Edebi Eserlere Konu Olan Şakir Paşa Ailesi Hakkında Bilinmeyenler

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Edebi eserlere, sanata, sinemaya konu olan Şakir Paşa ailesinin her bir üyesi farklı bir alanda farklı bir başarıda boy göstermiştir. Yaşadıkları fırtına dönemlerinde sanata tutunmuş, eğitimi asla ihmal etmemişlerdir. Bu yazımda harika çılgınlar ile ilgili Şirin Devrim ve Nermidil Hanım‘ın aktardıklarından yola çıkarak sizlere bazı bilgileri sunacağım. Keyifli okumalar dilerim.

Aileye Kısa Bir Bakış

Aileye Kısa Bir Bakış | quicksigorta.com

Mustafa Asım ve Sıdıka Hanım‘ın erken vefatlarıyla Şakir, Cevat ve Sare yetim kalmıştır. Sare Hanım bir süre dikiş dikerek kardeşlerine bakmışsa da, Şeyhülislam Atıfzade Hüsamettin Efendi çocuklara sahip çıkmış, Sare’yi zengin ve ölmek üzere olan yaşlı bir adamla evlendirmiş, oğlanlarıysa askeriyeye yazdırmıştır. Cevat Paşa sadrazamlık makamına kadar yükselmiş, beş yaşında hafız olmuştur. Gittiği yerlerde fikirlerini not almış, herhangi bir saldırıda alınabilecek önlemleri anlatan layihalar yazmıştır. Ancak görevinden azledilerek Şam’a gönderilmiş ve burada verem olmuştur. Ne yazık ki tedaviye yanıt vermemiştir. Ölümünden sonra beş bin ciltlik şahsi kitaplığı İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesine bağışlanmıştır.

Şakir Paşa, hem askeri hem idari görevlerde bulunmuş, eserler kaleme almıştır. En bilineni Yeni Osmanlı Tarihi‘dir. İlk evliliğinin ardından yedi yıl yas tutmuş, yedi yılın ardından Sare İsmet Hanım ile evlenmiş ve altı çocuğu olmuştur. İlk karısından Asım isminde bir oğlu vardır. Şakir Paşa ailesi istibdattan meşrutiyete, padişahlıktan cumhuriyete, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne, doğudan batıya fakat yeni bir senteze doğru geçiş döneminin özelliğini taşır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ailenin kadınları örnek gösterilmiştir. Kadınların dil öğrenimi, sanat, müzik alanında entelektüel eğitimine bilhassa önem verilmiştir.

Fahrünnisa Zeyd ve Tatlı Bir Hikâye

Fahrünnisa Zeyd ve Tatlı Bir Hikâye | haber7.com

Sanata olan merakı abisi Cevat Şakir sayesinde başlamıştır. Modern Türk resim sanatının uluslararası alandaki öncülerinden biri olmuştur. Batı ile Doğu’nun sanatsal geleneklerini bir araya getiren eserleri, soyut imgeler ve renklerle dolu dünyası, onu yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa ve Ortadoğu’da da tanınan bir ressam yapmıştır.

1928 yılının ağustos ayında Fahrünnisa ve İzzet Melih, Dolmabahçe Sarayı’na bir davete gitmişlerdir. Birçok bilim insanı, yazar, gazeteci, milletvekili de bu davete katılmıştır. Davetin amacı alfabenin değiştirilmesidir. Konferans sarayda, muayede salonunda yapılmıştır, kocaman avizenin altına kurulan ziyafet sofrasında Fahrünnisa cumhurbaşkanının sağında oturuyordur. Masanın karşısında, üzerine Latin harfleri yazılmış ayaklı kara tahtalar duruyordur. Bütün gece Türkçede hangi harflerin kullanılacağı tartışılmıştır.

Atatürk, Latin harflerle kağıdın üzerine Fahrünnisa yazar. Yazdığı ilk kelimenin bu olduğu söylenir. Fahrünnisa’nın bu kağıdı sakladığı ve uzun bir süre imzasını o kağıtta Atatürk’ün ismini yazdığı şekilde kullandığı aktarılır.

Gizemli Dayı Suat Şakir Kabaağaçlı

Gizemli Dayı Suat Şakir Kabaağaçlı | alem.com.tr

Şakir Paşa’nın küçük oğludur. Ailede çoğu kişi Suat‘ın mitte çalıştığını bilmez. Onun görevi Alman kaynaklarından haber alıp Türk sorumlularına bildirmektir. Onlar da bu haberleri müttefiklere aktarır. En önemli kaynağı zengin bir ailenin iyi yetişmiş oğlu olan Wilhelm Hamburgerdir. Wilhelm, Viyana Üniversitesinde Orta Doğu üzerine doktora tezi hazırlayan bir talebe grubuna katılmış, Alman istihbarat servisi tarafından İstanbul’a gönderilmiştir. İnsancıl, çocuk yüzlü bir genç olan Wilhelm, İstanbul sosyetesine Suat sayesinde girer ve her yere davet edilmeye başlar. Türk yetkilileriyle ilişkisinden dolayı Suat, Wilhelm için ne kadar önemliyse Wilhelm de Suat için önemlidir. Yakın bir arkadaşlık kurmuşlardır. Zamanla Wilhelm’in siyasi görüşlerine etki eden Suat, onu bağlandığı fikirlerden vazgeçirmiş ve açığa çıktığı sırada kaçmasına yardım ederek hayatını kurtarmıştır.

 Aliye Berger

 Aliye Berger | uxmuzayede.com

Türk sanatının ilk gravür sanatçılarından olan Aliye Berger, gravür ve resim sanatında yenilikçi yaklaşımıyla Türk sanatında kendine özgü bir yer edinmiştir. Eserlerinde kişisel duygu yoğunluğunu sanatın sınırlarıyla buluşturmuştur. Sanatın her dalını bir “güzellik” olarak gören Berger, ilk eserini henüz on yedi yaşındayken resmetmiştir. Uzun yıllar boyunca resim ve piyano dersleri alan sanatçı, 1924 yılında Macar Keman Virtüözü ve Pedagog Karl Berger’den müzik eğitimi almıştır. 1955 yılında katıldığı Tahran Bienali’nde ikincilik ödülü kazanan Aliye Berger; İstanbul, Ankara, Londra, Paris, Viyana, Ravalpindi ve İslamabad gibi şehirlerde kişisel sergiler açmıştır.

adalarpostasi.com

Uğruna cinayete teşebbüs ettiği ve hayatı boyunca sevdiği Karl Berger‘le yirmi üç yıllık ilişkilerinin ardından evlenerek ormanın içindeki Hıntiryan Köşkü’nde kendilerine yeni bir hayat kurmuşlardır. Aliye çok mutludur. Kimsenin görmediği zamanlarda Berger ormanın içinde yürüyerek Berlioz‘un keman konçertosunu çalar. Ne yazık ki evlilikleri yalnızca birkaç ay sürmüştür. Sabahleyin vapura yetişmek için koşmalarının ardından Karl Berger kalp krizi geçirerek vefat etmiştir. Ölümüne inanamayan Aliye, defnedilmeden önce evde tabutun içinde yatan Karl’ın nefesini kontrol etmek için belirli aralıklara burnuna ayna tutmuş. Çok sevdiği Karl’ın ölümü ve ablası Fahrünnisa‘nın elinden tutmasıyla gravür sanatçı kimliği doğmuştur. Ablası, çektiği bu acıyı resmin değil ancak sert bir yüzeyi oymak suretiyle yapılan gravür sanatının hafifleteceğini düşünmüştür. Aliye Berger, vefatının ardından Karl Berger’in yanına defnedilmiştir. Mezarlarının başında birbirine sarılmış iki sütun  bulunmaktadır.

Cevat Şakir Kabaağaçlı

Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) | bodrumlu.com

Halikarnas Balıkçısı takma adıyla bilinen Cevat Şakir Kabaağaçlı‘nın eğitim hayatı Robert Koleji’nden Oxford’a uzanır, Mavi Anadoluculuk Akımı‘nın kurucularındandır. İtalyan asıllı Agnesia Kafiera’yla birlikte 1912 yılında İstanbul’a babasının yanına geri döner, üstelik Agnesia hamiledir. Bu dönemde babasıyla yaşadığı anlaşmazlıklar, onun ailesinden kopmasına ve daha asi bir kimlik geliştirmesine neden olur. Fütursuz para harcamaları ve ne eğitim ne de mesleki anlamda kendini geliştirmemesi sebebiyle babasıyla ciddi boyutlu tartışmalar yaşar. Onunla olan iletişiminde annesini aracı olarak kullanır. Şakir Paşa‘nın, mal varlığının büyük bölümünü kaybetmesiyle tartışmaları daha da büyür. 1914 yılının mayıs ayında Şakir Paşa bir görüşe göre çiftliği satmak diğer bir görüşe göre kızı Ayşe‘yi evlendirmek için çiftliğin gelirini almak amacıyla oğlu Cevat, Suat ve evdeki lalayı yanına alarak Afyon’da dededen kalma çiftliğe gider.

“…‘Avrupa’nın üzerinde kara savaş bulutlarının dolaşmasına karşın, 1914 yılının güzel bir haziran gecesiydi. Annemin büyük pirinç karyolasında, cibinliğin altında yatıyor, mum ışığında en sevdiğim kalfanın anlattığı masalı sonsuz bir mutluluk içinde dinliyordum (…) Birdenbire evin içinde sanki bir rüzgâr esti. Kapılar açıldı, kapılar çarpıldı, birtakım sesler yükseldi, alçaldı. Az sonra matmazelim Miss Schreiber odaya hızla girdi. ‘Kalk Nisa, çabuk kalk’ diye beni yataktan çekmeye başladı. ‘Şimdi haber aldık; paşa çok hastalanmış; çiftlikten dönüyormuş; oda ona hazırlanacak.’

Şakir Paşa hiç dönmedi. Ertesi sabah onun yerine arkadaşı Sait Paşa elinde bir telgrafla geldi. Telgrafta Şakir Paşa’nın, oğlu Cevat’ın tabancasından çıkan bir kurşunla öldüğü yazıyordu…”

sanatokur.com

Kardeşi Suat‘a göre Cevat herkesi ilaçla uyutarak babasını öldürmüş, şüphe çekmemek için kendisi de koklamıştır. Fahrünnisa’nın kızı Şirin Devrim, cinayet sebebinin para olabileceğine dikkat çekmiştir. Ayşe’nin kızı Nermidil Hanım ise annesinin düğünü için ayrılan paranın Şakir Paşa’nın imzası taklit edilerek hesaptan çekildiğini belirtmiştir. Olay büyük yankı uyandırmıştır. Başka bir söylentiye göreyse babası hayatta olduğu sürece Cevat’ın istediği hayatı yaşayamayacağı ve cinayeti bu sebeple işlediğidir. Olaydan sonra Suat sık sık baygınlık geçirmeye başlamıştır. Cevat ise nefsini koruduğunu tekrarlamaktadır. Annesi araya hatırlı insanlar sokarak oğluna yardım etmeye çalışmıştır. Neticede hakim olayın ne kaza ne de tasarlanmış bir cinayet olmadığına karar vermiştir. Cevat Şakir almış olduğu on dört yıl kürek cezasının yalnızca yedi yılını çekebilmiştir; çünkü bu süre zarfında verem hastalığına yakalanmış ve sağlık durumu nedeniyle tahliye edilmiştir. 1928’den sonra ressamlıktan uzaklaşıp yazarlığa odaklanmıştır.

“…Babam çiftlikte, her zaman bir suikasttan korktuğu için, yanında müteaddit tabancalar ve silahlar bulundururdu. Evvela zengin bir adam, sonra asker. Münakaşa öyle bir raddeye vardı ki benim üzerime ateş etti. Ben rasgele oradaki bir tabancayı alarak, -amma onun eli tabancaya giderken yüzünden okudum- ona doğru nişan almadan ateş ettim. İlkin onunki sonra -hemen sonra- benimki. Aynı zamanda gibi bir şey. Bu münakaşa götürmez. yoksa ölen ben olurdum. Hayır o öldü ! Ben de ölümden beter mahvoldum. O kurtuldu. Korkunç bir acı duydum. Amma vicdan azabı duymadım. Ondan daha korkunç bir şey oldu. Kendi kendime olan güvenimi kaybettim. Yani kendimi o gün bugün yalan sanıyorum. Beni methettikleri zaman kızarım.”

Uzun yaşam öyküleri boyunca yaşadıkları sansasyonel olaylar onları yıldırmamış, neredeyse hepsi hatalarından ve acılarından deri değiştirir gibi sanatı kullanarak kendilerini yeniden doğurmuştur. Yazımızın sonunda hikâyelerini dinledikçe yer yer şaşırdığımız ve kızdığımız bu yıldızlar geçidine selam veriyoruz öyleyse.


Kaynakça:

  • “Şakir Paşa Ailesi ve Sanat Tarihi.” ArtDog Istanbul, Web. Son Erişim Tarihi: 17 Temmuz 2025.
  • “Suat Şakir Kabaagaclı Kim?” Tekirdağ Bakış, Web. Son Erişim Tarihi: 17 Temmuz 2025.
  • “Suat Derviş ve Şakir Paşa Ailesi Üzerine.” 1000Kitap, Web. Son Erişim Tarihi: 17 Temmuz 2025.
  • Tarih Obası. “Şakir Paşa Ailesi: Tarihi Gerçekler, Dramlar ve Sanat.” YouTube, YouTube, 15 Ocak 2025. Son Erişim Tarihi: 17 Temmuz 2025.
  • Tarih Obası. “Şakir Paşalılar: Savaş ve İşgal Günleri, Suat Dayı, Fahrünnisa ve Aliye Berger.” YouTube, YouTube, 16 Jan. 2025. Son Erişim Tarihi: 17 Temmuz 2025.
  • Öne Çıkan Görsel: “Şakir Paşa Ailesi: Sanat, Edebiyat ve Kültür Dünyasının İz Bırakanları” oggusto.com. Web. Son Erişim Tarihi: 21.07.2025.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.