David Le Breton tarafından kaleme alınan Hayatı Yürümek, yürümek eyleminin kelime anlamından çok daha ötesine giderek bir yaşam biçimi olarak ele alındığı şahane bir kitap. Antropolog ve sosyolog olan ve yürümek hakkında bu kitabından önce iki kitap daha kaleme alan yazar, felsefi ve şairane satırlarla okuru yalın bir maceranın da içine dahil ediyor. Farklı yazarların yürümek üzerine sözlerine ve kitaplarından satırlarına da yer veren David Le Breton, kendi deneyimlerini ve değerlendirmelerini de çok güzel bir şekilde okuyucu ile buluşturuyor.

- “Her yolculuk, var olmanın bir tür apansız kabulleniş ve kendinden geçişle gerçekleşeceği bir yer arayışının parçasıdır.” (s.9)
- “İnsan ne yürümekten ne de kalemini sayfanın üzerinde gezdirmekten usanıyor.” (s. 10)
- “Birlikte yürümek, konuşmaya, başkalarına açık olmaya bir övgüdür. Yalnız yürüyen ise tek bir yerdedir, olaylara açık, hayallere dalmış, sonsuz bir içsel diyalog içindedir.” (s. 14)
- “Yürümek mekânı olduğu kadar zamanı da deneyimlemektir.” (s. 26)
- “Yürürken varmak değil, adım adım yol almak önceliklidir. Her adımın kendince önemi vardır. Yürüyüşçü varma kaygısı taşımaz, mecburi bir varış noktası yoktur.” (s. 29)
- “İnsanın kökü yoktur, onu istediği yere götüren bacakları vardır. Kök fikri bitkiseldir, insanlık hiçbir zaman hareketsiz kalmamıştır, hareket etmeyi asla bırakmaz. Hareketsizlik insani olana aykırıdır, nasıl ki vücut onun durumuysa yürümek de onun alanıdır.” (s. 33)
- “Kişisel tarihimiz sayısız yürüyüşümüzün tarihidir.” (s.34)
- “Hayatlarımız, gerçekleştirdiklerimizden ziyade kaçırılan fırsatlardan oluşur. Tüm seçimler bir fedakarlıktır, bir başkası yerine o patikayı, pek vaatkar görünen diğerinden ziyade o yönü seçmeye karar vermekle ne kaybettiğinizi veya kazanacağınızı asla bilemezsiniz.” (s. 40)
- “Tüm yürüyüşler birkaç ay sürecek olanlar bile ilk adımla başlar. En zoru da odur çünkü bu adım ardında, o tanıdık yerlerde bıraktığı rahatlıkla kaplıdır hâlâ ve maceraya atılabilmek için kendini bundan sıyırması gerekir.” (s. 47)
- “Dünyada kavranması gereken neyin sürdüğü değil, neyin geçtiğidir çünkü her şey başkalaşımdır. Tamamlanmamışlık insanlığın durumudur ve bir olayı yaşandığı sırada kavramak, onu durdurmak için değil, onunla beslenmek için zamanın içinde akmanın bir yoludur.” (s. 58)
- “Her şey bir sevinç kaynağıdır çünkü her şeyin bir çözümü vardır ve yol yürüyenin hep önünde uzanır. Yürümenin kendisi yürüyüşçünün çaresidir.” (s. 60)
- “Buda, İsa, Muhammed, her şeyden önce yayan gezen, yalnızca bedenlerine teslim olan ve sözleri, gezintilerinin ve başkalarıyla olan karşılaşmalarının ritmine yayılan insanlardır.” (s. 63)
- “Her yürüyüş bir gezinti olarak başlar fakat gerektirdiği yoksun kalma hali, aralıksız tefekkür artık sıradanın zamansallığının himayesinde olmayan, bambaşka bir dünyayla karşı karşıya geliş sebebiyle günler içerisinde gitgide bir hac yolculuğuna dönüşür.” (s. 70)
- “Yolun gerçeği yolda değil, yürüyenin zihnindedir. Onu katedenlerin sayısı kadar hakikat içerir.” (s. 71)
- “Patikalara ya da yollara düşen erkek ya da kadın artık aynı kişi değildir, kendinin daha mutlu bir versiyonuyla tanışmak için eski işaret noktalarından kendini silmiştir, kimliğinden ileri gelen onu sayısı sorumluluğun içine hapseden zorlamalardan bir süreliğine vazgeçer.” (s. 81)
- “Yürümekle kazandıklarımız çoğunlukla tarif edilemez, bakışlara işleyen ışığı ya da uzun bir yürüyüşün ardından ya da yol üstündeyken size kucak açan bir yerin verdiği o bariz hissi dile getirmekle kelimeler kifayetsiz kalır.” (s. 89)
- “Yürüyüş, dünyayla kavuşmalara vesile olur.” (s. 119)
- “Bir yürüyüş her zaman en az üç zaman boyutu gerektirir: önce onu hayal ederiz, tamamlarız ve ardından hatırlarız, anlatırız. Bittiğinde bile hafızamızda ve onu konu edindiğimizde hikâyelerde sürer gider.” (s. 147)
Le Breton, David. Hayatı Yürümek Sakin Bir Mutluluk Sanatı. İstanbul: Sel Yayıncılık, 2021.


