Edebiyat tarihi, dünya çapında edebiyat kültürüne fazlasıyla katkıda bulunan olağanüstü kadınlarla doludur. Sosyal kısıtlamaları ortadan kaldıran bu inanılmaz yetenekli kadınlar yazdıkları romanlar, şiirler ve yazılarla; yaşamları ve zamanları hakkında yüreklerini ortaya koydular. Biz de bu yazarlardan 20 tanesini sizler için derledik. Keyifli okumalar!
Virginia Woolf
20. yüzyılın önde gelen modernist yazarlarından biri kabul edilen İngiliz yazar Virginia Woolf, kitaplarında bilinç akışı kullanımı (stream of consciousness) olan anlatı tekniğini kullanmıştır. 20. yüzyılın korku ve acısını yansıtan birçok roman yazmıştır ancak “Kendine Ait Bir Oda” adlı kitabıyla kadın haklarında bir tür devrim yaptı. Dünya edebiyatının en önemli kadın yazarlarından biri olan Woolf’un en önemli kitapları şunlardır: Mrs Dalloway, Orlando, Kendine Ait Bir Oda, Deniz Feneri
“Bir kadın olarak benim ülkem yok. Bir kadın olarak ülkem tüm dünyadır.”
Jane Austen
Jane Austen en çok Sense and Sensibility, Pride and Prejudice ve Emma gibi popüler romantik kurgu romanlarıyla tanınır. Austen’in çalışmaları, tarihsel bağlamı ve edebi tekniklerdeki ustalığı nedeniyle akademisyenler ve eleştirmenler için akademik çalışmanın odak noktasıdır. Austen, edebi gerçekçilik, sosyal yorum ve 18. yüzyıl ve 19. yüzyıl kadınlarının zorlayıcı hikayelerini anlatan teknikleri kullanmasıyla İngiliz edebiyatını büyük ölçüde etkilemiştir.
“Kadınlardan yalnızca birer hanımefendi gibi bahsetmenizden, onların aslında rasyonel varlıklar olduğunu anlamamanızdan nefret ediyorum.”
Charlotte Brontë
Bronte, az sayıda yayımlanmış eseri olmasına rağmen, yazdığı eserlerde ezilen kadınların gündelik mücadelelerini ön plana çıkararak hem edebiyat dünyasında hem de toplumda önemli bir yankı uyandırmıştır. En meşhur eseri Victoria dönemi İngilteresinde farklı sınıftan iki kişi arasındaki bir aşkı anlatan Jane Eyre romanıdır.
“Ben kuş değilim; ve hiçbir ağ beni tuzağa düşürmez; Ben bağımsız bir iradeye sahip özgür bir insanım.”
Mary Wollstonecraft
“A Vindication of the Rights of Women” adlı eseriyle bilinen Mary Wollstonecraft, toplumun kadınları ev işi yapmaya mahkum daha zayıf bir cinsiyetten ziyade insan olarak görmesi gerektiği ve bu sayede erkeklerle eşit bir eğitim alabilecekleri fikrini desteklemiştir. “A Vindication of the Rights of Women” feminizmin çığır açan eserlerinden biridir.
“Hakim kanat tarafından kadının içine düşürüldüğü bayağılığın, endişelerin, üzüntülerin çeşitliliğinin izini sürmek, bitmeyen bir görev olacaktır.”
Agatha Christie
Dedektif romanlarının efsane isimlerinden, İngiliz polisiye yazarı Agatha Christie, tüm zamanların en çok satan kadın yazarı ve eserleri en çok tercüme edilen bireysel yazardır. Ustaca yazma becerileri ve iyi geliştirilmiş karakterlerle şüpheli bir kimliğe sahip olay örgüsü oluşturma yeteneğiyle günümüzün en meşhur kadın yazarlarındandır. Christie sadece polisiye yazarların yolunu açmakla kalmamış, aynı zamanda her türden kadın yazarlara da aynı şeyi yapmaları için ilham vermiştir.
“Yenilgiyi kayıtsız bir gülümseyişle kabullenebilen bir kadın çok ileri gidecektir!”
Alice Walker
Alica Walker, “The Color Purple”ın yazarı, Pulitzer Kurgu Ödülü’nü kazanan ilk Afrikalı-Amerikalı kadın unvanına sahiptir. Walker’ın yazarlık kariyeri çoğunlukla ırk ve cinsiyet eşitsizliğine odaklanmıştır. Eserleri, onu dünyanın dört bir yanındaki Afrikalı-Amerikalılar ve kadın okuyucular arasında saygın bir figür haline getirmiştir.
“Bir kız kendi başına hiçbir şey değildir, ancak kocası için bir şey olabilir. Ne olabilir, diye sordum. Ne olacak, dedi. Kocasının çocuklarının anası olur. Ama ben kimsenin çocuklarının anası değilim ve yine de bir şeyim, dedim.”
J.K. Rowling
Günümüzün en çok okunan kadın yazarlarından biri Rowling, popüler Harry Potter serisi ile bir nesil çocuğa okuma konusunda heyecan duymaları için ilham verdi. Kitapları ayrıca okuyuculara sosyal, ahlaki ve politik bir temelde ilham verdi.
“İnsanın ne olarak doğduğu değil, büyüyünce kim olduğu önemlidir.”
Sylvia Plath
Yetişkin yaşamının çoğunda depresyonla mücadele eden Sylvia Plath, Amerikalı bir şair, romancı ve kısa öykü yazarıdır. Yarı otobiyografik romanı Sırça Fanus (Bell Jar), okuduktan sonra uzun süre sizinle kalmaya mahkumdur.
“Sessizlik bunaltıyordu beni. Sessizliğin sessizliği değildi bu. Bu, benim kendi sessizliğimdi.”
Kate Chopin
20. yüzyılın feminist yazarlarının öncüsü olarak kabul edilen Kate Chopin, yetişkinlerin yanı sıra çocuklar için de kısa öyküler yazdı. The Awakening en önemli eserlerinden biridir.
“Sanatçının cüret edip meydan okuyabilen, cesur bir ruhu olmalıdır.”
Kamala Das
Kamala Das olarak da bilinen Kamala Surayya, tanınmış bir Malayalı şair ve kısa öykü yazarıdır. Kadın cinselliğine açık ve dürüst bir yaklaşımla, herhangi bir suçluluk duygusu içermeyen güçlü yazıları genellikle Sylvia Plath’ınkiyle karşılaştırılır.
“Kadın olarak istekleriniz konusunda dürüst olun…”
Margaret Atwood
Kanadalı yazar Margaret Atwood, Booker Ödülü sahibidir ve en çok The Handmaid’s Tale ve The Blind Assassin adlı romanlarıyla tanınır. Ayrıca Odysseia Destanı‘nın yeniden yazımı olan “The Penelopiad” kitabıyla destanlardaki ataerkil anlatımı eleştirmiştir.
“Feminist size bağıran mutsuz insan anlamına mı, kadınların insan olduğuna inanan kişi anlamına mı geliyor? Bence ikincisi, bu sebeple ben de feministim.”
Zadie Smith
Orange Kurgu Ödülü sahibi Zadie Smith‘in en beğenilen eserleri arasında İnci Gibi Dişler ve NW Londra yer almaktadır. Ayrıca 2003 yılında Granta’nın En İyi 20 Genç Yazar listesine dahil edilmiştir.
“Tesadüfleri yok edebilen dünyaya hakim olur.”
Azar Nafisi
Azar Nafisi‘nin Reading Lolita in Tehran adlı romanı, onun edebi dehasını yansıtmaktadır. İran’da otoriteyle karşı karşıya gelen peçe altındaki genç kadınların düşüncelerine dair fikir vermektedir. Reading Lolita in Tehran 117 hafta boyunca The New York Times En Çok Satanlar listesinde kalmış ve birçok edebiyat ödülü kazanmıştır.
“Her büyük sanat eseri bir kutlamadır, hayatın ihanetlerine, dehşetlerine ve sadakatsizliklerine karşı bir itaatsizlik eylemidir.”
Harper Lee
Amerikalı yazar Harper Lee, en çok 1960 Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek adlı romanıyla tanınır. Lee’nin yayımlanan tek kitabıdır, ancak eleştirmenlerce beğenilen ve çok satan kitap kendi başına oldukça etki yaratmıştır. Kitabın çoğu otobiyografiktir ve Lee, Güney’de büyüyen bir çocukken gördüklerini detaylandırmıştır. Bu güçlü hikaye, Derin Güney’deki ırksal eşitsizlik ve adaletsizliği gözler önüne sermiştir.
“İstediğin kadar saksağanı öldür ama unutma ki bülbülü öldürmek günahtır.”
Maya Angelou
Maya Angelou, tartışmasız tarihteki en ünlü Afrikalı-Amerikalı otobiyografi yazarlarından biridir. Angelou, tartışmalı hayat hikayelerini utanç veya sansür olmadan paylaşmıştır. Samimiyeti ve benzersiz edebi tarzı, tüm kadın yazarların sınırlarını zorlamış ve otobiyografilerin çehresini tamamıyla değiştirmiştir.
“İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”
Fatima Bhutto
Fatima Bhutto, Pakistanlı şair, yazar ve siyasi eylemcidir. En beğenilen eserleri, Whispers of the Desert adlı bir şiir koleksiyonu ve Songs of Blood and Sword başlıklı bir anı kitabıdır.
“Batıda başarılı bir kadın cinsel özgürlüğünü yaşayan kadın olarak tanımlanıyor, doğuda ise cinsel özgürlüğünden vazgeçmiş bir kadın başarılı bulunuyor. Bunların ikisi de başarı için bir kriter olmamalı.”
Elizabeth Gaskell
Elizabeth Gaskell, Viktorya Dönemi İngilteresinin en önemli kadın yazarlarından biridir. Yazılarında, sadece işçi sınıfının kötü durumunu değil; aynı zamanda zor ve hoş olmayan sosyal sorunları konu almıştır. En önemli romanlarından olan Mary Barton, 1839 bunalımı sırasında çaresizliğe düşen işçi sınıfı bir ailenin hikayesidir. Gaskell, ayrıca bize Mary’nin sadece alt sınıf değil; kadın olarak da karşılaştığı sorunları anlatır.
“En bağımsız geçinen gururlu insanların bile farkında olmasa da karakterini, hayatını etrafındakiler etkiler.”
Julia Kristeva
Julia Kristeva, Bulgaristan doğumlu Fransız psikanalist, eleştirmen, romancı ve eğitimci, yapısalcı dilbilim, psikanaliz, göstergebilim ve felsefi feminizm alanındaki yazılarıyla tanınır. Kristeva‘ya göre, erkek özne; kadınsa nesne durumundadır. Nesne yani kadın, özne olan erkeğe göre değişkenlik göstermektedir. Kristeva, bu durumun değiştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Dil felsefesine en önemli katkısı, dilin semiyotik ve sembolik yönleri arasındaki ayrımdır.
“Doğuran kadın illa ki iyi anne değildir, mükemmel annelerin birçoğu da doğurgan değildir.”
Simone de Beauvoir
Simone de Beauvoir, Fransız feminist yazar, entelektüel, varoluşçu filozof ve politik eylemcidir. Pek çok roman, deneme ve biyografi yazmıştır, ancak çoğunlukla 1949’da yayınlanan ve The Second Sex (İkinci Cins) adlı kitabıyla tanınır. The Second Sex‘te kadınların ikinci ve daha zayıf cins olarak görülmesini ve maruz kaldıkları baskıyı öne sürer. Kadının özünü bağımlılık olarak inşa etmek için ataerkilliği eleştirmiştir. Kadının her zaman “Öteki”, erkeğin ise her zaman “Ben” olduğu iddia edilirken; Simone de Beauvoir, bu eşitsiz karşılaştırmayı ve erkeğin toplumsal gücünü yıkmıştır.
“Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşırıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra da uçamıyor diye yakınıyoruz.”
Luce Irigaray
Fransız feminist, filozof, dilbilimci, psikanalist ve kültür kuramcısı olan Luce Irigaray, Beauvoir, Freud ve Lacan’dan etkilenerek feminist kuramlara yeni bir bakış açısı getirmiş ve “écriture féminine (dişil yazı)” kavramını öne sürmüştür. Tüm edebiyat ve konuşmalar fallus merkezli (erkek odaklı) bir dile dayandığını, çünkü fallik sahibi insanlar her zaman üstün göründüğünü ve kadınların kendi dillerini yaratmaları gerektiğini savunmuştur. Ayrıca kadınların ataerkil baskıdan kurtulmaları için kendi aralarında dayanışma oluşturmaları gerektiğini; ve bu dayanışmanın en başta da anne-kız arasında sağlanması gerektiğini söylemiştir. Feminizm alanında eserleri vardır.
“Ben bir kadınım. Bu kimliğimle yazıyorum. Niye kadın olarak yazmak geçerli olmasın ki? Kadın olarak yazmanın mümkün olmadığını söylemek ya kadın değerlerini küçümsemektir ya da cinselin öznel ya da nesnel önemli bir boyut olduğu bir kültürün reddedilmesidir.”
Ve daha sayamadığımız birçok kadın… Biz bu listede sadece 20 tanesini konu alabildik ama yazdıklarıyla hayatımıza dokunan birçok kadın olduğunun farkındayız. “Ve yazın erkekler ne der diye düşünmeden yazın.” diyen Virginia Woolf’un izinden giden, başkalarına ilham olan, yazan ve okuyan tüm kadınların kadınlar günü kutlu olsun!