Diana: Ay Tanrıçası

Editör:
Ece Günay
spot_img

Diana, Roma mitolojisinde çok yönlü bir tanrıça olarak bilinir; hem ay ve av tanrıçası hem de doğum ve doğurganlık tanrıçasıdır. Aynı zamanda, yer altı dünyası ve araf ile de ilişkilendirilir. Genellikle kutsal hayvanı olan geyik ile tasvir edildiğinden dolayı daha çok av tanrıçası olarak akıllara kazınmıştır. Öte yandan, Diana’nın ay tanrıçası olması, avcı ve yeraltı tanrıçası olarak diğer yönlerini birbirine bağlamada çok önemli bir rol oynar.

Diana adı Latincede ışığın ve ayın tanrıçası anlamına gelir, parlama ve ışık vermek kelimelerinden oluşur. Bir ay tanrıçasına bu ismin yakışmadığı düşünülse de Cicero, Diana için “Geceyi gündüz gibi yaptığı için ona Diana deniyordu.” ifadesini kullanmıştır. Roma mitolojisinde tanrıların çoğunun zaman geçtikçe unutulmasına rağmen Diana unutulmamıştır. Yunan mitolojisine de adını yazdırmıştır ve karşılığı Artemis’tir.

Tanrıça Diana (Artemis) Heykeli, A Little Bit Human

Tanrıça Diana, hayatı boyunca evlenmemeyi tercih etmiştir ve babasından bakire kalmak için izin almıştır. Babasının ona bu izni vermesiyle bakire tanrıçalar olan Vesta ve Minerva’ya katılmıştır. Bakire kalmak istemesindeki en büyük sebebin annesi Leto’nun, doğum yaparken çektiği acılara tanıklık etmesi ve bundan dolayı doğum yapmaktan korkmasadır.

Diana’nın Doğuşu

Diana, Jüpiter ve Leto’nun kızıdır. Anne ve babası birbirine âşık olup evlenmiştir ancak Jüpiter daha sonra başka birine âşık olmuş ve Leto’yu bırakmıştır. Yeni karısı ise aile, evlilik ve çocukların tanrıçası Juno’dur. (Juno aynı zamanda Jüpiter’in kız kardeşidir.) Juno, kocasını çok kıskanan biridir ve Leto’nun hamileliğini öğrendiğine çılgına dönmüştür. Doğumu engellemek için elinden gelen her şeyi yapmaktadır, hatta Leto’yu avlaması için Python adlı deniz canavarını peşine takmıştır.

Apollo ve Diana, Pixels

Leto, bebeklerini doğurabileceği güvenli bir yer bulabilmek için ada ada gezmiştir. Bu yolculuğunda karnındaki bebeği Apollo, Leto ile konuşarak ona hem fikir vermiş hem de arkadaşlık etmiştir. En sonunda onun bu feryadını duyan Jüpiter’in kardeşi Neptün (Poseidon) Leto’ya onu Delos Adası’na götürmesi için bir yunus göndermiştir. Bu sırada Juno, Leto’nun doğumu kimsenin yardımı olmadan tek başına yapması için doğum tanrıçası olan Lucina’yı da esir etmiştir.

Leto, Delos adasında dokuz gün boyunca sancı çektikten sonra ikizlerinden ilkini, Diana’yı doğurmuştur. Diana doğduktan hemen sonra Apollo’nun doğması için ebelik rolünü üstlenmiştir. Leto’nun çektiği acılardan sonra Apollo dünyaya beyazlar içinde ve elinde bronz bir kılıç ile gelmiştir. Doğuştan okçu olan ikizler bir olup annelerinin peşindeki deniz canavarı Python’u avlamış ve Delphi Canavarı’na teslim etmişlerdir. En sonunda ise ikizler farklı yollara ayrılmışlardır. Diana ormanın yalnızlığına çekilmiş, Apollo ise kentsel hayatın koşuşturmasına karışmıştır.

Öznitelikleri

Diana genellikle erkekler tarafından giyilen bir tunik ile tasvir edilir. Erkek kıyafeti giymesi ormanda özgürce dolaşmasını sağlar. Bazı inanışlara göre ise mor bir elbise giyiyordur. Ayrıca, yanında her zaman bir yay ve altın oklar olur. Bu onun av tanrıçası olduğunu öne çıkartır. Tanrıça Diana genellikle yalnızlığı tercih etmesine rağmen bazı zamanlar su perileriyle arkadaşlık kurmuştur. Vaktinin çoğunu ormanın derinliklerinde geçirir.

Tanrıça Diana, Wikimedia

Mitolojide Tanrıça Diana

Diana ile ilgili en popüler mitlerden biri Romalı şair Ovid tarafından başyapıtı Metamorphoses’da anlatılmıştır. Ovid’in hikayesine göre; genç Akteon uzun bir av gününden sonra ormanın derinliklerinde kendini serin sulara bırakıp biraz ferahlamak istemiştir. O sırada, tanrıça Diana ve perileri de o su birikintisinde yıkanmaktadır. Akteon su birikintisine biraz daha yaklaştığında hayatı boyunca bakire olarak kalmaya karar vermiş olan Diana’yı çıplak bir şekilde görür. Diana bunu fark ettiğinde utanır ve çekinir, doğuştan okçu olan tanrıça elinde aldığı okunu suya fırlatır ve Akteon onu suyun sıçramalarından dolayı göremez. Bir yandan da Diana’nın perileri, tanrıçanın üstünü bez parçalarıyla kapatmaya çalışır.

Akteon onun güzel fiziğini çıplak gözüyle gördüğü için kendiyle övündüğü sırada boynuzları çıkmaya başlar, elleri ayaklara ve kolları bacaklara dönüşür. Kaçmaya çalışsa da av tanrıçası olan Diana onun üstüne köpekleri salar. Ovid şaheserinde, Akteon için “Daha fazla yer kalmayana kadar köpekler dişlerini vücuduna geçirdi.” der.

Tanrıça Diana ve Akteon, Met Müzesi

Bir diğer mit ise Orion’ladır. Orion bir gün Merope’ye açık olur ama onunla evlenebilmesi için kahramanca bir şey yapması gerekir. Fakat Orion bunu bekleyemez ve Merope’yi kaçırmaya karar verir. Kaçırdıktan sonra yakalanır ve ceza olarak ona körlük verilir. Dünyada tek başına kalan Orion, umutsuzca, körlüğüne bir tedavi bulmak için oradan oraya gider. En sonunda Kikloplar’a giden Orion güneşin ona parlaklık vermesiyle gözlerine kavuşur ve tutkularından biri olan avlanmaya devam eder.

Bir gün avlandığı sırada tanrıça Diana ile tanışır. Onların av tutkusu yavaş yavaş aşka dönüşür. Fakat Apollo, Diana’nın bu aşkını onaylamaz ve ona bir şart sunar. Bir gece karanlığında buluşurlar, Apollon ondan çok uzaklarda denizi içinde olan bir hedefi gösterir ve yayıyla onu vurmasını ister. Doğuştan okçu olan Diana, bu hedefi kolaylıkla vurur. Ama sonunda ortaya çıkar ki hedef aslında gece denizde yüzmekte olan Orion’dur. Bu şekilde Diana, Orion’u bir takımyıldızına dönüştürür.

Diana ve Orion, Wikimedia

Tapınakları ve Festivali

Roma mitolojisinde tanrıça Diana genellikle kavşaklarla ilişkilendirilmiştir. Bu yüzden Roma’nın biraz dışında bulunan Nemi Gölü’nün yanındaki kutsal koruda yaşadığı düşünülmüştür. Romalıların Aventine Tepesi’neki devasa tapınaklarında Diana’ya ibadet ettikleri görülmüştür. Ayrıca Diana’ya özel olarak da bir tapınak inşa etmişlerdir ve bu tapınak günümüzde sadece yıkıntılarını bırakmış olsa da o zamanlarda Roma’nın kutsal topraklarının sınırları içinde bulunduğundan dolayı önemli olarak kabul edilmiştir.

Tanrıça Diana Tapınağı, Fine Art America

Tanrıça Diana, Nemorolia festivalinde kutlanırdı. Adından da anlaşılacağı üzere, bu yaşadığı düşünülen yere bir göndermedir. Festival ilk olarak Nemi’de düzenlenmiş olsa da Roma topraklarının genişlemesiyle birlikte etrafa yayılmıştır. Festival üç gün sürerdi ve Diana’ya adak vererek kutlanırdı.


Kaynakça

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.