Dario Moreno: Talihsizliğin Pençesinden Kurtulamayan Bir Kariyer

Gökçe Çoban
Gökçe Çoban
- gülmek için hep bir yumuşak G planın olmalı -
spot_img
Editör:
Berrak Akson
spot_img

Dario Moreno, büyük bir İzmir aşığıdır. Çocukluğunda yokluk çekip birçok trajedi ile baş etmek zorunda kalsa da kabına sığmayan kişiliği, kendini yenileyip geliştirme arzusuyla kariyer basamaklarını emin adımlarla tırmanmıştır. Ancak daha sonraları kazandığı ün, onun özlemini çektiği İzmir hasretini dindirmeye yardımcı olmamıştır. İzmir’e gerçekten aşıktır. Öldükten sonra “İzmir, tatlı ve sevgili şehrim. Bir gün senden uzakta ölürsem beni sana getirsinler; fakat mezarıma götürürlerken “öldü” demesinler, “uyuyor” desinler.” diye vasiyet etmiş olsa da maalesef bu isteği gerçekleşememiştir. Günümüzde bile hâlâ sokakları deniz kokan şehir İzmir‘de, Dario Moreno’nun güzel ve sıcak müziklerinin tınısını duyarsınız.

Dario Moreno’nun Hayatı

Bir İzmir aşığı Dario Moreno‘nun, asıl adı David Arugete’dir. 3 Nisan 1921 tarihinde Aydın’da doğan Moreno, babasını trajik bir şekilde kaybetmiş ve küçük yaşta yetim kalmıştır. Babasının ölümünden sonra annesi ve dört kardeşi ile birlikte İzmir’e gelerek, Mezarlıkbaşı semtine yerleşmişlerdir. Babasının ölümünden sonra annesi yeniden evlenmiştir. Annesi evlendikten sonra Dario’yu maddi zorluklar yüzünden Nino De Guerfanos Yetimhanesi’ne vermiştir. Ömrünün ilk dört yılını bu yetimhanede geçirmiştir.

Hayatını kazanmak için birçok işte çalışan Dario, ayak işlerini görmek üzere İzmir’in ünlü avukatlarından Nuri Fettah’ın Kardıçalı İş Hanı’ndaki yazıhanesinde çalışmaya başlamış çalışkan, dürüst ve kendini yenileyen kişiliği ile kısa sürede katipliğe yükselmiştir. Romantik ve çalışkan kişiliği ile kabına sığmayan Dario, Milli Kütüphanede gece yarılarına kadar Fransızca çalışarak kısa sürede Fransızcayı öğrenmiştir. Gitarla tanışması da bu yıllarda olmuş, eline geçen bir gitarla Bahribaba Parkı’nda kendini geliştirmiştir. Şarkı söylemeye, tüm Musevi erkek çocukların görevlerini yerine getirecek kadar büyüdüklerini gösterebilmek için Sinagog’da düzenlenen Bar-Mitsva (13 yaş töreni) törenlerinde Tevrat’tan bölümler söyleyerek başlamıştır. İzmir’in deniz kokan sokakları, Moreno’nun napoliten şarkılarına da ev sahipliği yapıyordu. Moreno’nun, Yahudilerin yüzyıllardır yaşattığı ladino dilinde, egzotik ve romantik şarkıları kendine has yorumuyla daha fazla kişiyle buluşuyordu.

18 yaşına geldiğinde İzmir’de tanınan şarkıcılar arasına giren Moreno, askerliğini 2.Dünya Savaşı sıralarında piyade olarak Akhisar Orduevi’nde yapmıştır. Burada caz orkestrasında solistlik yapmış ve yine Konya ile Adana’daki askeri yerlerde sahne almıştır. Bu dönemde müziğe daha çok bağlanan Dario, askerlikten sonra da sahne almaya devam etmiştir. Moreno, İzmir Kordon’daki Marmara Gazinosu’nda da sahneye çıkmıştır. İzleyicileri arasında annesi Madam Roza’nın da bulunduğu ilk konserini Konak Vapur İskelesi üzerindeki gazinoda vermiştir. Zaman içinde ekonomik durumu düzelen Moreno, annesiyle birlikte Mithat Paşa Caddesi üzerindeki, Karataş semtinde bulunan Tarihi Asansör sokağına taşınmıştır. Sokağın bugünkü adı ise Dario Moreno Sokağı‘dır.

Ünü gün geçtikçe artan Dario, İzmir Palas Oteli’nde sahne alırken yıldızı iyice parladı. Askerliğinden sonra bir süre İstanbul Fenerbahçe’deki Belvu gazinosunda sahne almaya başladı. Bu sırada iki gün için Ankara’da bulunan Bomonti gazinosunda sahne almak üzere Ankara’ya gitti, fakat 2 yıl zorunlu olarak orada kaldı. İki yılın ardından tekrar İstanbul’a dönen Moreno, Fritz Kerten’in orkestrasına solist olarak katıldı. Bu yıllarda kaldığı otelde tesadüfi bir şekilde Orhan Veli ile tanışmıştır.

Yıldız Olma Yolunda İlerleyen Moreno

Dario, Fransa’ya gitmeyi başarmış ve ilk kez Cannes’daki Palm Beach Oteli’nde sahne almıştır. Buradan Paris’e geçen Moreno, Perto del Sol müzikholünde sahne almıştır. Paris’teki ilk yılları başarısızlıklarla geçse de başarıyı yakaladığı şarkı “Jezabe” şarkısı olmuştur. Bu şarkıdan sonra söylediği, “Adieu Lisbon” ve “Cou Courou Cou Cou” isimli kalipsolar (Jamaika kökenli bir dans) yıldızlaştığı ve ününü pekiştirdiği şarkılar olmuştur.

Müzik kariyerinde birçok ünlü şarkıcıyla çalışma şansını elde eden Moreno, dünyaca ünlü Olympia Müzikholü’nde üç hafta star olarak sahne almıştır. 1948 yılında şöhret basamaklarını hızla tırmanmaya “Quizas, Quizas(Kim Bilir Kim Bilir) şarkısını plağa okuduktan sonra başlamıştır. 1951’de, “Jezabel”  ile büyük kitlelere seslenmiştir. 1954 yılına gelindiğinde ise büyük bir yıldız olmuştur. 1957’de “Quand Elle Danse” ve “Adieu Lisbone” radyolarda en çok çalınan şarkılarıydı. Aynı yıl Monte Carlo Radyosu’nda düzenlenen Yıldızlar Yarışması‘nda “Adieu Lisbone” isimli şarkısıyla tam 380 saniye boyunca alkışlanmış ve France Soir gazetesinde o yılın “Ses ve Alkış Kralı” ilan edilmiştir.

Moreno ve Sinema Sevdası

Söylediği şarkıların yanı sıra son moda dans adımları, filmleri, sempatik tavırları ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle insanları neşelendiren Moreno, “mutluluk taciri” lakabıyla anılmıştır. Müzik kariyerindeki başarısının ardından, beyaz perdede 32 filmde rol almıştır. Bu filmlerdeki başarıları Moreno’ya güç vermiştir. Dönemin en ünlü sinema yıldızı Brigitte Bardot ile La Femme et Le Pantin (Kadın ve Kuklası) filminde oynaması sinema dünyasının ilgisini çekmiştir.

Moreno, bir başka yıldız olan Eddie Constantine ile de aynı filmde oynamıştır. Oeil Pour Oeil adlı filmiyle Fransa’da “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülüne layık görülen Moreno’nun, başarıları ve ödülleri arka arkaya gelmekteydi. Kendisini çok sevip hayran olan Türklerin gönlünde Paris’te düzenlenen Latin Amerika Şarkıları Festivali‘nde sergilediği tavırla bir kez daha taht kurmuştur. Dario Moreno, yarışmada Fransa adına yarışmış ve söylediği şarkıyla birinci olmuştur. Ödül töreninde Fransa Ulusal Marşı çalıp bayrağın göndere çekildiği sırada müdahale edip göğsünden çıkardığı Türk Bayrağını göstererek, “Ben Türk’üm, İzmirliyim” demiştir. Kariyerini Fransa’da yapmasına rağmen Türk kimliğini her zaman ön planda tutan, yurt dışında da Türkiye’yi tanıtan Dario Moreno’ya bu çabalarından dolayı 1962 yılında Turizm Bakanlığı tarafından “Hitit Güneşi” ödülü verilmiştir. Folk müziğini modernize edip Fransızca sözlerle dünyaya duyurmuş, Batı müziğini de Türkçe sözlerle icra edip bu yönüyle bir ekole öncülük etmiştir.

Dario Moreno, Jacques Brel’in yazıp sahneye koyduğu Don Quichotte adlı müzikalde Sancho Pncho rolünü üstlenir. Müzikalin Belçika prömiyeri 4 Ekim 1968’de Brüksel’de yapılmıştır. Belçika Prensi Paola tarafından rolündeki üstün başarısından dolayı sanat madalyasına layık görülmüştür. Moreno, müzikalin 10 Aralık’taki Paris prömiyerinden önce İstanbul’dan Paris’e gitmek için Yeşilköy Havalimanına gelmiştir ancak uçağa geç kaldığını fark eder. Bu uçuş onun prömiyere yetişebilmesi için çok önemliydi ancak derdini anlatmaya çalıştığı görevli kendisiyle tartışmaya başlayınca kalp krizi geçirip yere yığılmıştır. Etraftaki insanların kendisine bilinçsizce müdahale etmesi sonucu yere düşüp kafası yarılan Moreno, Cerrahpaşa Hastanesine kaldırılmıştır. Doktorlar tarafından kendisine beyin kanaması teşhisi koyulmuştur ve ne yazık ki 1 Aralık 1968 tarihinde trajik bir şekilde vefat etmiştir. Dario Moreno, İzmir’de gömülmeyi vasiyet etmiştir fakat annesi Madam Roza’nın İsrail’e yerleşmiş olmasından dolayı vasiyeti yerine getirilememiş ve Telaviv’deki Holon Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.

İzmir’e yolunuz düştüğünde Dario Moreno Sokağı‘na uğramanızı, o sokakların deniz kokan havasını Moreno’nun güzel şarkıları eşliğinde almanızı ve Tarihi Asansör’den İzmir manzarasını izlemenizi tavsiye ederiz.


Kaynakça

  • “Dario Moreno Biyografisi”. biyografi.info. Web. Erişim Tarihi: 05.04.2023
  • “Bir İzmir Sevdalısı: Dario Moreno”. izgazete.net. Web. Erişim Tarihi: 05.04.2023
  • “Bir Mutluluk Taciri Dario Moreno”. izmirdergisi.com. Web. Erişim Tarihi: 05.04.2023
  • “Dario Moreno: Zor yaşamı, dünya yıldızı oluşu ve genç yaşta trajik ölümü”. indigodergisi.com. Web. Erişim Tarihi: 05.04.2023
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.