Deniz, insana hem huzur verip hem de tedirgin etmeyi başarabilen eşsiz bir yer. Uçsuz bucaksız mavilikler bize kendimizi özgür hissettirirken aynı zamanda sadece küçücük bir noktaymış gibi de hissettiriyor. Belki de tam da bu yüzden denizin ortasında geçen filmlerin tadı bir başka oluyor. Bazen bir hayatta kalma mücadelesi, bazen denizin ortasındaki bir aşk hikâyesi, bazen ise yalnızca maviliklerin güzelliği… Biz de bu listemizde seyirciyi kimi zaman tedirgin eden kimi zamansa denize hayran bırakan filmleri derledik. Şimdiden iyi seyirler.
1- Life of Pi (2012)

Bir gemi kazası sonucunda okyanusun ortasında kalan Pi’nin Hikâyesi ve filmdeki anlatımı öyle etkileyici ki bu listeye başlamak için başka film düşünemezdik. Hintli genç Pi, bir yük gemisiyle Hindistan’dan Kanada’ya giderken yaşanan kazayla bir anda her şeyini kaybederek kendini Pasifik Okyanusu’nun ortasında bir filikada bulur. Ancak bununla birlikte oldukça büyük bir sorunu daha vardır: Filikada kendisine eşlik eden bir Bengal kaplanı.
Yann Martel’in romanından uyarlanan ve Ang Lee’nin yönetmenliğini üstlendiği bu film, kesinlikle tüm zamanların en iyi uyarlamalarından biri. Pi’nin hayatta kalma mücadelesi ile birlikte inanç ve ruhsal yolcuğuna da değinen film tam bir görsel şölen. Okyanusun ne kadar büyüleyici ama bir o kadar da tehlikeli ve korkutucu olabileceğini başarılı bir şekilde gözler önüne seriyor. 134 adaylıkla birlikte içinde dört Oscar’ın da bulunduğu toplam 81 ödül alması da bu filmin kesinlikle izlenmesi gerektiğinin somut bir kanıtı.
2- The Lighthouse (2019)

The Lighthouse, ıssız bir adada deniz feneri bekçiliği yapan iki adamı konu alır. Fenerin deneyimli bekçisi Thomas Wake ve sonradan işlerde yardımcı olmak için gelen Ephraim Winslow arasında zamanla bir iktidar savaşı başlar ancak çıkan büyük bir fırtınanın etkisiyle bu ikili deniz fenerinde mahsur kalır. Film, iki saatlik süresi boyunca akıl sağlıklarının sınırında gezen bu iki bekçinin hem birbirleriyle hem de zihinleriyle olan savaşını etkileyici bir şekilde işler ve izleyiciye deniz fenerinin ve bulundukları adanın tekinsizliğini başarılı bir şekilde aktarır.
Willem Dafoe ve Robert Pattinson‘ın başrollerini paylaştığı filmin yönetmenliğini Robert Eggers üstleniyor. Seyirci ve eleştirmenlerden büyük beğeni toplayan filmin siyah beyaz bir şekilde ve dar kare oranıyla çekilmesi de filmdeki kapana kısılmıştık hissine katkı sağlıyor.
3- All is Lost (2013)

J.C. Chandor‘un yönetmenliğini yaptığı All is Lost, sinemada pek fazla rastlanmayan türde bir film. Filmde neredeyse hiç diyalog bulunmuyor ve film süresince tek bir karakterin yaşam mücadelesini izliyoruz. Dahası, bu karakterin bir adı bile yok. Robert Redford‘un canlandırdığı isimsiz adam, Hint Okyanusu’nda bir gezintideyken bir gemi konteynırına çarpmasıyla gemisi su almaya başlar. O andan itibaren çevresinde hiçbir şey ve hiç kimse yokken hayatta kalma çabasını, aldığı kararları ve bulduğu çözümleri sessiz bir şekilde izleriz.
Bu filmin herkese hitap etmediği bir gerçek. Bir saat 46 dakika boyunca neredeyse hiçbir konuşma duymadan sadece okyanusun ortasındaki isimsiz bir adamın hayatta kalmaya çalışmasını izlemek, bazı kişilere fazla durağan gelebilir. Ama filmi ilgi çekici yapan nokta tam da burası, çünkü denizle baş başa kalmanın getirdiği yalnızlık ve çaresizliği farklı bir açıdan işliyor. Bu yüzden sıradan deniz filmlerinden sıkılanların kesinlikle bir şans vermesi gereken bir film.
4- Adrift (2018)

Shailene Woodley ve Sam Claflin‘in başrollerini paylaştığı yapım, diğer deniz filmlerine ek olarak, macerayı romantizmle harmanlıyor. Filmde Tami ve Richard’ın aşkı merkeze alınıyor. Çift, Pasifik Okyanusu’nda bir yolculuğa çıkar ancak bu maceranın ortasındayken daha önce görülmemiş büyüklükte bir fırtınayla karşılaşır. Çiftin romantik yolculuğu bir anda felakete dönüşürken, fırtına da geride hasar almış bir yelkenli, yaralı Richard ve ne yapacağını bilemeyen Tami’yi bırakır.
2018 yapımı olan filmin yönetmen koltuğunda Baltasar Kormákur oturuyor. Film izleyenlerden karışık tepkiler alsa da gerçekten yaşanmış bir hikâyeyi konu edinmesi filmi daha ilgi çekici kılıyor.
5- In the Heart of the Sea (2015)

Ron Howard‘ın yönettiği In the Heart of the Sea, ünlü Essex gemisinin hikâyesini anlatıyor. 1820 yılında Essex balina av gemisi ile ve Owen Chase liderliğinde balina avına çıkan bir grubun, karşılaştıkları devasa balina ile yaşadıkları işleniyor. Filmde insanlığın açgözlülüğü ve doğanın gücü karşısındaki zayıflığı ve hayatta kalma mücadelesi etkileyici bir şekilde gösteriliyor.
Filmin en ilgi çekici yanlarından biri, Herman Melville’in Moby Dick romanına da ilham olan gerçek olaylara dayanması. Essex gemisinin yaşadığı felaket tarihe gömülmemiş, edebiyatın en ünlü klasiklerinden birine de ilham olmuş ve bu filmle birlikte de beyazperdeye aktarılmış. Filmin oyuncu kadrosunda ise Chris Hemsworth, Cillian Murphy, Ben Walker ve Tom Holland gibi başarılı oyuncular bulunuyor.
6- Kon-Tiki (2012)

Bu film, sıradan bir deniz macerasını konu almıyor. 1947 yılında Norveçli kaşif Thor Heyerdahl ve ekibinin, Peru‘dan Polinezya’ya kadar yaklaşık 7.000 kilometrelik yolu dayanıksız bir ağaç türünden yapılmış basit bir sal ile geçmesi anlatılıyor. Amaçları ise Güney Amerika’da yaşayan insanların, yıllar önce bu denizi aşarak Polinezya’ya yerleştikleri teorisini kanıtlamak. Bu yolculuğa çıkarken kullandıkları salın basitliği bir yana, yanlarındaki en modern şey bir radyo ve dahası, Heyerdahl sudan korkuyor ve yüzmeyi bile bilmiyordu.
Espen Sandberg ve Joachim Rønning‘in beraber yönettiği yapım, 2013 yılında Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’a aday gösterildi. İzleyenlerin ve eleştirmenlerin beğenisini toplayan Kon-Tiki, yalnızca bir macera hikâyesi değil, aynı zamanda insanlığın merakı ve cesaretini başarıyla işleyen bir yapım.
7- Master and Commander: The Far Side of the World (2003)

19. yüzyılın başlarında, Napolyon Savaşları zamanında geçen film, bir savaş gemisinin yolculuğunu anlatıyor. Kaptan Jack Aubrey ve gemi doktoru Stephen Maturin’in gözünden anlatılan filmde, düşmanla mücadelenin yanında hırslar ve dostluk gibi konular da işleniyor.
Peter Weir‘in yönetmenliğini yaptığı film, vizyona girdiği dönemde büyük yankı uyandırdı ve on dalda aday gösterildiği Oscar ödüllerinden ikisini kazandı. Filmin başrollerini paylaşan Russel Crowe ve Paul Bettany‘nin başarılı performansları ise uzun süre akılda kaldı.
8- Pirates of the Carribean

Deniz filmleri denince akla gelen ilk birkaç filmden birisi şüphesiz ki Karayip Korsanları‘dır. Johnny Depp‘in hayat verdiği Kaptan Jack Sparrow karakteriyle hafızalara kazanan seride macera, fantastik ögeler ve denizcilik kültürü eğlenceli bir şekilde işleniyor. Serinin tamamı denizin ortasında geçmese bile Kaptan Jack Sparrow ve tayfasının başına gelen birçok macerayla birlikte bolca deniz macerası ve korsan görüyoruz.
2003 yılında, Pirates of the Carribean: The Curse of the Black Pearl filmi ile başlayan seri kısa sürede büyük bir hayran kitlesi topladı. Johnny Depp’in başarılı performansı ve karaktere kattığı mizahla birlikte ise izleyicinin aklında oldukça yer edip sinema tarihinin kült serilerinden biri oldu. Serinin son filmi 2017 de vizyona girdi ve devam filmlerinin geleceğine dair söylentiler olsa da henüz bir kesinliği bulunmuyor.
9- Moana (2016)

Moana, listedeki diğer filmlerden oldukça farklı bir yapım olsa da bu listeye kesinlikle girmesi gerektiğini düşündüğümüz bir film. Tropikal adalardaki bir macerayı konu alan filmde Moana, halkını kurtarmak ve adaları eski düzenine kavuşturmak için bir yarı tanrı olan Maui ile birlikte bir maceraya çıkıyor.
Film yalnızda görselliğiyle değil, karakterleriyle de öne çıkıyor. Moana‘nın cesareti ile birlikte okyanus da bir karakter olarak ele alınmış ve yolculuğu boyunca kimi zaman Moana’ya yardım ederek, kimi zamansa zorluk çıkararak hikâyede aktif rol oynuyor. Belki bir hayatta kalma hikâyesi veya deniz gerilimi bekleyenler için Moana gerçek bir “deniz filmi” sayılmayabilir ancak denizle kurulan bağ, macera hissi ve eğlenceli anlatımıyla Moana, bir çocuk filminden çok daha fazlası.
10- Titanic (1997)

Bu listeye eklemesek olmazdı denilecek bir film Titanic. Tarihin en büyük gemi felaketlerinden birini anlatmakla birlikte, dönemin en ihtişamlı gemisinin içinde yaşanan bir aşk hikâyesini ve o dönemdeki sınıf farklılıklarını da konu alıyor.
Yönetmenliğini James Cameron‘ın yaptığı Titanic, döneminin en pahalı filmi olarak tarihe geçti, gişe rekorları kırdı ve yıllarca insanların aklında kalacak sinema tarihinin en ünlü filmlerinden biri oldu. Kazandığı on bir Oscar ise filmin kırdığı başka bir rekor. Titanic hakkında söylenecek pek fazla şey yok çünkü zaten hepimizin bildiği ve böylesine kendini kanıtlamış bir filmi anlatmaya çalışmak filmin kendisine haksızlık olur.
Kaynakça
- Öne Çıkan Görsel: Fil’m Hafızası
- Eggers, Robert, and Max Eggers. “The Lighthouse.” Beyazperde, 2019, Web. Erişim Tarihi: 09.09.2025
- “Sea Adventure – IMDb.” IMDb, 2025, Web. Erişim Tarihi: 09.09.2025
- J.C. Chandor. “Sona Doğru.” Beyazperde, 2019, Web. Erişim Tarihi: 10.09.2025
- “Kon-Tiki (2012).” Rotten Tomatoes, 26 Apr. 2013, Web. Erişim Tarihi: 11.09.2025
- Pitman, Robert. “Pirates of the Caribbean 6 Can Merge Sequel and Margot Robbie’s Movie.” ScreenRant, Screen Rant, 24 Aug. 2025, Web. Erişim Tarihi:13.06.2025


