Sezonun şüphesiz en dikkat çeken yapımlarından biri de “Bahar: Uyanmaya Hazır Mısın?“ dizisi olmuştur. Her salı akşamı milyonları ekrana kilitleyen dizi; sadece hikâyesiyle değil, replikleri ve bölüm atmosferini özetler nitelikteki şiirler kullanmasıyla da dikkatleri çekmekte. Gelin sizlerle dizi içerisinde geçen en etkileyici sahneye eşlik eden şiiri, Turgut Uyar‘ın Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiirdir eserini birlikte inceleyelim!
“Bahar: Uyanmaya Hazır Mısın?” Dizisi Ne Anlatıyor?

Bahar, yirmi sene önce tıp fakültesinden mezun olmuş, doktorluk yerine ev hanımlığını seçmek zorunda kalmıştır. Başarılı cerrah Timur Yavuzoğlu‘yla evlidir, hayatını eşine ve çocuklarına adamıştır. Dışarıdan çok mutlu gözüken Yavuzoğlu Ailesi, Bahar’ın hastalığıyla sarsılır. Bahar’ın doktoru Evren, onu kurtarmaya kararlıdır ve tek kurtuluşunun karaciğer nakli olduğunu söyler. Ailede bir tek Timur’un karaciğeri uyumlu çıkar. Büyük bir sınanmanın eşiğinde olan Yavuzoğlu ailesi için bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bahar, ölümle karşı karşıya geldiğinde dışarıdan “kusursuz” görünen ailesinin, özellikle de eşi Timur’un başka bir yüzüyle karşılaşacak, Bahar’ın ani hastalığı ile ailedeki tüm dinamikler değişecek ve bu süreçte Evren, her anlamda Timur’un rakibi olacaktır.
Bahar
“Annem derdi ki: ‘Kendi ayaklarının üzerinde dur. Güler yüzlü ol. Hayattan zevk almaya bak. Başına ne gelirse gelsin adının hakkını ver. İçinde kış sürse de sen hep Bahar’sın…'”
Diziye ismini veren ana karakterimiz Bahar, tıpkı annesinin öğütlerindeki gibi “adının hakkını veren” bir karakter olarak karşımıza çıkar. Duygusal, sevecen, merhametli, eğlenceli, fedakar, anaç bir ruhtur. Bu öyle bir fedakarlık ki eşinin hasta babasıyla ilgilenebilmek için hayallerinden, mesleğinden vazgeçmiştir. Öylesine anaç bir ruh ki hasta yatağında bile önce çocuklarını düşünür, onları yine kendisi teskin eder. Bahar, bütünüyle etrafına adanmış bir karakter. Evin, kişilerin tüm sorumluluğunu omuzlarına almış belki de almak zorunda bırakılmıştı. Ama tüm bu sorumluluk, adanmışlık ona zor gelmez çünkü bunu ailesi için yapar. Kısacası bu adanmışlık bütünüyle saf sevgiyle harmanlanmış bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm yaptıklarının bir karşılığı olmadığının da farkında, özellikle eşi Timur ve kayınvalidesi Nevra tarafından kayda değer bulunmayan bir karakterdir. Fakat tüm bunlarla yüzleşmekten kaçınır ve halı altına süpürür her şeyi. Ta ki Bahar temizliği yapmaya karar verene kadar… Bahar’ın hayatında birçok dönüm noktası var; hastalığı ve bu dönem içerisinde çevresindeki insanların tutumu; diğeri ise aldatıldığını öğrendiği an gibi.
Bahar karakterine hayat veren Demet Evgar, tüm bu duyguları, dönüm noktalarını bizlere aktarırken güzel sesiyle de konuyu özetleyen bir şiir seslendirmiştir.
Turgut Uyar – Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiirdir

Bahar, zorlu hastane sürecini atlatmış fakat hastalığı sürecinde eşi Timur‘un ve kayınvalidesi Nevra‘nın tutumunu unutamamıştır. Evine döndüğünde kayınvalidesinin onun için organize ettiği bir “Hoş geldin” partisinin içinde bulur kendini. Bu parti her ne kadar Bahar için gibi gözükse de, tamamen çevreye göstermelik bir partidir. Bu durumun karakterimiz da gayet farkındadır ki çok değil birkaç dakika sonra gözler yine Bahar’dan ayrılır. Bahar köşesine ama tam da kalabalığın karşısına oturur ve seyreder karşısındaki kalabalığı. Yıllarca tanıdığını düşündüğü bu gruba; eşine, dostuna, ailesine şimdi çok daha farklı bir açıdan bakmaktadır.
İşte tam da bu noktada seslendirilen Turgut Uyar‘ın Tel Cambazının Tel Üzerindeki Durumunu Anlatır Şiirdir Bahar’ın hislerine tercüme niteliktedir.
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Şiirin ilk dizesinde de açıkça belli olduğu üzere bir “zıtlık” ön plandadır. Bu zıtlık “siz” ve “ben” arasında olan bir durumu gözler önüne serer. “Siz” diye hitap edilen karşı tarafın tüm değer yargılarını kabul eder şair. En küçük değer yargılarından başlayarak en büyük değerlerine, kutsallarına; Tanrılarına varana kadar kabul eder. Son kısımda ise “siz” diye hitap edilen karşı tarafı pek de tanımadığını ve umursamadığını görürüz. “Ben”in tek arzusu dengesinin bozulmamasıdır.
Bahar yıllar yılı karşısındaki kalabalığın içinde bulunmuş, kalabalığa karışmaya çalışmıştır. Onların inandıkları, söyledikleri ya da dikte etmeye çalıştıkları her şeyi bir şekilde kabul eder. Günün sonunda bu kalabalığın içinde olmadığını fark edip karşısına geçer. Şimdi aynı cümleleri tekrarlayacaktır fakat bir farkla, bu sefer tüm bu değer yargılarına karşı son derece kayıtsız ve umursamazdır. Artık arzusu, dengesinin bozulmamasıdır, onun için de aynı yargıları kabullenir. Şimdi karışmaya çalıştığı, içinden geldiği kalabalığa yabancı gözlerle bakıp şu soruyu tekrarlar: “Sizin adınız ne?”

Bütün ağaçlarla uyumuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama ağaçlar şöyleymiş
Ama sokaklar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Bahar mevsimi uykusundan uyanırken önce ağaçlara selam verir; ağaçlara renk, canlılık getirir. Giderken de yanında getirdiği tüm renkleri canlılığı beraberinde alır ve uykusuna geri döner.
Şair “siz” diye hitap edilen tarafın karşısında; çevreyle, doğayla uyum içinde ağaçlarla koyun koyuna uyur. Şimdi kalabalık onun için “ha olmuş ha olmamış” hükmündedir. O ağaçlarıyla, sarmalayan doğa anasıyla insanın belki de en savunmasız hallerinden birinde, uykuda. Şiirin devamında uykusunu paylaştığı ağaçları bir kenara koyar ekler: “Ama ağaçlar şöyleymiş / Ama sokaklar böyleymiş...“ Yani günün sonunda “ben” uyku arkadaşı ağaçları, doğayı bir kenara koyar; sırf insanlar ona dokunmasın diye. Dengesi bozulmasın diye. Tıpkı Bahar gibi. Bahar gösterdiği tüm toleranslar, yaptığı tüm fedakarlıklarla beraber hayattan aldığı tüm zevki, sevdiği her şeyle birlikte vermiş bir kadın figürü olarak karşımıza çıkar. Bunu en güzel özetleyen bölüm ise Bahar’ın hasta yatağında Timur‘la ufak çaplı yüzleşmesindeki diyalog:
“Beni daha çok sevmeni istedim. Sen sabahları kahve içmeyi seviyorsun diye sabahları kahve içtim ben de. Kahkahamdan rahatsız oluyorsun diye sesimi kıstım. Neşemi kaybettim.“
Her Kıtanın Sonunda Yinelenen “Denge” Şair için Ne Anlama Geliyor?
Turgut Uyar şiirinde denge; farklı zaman ve zemin -veya boşluk- çerçevesinde varoluşu ve onda bir denge bulunup bulunamayacağını sorgulayan nihayetinde ise “dengesizliğin bir denge” olduğunun altını çizer.

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Şiirin üçüncü bölümünde artık “ben” tarafını görmekteyiz. Onun yargıları, hisleri, arzuları… Heraklitos‘un dediği gibi “Her şey akar!” Zaman, su, insan… Değişir veya dönüşür. Öğreniriz, unuturuz, anımsarız. Duygular da değişebilir gerçekler de. “Ben” tüm bu değişkenlerden bahsederken ilk iki bölümdeki umursamazlığından ödün vermemekte ve tüm bunlardan bahsederken “iyi niyet” gösterdiğini vurgulamaktadır. Karşı tarafın tüm değer yargılarına karşı saygısını korusa da bu yargıların onun için hiçbir değeri yoktur. O bir savaşın tarafı değil aslına bakarsak, onun arzusu rahatsız edilmemek ve dengesini kaybetmemek. “Benim gizli bir bildiğim var” derken de kendi güçlü yanına vurgu yapmak, gizemine sığınmaya çalışır. Son kısımdaki “Ben tam kendime göre / Ben tam dünyaya göre” ifadeleriyle de kendi haline bırakılma arzusunu yeniler.
Şiirin bu bölümü diğer iki kıtadan farklı olarak “ben” tarafına odaklı bir anlayışla karşımıza çıkmakta. “Ben” her şeyi kabullenmiş şimdi biraz kendine yer vermek, huzur bulmak ister. İlk iki bölüm düşünüldüğünde bu bölüm bir nevi “dönüm” olarak nitelendirilebilir. Tıpkı Bahar‘ın uyanışı gibi. Bahar’ın geçirdiği hastalık, göremediği destek onun kırılma noktası olmuştur. Başka bir deyişle, Bahar’ın dengesine ilk kurşun atılmıştır. Karakterimiz şimdi tükenmez gibi gözüken sevgisi ve sabrının yön değiştirdiğini, o adanmış ruhun şimdi “ben” dediğini gösterir bizlere. Ona empoze edilmiş gerçeğe ilk başkaldırışı bu satırlarda gizlenir. Tüm bu dayatılan düşüncelere, ondan sakınılan her şeye karşı özgürlüğünün, yaşayışının ilanı gibi engin denizleri kucaklar. Fakat tüm bunları yine Bahar’lığından ödün vermeden yapar. Dövüşmeden ama bildikleriyle. Son kıta Bahar karakterinin bir nevi manifestosu niteliğindedir.
Demet Evgar’ın 2. bölümde seslendirdiği Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiirdir şiirini dinlemek isterseniz:
Kaynakça
- Bahar: Ekranlarda Çiçek Açtıran Dizi Mercek Altında. The Magger. Web.02.05.2024
- Lirik ve Duygusal Durum Şiiri: Tel Cambazının Tel Üzerindeki Durumunu Anlatır Şiirdir. Akdoğan Yayınevi. Web. 02.05.2024
- TURGUT UYAR’IN “TEL CAMBAZININ TEL ÜSTÜNDEKİ DURUMUNU ANLATIR ŞİİRDİR” ŞİİRİ ÜSTÜNE ONTOLOJİK BİR ÇÖZÜMLEME. Sanatsızadam. Web. 02.05.2024
- Özger Mehmet. “Turgut Uyar Şiirinde Denge Metaforu“. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi. 1.2 (2011):131-142. Web. 02.05.2024
- Tüm görseller ve konu için: Show Tv. 03.05.2024