Emile Michel Cioran, 20. yüzyıl filozof ve yazarları arasında en değerlilerinden biridir. O, iç sorgulamalarımızın dış sesi, varoluşumuzun karamsar yüzü. Fransız yazar Cioran, anlam arayışı üzerine fikir ve aforizmalarıyla ünlenip, yer yer vurgulu ve sert diliyle felsefe severler için ayrı bir yer edinmiştir. Türkçeye henüz çevrilmemiş birçok kitabı bulunan yazarın çok bilinen eserlerini, takip edebileceğiniz okuma sırasına göre inceledim. Keyifli okumalar!
1. Var Olma Eğilimi

“Yoksun bırakıldıkça şiddetlenir arzu ve hayallerimiz.”
Her ne kadar varoluş fikrini anlatan bir eser olsa da Cioran’ı tanıyacağımız ve seveceğimiz kitabı Var Olma Eğilimi, nihilizm esintileriyle doludur. Yazarın, tüm felsefi bilgi birikimini edebî bir uslüpla nasıl kaleme aldığını çok net görebileceğimiz ilk eseri diyebilirim. Çünkü Cioran diline alışmak adına diğer kitaplarındaki görece uzun anlatımlara göre daha akıcı bir anlatımdan oluşuyor. Var Olma Eğilimi’nde insanın var oluşundaki o mücadelesini melankolik bir havayla, yok oluşa değin anlatıyor. Bu iki fikir bizi bir çelişkiye de sokuyor farkında olmadan. Eğer yokluğu kabul edip bir sonmuş gibi düşünürsek o zaman varlık, kaçınılmaz bir sonun karşısında kendini zaten ortadan kaldırıyor. Hayattaki bu kaçınılmaz son, onun anlamını aramaya gerek bırakmadan sonlanıyor belki. Bu bağlamda yaşamlarımızdaki var olma eğilimi, bir bakıma anlamsızlaşıyor. Öyleyse yaşamın tüm o çelişkiyle başa baş mücadelesi, her biricik yaşam için fazlaca değer görünüyor.
2. Ezeli Mağlup

“Zamanın bilincinde olmayanlar sıkılmaz; hayat ancak, geçen her anın bilincinde olunmazsa tahammül edilebilen bir şeydir.”
Kötümser bir dünya görüşüyle bizi baş başa bıraktığı Ezeli Mağlup‘ta yazar, gnostisizm akımındaki iki dünya görüşünde olduğu gibi yaşanılan dünyanın maddi ve kusurlu olduğu fikrini savunur. Bu fikre yaptığı göndermelerle, dünyanın daha başından kötü bir başlangıç sunması, bizim de kendi kaderimizde bir ezeli mağlup olduğumuzu hatırlatır. Dünyanın bir hata oluşu, bu gnostik etkiyi yaratarak kötü bir tanrı tarafından yaratılmasıyla başlar ve kendi kendine son bulur. Bu olumsuz bir sondur kuşkusuz. Bu kabul ediş, her birini mağlup ederek dünyayla başa çıkamayacağı fikrini de kişiye usulca öğretir. Bir çürümüşlüğü içeren bu kabul edilmiş sonla dinlerin ve hatta uygarlığın çöküşü de başlar. Bunun zıttı olarak insanların özündeki varoluş çabası, her ne kadar kendini kandırma üzerine kurulu olsa da dinlere inanmak gerektiğinin de altını çizer. Ezeli Mağlup, Cioran öğretilerini anlamak ve derinleşmek adına ikinci kitap olarak seçilebilir.
3. Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne

“Hiç doğmamış olmayı seçmek mümkün olsaydı, kaç kişi gerçekten var olmayı isterdi?”
Yazarın en radikal kitaplarının başında gelen Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne, işlediği aforizmalarla Cioran edebiyatının tadını alacağımız bir eser. Doğumun, insanın başına gelecek en talihsiz şey olduğunu vurguladığı fikirlerle yazar, insanı varoluşsal tükenmişliğe iten bir tema sunar. Bu tükenmişlikten kurtulmak adına insanın bazı teselli arayışlarına girdiği de görülür. Örneğin aşk. Fakat bunlara bile bir şüpheyle bakan yazar, beşeri aşk ya da tanrısal aşkı illüzyon olarak anlatır. Üzerine çokça konuşulmuş ve uzun uzadıya tartışılmış böylesine derin düşünceleri damıtıp vurucu cümlelerle aforizma oluşturmak tam da Cioran’ın işi değil mi? Şiirsel üslubuyla keyifli bir okuma deneyimi sunan kitap kısa sürede okunup bitirilecek tarzda.
4. Çürümenin Kitabı

Bir uçak yolculuğunda başladığım, tam da kendini çok da güvende hissetmediğin bir anda ölüme ve hayatın sonuna bağlayan fikirlerle ürperten Çürümenin Kitabı, Cioran’ın en bilinen ve en vurucu eseridir. Yazarın edebî ününü kazandığı kitap, akıcı anlatımı, şiirsel dili ve üslubuyla artık Cioran okumanın tadına ulaştığınız bir kitap olacak. Onun kötümser anlatım havasını tam anlamıyla hissedeceğimiz Çürümenin Kitabı’nda, inancın temelindeki iplerin dinin elinde oluşu fikrine bir başkaldırı mahiyetinde, zaman zaman yaşamın sonuna dair özgürlüğü görürüz. Böylece artık yazarın sadece varoluşçuluk sorgusu görüşüne ek, dinî sorgulama da dahil olur. Sonraki kitabını isimlendirdiği fikrine bir giriş yaptığı umutsuzluk ise yazarın bu kitaptaki alt temalarından biri niteliğindedir.
5. Avare Düşünceler

“Bir düşünce artık düşünülmediğinde ölür.”
Umutsuz bir yaşamı adeta kendine amaç edinen Cioran, insan aklının yatkın olduğu bilindik fikirlerin her birini yeni baştan düzenleyerek bambaşka bir algıyla sıraya dizdiği Avare Düşünceler‘de zihninde yer tutan fikirlerini sayfalara döküyor. Eserlerinin genel konularından başlıklar içeren kitapta bir bütünlük sezemesek de filozofların geçen konular üzerindeki fikirlerini adım adım öğreniyoruz. Aforizma tadında severek okuyacağınız kitapta konu bağlamında zorluk derecesi orta olduğu için Çürümenin Kitabı’nın devamında okuyabilirsiniz. Ayrıca Çürümenin Kitabı‘nda bahsettiği bazı fikirlerin bahsini de göreceksiniz.
6. Burukluk

“Uyku ile geçen gecenin sonrasında sabah uyanan birinde bir şeye başlıyor olma yanılsaması vardır. Ama sizi bütün gece uyku tutmadıysa hiçbir şeye başlamazsınız. Hiç uyku uyumayan biri için gece ile gündüz arasında fark yoktur. Bir türlü bitmek bilmeyen zamandır bu.”
Şüpheyi zıt duygularda yansıttığı Burukluk‘ta Cioran, başka bir aforizma örneği sunar okura. Onun uyumama hastalığına yakalandığını ve bunu insanın hayatta başına gelebilecek en kötü şey olarak gördüğünü biliyoruz. Böyle uzun gecelerinde fikirlerini coşkuyla biriktirdiği yazarın ikinci aforizma örneğinde alıştığımız karamasarlık yine seziliyor. Fakat bildiğimiz aforizma örneklerinin oldukça kısa oluşunun aksine Cioran her ne kadar cümlelerini kısa tutsa da cümleler, derinliklerinden aldığı güçle uzuyor. Burukluk’ta ayrıca yazar, filozoflardan bahsetmesinin yanında bazı yazarlara ve bazı başka romanlara da değiniyor. Yazarın anlatımlarında bolca yüklü karamsarlığın yanında cümlelerini öyle cesurca sunuyor ki, beklenmeyen bir özgürleşme hissi de sizleri sarıveriyor.
7. Tarih ve Ütopya

“Zaman, uzun vadede, zincire vurulmuş halklardan yanadır: kuvvet ve yanılsama biriktirerek gelecekle, umutla yaşarlar, fakat özgürlük içindeyken daha umulacak ne kalır?”
Yazarın tarih görüşünü kendi felsefi görüşlerine sığdırarak anlattığı Tarih ve Ütopya, tarihi zamansız olarak şimdiyle vurgular. Geçmişimizden bugünümüzü eleştiren yazar, yaşamda olmak istediğimiz ama henüz gerçekliğe ulaşmamış ütopyalarımıza değinir. İnsanın gizli kalmış her noktasından zihinsel tasvirlerine uzanan sorgu mahiyetindeki kitap, yine kimseleri ilgilendirmeyen, kişiyi hedef alan bir incelemedir. Tarihsel bir eleştiri olarak amaçlarımızdaki kötülüğe yöneliş bazı toplumlara benzetilerek yönetildiği rejimler üzerinden de atıflar söz konusudur. Tanıtımda bahsedilen geçmişte ya da gelecekte kullanılan altın çağ yerine Cioran, öncesiz ve sonrasız tam da şu anın altını çizmeyi hedef belirlemiş görünür. Bahsedilen ütopya fikri ise, felsefi anlamda olmayan yer ya da zaman olarak, insanın doğasına da aykırıdır. Çünkü her ütopya, hayali olduğundan kusursuz görünür. Oysa bu gerçek dünyada gerekçi sayılmaz.
8. Zamana Düşüş

“Başkaları zamana düşer; bense zamandan düştüm. Zamanın üzerinde yükselen ebediyetin yerini, onun aşağısında kalan öteki ebediyet alır; o kısır mıntıkada artık ancak tek bir arzu duyulur: Tekrar zamanla bütünleşmek, her ne pahasına olursa olsun ona yükselmek, yerleşilen bir yuva yanılsaması için ondan bir parseli sahiplenmek.”
En temel fikri varoluş olan yazar, Zamana Düşüş ile kitabın tanıtımındaki tabirle en başa döner. Bu fikrin özüyle aslında bizi bugün saran tüm yanlışlığın en baştan kaynaklandığını savunur. Düşününce kim bugününden geçmişi sorumlu tutmaz ki? Yazarın fikirlerini okuyup anladığımızda onun herhangi bir görüşe, fikre ait ya da yakın olmadığını, özgünlüğünü kendi fikirleriyle ördüğünü görüyoruz. Eserlerinde ne kadar aynı konuların yakınlarında dolaştığı görünse de her birinde bir manisfesto örneği ile karşılaşıyoruz. Ayrıca yazarın her eserinde tek başına roman, eleştiri, deneme gibi bir edebî türü yansıtmadığını da anlıyoruz. Cioran, bol eleştiriyle fikirlerini sıraladığı Zamana Düşüş’te spesifik bir anlatımla uygarlaşmaya varan tarihsel geçmişi hepimize gösteriyor. Tarihsel tarafıyla son iki eserinde bilgi birikimiyle tanışıp zemini hazırladıktan sonra Zamanı Düşüş ile okuma keyfinizi perçinleyebilirsiniz.
9. Gözyaşları ve Azizler

“Bir an gelir, insan her şeyi Tanrı’ya bağlar. Ama yine bir an gelir, insan onun artık var olmadığı düşüncesinden korkmaya başlar.”
Cioran’daki din hissinin ve fikrinin doruklara ulaştığı, yazarın sona doğru okunmasını tavsiye ettiği kitabı Gözyaşları ve Azizler’de değindiği sanatsal ve edebî kişiliklerle yani azizlerle insandaki temel duyguları açığa çıkarmanın bir yolunu arar. Cioran’ın en çok Cioran olduğu söylenen kitapta, “Ben hiç ağlamadım çünkü gözyaşlarım düşüncelere dönüştü. Ve düşünceler gözyaşları kadar acı vermez mi?” diye sorar yazar. Edebî dilinin çokça keyif verdiği bu eserinde yine görüyoruz ki yaşamın anlamsızlığı varılan son nokta olur. Birbiriyle örtüşen ikilikleri anlatmak için, acı ile ölümü, varoluş ile hiçliği örnek verir. Bir inanç krizi yaşadığı düşünülen bu akıcı metinde Nietzsche tadı almak da mümkün bana kalırsa. Dinî inanışların sadeleşip sorgulamaya dönüştüğü kitapta yaratıcıya olan bağımız da ortaya çıkar. Sıradan insanın dinî figürlerle arasındaki ilişkinin kutsal bir bağ üzerinden incelenmesi âdeta bir ruhsal rahatlama olarak gözyaşlarıyla son bulur.
10. Hiçliğe Açılan Pencere

“Yaşama açlığının dibine gömülmüş bu bıkkınlıktan daha sahici bir şey var mıdır ?”
Umut edilenlerin varoluş bağlamında bir hiçlikten ibaret olduğunu vurguladığı kitabında Cioran, varoluş fikrini özetleyerek ortaya koyuyor. Felsefi bir deneme olarak oluşturduğu bu eserini, zaman ve kader üzerinden yine bildiğimiz varoluş kaygısıyla ve ona ulaşma çabasıyla sunuyor bizlere. Yazar, varoluş fikrine sanki sadece somut varlıklardan ziyade olmayarak nihilizm üzerinden kesit tespitlerle eklemeler yapıyor. Var Olma Eğilimi‘ne atıfla kaçınılmaz bir son olarak hayattaki anlam arayışını da sonlandırırsa yeni bir başlangıç doğuyor gibi görünür: Hiçlik. Hayatın bu döngüsü, kendiliğinen ve kolayca oluvermez, zamanın kendinden gelen eskitmeyi de içinde barındırır. Onun şiirsel dilini pek seveceğimiz Hiçliğe Açılan Pencere‘de Cioran, yine bildiğimiz gibi.
11. Umutsuzluğun Doruklarında

“Uyanık geçen saatler, özünde, düşüncenin düşünceyi durmadan reddettiği, bilincin kendi kendini çileden çıkardığı, zihnin kendine savaş açtığı, korkunç bir ültimatom verdiği saatlerdir.”
Yazarın filozofluğunun ilan edildiği aşk, acı, sevinç, ölümsüzlük ve umutsuzluk gibi insani duygular üzerine yoğunlaştığı Cioran’ın felsefesinin ve üslubunun kilit taşı olarak nitelendirilen Umutsuzluğun Doruklarında, listenin son kitabı. Artık bu kitapla yazarın anlatmak istediklerinin ötesine geçmek farkında olmadan yaptığınız bir hamle olacaktır. Öyle ki kitap, çok genç yaşlarında yazılmış olmasına rağmen geç yayımlanmıştır. Okuma zevkinin çok yukarı seviyelerde olduğu kitapta Cioran bizi farklı pencereleren farklı bakış açılarıya karşı karşıya bırakır. Böylece aslında yine karamsar bir yöneliş beklediğimiz kitapta aksine “Umutsuzluğun Doruklarında buldum aydınlığı, düşüşün derininde buldum isimsiz mutluluğun hazinesini.” hatırlatmasıyla umut bulabiliyoruz. Aforizma tarzı sayılabilecek eserde başlıklar altında ilerleyiş her ne kadar akıcılığı sağlamasa da artık Cioran bilen biz okurları için önemsenmeyecek bir taraf sayılır.
Kaynakça:
Cioran,Emile M. Var Olma Eğilimi. Metis Yayıncılık, Eylül 2020.
Cİoran, E. M. Zamana Düşüş. Metis Yayıncılık, Haziran 2020.
Cioran,Emile M. Ezeli Mağlup. Metis Yayıncılık, Eylül 2019.
Cioran,Emile M. Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine. Metis Yayıncılık, Şubat 2017.
Cioran,Emile M. Çürümenin Kitabı. Metis Yayıncılık, Ocak 2021.
Cioran,Emile M. Tarih ve Ütopya. Metis Yayıncılık, Eylül 2020.
Cioran,Emile M. Gözyaşları ve Azizler. Jaguar Kitap, Ağustos 2015.
Cioran, Emile M. Umutsuzluğun Doruklarında. Jaguar Kitap, Eylül 2019.
Cioran, Emile. M. Hiçliğe Açılan Pencere. Sel Yayıncılık, Haziran 2023.
“Başarısızlığın Filozofu: Emil Cioran’ın Umutsuzluğunun Dorukları”. sosyalbilimler.org. Web. Erişim tarihi: 15.02.2025
Öne çıkan görsel: deutschlandfunk.de