“Adam yerine koymak”, “erkek sözü vermek”, “kız gibi koşmak”, “adam etmek”; “erkek gibi”, “insanoğlu”, “bilim adamı”, “işinin eri”, “kız başına”… Gündelik hayatın akışında üzerine düşünmeden ve sorgulamadan, alışkanlıkla ağzımızdan dökülüyorlar. Lügatımıza ve zihnimize yerleşmiş; kadınları aşağı gören, erkekliği yücelten bu ayrıştırıcı dil; açılan yaraların, inşa edilmeden yıkılan özgüvenlerin, yok sayılan hayallerin, tasarlanmış cinsiyet rollerinin, boyun eğişlerin ve hayattan koparılan canların gizli müsebbibidir. Farkında olmadan söylediklerimiz bireysel ölçekte yaşamları, toplumsal ölçekte bir toplumun hem bugününü hem geleceğini hedef alan dilsel bir silahtır.
Toplumsal Cinsiyete ve Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine Genel Bir Bakış

Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyetlerine göre bireylere toplum içinde yüklenen rollerdir. Cinsiyet kimliklerine atfedilen toplumsal cinsiyet kavramı; tarih, politika, sağlık, eğitim,
adalet ve kültür gibi insanlığa, medeniyete dair alanların ortak zemininden yükselir. Toplumsal cinsiyet, toplumun kolektif hafızasında ve dolayısıyla kolektif davranışlarında etkili olan bir kavramdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği ise günlük hayatın her alanında kendini gösterir ve daha adil, eşitlikçi, kapsayıcı bir toplum düzeninin en önemli yapı taşlarından biri olarak öne çıkar.
Sosyal hayat içinde eşit hak ve özgürlüklere dayalı kolektif yaşam kültürünün yeşertilebilmesi açısından toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik farkındalık çalışmaları büyük bir önem taşır. Kültürel araçların etkilediği kitlenin büyüklüğü düşünüldüğünde bu farkındalığı oluşturmakta öncü olması gerektiği düşünülse de gerçek farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Yıllardır nesilden nesile aktarılan bu ayrıştırıcı kültür; kadınları duygusal, kırılgan, fedakâr ve itaatkâr; erkekleri ise güvenilir, güçlü, cesur ve dürüst gibi sıfatlarla etiketleyerek toplumsal cinsiyet eşitsizliği anlayışını zihinlere yerleştiren en önemli etmenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Cinsiyetçiliğin Kültürel Altyapısı

Bizler, toplumsal cinsiyet rollerinin baskısı altında, böyle bir ayrıştırıcı kültüre doğmuş bireyler olarak doğar doğmaz üzerimize biçilmiş cinsiyete dayalı kılıfların içine sığmaya çalışıyor; sığabilmek uğruna bizi biz yapan kendi girinti ve çıkıntılarımızdan, rengimizden veya hayallerimizden ödün veriyoruz. Toplumun, kadın ve erkek olmanın “doğasına” göre davranma baskısı sürerken hem kadınlar hem de erkekler, yaşamları üzerinde bireyden daha çok hak iddia eden toplumsal normları sırtlarında bir kambur olarak taşımaya devam ediyor.
Toplumsal normların kanıksanıp gelişimimizin önünde engel olarak varlığını sürdürmesine yol açan ortam ise belirli kaynaklardan beslenmektedir. Dergilerde, gazetelerde ve kitaplarda okuduklarımız; televizyon programlarında, dizilerde ve filmlerde izlediklerimiz, toplumda halihazırda var olan cinsiyete dayalı ayrımcılığı daha da körükleyen etmenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Geniş halk kitlelerine hitap eden kültürel araçların kullandığı cinsiyetçi ve ayrıştırıcı dil, farkında olunmaksızın insanların zihinlerine ve oradan da davranışlarına doğrudan nüfuz eden dilsel bir kalıp hâline gelmektedir. Çünkü konuştuğumuz dil, kullandığımız kelimeler düşünce yapımıza; düşünce yapımız davranışlarımıza doğrudan etki eder. Peki, bunun psikolojik altyapısı nasıl açıklanabilir?
Dil Kültürü Nasıl Etkiler: Sapir-Whorf Hipotezi
Yirminci yüzyıl dil bilimcileri Edward Sapir ve Benjamin Lee Whorf tarafından geliştirilen Sapir-Whorf Hipotezi, bir diğer adıyla Dilsel Görelilik Kuramı; dillerin sözel yapısının insanların düşünce tarzını, dünyayı görme biçimlerini ve toplumsal algılarını şekillendirdiğini öne sürüyor. Dilin, o dili konuşanların düşünme biçimini etkileyerek kültüre doğrudan etki ettiğini savunan hipotez, toplumdaki değişen dil alışkanlıklarından etkilenen kültürün de toplumun yaşam tarzını doğrudan değiştirdiğini ifade ediyor.
Eşitlik Dilde Başlar

Ayrımcı dil ile cinsiyetçi tutum ve davranışlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besler; bu eşitsizlik de yeniden ayrımcı dil ve davranışları üreterek döngüsel bir süreç yaratır. Bu döngüyü kırmanın yolu ise farkında olmadan kullandığımız kelimelere özen göstermekten, dilin dünyayı algılama biçimimizi şekillendirdiğini unutmadan konuşmaktan ve farkındalığımızı artırmaktan geçer.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sözlüğü
Olumlu davranışların erkeklikle eş tutulduğu, olumsuz addedilen davranışların ise kadınlar üzerinden dile getirildiği bu ifadeler yerine alternatifleri kullanılabilir:
- “Adam gibi” yerine “doğru düzgün”
- “Adamakıllı” yerine “layığıyla”
- “Sözünün eri” yerine “sözüne sadık”
- “Erkek gibi” yerine “cesurca”
- “Delikanlı gibi” söylemek yerine “dürüstçe söylemek”
- “Adam etmek” yerine “düzeltmek”
- “Karı gibi gülmek” yerine “yüksek sesle, kahkahayla gülmek”
- “Kız gibi koşmak” yerine “yavaş koşmak”
“Adam” kelimesi eski dilde “insan” anlamında kullanılmış olsa da günümüzde gündelik dilde tek bir cinsiyetin karşılığı olarak kullanılıyor. İnsanı tanımlamak için adam kelimesi ile türetilen bu cinsiyetçi söylemler yerine alternatifleri kullanılabilir:
- “Adam başı” yerine “kişi başı”
- “Adam olana “yerine “insan olana”
- “Tam adamına sordun” yerine “tam kişisine sordun”
- “Adamına göre davranmak” yerine “kişisine göre davranmak”
Kadın-erkek fark etmeksizin insan olarak herkese kendi içindeki değeri, yeteneği, gücünü hatırlatmak yerine kadın olmayı değersizleştiren ve kadınların özgüvenini sarsan şu ifadeler artık lügatımızdan ve hayatımızdan, yerine bir alternatif konmadan silinebilir:
- Kadın kısmı ne anlar
- Elinin hamuruyla erkek işine karışma
- Kız başına
- Saçı uzun aklı kısa
Toplumsal normların ve yıllardır süregelen ayrımcı kültürün bir uzantısı olan, farkında olmadan dile getirdiğimiz, cinsiyete dayalı ayrışmaya zemin hazırlayan söylemleri lügatımızdan silerek dildeki ifade tercihlerimizi değiştirelim. Böylece dildeki “kadının aşağı görülmesi ve erkeğin yüceltilmesi” anlayışı yerini “dilde eşitlik, toplumda eşitliği getirir” anlayışına bırakacaktır.
Kaynakça
Torun, Tuba. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sözlüğü”. gazeteduvar. Web. Erişim: 26.08.2025
Akbulut, Nazire. “Geçmişten Bugüne Dilde Eşitlik Mücadelesi”. birgun. Web. Erişim: 26.08.2025
Frothingham, Mia Belle. “Sapir-Whorf Hypothesis (Linguistic Relativity Hypothesis)”. simplypsychology. Web. Erişim: 27.08.2025
Kapak görseli: tuicaakademi.org