sözlükten bakınız. Yüz kızartıcı lakap, İstanbul kibarlarının da ağzına düşmüştü, fakat onlar iki kelimeyi birleştirip azıcık da değiştirdiler, Mirgün dediler. Zaman ile de tamamen değişti, İstanbul ağzı Türkçenin zarafet kaideleri galebe çaldı, Erguvan adındaki güzel çiçeğin adına benzetildi, Yusuf Paşanın yalısının bulunduğu Boğaziçi’nin o güzel yerine Emirgan denildi.”

Satır Aralarında Emirgan

Akşam saatlerinde Emirgan sahili | Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

“Bir çay yalnızlığı Emirgan’dan öteye…”

Yazarlar ve şairler gittikleri mekânlarla gönül bağı kurarlar. Emirgan bu gönül bağından nasibini alan semtlerin belki de başında yer alır. Zira şiirlerden hikâyelere, romanlardan denemelere pek çok edebî türde kendine yer bulmuştur. Semtin en popüler mekânı olan Çınaraltı Çay Bahçesi edebiyatçıların uğrak noktasıdır. Bu güzel semt sadece satırlarda kendine yer bulmamış; aynı zamanda edebî sohbetlere ve buluşmalara da ev sahipliği yapmıştı.

İstanbul şairi denildiğinde akla kuşkusuz Yahya Kemal gelir. Yahya Kemal’in şiirlerinde Emirgan’ın geçmediğini düşünmek mümkün mü? Kendi Gök Kubbemiz’deki Madrid’de Kahvehane şiirinde “Durdum, hazin hazin, acıdım kendi halime / Aksetti bir dakika uzaktan hayalime / Sakin Emirgan’ın Çınaraltı’nda kahvesi / Poyraz serinliğindeki yaprak sesi.” der. Faruk Nafiz Çamlıbel ise Kış Bahçeleri şiirine “Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta / Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı / Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta / Mazi gibi sislenmiş Emirgan Çınaraltı” dörtlüğü ile başlar. Murathan Mungan da Mektup şiirinde Emirgan’dan bahsederek “Emirgan sırtlarından yorgun ve telaşlı / biraz daha eskimiş, biraz daha solgun ve biraz daha acılı / ben geleceğim” der.

Orhan Seyfi Orhon ise Körfezde Mehtap şiirinde bir Ağustos gecesi İstanbul’unu anlatırken son iki dizesinde Emirgan’a adım atar: “Soyunup sonra Emirgan’daki tenha koruda / O da körfezde çırılçıplak uyur!”  Ümit Yaşar Oğuzcan da Emirgan üzerine şiir söylemiş şairlerdendir. Lale Devri şiirinde “Bugün Emirgan’a yarın Göksu’ya gidelim / Kaptırın kendinizi bir çılgınlıklara” der. Yavuz Bülent Bakiler’in ise iki şiirinde Emirgan’dan bahis geçer. Birinde “Nedir Boğaziçi, Emirgan, Bebek / Yüreğim senin için baştan başa İstanbul” derken diğer şiirinde “Canevimden baktım sana İstanbul / Demli çaylar gibiydi uzaklarda Emirgan” demektedir. Cemal Süreya’nın Emirgan’ı ağırladığı dizeler ise şöyledir: “ ben yeşil bir su içtim onsekiz / emirgan’da içtim temmuzda / bütün karadeniz akıyordu / rüzgar çözülmüştü ay yoktu.”

Sait Faik, Özdemir Asaf ve Ahmet Üstel 1954 yılında Emirgan Çınaraltı Çay Bahçesinde malumatfurus.org

Attila İlhan şiirlerinde Emirgan’a en fazla yer veren şairlerdendir; bir şiirinin adı Emirgan’da Çay Saati‘dir. “bir çay yalnızlığı Emirgan’dan öteye…” ve “emirgan’da acılaşmak koyu bir semaverden” dizeleri bu şiirin içinde yer alır. Beni Bir Kere Dövdüler şiirinin son dörtlüğünde ise Emirgan: “beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm / daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor / büyükdere’de dövdüler emirgan ve birileri / senin için dövdüler dişlerimi tükürdüm” şeklinde geçer. Maçka Durağı‘nda ise “aslında ben / emirgan’a gidecektim.” der. 

Emirgan sadece şairlerin uğradığı bir semt değildir. Romanlarda ve denemelerde de bahsi geçen bu güzel semt, İstanbul’un güzelliğini anlatmak ve hissettirmek isteyen yazarlar için önemli bir noktadır. Orhan Pamuk seçme yazılarından oluşan Öteki Renkler kitabında İstanbul’un sevdiği köşelerinden bahsederken yedinci sırada Emirgan Çınaraltı Çay Bahçesi‘ne yer verir: “Benim için Boğazın kalbi burası, bu çınar altıdır: Bu serinlik, yaprak hışırtısı, akıp giden deniz, çay bardakları… Gölge ve tarih… ” diyerek Emirgan’a olan ilgisinden bahseder. Nitekim bu ilgi Masumiyet Müzesi‘nde de kendini gösterir. Kemal “… Emirgan’da kağıthelvalı dondurmalarımızı gülüşe konuşa yerken Boğazın karanlık sularına birlikte bakarak yürümek, bana insanın bu dünyada bulabileceği mutluluğun en deriniymiş gibi geliyordu.” der. İlerleyen bölümlerde Kemal, Füsun’a Emirgan’a çay içmeye gidelim mi diye sorar; Füsun ise utangaç bir genç kız gibi kabul eder.

Yusuf Atılgan‘ın Aylak Adam‘ında da benzer bir diyalog vardır. Bindiği takside nereye diye soran şoföre: “Nereye desem? Uzakça olsun… Mirgün’e” derken Emirgan’ı kasteder. Murathan Mungan‘ın Emirgan dizesine yukarıda yer vermiştik. Son İstanbul adlı hikâye kitabında ise “Emirgan’da bir mevsim daha bitiyor. Gecelerin yıldızları azaldı ilkin. Işıksız kaldı hicranlı şarkılar, ud taksimleri. İdris Bey’in büyük kızı haklıydı. Şimdi yataklar bir cehennem gibi soğuktur” der. Sabahattin Ali ise mektuplarından oluşan Hep Genç Kalacağım adlı kitabında bunalım yaşadığı zamanlarda başlangıçta hiç istememesine rağmen sonunda yine evine, Emirgan’a gittiğinden söz eder. Salâh Birsel, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu adlı kitabında Boğaziçi mehtap sefalarından bahsederken “Bebek’le Emirgan arası dile gelse de söylese…” der ve ekler: “Hava kararınca kayıklar yalılardan ayrılırdı. Doğunun en usta, en büyük musiki üstadları ay ışığı altında pırıl pırıl harelenen suların üstünde birbirleriyle yarışa çıkmış gibi coşarlardı.” 

Tanpınar’ın Emirgan’ı

Emirgan’ın sokak araları… | Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

“Boğaziçi’nde Üsküdar’da, İstanbul’da, Süleymaniye ve Hisar’ların karşısında, Vaniköy İskelesinde ve Emirgan kahvesinde sık sık başka insanlar oluruz.”

Ahmet Hamdi Tanpınar bir İstanbul aşığı olarak eserlerinde sık sık Emirgan‘a yer verir. Huzur romanının ana mekânı Emirgan’dır. Mümtaz‘ın evi bu semttedir; kendi deyişiyle tepede güzel bir evde oturur. Öyle ki Nuran da Emirgan’daki bu evi çok sever. “Yokuşu duymuyorum artık. O kadar alıştım. Bu sana doğru gelmek olduğu için beni yormuyor” der. Romanın bir yerinde Nuran’ın Mümtaz ile tanıştığından beri Emirgan’da onunla yaşamak hayali kurduğundan bahis geçer.

Emirgan’da Akşam Saati, Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın Hikâyeler kitabında yer alır. Hikâyenin anlatıcısı Sabri adında bir adamdır. İzmir’den işlerini halletmek için İstanbul’a gelip Emirgan Çınaraltı Çay Bahçesi’nde oturduğunu anladığımız Sabri, bir yandan kendi iç dünyasında düşünceler arasında kaybolurken bir yandan da yan masada oturan anne ve kızın muhabbetine kulak misafiri olur. Emirgan’ı ise şu şekilde tasvir eder: “Bir vapur düdüğü uzun uzun öttü. Hafif bir rüzgar esti, başı ucunda büyük çınar hışıldadı. Sabri dalından ayrılan bir yaprağı gözleriyle yarı yolda yakaladı.” 

Tanpınar öğrencileri ile birlikte Emirgan Çınaraltı Çay Bahçesinde twitter.com

Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir‘in İstanbul faslında ise “Boğaziçi’nde, Üsküdar’da, İstanbul’da, Süleymaniye veya Hisarların karşısında, Vaniköy İskelesi’nde ve Emirgan Kahvesi’nde sık sık başka insanlar oluruz” der ve ekler: “Hangi İstanbullu, Beykoz Korusu’nda veya Bebek sırtlarında dolaşırken kendisini dış alemin o kavurucu zaruretlerine karşı müdafaa edecek zengin ve çalışkan bir uzleti kısa bir an için olsa bile onun çelik zırhlarını giyinmemiştir?”

Emirgan işte böyle bir semt… Hakkında yazılan satırları okumak sahilinde oturup denizi izlemek veyahut korusunda dolaşıp baharı içimize çekmek hissi uyandırır. Çınaraltı’nın önünden geçerken bir an için semaverinden çay dolduran Sait Faik’i, öğrencileri ile sohbet eden Ahmet Hamdi Tanpınar’ı, belki de Emirgan’da Çay Saati‘ni yazmakta olan Attila İlhan’ı görür gibi oluruz… Nitekim satırlar kitaplar arasında kalmıştır fakat Emirgan dün olduğu gibi bugün de hâlâ oradadır. Yaşanmak ve yeniden satırlarda yer bulmak için…


Kaynakça

  • “Tarihi Bahisler. Emirgan’daki Yalı”. Salt Araştırma. Web. Erişim Tarihi: 27. 04. 2025.
  • Koçu. Reşad Ekrem. Kösem Sultan. İstanbul: Doğan Kitap, 2021.
  • İlhan, Attila. Bela Çiçeği. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2022.
  • Tanpınar, Ahmet Hamdi. Huzur. İstanbul: Dergah Yayınları, 2021.
  • Tanpınar, Ahmet Hamdi. Beş Şehir. İstanbul: Dergah Yayınları, 2021.
  • Tanpınar, Ahmet Hamdi. Hikâyeler. İstanbul: Dergah Yayınları, 2021.
  • Pamuk, Orhan. Masumiyet Müzesi. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2022.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.