David Bowie Albüm İncelemesi: Bir Rock Mitinin Yükselişi ve Düşüşü

Editör:
Gizem Yürük
spot_img

David Bowie, 20. yüzyılın en iyi modern sanatçılarından biri olarak değerlendirilir. Özellikle 70’ler, 90’lar ve 2010’larda yaptığı çalışmalarla öne çıkan Bowie‘yi tek bir kalıba sığdırmak zordur; sık sık değiştirdiği dış görünüşü ve rock, glam rock, pop rock, new wave, grunge gibi bir çok türe olan katkısı onu popüler müziğin ikonu haline getirmiştir.

“The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars” albümü Bowie’nin belki de en yaratıcı ve kült döneminde ortaya çıkmıştır. Bu yazımızda sizlerle adeta bir kültürel miras niteliği taşıyan bu albümü inceleyeceğiz. Keyifli okumalar ve dinlemeler dileriz!

Ziggy Stardust ve Trajik Hikâyesi

Starman – David Bowie, pinterest.com

Kısaca “Ziggy Stardust” olarak anılan “The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars” albümü 6 Haziran 1972’de yayınlandı. Albümün yapımcılarının (David Bowie ve Ken Scott) ilk amacı ortaya bir konsept albüm çıkarmak değildi. Hikayenin büyük bir kısmı albüm kayıtları tamamlandıktan sonra yeniden yazılan parçalarla birlikte son halini aldı ve ortaya Bowie‘nin en büyük eserlerinden biri çıktı.

“Ziggy Stardust, en başta bir konsept albüm olarak düşünülmedi. Bir sürü şarkı kaydediyorduk; bazıları birbirine uydu, bazıları uymadı.”

– Ken Scott

Albüm, biseksüel ve uzaylı bir rock yıldızı olan Ziggy Stardust‘ın trajik hikâyesini anlatır. 11 parça aracılığıyla dinleyiciye ulaşan bu hikâye, aşk ve depresyon gibi temalar içerir. Hikâyesi her bir parçada ustalıkla işlenmiş olan Ziggy Stardust, aynı zamanda David Bowie‘nin ikinci bir kimliğidir. Bowie, toplumsal normlara uymayan bir karakterin metaforunu ortaya koymanın yanı sıra, cinsiyet rollerini yıkmaya oynayan tarzı, aşırıya kaçan sahne performansları gibi kendisiyle özdeşleşmiş unsurları da Ziggy Stardust’a akıtır.

David Bowie, mojo4music.com

Harap olmaya doğru giden dünyayı uzaydan izleyen Ziggy, müziğiyle insanlığı kurtarmak için dünyaya iner. Ziggy her ne kadar hayranlarının kalbini kazanmayı başarsa da kendi egosu onun zarafetini zedeleyecek bir element haline gelir.

1. Five Years

Müzik dünyasının en iyi açılış parçalarından biri olan Five Years, albümün sunduğu hikaye ve konsepte etkileyici bir giriş yapıyor. Dünyanın bilinmeyen bir tür felaketle sonunun gelmesine sadece beş yılının kaldığı haberiyle başlayan şarkıda, anlatıcının fark ettiği ilk şey iç çeken annelerdir.

“Pushing through the market square
(Şehir meydanındaki kalabalığı ite-kaka ilerliyordum)
So many mothers sighing (Sighing)
(Birçok anne iç çekiyordu)
News had just come over
(Haber daha yeni yayılmıştı)
We had five years left to cry in (Cry in)
(Ağlayacak beş yılımız kalmıştı)

Sözlerin ilk satırlarında karşımıza çıkan bu anneler, şarkının kolektif umutsuzluk temasına bir zemin hazırlıyor; küçük çocuklar için onları karşılaşabilecekleri her türlü kötülükten koruyacak kişi anneleridir. Annelerin soğukkanlılıklarını kaybedip korkuya kapılması gerçekten sona gelindiği mesajını veriyor. Şarkının geri kalanında kitlelerin bu habere verdiği çeşitli tepkiler betimleniyor ve panik duygusu giderek artırılarak dinleyiciye işleniyor. Toplumda oluşan paniğin onları sürüklediği mani anları detaylı bir şekilde tarif ediliyor.

Şarkı, anlatıcının dramatik bir şekilde kalan beş yılı vurgulamasıyla sonlanıyor. Gittikçe dengesizleşerek adeta bir çığlık gibi duyulan vokaller ve yoğunlaşan müzik psikolojik bir çöküş anını bizlere sunuyor.

2. Soul Love

Soul Love, Five Years ile ortaya çıkan yoğun ve umutsuzluk dolu atmosferi yumuşatır. Adından da anlaşılacağı üzere şarkı kısaca aşk hakkındadır. Ziggy insanların birbirine duyduğu farklı aşk biçimlerini gözlemler ama duyulan bu aşkı direkt olarak yüceltmez; arka planda bir farkındalık hakimdir.

Soul Love, hikayenin spesifik bir kısmını anlatmaz. İnsanların birbiriyle paylaştığı sevgi Ziggy’nin motivasyonu haline gelir ve onu müziğiyle insanları kurtarmaya iter.

“Stone love, she kneels before the grave
(Taştan bir aşk, mezarın önünde diz çöküyor)
A brave son, who gave his life to save the slogan
(Sloganı kurtarmak için hayatını veren cesur bir evlat)
That hovers between the headstone and her eyes
(Mezar taşı ile gözleri arasında dolaşıyor)
For they penetrate her grieving”
(Çünkü onlar onun acısını delip geçiyor)

3. Moonage Daydream

Albümün ilk iki şarkısında da bahsi geçen anlatıcının Ziggy Stardust olduğunu biliyorduk ama Moonage Daydream, Ziggy’nin bir ‘anlatıcı’ başlığından sıyrılıp somutlaştırıldığı şarkıdır. Yani şarkı bir tür karakter tanıtımı rolü üstlenir.

Ziggy kendisini vahşi bir timsah olarak tanıtır. Şarkıda uzaylılar ve bilim kurgu ile ilgili çeşitli referanslar vardır. Bu durum da Ziggy’nin bir uzaylı olduğu düşüncesini kanıtlar. “Uzaylı bir istilacı” olarak dünyaya inen Ziggy, tehditkar ama bir o kadar da ilgi çekici bir figürdür.

“Keep your ‘lectric eye on me, babe
(Elektrik gözlerini üzerimde tut bebeğim)
Put your ray gun to my head
(Işın tabancanı başıma koy)
Press your space face close to mine, love
(Uzay yüzünü benimkine yaklaştır, sevgilim)
Freak out in a moonage daydream, oh yeah!”
(Ay çağındaki bir hayalde çılgına dön)

Şarkıda sık sık tekrar eden “elektrik gözler”, David Bowie‘nin Ziggy Stardust olarak sahneye çıktığında kullandığı ikonik lenslere bir atıftır. Her ne kadar Ziggy, “elektrik gözlerini” kadınları baştan çıkarmak için kullanıyor olsa da gerçek aşkı bulma konusunda sorun yaşıyor gibi görünüyor:

“Don’t fake it, baby, lay the real thing on me”
(Numara yapma bebeğim, bana gerçek olan şeyi ver)

Soul Love‘da duyulan jazz esintilerinin ve yumuşak tınıların aksine Moonage Daydream saf bir rock’n’roll örneğidir. Rock’n Roll bilim kurgu ve glam müziğin estetiği ile birleşir ve fütüristik bir patlamayla rock miti Ziggy Stardust dinleyiciye sunulmuş olur.

4. Starman

Albümün tanıtılması adına yayınlanan ilk tekli olan Starman, aynı zamanda David Bowie‘nin kariyerindeki en ikonik ve etkili şarkılardan biri olarak değerlendirilir. Bu şarkıda dinleyiciye gece vakti radyosunu dinleyen yaşlı bir kadının perspektifi sunulur; Ziggy’nin müziğinin her yerde olduğu mesajı verilir.

“He told me
(Bana söyledi)
Let the children lose it
(Bırakın çocuklar kendini kaybetsin)
Let the children use it
(Bırakın çocuklar kullansın)
Let all the children boogie”
(Bırakın çocuklar çılgınca dans etsin)

Şarkının nakarat kısmı ise bilinmez bir felakete doğru giden dünyada bulunan toplumun umudu olarak Ziggy‘i gösterir. Ziggy’nin izole yaşamı onun dünyayı kurtarma yollarından biri olarak görülür. Dış dünyadan gelen bir uzaylı fikri bir tehdit olarak algılanmaz, aksine, özellikle nakaratın son kısmında insanların Ziggy’den korkmadığı, dünyada yalnız olmaktansa onunla dans etmekten mutlu olduğu açıkça belirtilir.

Adeta bir rüya gibi olan kapanış kısmı, tasvir edilen felakete karşı duyulan beraberlik ve umudu vurgular.

5. It Ain’t Easy

Albümün beşinci şarkısı olan It Ain’t Easy aslında Ron Davies‘in şarkısının yeniden yorumlanmış versiyonudur. Birçok kişi tarafından Ron Davies’in Ziggy Stardust karakterinin ardında yatan birincil ilham kaynağı olduğu öne sürülüyor. Bu durum düşünüldüğünde bu parçanın albüme öylesine konulmadığı oldukça aşikar.

It Ain’t Easy, albümde glam rock ilhamını en yoğun şekilde taşıyan parçadır. Albümdeki diğer şarkıların sözleriyle tam olarak paralel değildir fakat hikayenin geneliyle bütünleşir. Şarkıya getirilen en yaygın yorum, Ziggy‘nin dünyaya bir kez daha yakından baktığı şeklindedir. Toplum tarafından benimsenen Ziggy, bir dağın tepesine çıkar ve denize doğru bakar. Bu, onun insanlıkta gördüğü potansiyelin timsalidir.

Bunun yanı sıra, Ziggy’nin şehre dönerken gördüğü tek şey insanların yok edici doğasıdır. Nakarat kısmında tekrar tekrar yeryüzündeki gerçekliğin ve insan zihninin dünyayı kurtarmayı zorlaştırdığını vurgular. Aynı zamanda, bu nitelikler cennetin ulaşılabilirliğini de azaltacaktır.

“It ain’t easy, it ain’t easy
(Kolay değil)
It ain’t easy to get to heaven when you’re going down”
(Aşağı doğru giderken cennete ulaşmak kolay değil)

6. Lady Stardust

Lady Stardust androjen bir karakteri tanımlar. İnsanlığın kusurlarını fark etmeye başlayan Ziggy, ilk dizelerde görünüşünden dolayı kendisiyle nasıl dalga geçildiğini anlatır. Feminen giyinimi ve ayrıntılarla bezenmiş makyajı insanlar tarafından kabul görmez. Toplum, Ziggy’nin hem bir uzaylı hem de ‘farklı‘ olduğu fikrine geri döner. Şarkıda Ziggy görünüşünün yanı sıra kendisinden ”Lady Stardust” olarak bahsederken erkek zamirlerini de kullanır:

“People stared at the makeup on his face
(İnsanlar onun yüzündeki makyaja baktı)
Laughed at his long black hair, his animal grace
(Onun uzun siyah saçlarına, hayvani zarafetine güldüler)
The boy in the bright blue jeans jumped up on the stage
(Açık mavi kotlu çocuk sahneye atladı)
Lady Stardust sang his songs of darkness and disgrace”
(Lady Stardust onun karanlık ve rezillik hakkındaki şarkılarını söyledi)

Albümün yayınlandığı dönemde homoseksüellik tedavi edilmesi gereken bir tür hastalık olarak görülüyordu. Bowie‘nin kişisel hayatındaki tarzı ile beraber Ziggy Stardust olarak sahneye çıktığı zamanlardaki imajı da göz önünde bulundurulduğunda, Lady Stardust dönemin izolasyon ve kabul görmeme algısını da yansıtır.

Bütün bunlara rağmen Ziggy, sahneye çıkıp şarkı söyleyecek özgüvene sahiptir. Şarkıda sıkça tekrar eden “He was alright (O iyiydi)kısmında güvence ve rahatlık duygusu hakimdir. Toplum normlarına açıkça karşı çıkar.

Ek olarak, Lady Stardust, T. Rex grubunun kurucusu Marc Bolan‘a bir övgü niteliğindedir. Bowie‘nin yakın arkadaşlarından biri olan Bolan, hem müzikal hem sanatsal anlamda Bowie için bir ilham kaynağıdır.

7. Star

Star, bir ”yıldız” olmanın sadece David Bowie‘ye özgü olmaksızın birçok müzisyenin üzerindeki etkisi hakkındadır. Bu etki, Ziggy Stardust üzerinde de oldukça net bir şekilde görülür: Ziggy dünyayı değiştirebileceği konusunda neredeyse emindir ve bunun nedeni bir rock yıldızı olmasıdır. Egosu onu yavaş yavaş ele geçirmeye başlar, kendisini açıkça yüceltir.

“I could make it all worthwhile as a rock and roll star”
(Bir rock yıldızı olarak her şeyi değerli hale getirebilirim)

Müzik, Ziggy‘nin bir “kurtarıcı” olarak nitelendirilmesine neden olan şeydi, müziğiyle dünyayı kurtaracaktı. Ne var ki, benmerkezci bir yaklaşımı benimser ve müziği daha çok şöhret, para ve kadına ulaşmak için bir aracı kullanmaya başlar. Star, alt metninde Ziggy’nin hikayenin devamında karşılaşacağımız düşüşüne dair esintiler de taşır.

8. Hang on to Yourself

İlk olarak Arnold Case adı altında 1971 yılında yazılan şarkı, beklenilen başarıyı gösterememişti. Bowie, şarkının Ziggy’nin hikayesine uyduğunu fark edince şarkının üzerinde biraz çalışarak Hang on to Yourself adıyla Ziggy Stardust albümüne dahil etti.

Hang on to Yourself, bir rock yıldızının aşırıya kaçan yaşamını anlatır; peşine takılan hayran kızlar, bir anlam ifade etmeyen cinsel ilişkiler ve uyuşturucu… Hızlı bir tempoda duyulan gitar tınıları dinleyiciyi bu yaşam tarzının ortaya çıkardığı atmosfere sürükler.

İkinci dizede Ziggy’nin grubu The Spiders From Mars ile tanışırız. The Spiders From Mars 70’lerin başında Bowie‘nin destek grubuydu:

“You’re the Blessed, we’re The Spiders From Mars”
(Kutsandın, biz The Spiders From Mars’ız)

Aynı zamanda şarkı, bir yandan Ziggy‘nin hikayesini işlemeye devam ederken Bowie’nin kişisel hayatına da ışık tutar. Turlara çıkmaya başladığı dönemde uyuşturucu bağımlılığı olan Bowie‘nin durumu bir dönem öyle kötü bir hal almıştı ki çevresindeki herkes bu bağımlılıktan kurtulmadığı takdirde öleceğinden emindi.

9. Ziggy Stardust

Albümün en öne çıkan parçalarından biri olan Ziggy Stardust, The Spider From Mars grubunun perspektifindendir. Şarkının ilk dizelerinde Ziggy’den üçüncü kişi olarak bahsedilir.

Ziggy‘nin popülerliği arttıkça The Spider From Mars grup liderlerinin gölgesinde kalmaya başlar ve bu durum onları çatışmaya sürükler. Sürekli bir arada oldukları için şarkıda Ziggy’nin grup tarafından net betimlemeleri vardır.

Grup, Ziggy’nin egosununun onu daha da ele geçireceğini ve kendilerine bir yer kalmayacağından endişelidir.

“So, where were the spiders”
(Peki örümcekler neredeydi?)

Eski halinden eser kalmayan Ziggy ile müzik yapmaya devam etmenin onun egosu altında kaybolmak demek olduğunun farkında olan The Spiders From Mars üyeleri dağılır. Ziggy’i izolasyonu ve güvensizlikleriyle baş başa bırakırlar ve Ziggy’nin zedelenmiş mental sağlığı bu parçada ilk kez bu kadar net bir şekilde ifade edilir.

10. Suffragette City

Ziggy, The Spiders From Mars‘ın dağılmasıyla birlikte iyice yalnız hissetmeye başlar ve içine düştüğü bu boşluk hissinden anlamsız cinsel ilişkilere girerek ve uyuşturucu ile kurtulmaya çalışır. Suffragette City, bu bağlamda Hang on to Yourself ile benzerlik gösterir ama aralarındaki temel fark şudur: Hang on to Yourself’te Ziggy, aşırıya kaçan bir rock yıldızı hayatı yaşar ve bir problemi olduğunun farkında değildir. Suffragette City’de ise kadınlar ve uyuşturucu onun için bir tür tesellidir; bile isteye bunları yapar.

Henry adındaki arkadaşına telefon eder ve hayatından şikayet eder. Bir yandan da aralarındaki iletişimi sürdürmek için yeterli motivasyonu ve zamanı olmadığı gerekçesini öne sürerek onu uzaklaştırır. Aslında Henry de onun için bir tür başa çıkma mekanizmasıdır.

Bütün bunlar Ziggy‘i depresif bir döngünün içine sürükler. Kendisini zararlı biri olarak tanımlar ve içinde bulunduğu durumun geri dönüşünün olmadığını ifade eder.

“Oh, don’t lean on me, man, ’cause you can’t afford the ticket
(Oh, bana güvenme dostum çünkü cezayı ödeyemezsin)
Back from Suffragette City
(Suffragette şehrinden döndüm)
Oh, don’t lean on me, man, ’cause you ain’t got time to check it
(Oh, bana güvenme dostum, çünkü kontrol edecek zamanın yok)
You know my Suffragette City
(Benim Suffragette şehrimi biliyorsun)
Is outta sight
(Görüş alanının dışında)
She’s all right”
(Durumu iyi)

11. Rock ‘n’ Roll Suicide

Albümün kapanış şarkısı olan Rock’n’Roll Suicide dinleyiciye oldukça acıklı bir son sunar. Albümün başındaki parçalarda hissedilen enerji patlamalarının aksine duygusal tınılar duyulur. Rock’n’Roll Suicide, Ziggy‘nin yaşamında olup bitenin melankolik bir yansımasıdır.

Ziggy bu noktada artık kimseyi gözlemlemez, sahneye çıkıp müzik yapmaz; kendisiyle ve düşünceleriyle baş başadır. Geçmişe dönüp baktığında pişmanlık duyar ve depresif bir duygu durumunun içine hapsolmuş haldedir. Ziggy’nin ihtişamlı rock’n’roll yaşam tarzının getirdiği ağırlıkla birlikte sona gelen yaşamına tanıklık ederiz.

“Just turn on with me, and you’re not alone
(Sadece bana açıl, yalnız değilsin)
Let’s turn on and be not alone (Wonderful)
(Hadi açıl ve yalnız olma)
Give me your hands, ’cause you’re wonderful (Wonderful)
(Bana ellerini ver çünkü sen harikasın)
Just give your hands, ’cause you’re wonderful (Wonderful)”
(Sadece ellerini ver çünkü sen harikasın)

Onu kendinden kurtarmaya çalışan seslere rağmen kaderi bir noktada belirsiz kalır ve Rock ‘n’ Roll Suicide, bir tek Ziggy’nin değil, insanların  zaman, yalnızlık ve varoluşlarıyla yüzleşmesini trajik bir şekilde anlatır.

Bu parça sadece tematik olarak bir rock mitinin vedası değil, aynı zamanda Bowie‘nin sahne kişiliği olan Ziggy Stardust döneminin de son bulduğu noktadır.

Ziggy Stardust, rollingstone.com

Glam rock müziğinin oldukça güçlü örneklerinden biri olan The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars albümü hem müzikal bir baş kaldırma hem de içsel bir kırılma noktasının timsalidir. Bowie, Ziggy Stardust karakteri üzerinden izolasyon, şöhret ve çöküş gibi birçok temayı işler. Yer yer döneminin ve dönemimizin esintilerini yansıtarak yayınlandığı dönemden bu yana müzik dünyasının en etkili albümlerinden biri olarak değerlendirilir.


Kaynakça:

  • Öne çıkarılan görsel: Pinterest
  • Lolmasteymaugh, Warner. “The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars | Album Dissection.” The LeSabre, 2024. Web. Erişim Tarihi: 04.11.25.
  • “The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars by David Bowie.” Genius, Web. Erişim Tarihi: 04.11.25.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.