Barok Mimari Nedir?
Akdeniz topraklarındaki muhteşem yapıların tarzı olan Barok mimari üzerinde, şüphesiz ki Rönesans’ın getirdiği estetik, ideal kent ve gerçeklik kavramları yadsınamaz oranda etkili olmuştur.
Etimolojik olarak incelediğimizde Fransızca “Baroque” olarak adlandırılır ve aşırı süslü sanat üslubu olarak nitelenir. Portekizce “Barroco” kelimesi de büyük ve tuhaf şekilli inci anlamına gelir.
Barok döneminin bilinen ilk örneği İtalya’da bulunan maniyerist kiliselerin en önemlisi olarak kabul edilen inşaatı XVI.yy’dan XVII. yy’a kadar süren ve Giacomo Della Porta tarafından tamamlanan Gesu Kilisesi’dir. Yapının ön cephesi Barok tarzını mimariye tanıtan örnek olarak kabul edilmektedir.


Mimaride barok tarzı görsel açıdan oldukça baş döndürücü ve hem estetik olarak zengin motiflerle süslenmiş hem de detaycılığın ahengiyle başlı başına muhteşem yapılarda görülür.
Barok Mimarinin Etkileri
Barok tarzın olmazsa olmazı kubbe şeklidir. Kavisler ve kemerler yapılara dinamizm sağlaması açısından oldukça yerli yerinde kullanılır. Büyük bir titizlikle yapılmış olan mermer yahut alçı heykeller, tavanlarda kullanılan canlı renk ve motif ahenkleriyle kusursuz bir biçimde göz doldurur. Barok mimari tarzın amacı; insanı hem estetik olarak hem de duygusal olarak harekete geçirmek ve etkilemektir bu yüzdendir ki barok, genellikle yöneticilerin ya da din adamlarının insanlar üzerinde etki göstermek istedikleri binalarda daha fazla tercih edilen bir tarz olmuştur.

Avrupa’da Barok mimarisi 16. yüzyıldan itibaren meyvelerini vermeye başlarken 17. yüzyılın son çeyreğine doğru Doğu’da, Rus Çarlığı topraklarında, Barok tarzının büyüsüne ve ihtişamına kapılan bir yönetici doğar; Çar I. Petro…

Büyük Petro ve Barok Mimarisi / Petrine Barok
I.Petro ya da bilinen adıyla ”Büyük Petro” Rus modernizminin atası olarak kabul edilirken çağdaş, entegrasyonist, devletçi ve laik olmasıyla kendisinden önceki çarlardan keskin hatlarla ayrılır. I.Petro’dan önce reformu, Rönesans’ı ve modernleşmeyi reddeden Rusya için artık bambaşka bir kader yazılmaya başlanmıştır.
Petro tahta çıktıktan sonra zaman zaman kimliğini gizleyerek dönemin modern ülkeleri olan Avrupa ülkelerine, modernleşmeyi gözlemlemek amacıyla seyahat etmiştir. Petro’nun en çok etkilendiği konulardan birisi de Avrupa’da gördüğü barok mimari olmuştur. Rusya’nın günümüzde de varlığını sürdürmekte olan meşhur yapılarının entegrasyon sürecinin mimarı olan Petro 1712 yılında Neva Nehri üzerindeki bataklığı ıslah ettirerek ismi Aziz Peter’den gelen Saint Petersburg (Sankt Peterburg) şehrini kurmuştur. Şehirdeki yapıların birçoğu Barok mimari etkisi altında inşa edilmiştir.
Moskova’da tercih edilen Çağdaş Naryshkin Barok‘tan farklı olan Petrine Barok‘u, neredeyse bir bin yıl kadar Rus mimarisine egemen olan Bizans geleneklerinden tamamen bir kopuş göstermiştir. Bilinen önemli uygulayıcıları Hollanda, Danimarka ve İsveç mimarisinden ilham almış olan Domenico Trezzini, Andreas Schlüter ve Mikhail Zemtsov gibi isimlerdir.
18. yüzyılın başlarında, Rus sanatı dini imgelerden arınarak sekülerleşti, yeni türleri (portre, natürmort, manzara vb.) benimseyerek mitolojik ve tarihsel yeni temalar kazandı. Sanat tarihi, orta Çağlardan modern zamanlara kadar, 18. yüzyılın başlarında Rusya’nın içerisinden geçtiği kadar keskin bir dönüşüm görmemiştir denilebilir.

Rusya’da Barok Mimari
Avrupa’da Barok tarzını inceleyen mimar ve sanatçılar Rusya’da “Rus Barok Stili” olarak adlandırılan eserlere büyük emek vermişlerdir. Rus barok stilinde, küçük estetik detaylara barok stiline kıyasla daha fazla önem verilir. Barok mimari zamanla Rusya’da o kadar gelişim göstermiştir ki Moskova ve St. Peterburg şehirlerindeki yapılar arasında bile kullanılan şekiller bakımından farklar olduğu göze çarpar. Rus Barok stili Rusya’da oldukça benimsenmiştir.
Dönemin Rus mimarları eğitim için gittikleri İtalya’da hem klasik barok etkisinde kaldılar hem de kendi çizgileriyle Rustik yeni bir barok stili oluşturdular. Bu yeni stilin en önemli özelliklerinden birisi de, kavisli yerden yukarı doğru uzanan ve çan kulesi adı verilen figürlerdir. Rusya’da yaşanan bu görsel ve sanatsal devrimden sonra ülkenin perspektifi oldukça çağdaşlaşmıştır. Özellikle dini binalarda kullanılan altın sarısı kubbe ve üzerindeki haç şekilleri Rus barok stilinin vazgeçilmezleri arasındadır.
Rus barok stilinin Rusya’da en çok bilinen eserleri İtalyan mimar Domenico Trezzini tarafından yapılan Aleksandr Nevsky Manastırı, St. Peterburg Üniversitesi ve Peter&Paul Katedrali’dir. Bunun yanı sıra Francesco Bartolomeo Rastrelli de Peterhov Sarayı, Kışlık Saray, Büyük Kış Sarayı Kilisesi ve Smolny Katedrali gibi çok ünlü yapıların mimarlık görevini sürdürmüştür.




Bu yazımızda, Barok’un etkilerinin Rusya’daki sanata ve mimara olan etkilerine göz attık. İtalya’da ve Fransa’da Barok sanatının izlerini görmek isteyen okuyucularımız için bu yazılarımızı da ekliyoruz.
Kaynakça
https://www.etimolojiturkce.com/kelime/barok
http://ftp.yildiz.edu.tr/~enlil/KPT/DERS3
https://www.britannica.com/art/Baroque-art-and-architecture


