Edebiyat ve Sinema İlişkisinin Karşılaştırılması ile Birlikte 2001: A Space Odyssey

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
spot_img
Editör:
Gaye Nur Karabay
spot_img

Sinema, kendisinden önce var olan; edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dallarının hepsiyle iletişim içindedir. Ancak yedinci sanat olan sinemanın anlatı potansiyeli öylesine büyüktür ki en güçlü, en kuvvetli bağını edebiyatla kurmuştur. Hem filmler hem de romanlar çokça ayrıntı barındıran uzun öyküler anlatırlar ve bunu genellikle öyküyle izleyici arasına önemli seviyede ironi koyan bir anlatıcının perspektifinden yaparlar. Edebiyat eski çağlardan beri, insanlar arasında sözlü ve yazılı iletişimi sağlayan araçlardan biridir. Sinema ve edebiyat aynı şeyi hedefleyen, farklı yollar kullanan iki sanat dalı olmasıyla temelde bir ortaklık oluşturur. İkisi de kültürün gelişmesine katkıda bulunurken; insanları bilgilendirir, eğlendirir ve onların estetik zevklerine hitap eder.

Gergin Dostluk: Edebiyat Sinema İlişkisi – bisavblog

Sinema ve edebiyatın ortak noktaları çoğunluktaysa da kullandıkları diller çok farklıdır. Resimsel anlatıyla sözel anlatı arasındaki açık ve güçlü farkın yanı sıra, iki sanat arasındaki farklar hemen kendini gösterir. Edebiyat okuyucusuna kelimelerle bir dünya kurdururken sinema sinematografi ile bu dünyayı hâlihazırda verir. Film, gerçek zamanlı olduğundan daha sınırlıdır. Romanlarsa sadece kendi istedikleri zaman son bulur. Film genellikle, Shakespeare’in tiyatro için kullandığı ifadeyle, “iki saatlik sahne trafiğiyle sınırlıdır”. Yine de, film romandan daha kısa bir anlatıyla sınırlı olsa da, doğası gereği romanın sahip olamadığı resimsel imkânlara sahiptir. Olayların aktarılamayan ayrıntıları görüntüye çevirebilir. Bu noktada iki anlatı şekli arasındaki en temel farkla karşılaşırız. Romanlar, yazar tarafından anlatılır. Filmler de az çok kendi yaratıcıları tarafından anlatılır ama bir yönetmenin amaçladığından çok daha fazlasını görürüz ve duyarız. Romanın temel gerilimi öykü ve anlatıcı arasındaki ilişkidir. Filmin temel gerilimi ise öykünün materyalleri ve görüntünün objektif doğası arasındadır. Deyim yerindeyse yönetmen filme çektiği sahneyle devamlı çatışma halindedir.

Romanlar yıllar boyunca filmlere engin bir malzeme kaynağı da olmuştur.  Sinemanın edebiyattan beslenmesi ilk doğuş yıllarına kadar dayanır. 1902 yılında Georges Méliès’nin, Jules Verne‘in romanından esinlenerek A Trip to the Moonun çekmesinden beri -ki aynı zamanda ilk bilimkurgu filmidir-  sinema sektörü uyarlama senaryolarla ilgilenmiştir. Sinemada uyarlamaya başvurulmasının temel nedeni, beğenilen ve halk tarafından kabul görmüş bir öykünün gişe başarısını garantileyecek olmasının düşünülmesidir.

Uyarlama Senaryoya Aykırı: Filmi Kitabından Önce Çıkan Bir Efsane 2001: A Space Odyssey

2001: Bir Uzay Destanı veya Türkçe adıyla 2001: Bir Uzay Yolu Macerası, 1968 yılında Stanley Kubrick tarafından yönetilen bilimkurgu filmidir. Senaryo, bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke‘ın kısa bir öyküsünden esinlenerek Kubrick ve Clarke tarafından kaleme alınmıştır. Film, insanın evrimi, teknoloji, yapay zeka gibi tematik unsurlarını işler. Bilimsel gerçekliği, öncü görsel efektleri, gerçeküstü betimleme, sessizlik ve asgari düzeydeki karşılıklı konuşmaları ile ün yapmıştır. Gösterildiğinde aldığı çeşitleri eleştirilere rağmen, günümüzde 2001: Bir Uzay Destanı eleştirmenler ve izleyiciler tarafından gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri olarak kabul edilir. Dört dalda Akademi ödüllerine (Oscar) aday olarak Görsel Efekt Oscar‘ını kazanmıştır.

Stanley Kubrick Kimdir?

Stanley Kubrıck: Her iyi romanın filmi çekilmez

Amerikalı film yönetmeni, senarist, yapımcı, fotoğrafçı ve sinematograf. Estetik kusursuzluğu elde edebilmek için denediği farklı teknik yöntemlerle dünya çapında sinemayı etkilemiş ve tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden kabul edilmiştir. 2001: A Space Odyssey‘in yanı sıra; The Shining, Otomatik Portakal, Eyes Wide Shut, Full Metal Jacket gibi filmleri çekmiştir. Son filmi Eyes Wide Shut’ın çekimleri bittikten birkaç gün sonra hayata veda etmiştir.

Arthur C. Clarke Kimdir?

Sci-fi guru Arthur C. Clarke dies at 90

İngiliz mucit ve bilimkurgu yazarı. Asimov ve Robert Heinlein birlikte bilimkurgunun üç büyük yazarlarından biri olarak kabul edilir. Bilimkurgu alanında birçok kitabı ve kısa öyküleri vardır. 2001: A Space Odyssey romanının yazarıdır.

Stanley Kubrick, Dr. Strangelove filmini bitirmesinin üzerine bir bilimkurgu filmi çekmek ister. Filme dönüştürebilecek bir fikir geliştirmek üzere bilim insanı ve bilimkurgu yazarı Clarke’a danışır. Clarke da The Sentinell adlı kısa öyküsünü önerir. Arthur C. Clarke, notlarında Stanley Kubrick’in bir bilimkurgu projesi üzerindeki merakını şöyle aktarır: “İlgilendiği konu üzerinde anında uzman olabilen Stanley, çabucak birçok kütüphanedeki bilim ve bilimkurgu dokümanlarını yutmuştu. Tamamen yeni bir şeyler yapmaya kararlıydık. Stanley’ye kısa hikayelerimi vermiştim ve birinin The Sentinell (Gözcü) üzerine konuyu kurabileceğimiz temel düşünceye sahip olduğuna karar verdik.”  Önemli bir ortaklık kuran Kubrick ve Clarke; eleştirmenler, sanatçılar ve izleyiciler tarafından sıklıkla en başarılı bilimkurgu olarak anılan 2001: A Space Odyssey‘i oluşturmaya başlarlar.

“Eğer 2001’i tamamen anladıysanız biz başarısız olduk demektir. Cevapladığımızdan daha fazla soru yaratmak istedik”

Filme; edebiyat ve sinema ilişkisi üzerine yazarın bizzat kendi yazıları üzerinden bakacağız. Kitap, film versiyonuyla eş zamanlı olarak geliştirilmiştir ve Stanley Kubrick’in isteği üzerine filmin gösterilmesinden sonra yayınlanmıştır. Arthur C. Clarke ve Stanley Kubrick kitap versiyonu üzerinde birlikte çalışmışlar ancak resmi yazarı Arthur C. Clarke’ın olmuştur.

sinema ve edebiyatın karşılaştırılması: 2001 a space odyssey

“Roman Yazmak Denizde Yüzmek Gibidir, Senaryo Yazmak İse Pekmez İçinde Kıvranmak Gibi Bir Şeydir…”

Arthur C. Clarke’ın, 2001: Bir Uzay Efsanesi kitabını tasarlarken; roman, film senaryosu ve Stanley Kubrick ile ilgili tuttuğu notlardan bazıları:

  • “Stanley ile iş yapmak için oldukça fazla enerjim vardı. Stanley hala son filmi Dr. Strangelove’da elde ettiği başarının tadını çıkarıyor, bu arada daha ihtiraslı bir tema arıyordu. İnsanoğlunun evrendeki yeri hakkında bir film yapmak istiyordu. Bu türden projeler eski ya da yeni ekoldeki öncü stüdyoları bile kalp sektesine uğratabilecek nitelikteydi. Bugün bile, Hollywood’un bu projeyi kabul ettiğini hayal etmek çok zor.”
  • “Daha sonra tamamen yeni bir şeyler yaratmaya karar verdik. Şimdi, bir film yapmadan önce bir senaryonuzun ve senaryonuz olmadan önce de bir hikâyenizin olması gerekiyor. Bazı avangard yönetmenler son söylediğim olmadan da bir şeyler yapmaya çalıştılar ancak onların çalışmalarını sadece birkaç sanat tiyatrosunda görebilirsiniz. Stanley’e kısa hikayelerimi vermiştim ve The Sentinell’in (Gözcü), üzerine konuyu kurabileceğimiz temel düşünceye sahip olduğuna karar verdik.”
  • 2001: Bir Uzay Destanı’nın genellikle “Gözcü” üzerine kurulduğu söylenir ancak bu oldukça basite indirgemek olur. Bu ikisi arasında meşe palamudu ve meşe ağacı arasındaki gibi bir ilişki var daha çok. Filmi yapmak içinse daha fazla malzeme gerekti. Bunların çoğu da ‘Encounter in the Dawn’ (Şafakta Karşılaşma), ‘Expedition to Earth’ ve diğer dört kısa hikayeden alınmıştı. Ancak ortaya çıkan eserin çoğu tamamen yeniydi ve Stanley ile aylar boyu yaşadığım beyin fırtınası sonucu ortaya çıktı.”
  • “Film yapmayı hedeflemişken, neden bir roman yazdığımı sorabilirsiniz. Roman uyarlamalarının genellikle sonradan yapıldığı doğrudur, bu durumda Stanley’nin işlemi tersine çevirmek gibi mükemmel sebepleri vardı. Çünkü bir senaryo en ufak ayrıntıyı dahi açıkça belirtmelidir, ayrıca onu okumak en az yazmak kadar yorucu ve bıktırıcıdır. John Fowles’un şu sözü bunu oldukça iyi açıklamaktadır: “Roman yazmak denizde yüzmek gibidir, senaryo yazmak ise pekmez içinde kıvranmak gibi bir şeydir.” Belki de sıkıcılığa karşı tahammülünün olmadığını anladığı için Stanley senaryo yazımı gibi zor bir işe başlamadan önce, senaryoya çevirebileceğimiz bir roman yazmak için bütün hayal gücümüzü sonuna dek serbest bırakmamızı önerdi.”
  • “Olaylar aşağı yukarı böyle gelişti. Ancak sonlara doğru, roman ve senaryo aynı anda, iki yönde de geri besleme yapmak suretiyle yazıldı.”
  • “Romanın taslağı en heyecan verici yeriydi çünkü bir sonraki taslağın ne olacağı konusunda en ufak bir fikrimiz yoktu. Ancak bu kadarı bile, adı Journey Beyond The Stars (Yıldızların Ötesine Yolculuk) olarak ilan edilen çalışma için Stanley’nin M.G.M (dağıtıcı) ve Cinerama (dağıtıcı) ile bağlantı kurması için yeterliydi.”
  • “1965 boyunca Stanley inanılmaz zor bir yapımda görev aldı. Hatta o hala New York’tayken filmin İngiltere’de çekiliyor olması işi daha da zorlaştırıyordu. Stanley filmi çekerken, ben romanın son kısmını tamamlamaya çalışıyordum. Yani basılmadan önce onun takdisini alması gereken romanın son halini tamamlamak için çalışıyordum. bunu yapmak son derece zordu, çünkü stüdyoda o kadar çok meşgul oluyordu ki, benim el yazımla gönderdiğim bölümlere dikkatini vermek için hiç zamanı olmuyordu. Ağırdan almadığına yemin ediyordu, filmin kitaptan önce çıkması için uğraşıyordu. Zaten öyle oldu. 1968’in baharında çıktı.”

  • Film dört bölümden oluşmakta olup, romanı altı ana başlığa ayrılmıştır.
  • Roman birçok yönden filmle farklılıklar gösterir. Romanda uzay gemisi Discovery, hızını artırması için Jüpiter’in yerçekimi alanını kullanarak Satürn’e gider. Ancak filmde Kubrick, Jüpiter ile buluşmaya karar vermiştir.
  • Stanley Kubrick efektlere çok önem vermiş ve özel efekt bölümü Stanley’nin inandırıcı bulduğu bir Satürn yapamamışlardır. Ayrıca Stanley Kubrick, bu film için urduğu setleri daha sonra yeniden kullanılmamaları için kırdığı söylenir.
  • 2001: Bir Uzay Destanı Super Panavision 70 ile 65mm negatif film kullanarak çekilmiştir. Gösterime giren baskılar Technicolor renklendirme aktarımı işlemi ile üretilmiştir.
  • Filmde uzay boşluğunda hiçbir sesin duyulmaması gibi pek çok detay gizlidir.
  • Filme konu olan romanın birçok devam serisi yayımlanmıştır.
  • Filmin gelecekle ilgili gerçekleşmeyen öngörüleri olsa bile, birçok öngörüsü de gerçekleşmiştir. Cevaplardan çok sorularla ilgilendiği ve her şeyi açık seçik ortaya koymadığı için, belki de bunca senenin ardından hala efsane bir yapım olarak anılmasının nedenlerinden birisi de budur.

Kaynakça:

Clarke, Arthur C. 2001: Bir Uzay Destanı. Çev. Oya İşeri. İstanbul: İthaki Yayınları, 2019.

Monaco, James. Bir Film Nasıl Okunur?. Çev. Tufan Göbekçin. İstanbul: Alfa Yayınları, 2021.

‘‘Edebiyat İlişkisi ve Sinema’’. Belgesel Tarih. Web. 15.10.2023.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.