Türk edebiyatında farklı bir tarz yaratan, yazdığı her dizesiyle kendinden, hayatından, yaşadıklarından bir parça ortaya koyan Can Yücel. Kendine has dili ile eserleri bir döneme damga vurmuş, adından çokça söz ettirmiş usta şairimiz. Eserlerini kendine özgü bir mizah dili ve muhalif bakış açısıyla ortaya koymuştur. Genelde insanlardan, olaylardan, kavramlardan ilham almıştır.
Biz de sizler için usta şairimizin bu özelliklerini yansıttığı Güle Güle- Seslerin Sessizliği ve Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitaplarından birkaç alıntı derledik. Keyifli okumalar!
- En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak …
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel sf.4)
2. Zaptiyelerdeydi en büyük hata!
Denize dökünce Marx’ı, Engels’i,
Kitaplardan geçti balıklara da
Diyalektik Materyalizm illeti!
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.20)
3. Biri seslendi birden,
Baktım, ağır makinistlerden Hacı Avcı.
Aklım kesti, dedi, yatarsın sen bu cezayı!
Nerden icabetti bu laf pek anlayamadım ya,
Oturduğum yerde şöyle bir doğruldum;
Yaşar Kemal işitmesin, ama
Nobel kazanmış kadar oldum.
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.62)
4. Bir hal olduk, Allah bilir, günde kaç̧ posta Allah tarafından kurtarıla kurtarıla.
Oysa biz, insanları kurtarma zahmetinden kurtarmak için Allah’ı
Düştük, değil mi, bu yola?
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.135)
5. Kavlimiz öyle değil miydi, hayatım?
Nisan’ın 20’sinde burada olacaktın!..
Hayaliyle yaşıyorum günlerdir
Tel örgüler ardındaki hayalinin
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.143)
6. “Bir balta girmemiş ormanda dönüyor sınıf mücadelesi
Özgürlük kadar hapis ağaçlar arasında
Kardeşçesine düşmancasına ve yoldaşçasına.”
(Güle Güle-Seslerin Sessizliği, Can Yücel, sf. 74)
7. “Eflatun’un dediğince insanlar dünyaya gelirken
Bütün dilleri bilirlermiş de unuturlarmış sonradan
Ölüm de bu emsal bilip de unuttuğumuz bir dil olmasın
Hatırlanmaya muhtaç”
(Güle Güle- Seslerin Sessizliği, Can Yücel, sf.103)
8. “Kaç kere yazdım,
cebimden uçup gittiler
Ben on yedi yaşında beni yıkayan
Anneme şiir yazacak kadar şair değilim”
(Güle Güle- Seslerin Sessizliği, Can Yücel, sf.76)
9. “Ağız tadıyla konuşamıyoruz bile
Allah karışıyor söze
Rahmet değil bir kasavet
Ter fışkırıyor tenimden
Bu iste resmen illegal bir cehennem”
(Güle Güle- Seslerin Sessizliği, Can Yücel, sf.67)
10. “Siz hiçbir damla yağmurla bir tuttunuz mu dünyayı
Birden çıplak başınıza damlayan
Sonra bir sağanak
Ayaklarınızı ıslatan”
(Güle Güle- Seslerin Sessizliği, Can Yücel, sf.97)
11. “Tanpınar ne içinde ne de dışındaymış zamanın! .
Kapısında beklerken şimdi bu guguklu Damın
Üstadı andırır gibi olsa da hal-i perişanımız,
Biz Tecritteyken bile civcivindeydik yaşamın.”
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.152)
12. “Ve ne getirdiysek
Dağın Kaf’ından
aşk, dil, bilim, çağdaş teknik ve uğraş,
Hepsi de kan, döl ve ter dökerek hak edilmiş mucizelerdir.”
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.48)
13. “Koşulların insanları değiştirdiğini
Ve özün biçimi belirlediğini
içime yeterince sindirememişim demek ki.”
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.124)
14. Dahası var: Cırcırlı’dan Kapıaltına geçerken,
artık, silah yerine,
Şiir arıyorlar üstümde, o günden beri.
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.82)
15. Hoparlörden yayılan o davudi ses;
Ses değil, canım… buram buram kokusuydu
nar gibi kızarmış sıcacık ekmeğin . . .
Acıkmış parmaklar arasında bölünürken ki kokusu
Özgürlük ekmeğinin.
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.100)
16. İsa’nın fenni ne? Mucize elbet!
Hatırlar İncil’i bilenleriniz:
Zekeriyle balık tuttuydu hazret.
İman kuvvetine bakın hele siz!
(Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel, sf.19)