Yediden yetmişe hepimizin hayran olduğu, yaşımız kaç olursa olsun, çok mutlu olduğumuz bir zamanda ya da çok hüzünlü olduğumuz bir zamanda fark etmeden, dinlemekten vazgeçmediğimiz belki de tek isim: Sezen Aksu. Onunla tanıştığımda kaç yaşındaydım tam olarak hatırlamasam da ilk dinlediğim anda büyülendiğim ve o büyünün hala üzerimde devam ettiği aşikâr. Hareketli şarkılarında dans edip, gülüp, eğlenip; hüzünlü şarkılarında da kendimi o hüzne kaptırıyorum yıllardır. Eminim hepimiz böyleyiz. Minik Serçemizin ustalık eserlerinden bugün konuşacağımız şarkısı ise Denge. Bu şarkı Sezen Aksu’nun 20 Aralık 1998 yılında çıkan, ”Tutuklu” ya da ”Erkek Güzeli” gibi benim de çok sevdiğim şarkılara imza attığı ”Adı Bende Saklı” albümünde yer alıyor. 2008 yılındaki Harbiye Açık Hava Konserinde de olduğu gibi birçok konser ve canlı performansında da bu şarkıya yer verdiğini görebiliyoruz.
Edebiyatla iç içe olan ve özellikle şiir okuyan biriyseniz bu şarkının sözlerinin aslında bir Turgut Uyar şiiri olduğunu da biliyorsunuzdur. Şiir hem ”Denge” ismiyle hem de “Tel Cambaz’ının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiirdir” ismiyle bilinir edebiyat çevrelerinde. Şiiri ilk Gülse Birsel‘in Boğaziçi Üniversitesi 150.Yıl Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşmanın, internetteki video kaydını izlerken duymuştum sanırım. Konuşmasının içerisinde kendisinin de mezun olduğu bu üniversiteyi tanımlamak için şiirden dizeler kullanıyordu ve orada kendisinin yaptığı benzetmeler çok hoşuma gitmişti. Sonrasında şiiri açıp kendim okuduğumda da ayrı hayran kalmıştım. Tabii bir de Sezen Aksu’nun yorumuyla dinlemek sevgimi katbekat arttırdı!

Bütününe baktığımızda bence bu şiir bir kabulleniş hâli, kendini ve dünyayı olduğu gibi kabul etme ve kimseyle bir savaşa girmeme halini anlatıyor. Siz böylesiniz, ben sizi böyle kabul ettim; siz de beni böyle kabul edin, aksi olur kabul etmezseniz de sizinle bunun savaşını verecek bir gücüm yok, demenin en güzel yolu belki de. Ben şimdi böyleyim ama sonra değişebilirim de diyor Turgut Uyar aynı zamanda, işte o değiştiğim zaman da bana saygı duyun ben de insanım, illa ki değişeceğim, değişeceğiz bu duruma da alışacağız diyor.
Dumanı da Caba!

”Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük âmenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız.”
Buradaki ilk dizelerden de anlayabileceğimiz üzere şair karşısındaki insanların -burada kısaca toplumdan söz ediyor olabilir- hâllerini bir kabullenişte. “Alı al moru mor”, koşturup durmaktan, heyecan ve telaştan yüzü al al olmuş bir durumda anlamına geliyor (Oxford Languages). Belli emelleriniz, fikirleriniz, inançlarınız var ben hepsini kabul ettim diyor şair bana göre ama sonlara doğru fark edersiniz ki biraz da üstten bakarak söylüyor sanki bunları. ”Ama sizin adınız ne” derken aslında karşı tarafın fikirlerine saygı duysa da kim olduklarını çok da önemsemediğini anlatıyor bizlere.
Ama Ağaçlar Şöyleymiş

”Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama ağaçlar şöyleymiş
Ama sokaklar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız.”
Şair ilk dizede doğayla kendisini bir bütün olarak gördüğünden bahsediyor olabilir. “Ben zaten buyum, doğayla, çevreyle, bitkilerle, ağaçlarla bir derdim yok, hatta onlarla uyumlu bir bütünüm.” demek istiyor, bunu da bize kısa yoldan anlatıyor olabilir. Kalabalık varmış ya da yokmuş onun için bir şey fark etmez, burada da y ine umursamaz bir tavır takındığını görüyoruz. Buradaki kalabalıktan kastı da belki aslında toplumun ta kendisidir. Bu tavrını sonraki iki dizede de sürdürüyor ve yine aynı şekilde bitiriyor.
Pırıl Pırıl Dalgalı Bir Deniz

”Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum.
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım.
Morunuz mor inandım .
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız.”
İnsan hayat boyu hem fiziksel hem ruhsal değişimini sürdüren bir canlı, geçirdiğimiz ruhsal değişimi anlatan en güzel sözlerden belki de bu giriş: ”Aşkım da değişebilir gerçeklerim de”. Duygularımız, birini görünce oluşan hislerimiz, inandıklarımız ve inanmadıklarımız, hepsi değişiyor hayat yolculuğumuzda ve bununla barışık olduğunu söylüyor şair bize. Kimliğiniz, cinsiyetiniz, ırkınız, yaşınız, iyiliğiniz, kötülüğünüz fark etmeden hepinize gülümsüyorum, insanları ayırt etmiyorum diyor. ”Hiçbirinizle dövüşemem.” kimseyle hiçbir şeyin kavgasına girmeyeceğini ifade ediyor, belki de anlamalıyız ki kafasında belli başlı doğrular, inandığı şeyler var ve bunların zıttı bir şey duysa dahi bunun için tartışmaya girmeyecek, huzurunu bozmayacak. ”Benim gizli bir bildiğim var” sözü de bunu kanıtlar niteliktedir sanki. O kafasında belirlediği, doğruluğuna inandığı şey ne ise onu kimseyle paylaşmak, tartışmak istemiyor gibi görünüyor.
Yine son dizelerinde de önceki dizelerden sözlerle şiiri tamamlıyor Turgut Uyar. En sondaki ”Benim dengemi bozmayınız” sözü ise bize şiirin ismini hatırlatıyor aslında. Dediğim gibi şiirin bilinen diğer adı da “Tel Cambaz’ının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiirdir”. Şiir aslında bir tel cambazının ağzından anlatılıyor ve buradaki ”dengemi bozmayınız’‘ ifadesi de, cambazın teldeki dengesini temsil ediyor.
Şiir bana göre kendisinin toplumla ve dünyayla hatta kendi iç sesiyle ilişkisini çözmüş, düşünceleri varacağı son noktaya varmış, artık daha fazlasında gözü olmayan biz cambazın ağzından anlatılıyor. Benim tüm hâlim, düşüncelerim bunlardır. Ben sizi olduğunuz gibi kabul ettim, sizler de beni edin, ha etmeseniz bile bu benim umrumda olmaz çünkü benim kimseye kendimi kabullendirme gibi bir zorunluluğum yok diyor cambaz bize. Fakat eğer kabullenmezseniz ve siz bana karşı bir savaş açarsanız benim dengem bozulur, işte ancak o zaman umursayabilirim belki sizi, o da benim huzurumu kaçırdığınız için diyor şair. Hangi yaşta okursanız okuyun farklı anlamlar bulabileceğiniz bir şiir aslında. Büyüsü de burada yatıyor bana kalırsa. Sezen Aksu‘nun mükemmel yorumlamasıyla da hafızalara kazınacak bir eser ortaya çıkmış oluyor.
Kaynakça:
Gürtunca Sanlı, Canan ”Tel Cambazının Tel Üstündeki Seslenişi”. Akdoğanyayınevi, 6 Ocak 2023, 01.10.2024 web
Kapak Fotoğrafı: wordpress


