Dövme, kökleri çok eskiye dayanan tarihsel bir öyküye sahip. Temelleri M.Ö. 2000 yılına dayandığı ve neredeyse her coğrafyada görüldüğü birçok kaynakta geçiyor. İlk olarak ne zaman ve nerede ortaya çıktığı kesin olarak bilinmese de dövmeye ilişkin en eski kalıntılar; Fransa, Portekiz ve İskandinavya’daki çeşitli mağaralarda yapılan kazılardan elde edilmiştir. Nitekim Fransa’da, Chatelperron’daki Peri Mağarası‘nda çanak çömlekler, keskin çakmaktaşı aletler ile siyah ve kırmızı pigment izleri dövmeye ilişkin ilk kanıtlar olarak kabul edilir (Marczak, 2007: s. 7-8; Van Dinter, 2005; 24, akt. Cerikan:170). Dövme yaptırmak geleneksel toplumlar için hep önemli olmuş çünkü günümüzdeki anlamından çok daha derin anlamları sırtına yüklemiştir. Geçmiş topluluklarda dövmeyi yaptıran kişinin birçok kültürel özelliği, yaptırdığı dövmeden anlaşılırdı. Dövme sahibinin hangi kabileden olduğu, kim olduğu, adresi, ataları… Bütün kültürel kimlikler ve sıfatlar, kişinin üzerindeki dövme vasıtasıyla anlaşılabilirdi.
“Dövme, yalnızca bedene bir resim işlemek değil; grubun bütün geleneklerini ve felsefesini zihne kazımaktır” (Levi-Strauss 1963: s. 257; 2012: s. 368 akt. Begiç ve Çapık:154)

Statü, ata, kimlik anlamlarının yanı sıra kötü ruhlardan ve nazardan korunmak, akrep sokmalarını önlemek için de dövme yaptırılmıştır. Bunun yanı sıra hastalıklara deva olarak kullanıldığı yorumu da getirilmiştir. M.Ö. 3250’li yıllarda yaşadığı düşünülen Buz Adam Ötzi‘nin eklem bölgelerine dövme yapıldığı arkeolojik çalışmalar sonucunda tespit edilmiş. Bu çalışma sonucunda da geçmişte hastalıklara karşı dövme yaptırıldığı yorumu getirilmiş. Sonuç olarak geçmişten günümüze kadar gelen dövme, birbirinden farklı birçok anlamı kılıf olarak giymiş.
-
İlk dövme motifleri
Britanyalı kâşif Jones Cook, Tahiti’deki Pasifik Adası’na ayak bastığında Amerika yerlilerinin dövmelerini gördüğü ve diğer misyonerler gibi bunu not aldığı kaynaklarda belirtiliyor. Notlarında ise yerlilerin “Tattow” adlı bir şeyle vücutlarını boyadıklarını yazıyor. Günümüz İngilizcesinde dövme anlamına gelen “Tattoo” kelimesinin kökeninin yerli Amerikalılar olduğu söylenilmektedir.Amerika yerlilerinin vücutlarına iz bırakma sebebi ise geleneksel kimliklerini, atalarını, kabilelerini vücutlarına kazıyarak bir sembol oluşturma ihtiyacıdır. Amerika’yı işgal altına alan koloniciler, yerlilerin dövmelerini sildirip yerli dövme yapımını yasakladılar. Bu yasaklama, kolonicilerin Amerikalı yerliler üzerinde yaptıkları asimile çalışmalarından yalnızca biriydi.
Metin Özbek, “Çok eski çağlardan bu yana insanoğlu, büyüsel ya da güzelleşme amacıyla vücudunda birtakım değişiklikler yaratmış; baş, burun, kulak, boyun, diş, dudak ya da ayak gibi çeşitli organlarını şekilden şekle sokmuştur. İnsan düşünce ve yaratıcılığının boyutlarının ne kadar geniş olduğunu gözler önüne seren bu tür etnik davranışları zaman zaman ilkellik, barbarlık diye tanımlayanlar olmuştur. Tüm renk ve ırktan insanların, vücutlarının görünüşünü az ya da çok değiştirme ihtiyacı hiçbir şekilde uygarlık düzeyine bağlı değildir. Bu tür ilginç adetler en ilkel topluluklarda olduğu kadar, en gelişmiş topluluklarda da görülür. İnsanoğlunun bedeniyle ilgilenmesi; onu, kendi arzuları doğrultusunda deforme etmesi ya da çeşitli süs eşyalarıyla daha çekici hale getirmesi yeni bir olay değildir; bu tür kültürel uygulamaların kökeni tarihçesi çağlara kadar uzanır.” demiştir (Özbek M.(2000):s.354, akt. Kaya Y.). Dövmenin tarihsel öyküsüne baktığımızda geçmiş, geleneksel olarak adlandırılan toplumlara has bir şey olmadığını anlıyoruz. Dövme, yüzyıllar boyunca farklı sebeplerle insan vücudunda kendisine yer bulmayı başarabilmiştir.
Dövmenin Kazandığı Yeni Form
Dövme ilk defa karşılaşan Avrupalılar, dövme yapmaya ve yaptırmaya başladılar. Bu defa amaç; ata, soy veya adres değildi. İnsanoğlunun diğerlerinden farklı olma arzusunun bir dışavurumuydu. İnsanlar, diğerlerinden farklı olmak, kendilerini özel hissetmek, kendi içlerinden dışarıya bir simge koymak için dövme yaptırmaya başladılar. Şu an Amerika’da her 5 kişiden 3’ünün vücudunda dövme bulunuyor.
Uzak Doğu’ya bakacak olursak Çin’in başlangıçta dövmeye karşı geliştirdiği muhalefet bir tavır olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu muhalefet tavrın örneklerinden biri; Çin’de televizyona çıkan kişilerin eğer dövmesi varsa bu dövmeyi ekrana yansıtmasının yasak olmasıdır. Japonya’da da benzer bir tavır söz konusuydu. Japonya’da halka açık plaj ve spalara vücudunda dövme bulunan kişiler alınmıyordu. Hatta Japonlarda, suç işleyen insanlara işledikleri suçu temsil eden dövmeler yapılırdı. Bu durum suç işleyen kişinin toplum içinde dikkat çekmesi ve suçunun vurgulanması için tercih ettikleri bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Japonya’nın dövmeye karşı muhalif bir tavır sergilemesinin temel sebebi ise Yakuza adında bir Japon mafyasının kendilerine özgü dövme yaptırmasıdır. 17. yüzyıldan günümüze kadar varlığını sürdüren Yakuza üyeleri günümüzde de kendi gruplarını temsil eden dövme sembollerini üzerlerinde taşıyorlar. Yakuza mensupları kendilerini bir tür şövalye örgütü olarak görüyor ve samuray olarak adlandırıyor. Şu anda Japonya’daki dövmeyi illegal hâle getiren kanunların geçerliliği elbette yok. Hatta tezat bir tavır söz konusu. Günümüzde Japonların ve Çinlilerin toplumda yer edinmiş efsaneleri dövme olarak vücutlarına kazıdıklarını görebilirsiniz. Bu durumla ilgili belli bir araştırma yok ama belki de bu dövmeyi yaptıran kişiler, tıpkı ataları gibi vücutlarına kazıdıkları efsanevi simgeleri kendi ruhlarına kattıklarını düşünüyorlardır.
Türk Tarihinde Dövme
Türkçede zaman zaman dövme ile aynı anlama gelecek şekilde kullanılan bir başka sözcük ise “damga” ya da “tamga“dır. “Dağ” ya da “dağlama” sözcüğüne göre daha geniş bir anlama sahip olan “damga” ya da “tamga”, “herhangi bir şeyin üzerine vurulan işaret,
alamet, alamet-i farika, marka” gibi anlamlara gelir. (Kâşgarlı Mahmud, 2007: s. 526; Dilçin, 1983: 201; Toprak,2011: 555; Gülensoy 1989: 13, akt. Çerikan:168) Esasında damga yalnızca insan cildine uygulanan semboller anlamına gelmiyor. Türk tarihinde hayvanlara, halılara ve eşyalara çizilen işaretler de damga kelimesinin kapsamına giriyormuş. Anadolu’da genellikle kadına yapılan dövmeler, aidiyetliğin yanı sıra güzellik, doğurganlık, bereket ve kötülüklerden korunma inancıyla yapılan uygulamalardır. Buradan yola çıkarak Türk tarihinde dövmenin ”aidiyet, kimlik” anlamlarını üstlendiğini söyleyebiliriz. Dövme yaptırma yalnızca Eski Türk Devletlerine has bir durum değil. Osmanlılarda da dövme yapıldığı kaynaklarda geçiyor. Osmanlı gemicileri ve yeniçeriler arasında dövme yaptırmak oldukça yaygındır.
Kaynakça
Explained-Tattoo Belgeseli.(Netflix)
Çerikan, F. U. & Alanko, M. R. (2016). “Dövme”nin Çeşitli Dillerdeki Etimolojisi Ve Kısa Tarihçesi . Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (Ek1) , 166-193
Nurgül BEGİÇ, H., & ÇAPIK, H. Ö. (2020). ANADOLU KÜLTÜRÜNDE DAMGA/TAMGA/DÖVME: MARDİN ÖRNEĞİ. Milli Folklor, 32(126).
Yaşam Kaya. Dövme Kültürü.(academia.com)
Kâşgarlı Mahmud. (2007). Divan-ü Lugat-it Türk, İçinde Yurteser ve Erdi (çev.). Kabalcı Yayınevi.