Decameron: Hikaye Anlatıcılığının Başyapıtı

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Decameron, diğer adıyla Prens Galeotto, “On Günün Kitabı’’ anlamıyla, bize Binbir Gece Masalları‘nı hatırlatan bir hikaye antolojisi sunar. 1348 yılları avrupasında veba salgınıyla bir şatoda adeta bir inzivaya çekilen yedi kadın ve üç erkeğin, on gün boyunca anlattığı yüz öyküden oluşan bir antoloji… Kadın bakış açısının üstünlüğüyle anlatılan öykülerde kadın-erkek ilişkileri, evliliklerde yalnız kalan tarafların durumları, kilisenin ideolojilerine eleştiriler, karar verilmesi gereken durumlar karşısında cesurluklar, zaman zaman açık ifadelerle anlatan konular barındırır.

İtalyan Edebiyatında Düz Yazının Babası Boccaccio Kimdir?

Modern hikaye anlatıcılığının babası olarak da bilinen Giovanni Boccaccio, Floransa’da büyüdü, çocukluğunu babasıyla geçirdi, onun kaybını ardından yeni hayat arayışlarında farklı şehirler deneyimlerken veba salgınına şahit olunca bu ölümler onu fazlaca etkiledi ve bunu Decameron için kullandı. 1350 yıllarında Decameron sayesinde dünya edebiyatında “ilk hikaye anlatıcısı” olarak ün saldı. Petrarca ile yakın dostluğu oldu ve onun teşvikiyle Yunan ve Latin edebiyatına yöneldi. Ses getiren diğer eseri ünlü kadınların biyografisinden oluşan ‘De Mulieribus’i sundu. Hümanizm’i benimseyen yazar, insanın doğasını, duygularını doğallıkla eserlerinde ve anlatımlarında bir gerçeklik içinde, cesurca gösterdi.

Birinci Gün Öyküleri

“ O’nun harikulade işlerinden biriyle başlamak niyetindeyim; böylece hikayeyi dinledikten sonra tıpkı değişmeyen şeylere tutumumuz gibi, O’na olan umudumuz da pekişmiş ve adı daima yüceltilmiş olacak.”

Her birinin kendince uygun bulduğu bir hikayeden oluşan anlatımlar birinci günün ilk anlatıcısı Pampinea ile başlar. Konular çoğunlukla din adamlarının fikirlere müdaheleleridir. Ser Cepparello adlı bir noter, günah çıkarırken yalanlarla bir pederi kandırıp hayat boyu kötü biri olmasına rağmen ölümünden sonra aziz sanı kazanarak San Ciappeletto adıyla anılır. Rahip tarafından onun inancına ve saflığına dair nice örnekler sıralanmasıyla insanlar onu yücelterek azizliğe erdirir. Günün başka bir önemli hikayesi ise Yahudi olan birinin Paris’e dönüp hristiyan olmasıdır.

İkinci Gün Öyküleri

“Değerli hanımlar, başkalarına oyun etmeye kalkanlar, bilhassa hürmet edilmesi gerekenleri alaya alanlar çoğu zaman kendi çukurlarını kazarlar.’’

İkinci gün hikayeleri Filomena öncülüğünde başlar, yalan söylemek ağırlıklı kıssalar hakimdir; kötürüm numarası yapıp bir azizin huzuruna çıkınca iyileşeceğini göstermeye çalışan sahtekar bir hizmetkarın son anda ipten kurtulması anlatılır. Devamında Belçika’da bir liman kentinin kontu, haksız yere suçlanıp sürgüne gönderilince dönüşünde Fransa Kralının ordusunda seyis olarak çalışır ve bu davranış onun aslında suçsuz olduğunu kanıtlar, böylelikle eski saygınlığına kavuşur.

Üçüncü Gün Öyküleri

“Sağduyudan yoksun kimseler, kendi iyilikleri adına hiç bilmemelerinin daha hayırlı olacağı bir durumla karşılaşmayagörsünler, ne pahasına olursa olsun bildiklerini herkese ilan etmeye kalkarlar.’’

Neifele’nin kraliçeliğinde başlayan üçüncü günde konular daha çok aşk yerine arzunun, kadın erkek ilişkilerinin, aşk temasıyla cinselliğin birleştiği düşünceler üzerine kuruludur.

Dördüncü Gün Öyküleri

“Ne başka bir yol var ne de avuntu
Yalnızca ölüm paklar bu acılı ruhu
Ey aşk hemen şimdi bana ölüm bahşet “

Filastrato’nın krallığıyla başlayan günde konu ağırlıkla sonu hüsranla biten aşklar anlatılır. Bir hikayede Salerno prensi Tancredi, kızının sevdiğini öldürtür, kalbini altın bir kupada kıza gönderir, kız kupadaki kalbin üzerine zehirli su döker ve suyu içerek ölür. Başka bir hikayede soylu bir adamın kızı, komşusu bir gence aşık olur, ona gördüğü rüyayı anlatır ve hemen kollarında ölür.

Beşinci Gün Öyküleri

“ Oysa benim zihnim onun hükmü altında
Ne arar ne de bulur huzuru bir başkasında ’’

Decameron’un beşinci günü hikayelerinde birtakım şanssızlıkların, kazaların ya da belaların ardından mutluluğa kavuşan sevdalıların anlatılacağı konular vardır. Fiammetta’nın kraliçeliğinde başlayan anlatımlardan birinde, yoksulluğundan dolayı sevdiğine kavuşamayan Comito’nun öldürüldüğünü duyan Gostanzo, karamsarlığa kapılıp bir sandala biner ve sürüklenerek geldiği bir şehirde sevgilisinin yerini öğrenir, onun karşısına çıkar.

Altıncı Gün Öyküleri

“ Ey aşk, kurtulabilirsem eğer senin peçenden
Eminim, bir daha başka kapana kısılmam ben.’’

Elissa’nın kraliçeliğinde başlayan altıncı gün, manalı sözlerle iğnelenip bunun acısını çıkartanların ya da yerinde bir cevapla kıvrak bir zekayla, kendini tehlikelerden, zarara uğramaktan, küçük düşmekten kurtaranların hikayeleri anlatılır. Birinde, salgın sebebiyle kocasını kaybeden alımlı, genç bir kadının Floransa psikopozunun münasebetsiz çıkışını hazırcevaplığıyla susturması anlatılır. Bir diğerinde insanların dış görünüşlerini küçümseyen yeğeni Cesca’nın, onların çirkinliğini görmemek için dışarı bile çıkmak istemediğini söylemesi üzerine, yeğenine, eğer çirkin görünüşlerden söylediği kadar hazzetmiyorsa, aynaya bakmamasını tavsiye eder.

Yedinci Gün Öyküleri

“ Vah benim hüzün dolu ömrüme!
Kasvetli bir ayrılığın beni savurduğu güne,
Artık dönebilir miyim daha eskiye? ’’

Yedinci gün öyküleri, kaçışları sonunda yakalanıp yakalanmadıklarına aldırmadan, aşk uğruna kadınların ve erkeklerin ettikleri hinlikler Dioneo krallığında anlatılmaya başlanır.

Sekizinci Gün Öyküleri

 

“ Ey aşk! İyiye, neşeye, işveye
Doyasıya varıyorum sayende
Mutluyum yanarken ateşinde ’’

Günlerin sonuna yaklaşırken sekizinci gün, kadın erkek fark etmeksizin herkesin her gün birbirine ettiği hinliklerin anlatıldığı bir gün olur. Bir hikayede üç ressamın birlikte tılsımlı bir taşı aramak için Mugnone Nehri‘nin kıyısına gittiği ve içlerinden birinin taşı daha yüksek ihtimalle bulmuş olmak için bir dolu taşı evine yığdığı ama yaptığı açıkgözlülüğü itiraf edince işin aslında hiçbirinin tılsımlı taş olmadığı anlatılır. Başka bir hikayedeyse bir liman kentine mal getiren bir tüccarın, uyanık Sicilyalı bir kadın tarafından mallarının elinden alınması ve sonrasında kadının yine malları ustalıkla elinden alacağını bildiği için su, çaput gibi değeri az malları yüklü mal getirmiş gibi yaparak ona ucuza satması anlatılır.

Dokuzuncu Gün Öyküleri

“ Dikenli güllere ve beyaz zambaklara
Beyaz, sarı, kırmızı, çiçeklere baka baka
Yürürüm yemyeşil ovalar boyunca;
Her gördüğümü onun yüzüyle kıyaslarım
Beni aşkla tutanım, daima saracak olanım
Gönlünü etmek dışında yok bir amacım…’’

Sona yaklaşırken Decameron öykülerinde, gençlerin keyfi bir hayli yerindedir. Ağır aksak adımlarla şarkılar söyleye söyleye, birbirleriyle şakalaşarak bahçede dolanıp yine hikayelerin anlatıldığı yerde toplanırlar. Emilia bu güne öncülük edecektir. En farklı hikayelerden birinde, zengin bir evin yardımcılığını yapan Calandrino’ nun genç bir kıza aşık olunca bir muska hazırlatıp kıza değdirir, kız peşinden gelir.

Onuncu Gün Öyküleri

“ Yetiyorsa neşesi gençliğin, hünerin, edebin
Ya da kıymetli erdemin, cesaretin, maharetin
Ya da gözü pekliğin, süslü sözlerin, zarif işlerin…”

Sonuncu günde anlatılanlar, sona yakışır anlatımlarla, gönül meselelerinde ya da diğer her gönül işinde eli açık, gönlü yüce davrananların anlatıldığı hikayeler olur. Emilia’nın anlattığı hikayede bir kadın sevdiği adamdan ocak ayında sanki mayıs ortasıymış gibi güzel bir bahçe isterken karşılığında ona bir söz verir, adam da bir büyücüyle anlaşarak kadının istediğini yapar. Kadın onun için yapılan bu cömertliği duyunca sözünden vazgeçer.

Decameron öyküleri işte bunlar gibi öğüt veren, bir çıkarımda bulunan, gerçeğe çok yakın hatta bazı konuları gerçek olan, çaresiz geçen zamanlar içinde insan aklının daha iyi gelişmesine de katkı sağlamış çok verimli bir öykü dizilimi…


Kaynakça:
Boccaccio. G. (2020) Decameron. İstanbul: Alfa Yayınları, 2019.

 

spot_img

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Çocukluk Travmaları: Belirtileri, Sonuçları ve Çözüm Yolları

Çocukluk döneminde yaşadığımız olaylar karşısında hissettiğimiz duygular ve düşündüğümüz düşünceler travmalar doğurabilir. Peki, bu travmaların belirtileri, sonuçları ve çözüm yolları nelerdir?

Söylenti Radarında Bu Ay: Sombr

"back to be friends" şarkısıyla zirveye tırmanan genç sanatçı Sombr'ın müzik serüvenine yakından bakalım

Sevmek Zamanı Filminden Unutulmaz Replikler

Halil'in boya yapmak için gittiği bir evde gördüğü resme aşık olmasıyla gelişen olayları konu alır.

2025 Gen Z Protestoları: Nepal, Fas ve Türkiye Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz

2025’te Türkiye, Fas ve Nepal’deki Gen Z protestoları, dijital dayanışma, özgürlük ve adalet talepleriyle yeni bir küresel siyasal uyanışın simgesi haline geldi.

Keşfetmemiz Gereken Yazarlar: Truman Capote

Başarı ve parıltılı bir hayatın ardında yalnızlığını saklayan bir deha. Zamansız eserleri ile Truman Capote.

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Editor Picks