Daredevil: Born Again Dizi İncelemesi – Hell’s Kitchen’ın Şeytanı Geri Döndü!

Editör:
Eyüp Can Gürer
spot_img

Marvel’ın Netflix ile anlaşmış olduğu süreçte çıkmıştı Daredevil’ın ilk 3 sezonu, yüz binlerce fana da kendini sevdirmeyi başarmıştı. Ancak 2018’in son aylarına geldiğimizde Netflix diziyi sonlandırma kararı aldı ve yıllarca hiç yeni bir haber gelmedi. Ta ki Marvel 2020’nin sonlarında karakterin haklarını Netflix’ten geri alana kadar.

Matt Murdock, Marvel Sinematik Evreni çıkışını 2021’in damga vuran filmi Spider-Man: No Way Home’daki cameo’su ile yaptı ve sonrasında da She-Hulk ve Echo’daki rolleriyle devam etti ama fanların istediği tek bir şey vardı: Matt Murdock’un hikayesinin yeni bir dizi ile devam etmesi. 

Born Again 1.Bölümünden Matt Murdock – pinterest.com

Netflix, Daredevil hayranlarının etkisini hafife almış olsa da fanlar isteklerini Marvel’a ve Disney’e belirtmekte hiç gecikmedi ve 2022’nin Ekim ayında Daredevil: Born Again’in 2025 yılında geleceği duyuruldu. Tabii ki herkes orijinal kadronun geri dönüp dönmeyeceğini merak ediyordu, kısa bir süre sonra da bunun cevabını aldık, Punisher rolüyle gönlümüzde taht kurmuş Jon Bernthal dahil tüm kadro geri dönüyordu. Matt Murdock’un hikayesi devam edebilirdi artık.

Ancak şunu belirtmemiz gerekiyor; Born Again, adının çağrıştırdığı gibi Daredevil’ın baştan başlaması değil, Netflix dizisinin devamı aslında. Bu demek olmuyor ki Born Again ile başlarsanız hiçbir şey anlamazsınız, anlarsınız ancak karakterlerin hikâyelerini ve ‘inside joke’larını kaçırabilirsiniz. Hazırsanız Daredevil: Born Again dizi incelemesine başlayalım.

– yazının buradan sonrası spoiler içermektedir! –

Netflix’s Daredevil’dan Matt Murdock, Karen Page ve Foggy Nelson-pinterest.com

Dizinin ilk bölümüne hızlı ve nostaljik hissettiren bir girişle başlıyoruz. İlk 3 sezondan alışkın olduğumuz Josie’nin Barı ve üç silahşörlerimiz; Matt Murdock (Charlie Cox), Foggy Nelson (Elden Henson) ve Karen Page (Deborah Ann Woll

Ancak mutluluğumuz çok uzun sürmüyor ve daha ilk 15 dakikadan Foggy’i Benjamin ‘Dex’ Poindexter’ın, namıdiğer Bullseye’ın (Wilson Bethel) saldırısında kaybediyoruz. Dex’in bu kıskançlık ve kin dolu hareketi dizinin tüm gidişatını da etkiliyor çünkü Matt’in hayatı bu olaydan sonra tamamen değişiyor.

Daredevil Olmak Mı, Matt Murdock Kalmak Mı?

Daredevil: Born Again’in 1.Bölümünden Matt Murdock – pinterest.com

‘’I am Daredevil, not even God can stop that now’’

(Ben Daredevil’ım, artık tanrı bile bunu durduramaz.)

Netflix versiyonunda bu unutulmaz replik ile bu konuda hislerini açıkça belirtmişti Matt Murdock. Ancak yıllar geçtikçe, belki yaşlandıkça belki de olgunlaştıkça, fikirleri biraz değişmiş gibi görünüyor. En yakın arkadaşı Foggy’nin kendisine düşman olan Bullseye tarafından hunharca katledilmesi için kendini suçluyor olması hem ruhuna yük oluyor hem de kendi ahlaki değerlerine karşı çıkmasına sebep oluyor sezon boyunca.

Netflix dizisindeki sezonlarda Matt’in din ile alakalı fikirlerini ve ne kadar ikilemde olduğunu iyice görebilmiştik, ‘’kimseyi öldürme!’’ felsefesi de buradan geliyordu biraz. İçine sinmeyen bir şey yapmak zorunda olduğunda rahipten izin isteyen Matt’in, Born Again’in daha 1. Bölümünde Benjamin ‘Dex’ Poindexter, namıdiğer Bullseye, ile uzunca dövüştükten sonra –burada aslında Dex’in yapmak istediği şey Matt’i Foggy’nin kalp atışları duruncaya kadar meşgul etmek ve arkadaşına yardım etmesini önlemekti– onu çatıdan atması ne kadar değiştiğini ve Katolik düşünce yapısının siyah-beyaz olmadığını gösteriyor bize, çünkü Matt onu çatıdan atarsa ölebileceğini biliyordu ve yine de yaptı, çünkü artık bazı kişiler artık bunu ‘hak ediyordu’.

Foggy’nin ölümü için kendini suçlayan Matt, haftalarca, aylarca Daredevil maskesini gardırobunun en derin çekmecelerine gömüyor. Ancak, her ne kadar Daredevil kimliğini bir kenara bırakmak istese de, Daredevil onu bırakmak istemiyor. İlk 3 sezondan çok iyi tanıdığımız Wilson Fisk’in (Vincent D’Onofrio) bile hayatını New York Belediye Başkanı olarak yeniden yazmaya çalıştığını gördüğümüz bu dizide, Matt’in zehirli bir sarmaşık gibi ikilemler arasında sıkıştığına tanıklık ediyoruz. Ne zaman birini kurtarması gerekiyormuş gibi hissetse, ne zaman bu şehrin ona ihtiyacı varmış gibi hissetse, istemeye istemeye de olsa giyiyor o kostümü. Kendini nasıl bulacağını bilmiyor çünkü, onu iyileştiren, zihnindeki şeytanlardan kurtaran tek şeyin Daredevil olmaya devam etmek olduğunu düşünüyor, kurtaramadığı her insanın ruhu ona daha da yük oluyor ve hayatı artık Sisyphus gibi hissettiriyor, o kayayı ne kadar ittirirse ittirsin kâbus asla sona ermeyecek

Matt Murdock (Charlie Cox) ve Frank Castle (Jon Bernthal) – pinterest.com

Born Again’in 4.bölümünde Jon Bernthal’ın canlandırdığı çok sevdiğimiz Frank Castle, namıdiğer Punisher, bu sorunu şu sözleriyle Matt’in yüzüne vurmayı çok iyi başarıyor.

‘’He talks to you, dudn’t he? You hear his voice. You do, don’t you? Every time I stop moving, I still hear my little boy.I see him. And I hear his voice. He says, “Get ’em, Daddy. Every single one of ’em, get ’em.” That’s why I do what I do. And that’s why I see it in you because you know you didn’t do a goddamn thing and it’s gonna keep eating at you.’’

(Seninle konuşuyor değil mi? Duyuyorsun Foggy’nin sesini. Ne zaman bir şey yapmadan dursam oğlumun sesini duyuyorum. Onu görüyorum ve bana ‘’hepsinin hakkından gel baba!’’ diyor, bu yüzden yapıyorum yaptığım şeyleri ben. Sende de onu görüyorum, çünkü hiçbir şey yapmadığını biliyorsun ve bu da seni canlı canlı yiyor)

Hepimiz suçluluk duygusunu hayatımızda en az bir kez hissetmişizdir ve bu duygunun verdiği hissiyat gerçekten içten içe yenmek gibidir. Dizilerde mental sağlığın çok fazla kez yanlış yansıtıldığı bu dönemde Marvel gibi büyük bir şirketin bu kadar karmaşık yapıda olan Matt Murdock gibi bir karakteri böyle şahane ve gerçekçi yansıtması hem seyircilerin karaktere yakın hissetmesi hem de diğer dizi ve film şirketlerinin ders çıkarması için çok değerli. Bu yüzden Daredevil: Born Again sadece bir aksiyon dizisi değil; Matt Murdock’un kendini bulmasına, yeni bir amaç keşfetmesine ve duygularıyla başa çıkmasına tanık olmamıza izin veren açık bir pencere adeta.

Sanat İçin Sanat: Ilya Repin ve Johann Henry Füssli

Repin’in Ivan the Terrible and His Son Ivan Tablosu – www.thecollector.com

Sanat her zaman Daredevil dizileri için merkezi bir konumda oldu. Bazen sokak grafitileri bazen de ünlü tablolar ile karakterlerin mental dünyalarına girmemizi sağladı. Born Again’de bunun dışında ‘foreshadowing’ görevi de görüyor! Bu sezonda çok önemli iki tablo görüyoruz: Ilya Repin’in ‘’Ivan the Terrible and His Son Ivan’’ ile Johann Henry Füssli’nin ‘’The Nightmare’’ tabloları. Peki neden? Born Again’de Matt Murdock’un birden fazla düşmanı var, bunlardan birisi de ilham perisi Muse. Kurbanlarının kanları ile tablolar yapan Muse Matt’in etrafındaki herkese terör estirerek onun Daredevil maskesini çekmecesinden çıkarmasına sebep oluyor. İşte burada tabloların anlamları hikâyeye biraz daha derinlik katıyor. Netflix versiyonuna göre daha karanlık, daha şiddetli olan Born Again’i en iyi yansıtabilecek tablo belki de Ivan the Terrible and His Son Ivan. Dizinin ilk bölümünde gözüken bu tablo sezon finaline kadar olacak her şeyin bir özeti gibi adeta. Muse’un vahşetini, Wilson Fisk’in gücünü yanlış şeyler için kullanmasını ve Matt Murdock’un öfkesine yenik düşüp kendi etik kurallarını hiçe saymasını temsil ediyor bu tablo. Ayrıca dizinin geçtiği politik dünyaya baktığımızda ‘’Gücün zora kullanıldığı her yerde çöküşün gelmesi kaçınılmazdır.’’ mesajı da veriyor, çünkü Ivan the Terrible gücünü zora kullanıp, bir anlık öfkesine yenildiği için oğlu Ivan’ı öldürüyor, bu da tablonun anlattığı şey aslında.

Füssli’nin The Nightmare (Kabus) Tablosu – https://dia.org/collection/nightmare-45573 – Detroit Institute of Arts

Füssli’nin The Nightmare tablosuna gelecek olursak Matt’in mental dünyasında biraz daha derine iniyoruz. Geçmiş günahlar, suçluluk hissi ve keder. Tabloda gözüken karabasan figürü Matt’in Foggy’nin ölümü için hissettiği ve üzerinden atamadığı suçluluk duygusunu; tablodaki at figürü ise dışarıdan gelen tehditleri (Wilson Fisk, Bullseye ve Muse) ve başına gelebilecekleri temsil ediyor. Born Again’in 7.bölümüne adını veren sanat için sanat konsepti Daredevil dünyasında hiçbir zaman sadece dekor olarak kullanılmadı, gerek izleyicinin kendi çıkarımlarını yapmasının sağladı gerek metafor görevi gördü gerekse bizim için bir ayna oldu, karakterlerde kendimizi bulduk.

Adalet Yerini Buldu Mu? Bulacak Mı?

Görme engelli adam mahkeme salonunda.
Daredevil Born Again 1.Sezonundan Matt Murdock – pinterest.com

Bir avukatın hayatını anlatan bir dizinin ana temasının adalete bir şekilde bağlanacağını düşünmek pek de yanlış olmaz. Born Again’de adalet temasının nasıl işlendiğine bakmadan önce Netflix dizisinden bir alıntı ile hafızamızı tazeleyelim.

‘’The law couldn’t do anything to help that little girl, but I could.’’ 

(Hukuk o küçük kıza yardım edebilecek hiçbir şey yapamadı, ama ben yapabildim.)

Demişti Matt Murdock neden Daredevil olmaya başladığını anlatırken. Ekstrem duyuları sebebiyle sokaklar öteden gelen sesleri bile duyabilen Matt bir süre sonra bunları görmezden gelememeye başlamıştı. Tabii ki katolik değerleriyle yetiştirilmiş bir avukat olarak adaleti önce polis ve hukukta aradı, onlar hiçbir şey yapmayınca adaleti kendisi dağıtmaya karar verdi çünkü her kurtaramadığı kişi daha da yük oluyordu ona. Netflix versiyonu devam ettikçe Matt’in hukukun adaletine olan güveni gittikçe azaldı ancak Born Again’i izleyince görüyoruz ki Foggy’nin hâlâ kendisi yüzünden öldürüldüğünü düşündüğü için Daredevil olmayı bırakan Matt, her seferinde onu hayal kırıklığına uğratan sisteme güvenmeye, en azından durumun akışını onların ellerine bırakmaya başladı. Bu hiç de Matt gibi olmayan düşünce şeklini Matt’in yüzüne vuran yine Frank Castle oldu. Benim tüm sezon içinde en sevdiğim sahne buydu, Jon Bernthal’ın geri dönüşünü görmek çok güzeldi ve kendisinin repliklerinin yazımında yardım ettiğini duymak beni çok mutlu etti. Dizinin genelinde oyunculukları ben çok beğenmiş olsam da bu sahnedeki oyunculuklar en iyisiydi.

Matt:”I did what I had to do. And I let the system take care of the rest–”

Frank:”Oh! You and your goddamn sy–– You and your Goddamn system! Christ! So what now? Every day Bullseye goes to the chow hole, eats his slop, you know he gets to breathe the same air that you breathe. You feel good about that?”

Matt:”He got life!”

Frank:”How ’bout old Foggy? He get life?”

(Matt: Yapmam gerekeni yaptım ve sistemin geri kalan ile ilgilenmesine izin verdim-

Frank: Ah sen ve senin lanet olasıca sistemin, Tanrım, Ne olacak yani şimdi? Her gün Bullseye hapishane yemekhanesine gidip lapasını yiyor, senin aldığın nefesin aynısını alıyor, iyi hissediyor musun bunun hakkında ha? 

Matt: Müebbet aldı o! 

Frank: Peki ya dostun Foggy? Onun ömrüne ne oldu?)

Ama Matt aslında sistemin gerçek adaletin yerini bulmada hiç de başarılı olmadığını biliyordu, çünkü daha ilk bölümde demişti ki;

”It occurs to me that justice will not be served today. It won’t be served because whatever sentence is passed, Foggy Nelson will still be dead.”

(Biliyorum ki adalet bugün yerini bulamayacak. Bulamayacak çünkü hangi ceza verilirse verilsin Foggy Nelson hala ölü olarak kalacak.)

Yani çıkarabileceğimiz bir şey var ise o da Matt’in hiçbir zaman sisteme tam anlamıyla güvenmeyeceği. Her zaman yüreğinin derinlerinde bir yerde gerçek adaletin bu olamayacağı düşüncesi yatacak. Her zaman sistemin yüzünden hayatlarından olan insanların kaderleri için kendini suçlayacak ve ipleri eline alma isteği durmayacak. Ancak hem çizgi romanlarda hem de dizilerde gördüğümüz bir şey daha varsa o da Matt’in optimistik bakış açısı. Hayat ne kadar kararsa da ‘’Bundan kötüsü başıma gelemez’’ dediği her an başına daha kötüsü gelse de tanrıya ve geleceğe olan güvenini hiç kaybetmiyor Matt. Adalet bugün yerini bulamamış olabilir, belki de hiç bulamayacak, ama bu geleceğe olan umudumuzu kaybetmemiz demek değil çünkü umudunuzu bir kere kaybederseniz ne olursa olsun tatmin hissedemezsiniz.

Eleştiriler ve Övgüler: Dizilerin Çatışması

Netflix’s Daredevil ve Daredevil Born Again’den Matt Murdock – pinterest.com

Daredevil: Born Again kimilerine göre beklentinin çok altındaydı. CGI kullanımı çok fazla ve yapay hissettiriyor, replikler Netflix dizisi kadar derinden vurmuyor ve oyunculuklar eskisi kadar iyi gözükmüyordu. Bu eleştirilerin bazılarına –özellikle de CGI eleştirisine– katılıyor olsam da Daredevil: Born Again birçok sebepten dolayı benim en sevdiğim Disney dizilerinden biri oldu. Dizinin karanlık tonu benim gibi çizgi roman fanlarının beklediği seviyeye tam erişemese de bazı sahnelerde Netflix’ten çok daha iyi yapıyor bu işi. Wilson Fisk karakterini oynayan Vincent D’Onofrio da ‘’We’ve gone further with the darkness and nastiness’’ diyerek dizinin karanlık temasının önceki sezonlardan çok farklı olduğunu belirtmişti, dizinin yaratıcısı Scardapane de bunu doğrulamıştı. Ancak bu karanlık hiçbir zaman ‘’çok fazla’’ hissettirmiyor.

Dövüş sahnelerinin şahane koreografileri de ikilemde bıraktıran bir konu olmuştu, bazı hayranlar Netflix versiyonuna göre çok sönük kaldığını ve Matt’in eski dizide daha iyi dövüştüğünü söylese de Matt Murdock’un aylarca Daredevil olmadığı ve haliyle dövüşmediğini de hesaba katmak gerek. Eksiklikleri ve doğru yapamadığı yerler olsa da bunun sadece birinci sezon olduğunu unutmamak lazım, önümüzde minimum iki sezon daha var. Dario Scardapane, Matt Corman ve Chris Ord; en beklemediğiniz anda gelip yüreğinize dokunan replikleri, nostaljiyi ve aksiyonu had safhaya çıkaran sahneleri ve her şey çok ağır hissettiğinde sizi güldürecek tarafları ile izlerken hiç sıkılmayacağımız bir dizi yaratmayı başardılar. Dizi, adını aldığı Daredevil: Born Again çizgi roman serisine çok sadık kalmasa da umarız ikinci sezonda çizgi romandan birkaç sahne görebiliriz.

Daredevil’ın Maskeleri – pinterest.com

İkinci sezonu Mart 2026’da gelecek dizinin ilk tanıtımı geçtiğimiz haftalarda New York Comic Con’da yapıldı ve çok sevdiğimiz Jessica Jones’u oynayan Krysten Ritter tarafından sızdırıldı. Herkesin ikinci sezona dair teori ve istekleri varken ben de bir tane eklemek isterim: Foggy geri gelebilir mi lütfen? İşin şakası bir yana, hiçbirimiz ne olacağını bilmiyoruz, yapabileceğimiz tek şey sabırla Mart’ı beklemek.

O zamana kadar sanat ve sinemayla kalın. 


Kaynakça:

Arrant, Chris. “How Jon Bernthal Went From Saying No to Daredevil: Born Again to Being a Co-star and Writing His Own Punisher Spinoff.” Popverse, 19 Mar. 2025, www.thepopverse.com/tv-daredevil-punisher-jon-bernthal-born-again-disney-plus-spinoff-say-no. Accessed 24 Oct. 2025.

Patton, Joshua M. “How Different Is Daredevil: Born Again From the Netflix Series? It’s Complicated.” CBR, 6 Mar. 2025, www.cbr.com/daredevil-born-again-differences-from-netflix-series. Accessed 24 Oct. 2025.

“Daredevil: Born Again Review – ‘A Strong Season.’” Empire, 5 Mar. 2025, www.empireonline.com/tv/reviews/daredevil-born-again. Accessed 24 Oct. 2025.

Özbebek, Yaren. “&Quot;İpler Kopmak Üzere &Quot;: ‘Daredevil: Born Again 8. Bölüm’ İncelemesi.” Sinetopya, 18 Apr. 2025, sinetopya.com/post/ipler-kopmak-uzere-daredevil-born-again-8-bolum-incelemesi.   Accessed 24 Oct. 2025.

Harp, Justin. “‘Further in the Darkness, the Action, the Nastiness’: Daredevil: Born Again Star Teases MCU Show’s Dark Tone.” CBR, 10 Feb. 2025. www.cbr.com/daredevil-born-again-vincent-donofrio-teases-gritty-series. Accessed 24 Oct. 2025.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

İngiliz Edebiyatının En Etkili İlk Cümleleri

İngiliz edebiyatının unutulmaz romanları, ilk cümleleriyle okuru içine çekerek anlatının tonunu ve derinliğini okuyucuya işler.

Genç Agrippina: Erken Roma İmparatorluğu’nun En Etkili Kadını

Iulia Agrippina (Genç Agrippina), hırsı ve zekâsıyla erken imparatorluk döneminin en etkili ve güçlü kadınıydı.

Lorde – Melodrama Albüm İncelemesi : Gecenin Ardından Kalanlar

Şiirsel anlatımıyla bizi teatral bir yolculuğa çıkaran Melodrama'nın albüm incelemesi sizlerle.

Çocuklara Öfke, Üzüntü ve Diğer Yoğun Duygular Nasıl Anlatılır?

Çocuklar duygularını gözlem ve taklit yoluyla öğrenir. Ebeveynlerin farklı yöntemlerle duyguları öğretmesi, farkındalık ve sağlıklı iletişimi güçlendirir.

Korku Sinemasının Kalbinin Attığı Yer: Halloween Film Rehberi

Ölülerle yaşayanlar arasındaki perdenin indiği büyülü gece, günümüzde kostümler, şekerler ve korku filmleriyle kutlanır.

Milli Mücadele’nin Kadınları: Halide Edib’in Eserlerindeki Kahraman Kadınlar

Feminist yazında özellikle öne çıkan Halide Edib Adıvar, eserlerinde kadınları genel olarak eğitimli, idealist, vatan aşığı ve cesur kimseler olarak resmetmiştir.

Sonbaharda Evde Yapılacak Ritüeller

Sonbaharın huzur dolu ritüelleri: kitap okumak, yazmak, tatlı yapmak, yoga yapmak ve çalışmakla hem zihni hem bedeni ısıtan, eve ve kendine dönüş mevsimi.

1923’ten 2025’e: Cumhuriyet Romanında Kadın ve Kimlik

Cumhuriyet romanında kadının kimlik yolculuğu, 1923’ten 2025’e uzanan yüz yıllık süreçte özgürleşme, dönüşüm ve çok seslilikle yeniden tanımlanıyor.

Türk’ün Ateşle İmtihanı Kitap İncelemesi: İstiklâl Savaşı Hatıraları

Türk'ün Ateşle İmtihanı, 1918 yılından 1923'e kadar olan olayları anlatarak sadece Halide Edib'in değil bir ulusun hatıralarını kapsamaktadır.

Şiirde Yalnızlık ve Katmanlar: Modernizm ve Postmodernizm

Şiirde modernizm, anlamı doğrudan sunmak yerine onu gizlemeyi ve katmanlı hale getirmeyi amaçlar.

Editor Picks