Kalbimiz keşfedilmeyi bekleyen bir koydur. Duygularımız o koydaki eşsiz güzelliklerdir. Küçüklüğümüzden beri o koydan uzak durmamız istenir, çünkü duyguların insanı aşağı çektiğine inanılır. Aksine duygular yol göstericidir, pusuladır.
Toplumdan dayatılan duygusal bastırma, insanın kendisini tanımadaki en büyük engeldir. Ağlayınca, güçsüz; gülünce, ilgi meraklısı. Öfkeliyken, kaba; sakinken, kendini ifade etmeyi beceremeyen biri olarak görülürsün. Bu bir kısır döngüdür, ‘duygular bastırılmaya mahkumdur’ bakış açısı insanı, kendini saklamaya iter. Peki kendini tanımayan biri, toplumu tanıyabilir mi? Duygularından kaçan biri, kendi yolunu bulabilir mi? Bu hayat gerçekten onun hayatı mıdır?
Duygularımız Fark etmek: Pusulamızın yönü

Duygular, bize ihtiyaçlarımızı gösteren en kolay yollardan biridir; ama onları fark etmek bir o kadar zordur. Doğamız gereği her duyguyu hissedebiliriz ama çoğunu anlamlandıramayız. İnsanların yanında maske takmaya o kadar alışmışız ki, zamanla biz bile kendimizi tanıyamayacak hale geliriz. Kendimizi tanıdığımızı sandığımız şey aslında, insanların gözündeki olmak istediğimiz suretten bir başkası değildir.
Bu sahte kişilikten kurtulmanın en etkin yolu içine dönme cesaretini kendine gösterebilmektir. İnsan kendi içine döndükçe, o keşfedilmeyi bekleyen duyguların hepsi saklandıkları ıssız karanlık köşelerden tek tek aydınlığa çıkarlar. Yeter ki kendimize o eli uzatalım, o fırsatı verelim. Bu durum söylenmesi kolay ama uygulaması bir o kadar zor bir eylemdir. Ama bir kere başarınca bir daha kaybedilemeyecek bir galibiyettir. Bu karşılaşma başlangıçta çok zordur; insanın kendi benliği ile yüzleşmesi, onu olduğu gibi kabul etmesi söylendiği kadar kolay değildir.
Bu karşılaşma, bir yargılama değil, tanışma anı olmalıdır. Kim ilk kez tanıştığı birine düşman kesilerek davranır ki? Çevremizdeki insanlara gösterdiğimiz anlayışın, sabrın ve sevginin birazını kendimize gösterseydik o maskelere hiçbir zaman ihtiyaç duymazdık. Duygusal farkındalık, tam da budur aslında. Kendimizi olduğu gibi kabul edip, her duyguyu hissetmeye izin vermektir.
Şefkatle, içindeki beni istediğin doğrultuda yönlendirmek, hayatına şekil vermektir. Pusulamız, kendini sevmeyi ve anlamayı işaret ediyor. Her duyguyu özgürce hissetmek, tüm insanlığın hakkı.
Bastırılmış Duygular: Duvarların Ardında Saklananlar

Duygularımızı bastırma eğilimi, içgüdüsel bir kendini koruma ihtiyacından doğar. Hayatımızda pozitif duyguların yanında, negatif duygular da hissedebiliriz ve bu durum nefes almamız kadar olağan, insani bir durumdur. Hâtta negatif duygular da, pozitif duygular kadar hissedilmeye muhtaçtır. Bu duyguları görmezden gelmek, onlardan kaçmak kısa vadede insana çok iyi hissettirse de; uzun vadede hem psikolojik hem de fizyolojik olarak olumsuz birçok problemi gün yüzüne çıkarır.
Bastırılan duygular, biriken etkisini çok sonralarda bir patlama olarak gösterebilir. Bu durum hem sevdiklerimizle hem de kendimizle olan ilişkimizi duygusal anlamda tehdit eder. Çünkü halının altına süpürdüğümüz her duygu, aslında bedenimizde sessiz bir yük olarak birikir.
Duygularımızla baş etmenin en temel yolu, onları tanımak ve oldukları gibi kabul etmektir; gerektiğinde ise bu duygulara anlamlı bir yön vermekten geçer. Şöyle ki; sinirli olduğumuz zamanlarda etrafımızdakileri kırıp dökmek yerine, sinirimizi kontrol altına alıp sonrasında tek başımıza kalınca onu özgürce yaşamaya izin vermektir. Ağlamak ruhu temizlemenin en sağlıklı yöntemidir; ağlayınca akar gider insanın içindeki tüm birikintiler. Bastırdığımız her duygu, ruhumuza zincir vurur. Benliğimizi, içimizdeki zindanlara mahkum eder.
Kendine Kulak Ver: İç Sesi Dinleme Sanatı

Duygularımızın farkında olmak bize her zaman mutluluk vermez, aksine duygularımızı tanımaktan doğan bir sorumluluk da yükler. Artık bu duyguları tanıyoruz, onları bilinçli bir şekilde hissetmek ve onlara sağlıklı bir şekilde yön vermek bizlerin sorumluluğunda. Duygusal farkındalık rahatlık değil, gerçek bir değişimin öncüsüdür.
Duyguları bastırmak, bir arabanın kaputundan çıkan dumanı görmezden gelmek gibidir. Dinlemek ise, dumanın izine düşmek, arızanın kaynağını bulmaktır. Kendimizin iç sesine kulak vermek, ruhumuzun ve zihnimizin gerçekten neye ihtiyacı olduğunu bizlere gösteren pusula görevi görür.
Tıpkı arabadaki arıza sinyalleri gibi, karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar; Kalp çarpıntısı, mide bulantısı veya kas gerilmesi fizyolojik işaretler, bedenimiz aracılığıyla bize geri dönüş sağlar. Kendimize kulak vermek tam da bu ihtiyaçların karşılanması için atılan en önemli adımdır.
İçimizdeki ses bizlere negatif geri dönüşler yapmaya eğilimlidir. Bunun sebebi, eksiklik hisseden her şeyin, kendini belli etmek için sesini yükseltmesidir. Zihnimizin içinde dönüp duran bu eleştirici sese bir kere yapıcı bir şekilde kulak verince, aslında tüm problemlerin çözümü için ilk ve en önemli adım atılmış demektir.
Bu noktada en kritik detay ise şudur: Bu eksikleri ve ihtiyaçları başkalarının tamamlamasını beklemek yerine, içe dönerek kendini tanımayla gelen öz sevgi ve öz saygının tamamlaması.
Kucaklaşma Vakti: Kendinin En İyi Dostu Ol

Hayat bir hayli zorken, bu zor yolculukta biz kendimize yoldaş olmazsak bize kim yoldaş olur? Bazen insanlardan beklediğimiz sevgi, Şefkat ve saygı gibi duyguları önce kendimize biz verince bizi kim durdurabilir ki?
İçimizdeki benliğe el uzatıp onu karanlıktan aydınlığa çıkartmak bizlerin elinde. Bastırdığımız her duyguyu koşulsuz hissetmek bizlerin sorumluluğunda. Ağlamaya izin vermek, içimizdeki her duygunun akıp gidişini izlemek, tıpkı keşfetmeye izin verdiğimiz koydaki sahile dalganın vurması gibi derin bir rahatlatıcıdır.
Bir duygunun bizlere yüklediği hisleri tanımlamak, onların bizlere hissettirdiklerini içimizde saygıyla karşılamak ve onlara dostça sarılmalıyız. Duygularımızı hissetmeyeceksek bir duvardan ne farkımız kalır? Kalp ritmimizin bile inişli çıkışlı bir çizgi olması, hayatın durağan ve tek tip hislerden ibaret olmadığının en büyük kanıtıdır.
Duygularımızla kurduğumuz bu dostluk, sadece kendimizle değil, tüm dünyaya açtığımız şefkatli bir kapıdır. Unutmayın ki, pusulanızın gösterdiği en doğru yön daima sizsiniz.
Kaynakça:
Terapi, Bostanlı Psikoloji Merkezi |. Online. Duygusal Farkındalık Nedir? Duygularımızı Nasıl Fark Ederiz? 5 Sept. 2025, Web. Erişim tarihi: 18.10.2025
Sayfası, Yazar. “Duyguları Bastırmak Nedir Ve Nasıl Çalışır?” Uplifers, 16 Jan. 2025, Web. Erişim tarihi: 18.10.2025
Admin. “Duygusal Zekâ: Duygusal Farkındalığı Ve Yönetimi Geliştirme.” Ousia Psikoloji – İstanbul Psikolog, Şişli, Kadıköy Psikolog Terapi, 12 Sept. 2024, Web. Erişim tarihi:18.10.2025
Öne çıkarılmış görsel: pixabay.com