Dijital Çağda Sanat: İzlemekten Deneyimlemeye

Editör:
Zeynep Alara Karagöz
spot_img

Dijital çağ ile birlikte sanat yalnızca tuval üzerinde yapılan bir iş olmaktan çıktı. Ekranlar, algoritmalar ve yapay zekâ sayesinde sanat artık izlenmekle kalmıyor; hissediliyor, deneyimleniyor, hatta izleyici ile etkileşime geçiyor. Geleneksel sanatın yerini almakta olan bu dijital araçlar, sanat deneyimini tamamen değiştiriyor.

Dijital Sanatın Özellikleri

Dijital sanat dünyasında malzemeler, geleneksel sanattan çok farklıdır. Kodlar, veri setleri, ışık, ses, sensörler ve yapay zekâ; sanatçının fırçası ve tuvali olur. Örneğin bir dijital eser, izleyicinin hareketlerine ve tepkilerine göre anlık olarak değişebilir, farklı ışık ve ses düzenlemeleriyle izleyiciye farklı bir deneyim yaşatabilir. Bu deneyimler fiziksel dünyanın sınırlarını aşabilir, dijital sanatı bu kadar benzersiz kılan da budur. Gerçek dünyada hayal edemediğimiz bu gerçeküstü deneyimler, izleyiciye mümkün kılınır.

Dijital Sanatın Öncüleri

Refik Anadol

WDCH Dreams - Refik Anadol Studio
Refik Anadol, WDCH Dreams (2018), Los Angeles. wikimedia commons.

Dijital sanat denince ilk akla gelen Türk sanatçı Refik Anadol‘dur. 1985 yılında İstanbul’da doğan Anadol, medya sanatları ve tasarım alanında eğitim aldıktan sonra kariyerini veri görselleştirme ve büyük ölçekli enstalasyonlara odakladı. Sanatçı, büyük veriler ve yapay zekâyı kullanarak dev mekân enstalasyonları üretiyor. Veri setlerini analiz ederek onları soyut görsellere dönüştüren Anadol’un çalışmalarının amacı; izleyiciyi mekânın bir parçası hâline getirmek, gözlemci olmaktan çıkarıp, onu sanatının içine almaktır.

Örneğin sanatçının en büyük çalışmalarından biri olan WDCH Dreams, Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın konser salonunun dış cephesine yansıtılmıştır. Binanın cephesi ışık, renk ve hareketler ile dev bir tuvale dönüşmüş, orkestranın 100 yıllık veri arşivi kullanılarak görsel ve işitsel bir deneyime dönüştürülmüştür. İzleyici binanın önünde durduğunda hem orkestranın 100 yıllık tarihine ve gelişimine şahit oluyor hem de mekânın kendisiyle bütünleşiyor.

Ryoji İkeda

Ryoji Ikeda Hirosaki Moca 10 Photo Takeshi Asano O2
Ryoji Ikeda, data-verse3 (2020), Hirosaki Museum of Contemporary Art. wikimedia commons.

Ryoji İkeda Japon dijital sanatının en önemli isimlerinden biri. İkeda, kullandığı yüksek ve düşük frekanslar ile insan kulağının sınırlarını zorluyor. Kullandığı dev projeksiyonlar, LED ekranlar ve lazerler ile sanat ve bilim arasında geçişler yapıyor. Eserlerinde görünmez olan matematik, görünür hâle geliyor. Ryoji İkeda’yı diğer dijital sanatçılardan farklı kılan özelliklerinden biri ise estetik tercihleri. Renk kullanmak yerine beyazın saflığı ve siyahın yoğunluğunu kullanarak izleyicinin dikkatini tamamen verinin, ışığın ve seslerin etrafına topluyor.

Sanatçının en öne çıkan işlerinden biri, 2019 Venedik Bienali’nde sergilenen data-verse serisi. Bu eser, CERN ve NASA gibi kurumların elde ettiği veri setlerine dayanıyor. Ekrana yansıyan bu kodlar ve ses düzenlemeleri, evrenin büyüklüğünü ve karmaşıklığını düzenlenmiş bir ortam sayesinde izleyiciye hissettiriyor.

Hito Steyerl

Hito Steyerl, How Not to Be Seen: A Fucking Didactic Educational. MOV File (2013). wikimedia commons.

Yazar, film yapımcısı ve dijital sanatçı Hito Steyerl, sanatını sadece estetik amaçla değil politik ve toplumsal gerçeklikleri sorgulatmak için kullanmasıyla biliniyor. Eserlerinde bolca düşük çözünürlüklü (low-res) görseller, internet videoları, yapay zekâ animasyonları ya da bilgisayar oyun motorları kullanıyor. Bu şekilde yüksek kalite sanat algısını eleştiriyor. Dijital sanatı teknolojiye hayranlık duyan bir alan olmaktan çıkartıp biraz da görünmeyen taraflarını sorgulatıyor; özellikle küresel kapitalizm ve savaş endüstrisi ile bağlantılı olarak dijital medya kullanımını eleştiriyor. İnternetin ve dijital platformların “tarafsız” veya “evrensel” olmadığını, aksine ekonomik ve politik çıkarlarla şekillendiğini gösteriyor.

How Not to Be Seen (2013), Steyerl’in dijital çağda görünürlük ve gözetim konularını ele aldığı bir çalışma. Eser eğitici bir video formatında hazırlanmış ama ironik ve dalga geçen bir anlatıma sahip. Video boyunca izleyiciye, modern toplumda görünmez olmanın zorluklarından mizahi bir şekilde bahsediyor. Uydu görüntüleri, dijital gözetim teknolojileri ve internet üzerindeki veriler kullanılarak görünmez olmanın imkânsızlığını ortaya koyuyor. Eser yine sadece mizahi bir sanat eseri değil, aynı zamanda politik ve teknolojik bir eleştiri.

teamLab

teamLab Borderless: MORI Building DIGITAL ART MUSEUM | The Official Tokyo Travel Guide, GO TOKYO
teamLab, Bubble Universe(2018) Mori Building Digital Art Museum/teamLab Borderless. wikimedia commons.

teamLab, Japonya’da kurulan bilim, sanat ve teknolojiyi birleştiren bir sanat grubudur. 2001 yılında kurulan bu ekip, sanatçılar, mühendisler, programcılar ve tasarımcıların bir araya geldiği bir kolektiftir ve işlerinin merkezinde izleyiciyle etkileşim vardır. teamLab’ın eserleri genellikle doğadan ilham alıyor. Çiçekler açıp soluyor, balıklar ekranda yüzüyor, renkler sürekli değişiyor. Eser sanki yaşıyor ve izleyiciyi de eserin aktif bir parçası hâline getirerek içine alıyor.

teamLab Borderless Tokyo’da açılan ve dijital sanatın sınırsızlığını gösteren devasa bir müze. İsmi de zaten buradan geliyor: “Borderless” yani “sınırsız.” Burada eserler klasik bir müze gibi odalara ve çerçevelere hapsolmamış; duvarlar, tavanlar ve zeminler projeksiyonlarla dolu ve eser mekân içinde sürekli hareket ediyor. İzleyici sabit bir sergiye değil, dijital bir dünyaya ayak basıyor. Müze, izleyici ile eser arasındaki etkileşimi merkez alıyor. Örneğin yürüdüğünüzde çiçekler açıyor ve soluyor, ışıklar ve renkler sizi takip ediyor ve hareketlerinize göre değişiyor.

Mekân, ışık, renk, ses ve hareketin birleşimiyle adeta bir canlı gibi hissediliyor. Odalar arasında dolaşırken bazen bir çiçek bahçesinin içinde buluyorsunuz kendinizi, bazen de dijital olarak akan su ve ışıklarla çevrili bir ormanda. Bu sürekli değişim ve akış, müzenin temel felsefesini yansıtıyor: Sanat bir deneyimdir.

Refik Anadol’dan teamLab’a, Ryoji İkeda’dan Hito Steyerl’e, günümüz sanatçıları dijital çağın sunduğu bambaşka imkânlardan yararlanarak sanatı bir deneyim hâline getiriyor. Dijital sanat, bizleri yalnızca izlenen değil, yaşanılan ve hissedilen bir dünyaya davet ediyor.


Kaynakça

Refik Anadol. Machine Hallucinations. RefikAnadol.com. Web. Erişim Tarihi: 6.10.2025.

Refik Anadol. WDCH Dreams. RefikAnadol.com. Web. Erişim Tarihi: 27.09.2019.

High Museum of Art. Ryoji Ikeda: data-verse. Web. Erişim Tarihi: 6.10.2025.

Hito Steyerl. How Not to Be Seen: A Fucking Didactic Educational .MOV File (2013). MoMA Collection. Web. Erişim Tarihi: 27.09.2025.

Çelenk, Ayşegül, & Kurak Açıcı, Funda. Tasarımda Yeni Yaklaşımlar: Refik Anadol ve Makine Hatıraları. Akademik Sanat, 2022, Sayı 17: 73–86. 31.12.2022.

Liu, Chinchen. teamLab Research. MA Theses, Sotheby’s Institute of Art, 2019.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Sayfadan Kumaşa: Edebiyat Karakterlerinin Giyilebilir Hikâyeleri

Edebiyatın Gardırobu, moda aracılığıyla ikonik karakterlerin hikâyelerini ve ruhlarını yeniden anlatıyor.

Mikro İfadeler: İnsanların Gerçek Duygularını Nasıl Okuruz?

Yüzde beliren mikro ifadeler, bastırılmış duyguların saniyelik izleridir; insanın gizlediği gerçeği açığa çıkararak iletişimin en dürüst hâlini gösterir.

Sabrina Spellman ve Prudence Night: İki Cadı, İki Yol

İlk bakışta zıt gibi duran Sabrina ve Prudence, aynı madeni paranın iki yüzü gibi; farklı ama birbirini tamamlayan, birbirlerinin yokluğu ve varlığıyla anlam kazanan karakterlerdir.

Woman Belgeseli İncelemesi: Ortak Davamız Kadın Olmak

50 ülkeden 2000 kadının hikâyesini anlatan belgesel, aşk, annelik, kariyer ve yaşam mücadelesine evrensel bir bakış sunuyor.

Gerçek Hayattan Beyaz Perdeye Yansıyan 10 Dram Filmi

Gerçek hikayeler, unutulmaz dramlar. Schindler'in Listesi'nden Erin Brockovich'e, yaşanmış olaylardan ilham alan bu 10 filmi keşfedin!

İran Sinemasına Yeni Başlayacaklar için 8 Film Önerisi

Bu yazı, İran sinemasına başlamak isteyip de nereden başlayacağını bilemeyenler için hazırlanmıştır.

Editor Picks