? Bu yazı Esra Şahin tarafından editörün seçimi arasına girdi. ?
Aklını yitirerek özgürlüğüne kavuşan bir kadındır Ophelia. Ataerkil düzenin baskısı altında ‘kadınlık‘ ve ‘delilik‘ arasında sürüklenir.
Shakespeare tarafından yazılan Hamlet oyununda yer alan Ophelia karakteri, tipik toplum baskısına maruz kalan kadın karakteri tasvir eder. Eril sistemin dayattığı bütün davranış kalıplarının yanı sıra, Ophelia bir kadın olarak saf ve ‘bakire’ olmalıdır. Bir erkeğin koruması altında olmalı, bir erkeğin kızı ya da bir erkeğin eşi olmalıdır. Babası Polonius, kızı Ophelia’nın sürekli kendisine itaat etmesini bekler. Ophelia’nın eşi Hamlet, annesine olan öfkesini eşinden çıkarırken, erkek kardeşi ise sürekli kendisini koruması ve erkeklere karşı mesafeli bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade eder.
Yaşamının büyük bir çoğunluğunda kötü muameleye maruz kalan Ophelia naif ve ümit dolu bir yapıdadır. Fakat zamanla Ophelia birden fazla kişiliğe sahip birine dönüşür ve deliliğe evrilen bu süreçte içinde birçok tezat kişi barındırır. Sessiz bir yapıya sahip olan Ophelia’nın, bu dönüşüm sürecinde anlamlı cümleler kuramadığı ve tutarsız şeyler söylediği dile getirilir. Deliliğini kelimeler ile dışa vuran Ophelia sürekli şarkılar söyler. Büyük bir baskının altında patlak veren bu durumu, Charney (1977), ”aklı başında olan kadınların öteledikleri duygusal gücü delilikle ortaya koymaları” olarak ifade eder.
Ophelia delirdikten kısa bir süre sonra ölümle yüzleşir. Onun ölümü üzerine iki farklı yorum yapılmıştır: Ya delirdikten sonra kendisini nehre atmıştır ya da nehir kenarında çiçek toplarken suya düşmüştür. İntihar düşüncesi üzerine yoğunlaşıldığında, Ophelia’nın babasının ölümü üzerine delirdiğine inananlar için onun bilinçsizce yaptığı bir eylem olarak algılanır (Shakespeare, 2007, s. 184). Diğer bir düşünce ise Hamlet’in aşkından delirerek intihar ettiği üzerinedir.
Bu ölüm üzerine ortaya atılan farklı düşüncelerin yanı sıra, birçok eserde Ophelia’nın deliliği ve intiharı üzerine tasvirlere rastlarız.
Sir John Everett Millais, Ophelia (1851-1852)
Ophelia tasviri üzerine en bilinen tablo Millais’in bu eseridir. İki farklı yerde resmedilen bu eserin manzara bölümü İngiltere’nin Ewell şehrindeki Hogsmill Nehri’nde resmedilirken, Ophelia karakteri sanatçının kendi stüdyosunda resmedilmiştir. Millais bu figür için Rossetti’nin karısı Elisabeth Siddal’ı model olarak kullanır ve saatlerce giyinik bir vaziyette su içinde kalan Siddal çalışmalar sırasında hastalanır.Boğulmuş Ophelia’yı göreceğimiz ilk örneklerden olan bu eser oldukça gerçekçi bir görünüme sahiptir. Neely’ye göre o dönemin İngiltere’sinde boğulmak kadınların intihar için sıklıkla başvurduğu bir yoldur. (Neely, 1991) Millais’ın yorumuyla zarif bir şekilde suda süzülen ve anlamsız bir ifade ile gökyüzüne bakan Ophelia bir yandan da huzur dolu bir ölüme kucak açmış gibi görünür. Kraliçenin bu ölümü anlatan dizelerinden de Ophelia’nın ölmemek için pek savaşmadığını anlayabiliriz:
”Suda hiç yabancılık çekmiyormuş, doğal ortamında gibiymiş sanki. Ama uzun sürememiş bu durum; suyu içtikçe ağırlaşan giysileri, zavallı kızcağızı tatlı nağmelerinden koparıp, ölümün balçığına çekmiş.”
Su kavramı bu tasvirde büyük önem kazanır, Ophelia’nın suya teslimiyeti delilikten arta kalan sakinlik halinde ölümle buluşmayı karşılar. Üzerindeki elbise ise açık bir detayı olmaması üzerine iffetli olmasına ve gösterişli görüntüsü sosyo-ekonomik durumuna vurgu yapar.
John Bell, Bell’s Edition of Shakespeare’s Plays (1775-76)
Bilinen ilk Ophelia tasviri Bell’e ait bu illüstrasyondur. Bell’s Edition of Shakespeare’s Plays adlı kitapta bulunan bu illüstrasyonda da diğer tasvirlerde olduğu gibi bitki detayına oldukça fazla yer verilmiştir.Buradaki her bitkinin bir anlamı vardır: ilk olarak yabani karanfil, Ophelia ile Hamlet’in gerçekleşmeyen düğünü üzerinden vefasızlığı temsil eder; ikinci bitki ısırgan otu, Ophelia’nın kendisine verdiği fiziksel hasarı temsil eder; üçüncü bitki mor yabani orkide ise cinselliğe vurgu yaparken; son olarak papatyalar onun masumiyetini simgeler (Okkalı, Sarıkaya, 2020).
Joseph Severn, Ophelia (1831)
1878’de Ophelia’yı canlandıran Ellen Terry sahnelenen bir oyunda ilk kez siyah giyerek masumiyet ve kadın doğasını bağdaştıran anlayışa itiraz etmiştir. Aynı zamanda giydiği siyah elbiseyle Hamlet’in varlığının karşısında güçlü bir Ophelia olarak görünür (Showalter, 2004).Diğer tasvirlere oranla daha farklı bir Ophelia göreceğimiz bu eserde de, Ophelia onun masumiyetini simgeleyen açık renk veya beyaz elbisesinden ziyade koyu renk bir elbise ile karşımıza çıkar. Tabloda, Ophelia elinde Hamlet’in bir mektubunu tutarken, yine göğe doğru yönelen bakışlarındaki delilik de göze çarpar. Kütüğün üzerinde çiçeklerle yazılmış Hamlet yazısı da dikkat çeken bir diğer detaydır.
Eugène Delacroix, Ophelia’nın Ölümü (1853)
Delacroix bu eserinde Ophelia’yı ölüm anından hemen önce tasvir etmiştir. Ölüm ve yaşam arasındaki çarpıcı anı betimleyen bu eser, ağacın dalını hayata tutunma aracı olarak simgelerken, suyu ise ölümün berraklığı olarak niteler. Büyük bir melankoli içinde olan Ophelia ise yaşama tutunmak için pek bir çaba sarf etmez. Bu eserde sanatçı, Ophelia’yı daha erotik bir betimlemeyerek dönemin sanat eserlerinde de sıkça rastlandığı üzere kadını arzu nesnesi şeklinde gösterir.”Nasıl ayırt ederim bir bakışta
Seveni sevmeyenden?
Külahından, tozlu çarıklarından,
Elindeki değnekten.
Öldü, güzel sultanım çoktan öldü.
Öldü, gömüldü bile.
Başında yemyeşil otlar büyüdü,
Taşı dikildi bile.
Ne olur dinleyin!
Ak kefenler giyindi kardan beyaz,
Sarıldı çiçeklere.
Arar arar sevdiğini bulamaz,
Ağlayanlar içinde.’’
John William Waterhouse, Ophelia (1910)
Waterhouse eserinde, Ophelia’yı suya girmeden önce resmeder. Diğer eserlerden farklı olarak, Ophelia burada sert bir çehreye sahiptir fakat deliliği yansıtan bakışları değişmemiştir. Daha güçlü bir karakter olarak görülen Ophelia, ne toplumun dayatmasına boyun eğecek ne de Hamlet’in sevgisine muhtaç olacak bir kadındır. İçinde tezat karakterler bulunduran Ophelia, taşıdığı çiçeklerle de bunu yansıtır.Alexandre Cabanel, Ophelia (1883)
Cabanel’in, Ophelia tasviri yüzeysel bir şekilde baktığımızda, Delacroix’in eseriyle benzerlik taşır. Bu eserde Ophelia, intiharı seyreden bir düşünce ile çoktan suya batmıştır. Cabanel kırılmak üzere olan ve Ophelia’yı daha fazla taşıyamayacak olan ağaç dallarıyla eseri daha dramatik bir hale getirmiştir. Ophelia’nın gösterişli elbisesi ve su yüzeyinde bulunan çiçekler de diğer eserlerde olduğu gibi bu eserde de dikkat çeker.Ophelia karakteri, delilik adı altında sesini duyuran ve ataerkil yapının dayatmalarına karşı çıkan bir kadının hikayesini yansıtır. Hamlet oyununda, bu evrim dil aracılığıyla çarpıcı bir şekilde yansıtılırken, deliliğin yol açtığı ölüm ve boğulma anı da birçok sanat eserinde farklı üsluplarla yansıtılmıştır. Eserler farklı yorumlarla resmedilse de, Ophelia’nın yaşadığı delilik ve onu doğuran acının yansıması aynı kalmıştır.
Kaynak: Okkalı, İ. C. ve Sarıkaya, D. K. (2020). Karanlık Suya Batan Kadın İmgesi: Ophelia-Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Resim ve Fotoğraf Sanatında Delilik, ARTS: Artuklu Sanat ve Beşeri Bilimler Dergisi, 3, ss. 117-134.
https://stephengjertsongalleries.com/alexandre-cabanel-the-tradition-of-beauty/