David Fincher’ın Karanlık Oscar’ı: Mank

Batuhan Amaç
Batuhan Amaç
İyiler ilk görüşte tanınmaz.
spot_img
spot_img

David Fincher, 2003 yılından beri aklında olan projesini, 2020 yılında Mank filmi ile beyaz perdeye taşıdı. Mank filminin senaryosunu, 2003 yılında hayatını kaybeden babası Jack Fincher tarafından kaleme alınmıştır. Film; tarihin en iyi filmleri kategorisinde yer alan Citizen Kane’in senaryo yazım sürecini, Amerika’nın 1930’lu yıllarını, siyasetin çemberinde git gel yaşayan Hollywood’u, hiciv ustası ve alkolik senarist Herman J. Mankiewicz’in gözünden iğneleyici bir dil ile aktarmaktadır.

 

David Fincher / Mank / Biyografik – Dram / Netflix

‘‘Tüm dünya bir sahne olduğunda belki sen de onların Shakespeare’i olursun.’’

Film; Herman’ın trafik kazası sonucunda bir odanın içerisinde geçen senaryo yazma sürecine adım atmasıyla başlıyor. Bu süreç; Herman’ın ve Hollywood’un içinde bulunduğu durumu, geçmişe dönerek ikili bir anlatımla gerçekleşiyor. David Fincher’ın bu anlatım tarzını birçok filminde (The Social Network, Fight Club) görüyoruz.

David Fincher, filmi kendi içinde iç ve dış çekim olarak ikiye ayırdığını görüyoruz. Herman’ın, bir yandan odasında yardımcısı ile birlikte senaryosunu yazmaya çalışırken, diğer yandan da Hollywood’un hâlâ değişmediğinin sinyallerini ve içinde bulunduğu durumun 1930’lu yıllarda da böyle olduğunu, Herman’ın hayatı üzerinden göstermeyi tercih ediyor. Herman’ın, senaryoyu yazma sürecinde yardımcı olan çalışanını ve evin hizmetçisi ile birlikte şehirden uzak bir çiftlikte kaldığını görüyoruz. Bu iki yardımcısının da hayatları hakkında bilgiler ediniyoruz. Hizmetçisinin, dönemin Almanya’sından Herman’ın getirdiğini, senaryo yazma konusunda yardımcı olan kişinin de kocasının asker olduğunu öğreniyoruz. Dönemin durumunu ele aldığımızda; bir yandan yükselmekte olan Nazi Almanya’sı ve Hollywood’un içinde dönen siyasal oyunların olduğunu görüyoruz.

David Fincher, Hollywood’un içinde bulunduğu durumu, 1929 ekonomik krizi ile anlatıyor. İşsizliğin artması, film stüdyolarının başka bir eyalete geçirilme gibi durumların olduğunu dile getiriyor. Bütün bu sürecin temelinde siyasal işlerin olduğunu görüyoruz. Tüm bu süreçlerin ortasında Herman’ın senaryo yazma sürecinin nasıl başladığına tanıklık ediyoruz. David Fincher, bizi, Herman’ın geçmiş yıllarda Hollywood’un içinde yaşadığı sorunlara götürüyor. Herman’ın alkol bağımlılığı ve hicivli bir dile sahip olmasının başına açtığı sorunları, hayatında yazdığı en iyi yazısı olan Yurttaş Kane’i yazarken çektiği zorlukları göstermekle birlikte, Herman’ın Hollywood’un içindeki hayatına tanıklık ediyoruz. Bir kişinin iki ayrı yerde olması imkansızken, sinema sayesinde bunun mümkün olduğunu söyleyebiliriz.

 

‘‘Gelecek sesli filmlerin… Sözleri, onları dile getirecek insanlara ihtiyaç duyacak.’’

Filmin anlatıldığı dönem, sessiz sinemanın sonları ve sesli sinemanın başladığı dönemi de ele almaktadır. Herman’ın yazmakta olduğu senaryo, 1941 yılında Orson Welles tarafından çekilen Citizen Kane filminin sürecini aktarmaktadır. Herman’ın dönemin zor şartları altında bu senaryoyu yazdığını, bu işi aldığında filmde adının belirtilmeyeceği gibi şartları kabul ettiğini öğreniyoruz. Senaryo yazımı tamamlandıktan sonra Herman, bu fikrinden vazgeçiyor ve durumu Orson Welles’e iletiyor. İkili arasında yaşanan tartışmanın sonucunda Orson Welles’in sergilediği davranış, Herman’ın senaryoya ekleyebileceği bir sahneye yol açıyor. Bu sahne dışında Herman ve Welles’i başka hiçbir sahnede görmüyoruz. Aslında filmin en önemli sahnesinin bu sahne olduğunu fakat Citizen Kane filmini izlemeden, Mank filmini izlediğimizde bu sahnenin önemi anlamayabiliriz. Sessiz sinema döneminde filmler çekildikten sonra sahneler arasına alt yazı eklenebildiği için senaryonun çok fazla önemli olmadığını, diyalogların eklenmesiyle birlikte bu durumun eskide kaldığını görüyoruz.

Citizen Kane filminin sonunda; Kane’in eşi tarafından terk edilince, dağılan otoritesi sonucunda çılgına dönmesini, Herman’ın senaryoda adının yazmasını istedikten sonra Orson Welles’in çıldırdığı andan geldiğini söyleyebiliriz. Bir film, her zaman onu çeken yönetmenle anılmıştır. Bu durumun hâlâ günümüzde de geçerli olduğunu fakat senaristlerin o döneme göre haklarının daha korunaklı olduğunu söyleyebiliriz. David Fincher ise bu durumu; Orson Welles’in, Herman’ın isteğini kabul ettiğini ve filmin sonunda Herman’ın Oscar kazandığını göstererek noktalıyor.

Mank filmi; David Fincher’ın karanlık Hollywood’u olmakla birlikte hâlâ Oscar kazanamamış olduğunu, bu durumu Herman karakteri üzerinden dile getirdiğini söyleyebiliriz.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.