Hint-Avrupa dil ailesi içinde, İtalik koluna ait olan Latin alfabesi ilk olarak İtalya daha sonra Roma imparatorluğu döneminde egemen bir dil olmuş, günümüz dilleri arasında ise en çok kullanılan, Avrupa edebiyatını kökten etkileyen, teoloji, bilim, tıp ve hukuk alanlarında bir çok terimi temsil eden evrensel bir dil olma değerini kazanmıştır.
Latin Alfabesi Tarihi Süreci
Latin alfabesinin kökeni Yunan ve Etrüsk alfabelerine dayanmakla birlikte yüzlerce yıl boyunca çeşitli değişikliklere uğramış ve gelişmiştir. M.Ö 7.yy’da Yunan alfabesinin üzerinde yapılan bazı değişiklikler ile oluşan Latin alfabesi, ilk çağında İtalya yarım adası Latium bölgesinde konuşulmuş ve daha sonra Roma imparatorluğu’ nun resmi dili olmuş bu nedenle Roma dili olarak da adlandırılmıştır.
Tarih boyunca Latin alfabesini kullanan farklı ırkların kendi ses değerlerini de eklemeleri sonucunda bir çok çeşidi ortaya çıkmıştır. Örneğin Türk alfabesinde yapılan değişiklik, X ve Q harflerinin çıkarılarak Ç,Ğ,İ,J,Ö,Ş,U,Ü harflerinin eklenmesi olmuş ve böylece 29 harflik alfabemiz oluşturulmuştur. Aynı şekilde İngilizce yazımı için alfabeye J,U,W harfleri eklenmiştir.
Bilim Ve Diploması Dili
Milattan sonraki yüzyıllarda, dünya nüfusunun dörtte biri dili, hukuku, kurum ve kentleri ile Roma imparatorluğu altında yaşamış, böylece Orta Çağ döneminde sanatsal yapıtlar, bilimsel çalışmalar Latince yürütülmüş, diplomaside kullanılan yazı dili de yine Latin dili olmuştur. Aynı şekilde batılı anlamda sosyolojik araştırmalar ve arkeolojik kaynakların aydınlatılmasında Latincenin yeri büyük olduğu için, çoğu Batılı dilin kelime hazinesi, üslubu ve morfolojisi Latince ile köklü bağlar içermektedir.
Artan bu değer sayesinde edebiyat ve bilim dünyasında önemli yerlere gelebilmek adına Latince öğrenimi aydınların ve bilim adamlarının camiasında önemle tercih edilmiş, yüksek kültür, ilim ve sanat anlayışını şekillendirmiştir. Günümüzde bir toplum tarafından gündelik olarak konuşulmamasına rağmen, akademik ve eğitim dili olarak yaşatılmış, ilk öğretim başta olmak üzere bir çok yüksek öğretim kurumunda eğitimi özenle devam etmektedir. Bu gereklilik özellikle tıp, hukuk, botanik, jeoloji ve özellikle terminoloji gibi alanlarda zorunluluk halini almış, Descartes, Leibniz ve Newton‘un felsefe-bilim eserleri Latince kaleme alınmıştır.
Yeni Türk Alfabesi
Yeni Türk alfabesi, Latin harfleri temel alınarak 28 Ağustos 1928 tarihli, 1353 sayılı kanunla yürürlüğe girmiş olup, farklı coğrafyalarda yaşan Türk toplulukları, Türk cumhuriyetinin Latin alfabesini esas alarak, 1930’lu yıllar sonrası ”Ortak Türkçe Alfabesi ( Uniform Türk Alfabesi)” adıyla seslendirilen ve asal seslerden oluşan alfabelerini geliştirmişlerdir. Türk cumhuriyetlerinin ( Azerbaycan, K,K,T,C, Türkmenistan, Tataristan, Özbekistan, Gagavuzya..) yaptıkları çalışmalar ile birlikte bazı devletler ya tamamen Latin alfabesine geçmiş, bazıları ise Kiril alfabesi ile birlikte Latin alfabesinden yararlanmışlardır.
Latin Edebiyatı Ve Önemli Eserler
Latin edebiyatı, M.Ö.3 yy.’ da Yunancanın dilbilgisi ve üslubundan fazlası ile etkilenerek gelişmiş ve Halk Latincesinden oldukça uzaklaşarak şiirsel bir forma kavuşmuştur. Bunun sonucunda Klasik Latince oluşmuş ve tamamen akademik bir dile dönüşerek, MÖ 1.yy ile MS. 1.yy arasında kullanılmıştır. En eski Latince metinler, İÖ 5.yy ortalarından ve anlaşılması güç olan metinler olmakla birlikte MÖ. 7.yy’a tarihlenen ve üzerinde Yunanca beş harf bulunan bir toka kayıtlara geçmiştir.
Latin edebiyatının başlangıcı Yunan asıllı Livius Andronicus’un İ.Ö 3. yüzyıl ortalarında Homeros‘un Odysseia destanını Latince bir vezinle çevirmesi ile başlar. Şair Livius, Yunanca oyunları Latinceye uyarlayıp İÖ 240 yılında bir bayram çerçevesinde sahneleyerek Roma tiyatrosunun da başlatıcısı olmuştur. Romalılar başlı başına tek bir edebiyat türü olan Satura’yı yaratmışlardır. Satura, bir hiciv türü sanatıdır. Roma şiirinin kurucusu olarak ise Q.Ennius kabul edilmektedir. Bugün Avrupa tiyatrosunun şekillenmesinde rolü büyük olan, Shakespeare ve Moliere’nin olay örgülerini ödünç aldıkları komedileri yazan Plautus ise modern tiyatroyu şekillendirmiştir.

Klasik Latin edebiyatı cumhuriyet döneminde ise , Latincesiyle ilk öğretimde ilk okunan metinlerin sahibi J.Ceasar‘ın yazdığı İç Savaş Üzerine adlı eseri ile birlikte, diğer önemli isimler; Lucretius, Cicero ve Catullus‘ tur. Lucretius, en eski, eksiksiz ve didaktik şiirde en güzel Latince şiir kabul edilen Evrenin Yapısı (De Rerum Natura) eserini yazan şairdir. Etkisi o kadar ileridir ki Almanca çevirisine Einstein önsöz yazmıştır. Catullus Latinceye özgü bir şiir dili geliştirmiş ve kendinden sonra gelecek olan bir çok önde şairi etkilemiştir.
Yunan felsefesini incelemelerinde ilk defa Latince ele alan Cicero ise, çarpıcı yazıları ile gelmiş geçmiş hatiplerin en üstünü kabul edilmektedir. Latincesi Rönesans sonuna kadar Avrupa da aşılmaz sayılmıştır. Agustus döneminde altın çağını yaşayan Latin edebiyatı ve şiirinin en önemli ismi ise Vergilius’tur. Avrupa edebiyatında sahip olduğu saygı ve değer günümüze dek sürmüştür.
Latinizasyon

Modern dünyada, Latinizasyon (Romanizasyon) sistemi sayesinde farklı dillerin bazı sesleri uyarlanarak Latinilize edilmiş ve böylece Latin alfabesi evrensel bir iletişim aracı görevi görmüştür. Latinceden doğrudan türeyen İspanyolca, İtalyanca , Fransızca ve Romance dillerinin söz varlığı neredeyse tamamen Latince kaynaklıdır. İngiliz dilinin ise söz varlığının beşte birinden fazlası, bilgin ve edebiyatçılar sayesinde yazılı dile aktarılan Latince ve Yunan kökenli kelimelerden oluşmaktadır. Bu yoğun süreç neticesinde son 500 yılda oldukça yaygınlaşan Latin alfabesi, Kuzey ve Güney Amerika kıtası, Afrika kıtasının belirli bölgeleri ve Hint-Avrupa dil ailesinin neredeyse hepsi ile birlikte günümüzde 2,5 milyar insan tarafından kullanılmaktadır.
Kaynakça:
- https://www.alfabesi.com/latin-alfabesi/
- http://Varro, Latin Dili Üzerine
- Akyıldız, Doç.Dr.Hülya Akyıldız ,Anadolu Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı Batı Edebiyatında Akimlar I., Latin Edebiyatı,saf 50-54