Bireyler yaşamlarında gelişen olumsuz durumlara karşı üzüntü, öfke, kızgınlık gibi anlık duygusal tepkiler verebilirler. Bu duygular bireyin psikolojik zorlanmalar yaşamasına neden olabilir ve ”Acaba depresyonda mıyım?” diye düşündürebilir. Depresyon, kısa süreli duygusal tepkilerin aksine sürekli üzüntü hissine neden olan bir duygu durum bozukluğudur. Bu durum kişinin kendisini ümitsizlik ve çaresizlik içerisinde bulmasına, kendini toplumdan soyutlamasına ve isteksizlik göstermesine yol açabilir. Depresyona neden olan faktörlerin arasında biyokimya, genetik ve çevresel faktörler bulunur. Kişinin yaşamını çevreleyen sosyoekonomik etmenler de çevresel faktörler arasına girmektedir.
Temel İhtiyaçlara Erişim Eksikliği

Psikoloji biliminin ünlü isimlerinden Abraham Maslow tarafından oluşturulan “İhtiyaçlar Piramidi” 5 adet basamaktan oluşmaktadır. Bu piramide göre en alt katmanda yemek, su, uyku ve sağlıklı metabolizma gibi gereksinimleri kapsayan fizyolojik ihtiyaçlar bulunurken hemen sonrasında gelen katmanda ise iş, barınma ve emniyet ihtiyacı gibi gereksinimleri kapsayan güvenlik ihtiyacı bulunur. Piramidin en sonunda da pek çok kişi için ulaşması oldukça güç olan erdem ve yaratıcılık gibi kavramları kapsayan kendini gerçekleştirme ihtiyacı bulunur. Maslow’ a göre bu gereksinimler belirli bir düzen içerisinde ilerler ve ancak alt basamaktaki gereksinim karşılanırsa bir üst basamağa geçileceğini belirtir. Araştırmalara göre, insanların temel ihtiyaçları ve yaşam memnuniyeti sahip oldukları sosyoekonomik şartlar ile ilişkilidir. Yaşam memnuniyeti, bir kişinin hayatından memnun ve tatmin hissetmesi anlamına gelir. Araştırmalar depresyon ile yaşam memnuniyeti arasında ters bir ilişki olduğunu göstermiştir. Yani, bir kişinin depresyon seviyesi arttıkça temel ihtiyaçları olan fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşayabilir.
Ekonomik Faktörler

Ekonomik faktörlerin beraberinde getirdiği olumsuz deneyimler bireyin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, ani işten çıkarılma ya da bir işletmenin iflası bireylerde yoğun bir stres yaratabilir ve bu durum depresyonu tetikleyebilir. Özellikle depresyon, intihar ve bağımlılık gibi ciddi ruh sağlığı sorunlarını büyük ölçüde artırabilir. İşsizlik ve yoksulluk kişilerin psikolojik ve fiziksel sağlıklarında bozulmaya, umut ve özsaygılarında azalmaya neden olabilir. Örneğin uzun süre işsiz kalan bir birey, aile geçimini sağlama konusunda yetersizlik hissine kapılabilir ve bu durum ilişkilerinde sorunlar yaşamasına yol açabilir.
Ekonomik faktörlerin bireylerin hayatlarında yaratacağı stres, uzun vadede depresyona yol açabilir. Araştırmalara göre; çocuklukta yeterli ekonomik koşullara sahip olan bireyler, yetişkinliklerinde yaşadıkları maddi zorluklara daha dayanıklı olabiliyor. Bazı çalışmalarda işsizliğin akut evrelerinde zihinsel tepkilerin oluştuğu belirtilirken son yıllarda yapılan araştırmalar uzun dönemli işsizliğin etkilerinin kalıcı olabileceğini göstermektedir. Örneğin, işsizliğin dokuzuncu ayında bireyler genellikle umutsuzluk ve tükenmişlik hissinde zirveye ulaşmakta hatta bazı durumlarda profesyonel destek alma ihtiyacı hissetmektedir (Kaya, 2007).
Eğitim Seviyesi

Sosyoekonomik faktörlerin eğitim seviyesini etkilemesi beraberinde depresyona neden olabilir. Örneğin; ekonomik zorluklar yaşayan bir aile, çocuklarının okul masraflarını karşılamakta güçlük çekebilir ve bu da çocuğun erken yaşta okuldan ayrılmasına neden olabilir. Düşük eğitim seviyesine sahip bireyler, depresyon dönemleriyle başa çıkmak için daha az ekonomik ve sosyal kaynağa sahip olabilir.
Bunun yanında eğitim; bireylerin yaratıcılıklarını, zihinsel süreçlerini ve psikolojik iyi oluşlarını olumlu yönde etkileyebilir. Eğitim alan kişiler, çevresine yararlı, olumlu ilişkiler kurabilen, iş birliğine yatkın ve kendini sürekli geliştiren bireyler olarak tanımlanabilir. Yüksek öğrenim görmüş bireyler, zorluklarla başa çıkmak için farklı stratejiler geliştirebilir ya da destek alabileceği kaynaklara daha kolay ulaşabilir.
Sosyoekonomik olarak düşük seviyede olan bireylerin eğitime ulaşımı, okul ücretleri, kırtasiye masrafları ya da eğitim altyapısının yetersizliği gibi pek çok maddi ve manevi sebepten etkilenebilir. Örneğin, kırsal bölgelerde yaşayan bir çocuk okula ulaşım zorluğu nedeniyle eğitim hayatında geri kalabilir. Bu durumun etkileri bireylerin psikolojik sağlamlıklarını zayıflatarak depresyon sürecine girmelerine yol açabilir.
Sosyal Destek Eksikliği

Sosyoekonomik faktörlerin beraberinde getireceği maddi yetersizlikler, zaman kısıtlamaları ve toplumsal izolasyon bireylerin yaşamlarındaki sosyal desteği negatif yönde etkileyebilir. Bu durum kişinin tüm sosyal çevresini etkileyerek yalnızlık, stres ve depresyon risklerini artırabilir. Sosyal destek, güvendiğimiz ve bize değer verdiğini hissettiren insanların varlığıdır. Böyle bir destek, zor zamanları daha kolay atlatmamıza ve hayata daha sıkı tutunmamıza yardımcı olur. Sosyoekonomik faktörlerin negatif etkileri kişide kaçınma davranışını arttırabilir ve sosyal destek ağlarından mahrum kalmasını etkileyebilir. Araştırmalar sosyal destek eksikliğinin depresyon riskini artırdığını yeterli sosyal desteğin ise depresyonun iyileşmesine olumlu katkı sağladığını göstermektedir. Ayrıca sosyal destek, bireyin kendisini her koşulda daha iyi hissetmesini sağlayabilir. Bu destek, kişilerin sosyoekonomik koşullarının destekleyici olması ile güçlenebilir.
Kaynakça
Çoban, Gizem Sebahat. “Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kendini Gerçekleştirme Basamağında Gizil Yetenekler.” European Journal of Educational & Social Sciences, vol. 1–1, journal-article, May 2021. Web