Son yıllarda kitap okumak günlük bir alışkanlık olmaktan çok sosyal medyada kullanılan nostaljik bir araca dönüştü sanki. Yüzlerce kullanıcı kitaplarının, kahvelerinin fotoğrafını paylaşıp içinden en popüler alıntıyı açıklamaya yazıyor. Daha sonrasında hepimiz biliyoruz ki bu kullanıcıların birçoğu kitaplarını geri raflarına kaldırıyor ve o kitaplar sadece dijital arşivlerde kalıyor. Ama eskiden bu böyle değilmiş. Ben yaşamadığım dönemleri ailemden dinlediğimde insanların kitap okumayı günlük rutinlerinin bir parçası haline getirdiklerini duyuyorum. Ben çocukken de böyleydi. Her gün annemle kitap okuma saatleri yapardık. Ancak bugün ne yetişkinler ne de çocuklar kitap okumayı önemsemiyor. Belirli bir azınlık dışında. Peki ya bu azınlık kitap okuma alışkanlığını nasıl kazandı? Bugünün dünyasında düzenli bir okur olmak gerçekten de mümkün mü?
Fark Etmeden Okumak

Aslında her gün yüzlerce kelimeyi okuyor, zihnimize alıyoruz. Kimimiz kitap, gazete, dergi gibi yayınları okurken kimimiz farkında olmasak da sosyal medyada göz attığımız satırlarla sürekli bir şeyler okur haldeyiz. Mesela, sosyal medyada X üzerinden sık sık haberleri okusak da bu tip okumalar klasik okuma yöntemlerinin yerine geçemiyor. Çok az kelime sayısına sahip cümleleri çok kısa zamanda zihnimize alıyor, ardından üzerine düşünmeden bile bir sonraki habere geçiyoruz. Aslında günümüz sosyal medyasının bir özeti bu. Fark etmeden okuyoruz ve ne okuduğumuzun algısına sahip değiliz. Ben bir haberi sosyal medya kanallarından öğrendiğimde ve gazeteden okuduğumda zihnimde oluşan farklılıkları gözlemlemeye çalıştım. Bu küçük çaplı, bireysel deneyimin sonucunda gazeteden öğrendiğim haberlerin bende daha kalıcı bir yer edindiğini fark ettim. Ayrıca, detaylara ve olaylara daha hakim olduğumu hissettim. Yani, sosyal medyada yapılan okumaların klasik yöntemlerle yapılan okumalara göre daha az bir etkiye sahip olduğunu deneyimleyerek görmüş oldum. Ardından nedenlerini düşünüp, toplum olarak klasik okuma yöntemlerinden ve okuma alışkanlıklarından neden git gide uzaklaştığımızı anlamaya çalıştım. İstatistiksel olarak kanıtlanmış birkaç nedene ve faydası kanıtlanmış birkaç sonuca ulaştım.
Neden Okumaya Alışamıyoruz?
Eskiler hep çok okurmuş. Her evde ekonomik durumları el verdiğince bir kütüphane bulunurmuş. Kitap, dergi veya gazete okumak sınıfsal bir etkinlik olarak algılanmazmış. Ancak bugün, kitap okuyanlar “entel” olarak adlandırılıyor. Bu eylem hayatımıza sağlayacağı faydaları göz ardı edilerek hayatımıza bir amaç olarak girip, bir heves olarak çıkıyor. Türkiye’de 15 yaş üzeri kişilerin %69’unun hiç kitap okumadığı ve %31’inin yılda sadece bir kitap okuduğu belirlenmişken bunu tahmin etmek zor olmuyor.
Tüm Kötülüklerin Anası: Teknoloji

Teknolojinin nimetleri say say bitmez. Ancak eline doğar doğmaz telefon verilen bir çocuk olarak değil de “geleneksel” yöntemlerle büyütülen biri olarak teknolojinin günümüz toplumunu getirdiği hale çok sıcak baktığımı söyleyemem. Bizlerin zihnini uyuşturduğunu ve adeta bir bağımlı haline getirdiğini kimse reddedemez. Özellikle gün içinde saatlerce ekrana bakan kişilerde bu öne çıkıyor. Zihnimizde yol açtığı değişimler, artık zihnimizi kullanmaya çok da ihtiyacımız olmadan her işimizi teknoloji ile çözebilmemiz ve etrafımızda sürekli dikkat dağıtıcı bir uyaran olması da düzenli bir okur olmamızı engelleyen nedenlerden biri. İnsanlar artık herhangi bir şeyi öğrenmek için açıp okumalar yapmıyor ya da keyifli bir hikâye okumak yerine bunu videolardan izliyorlar. Ben de sık sık kitap, gazete ve dergi okumaya çalışsam da iki sayfa okuduktan sonra elim hep telefonuma gidiyor. Bu davranışımın tekrar ettiğini fark ettiğimden beri kendimi durdurmaya çalışıyor ve teknolojinin yol açtığı bağımlılığa yenik düşmemek için çabalıyorum.
Her Şeyin Başı Eğitim

Teknoloji hayatlarımızın her alanına metastaz yapmış olsa da bundan yeni nesilleri korumak teknoloji eğitiminden geçiyor. Çocuklara, teknolojinin nasıl doğru kullanılması gerektiği anlatılmalıdır. Bunun yapılması gerektiği dönemde, birçok özel okulda okul kitapları tabletlerle yer değiştiriyor. Bu nedenle öğrenciler okulda sürekli ekran kullanıyor ve eve gittiklerinde de buna devam ediyorlar. Sonuç olarak hiçbiri kitap okumayı akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar. Birçoğu gerçek bir sayfaya dokunmadan günler geçiriyor. Ancak tabletlerin hayatlarımızı ele geçirmediği dönemlerden beri eğitimde değişmeyen bir unsur da öğrencilerin alıştırıldığı çalışma yöntemleri. Sadece test çözmeye, ezber yapmaya zorlanan zihinler yavaş yavaş yeni bilgiler edinecekleri kitapları okumaktan uzaklaşıyorlar.
Eğitim Ailede Başlar

Bir insan kendini ne kadar geliştirirse geliştirsin, ailesinden ona geçenleri hayatı boyunca taşır. Birçok kişi de ailesinden edindiklerine herhangi bir eklemede bulunmadan hayatına devam eder. Bu nedenle okuma alışkanlığının kazandırılması, ailenin bir görevidir. Bu alışkanlık topluma bir kültür olarak aşılanırsa o zaman yetişen çocuklar da okumayı benimseyecektir. Ancak özellikle son on yıldır, aileler çocuklarına okuma alışkanlığını bir kültür olarak aşılamak yerine onları sakinleştirmek için teknolojiyi bir koz olarak kullanıyorlar. Ailede elde edilen alışkanlıklar, diğer her şeyden daha zor atılır bünyeden. İşte düzenli okumak da bu alışkanlıklardan biri olmadığından okumayan çocuklar büyüyor.
Düzenli Bir Okur Olmak Mümkün Mü?

Bunca korkunç olayı yaşattığı stresin genlerimize kazındığı, gelecekten korkarak yaşadığımız bu dünyada okumak bir lüks gibi geliyor olabilir. Ancak, okumak bir lüks olmaktansa gerçeklerden kaçışın bir kapısıdır. Bunu anlayarak başlamalıyız düzenli bir okur olma çabamıza. Ben çocukken okulumdaki, etrafımdaki sorunlardan kaçmak için hep kitap okurdum. Özellikle Roald Dahl, hayatıma dokunan yazarlardan biri oldu. Onun kitapları sayesinde bugünkü okuma alışkanlığımı kazandım. Roald Dahl ile tanışacak kadar şanslı olmayanlar ne yapabilir peki? Okumak için çabalamak gerekir bence. Önce ekran bağımlılığını dönüştürecek e-kitaplar ve e-gazeteler ile yolculuğa başlanabilir. Ardından ilgi alanına göre kitaplar ve gazeteler okunmaya çalışılabilir. Bunlar yeterli olur mu, başka neler yapılabilir bilmiyorum. Ancak bugünün dünyasında düzenli bir okur olmanın tek bir yolla mümkün olduğunu söyleyebilirim: İrade. Dışarıya karşı koymayı başaranlar günümüz dünyasında düzenli bir okur olabilir.
Kaynakça
“Why We Don’t Read, Revised”. The New Yorker. Web. 14.09.2024
“Yaşam Kalitesi Modülü, 2022”. TÜİK Kurumsal. Web. 14.09.2024
“Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması, 2021”. TÜİK Kurumsal. Web. 14.09.2024