Damarından Kan Değil Sevda Akan Adam – Ahmed Arif

Nazlı Atabey Balkan
Nazlı Atabey Balkan
"...gövdemde sonsuzluğun dilsiz ayini. tanrı kirpiklerinden yürüyordu canıma" -Söylenti Dergi Genel Yayın Yönetmeni-
spot_img

Ahmed Arif’e karşı hangi sözcükleri seçeceğimi bilemeyecek kadar heyecanlı, hiçbir zaman içimdeki yerini tam olarak anlatamayacak kadar yetersizim bu kez. Hayranım ve sebebim çok! Kavgaya, sevdaya, yokluğun içinde iliklerine kadar var olabilene içimden sönmeyen bitmeyen parıltılı şeyler dökülüveriyor.

Henüz sevmelerin ne olduğunu bilmediğimiz zamanlar ve mevsim kış. Leylaya yazdığı mektuplar bir kitap olup duruyor karşımda. Ben sevmenin bu denli ağır acı ve gül saplı bir hançer olduğunu bilmezdim. Okuduğum satırı defalarca okuma sebebim keşke anlamayışımdan olsaydı. Anlamıştım ve ben bir cümlenin bir insanı bu kadar yaralayabileceğini ummazdım.

Ben sevdaya değil Ahmed Arif’e inanıyorum. İçinden kopanı ustaca işlemek kağıda hüner ister. ‘İşçiyim ben! yürek işçisi’ demesi boşa değilmiş! Sevmelerin şahı tek bir sevdaya tutunup yaşanır kılmış dünyayı. Hasretinden prangalar eskittiği kadın onu sevse belki sevdası bu kadar yoğun olmazdı. Zaten şairler aşklarına karşılık bulsa şuan bir çoğunu tanımadan devam edecektik yaşamaya. İyi ki sevilmemiş demek bencilce olacak iyi ki sevmiş diyerek şükredelim.

Milyon kez aşık olabilirsin, sınırı yok bu işin. Ama yalnızca bir çift gözü sevebilirsin. Kapadın mı gözünü hangi göz beliriyorsa zihninde ‘O’. Gerisi laf. Ve o aşkın şiirin hammaddesi olduğu dönemde vazgeçip fabrikatör olmaktan tek bir kalbe yazmış her satırı.

İnat da inat Leyla. Git demiyor ama kal da demiyor. Bu öyle bir çıkmaz ki sevmelerine her gün yenisini ekliyor Ahmed Arif. Usanmadan seviyor. Yazdıkları gittikçe güçleniyor. Vazgeçilmezi oluyor Leyla onun.

Çok yakıştı bu acı ona. Acılar bizim renkli bilekliklerimiz. Herkeste aynısı olmuyor kimi zaman. Göçerken bu dünyadan mühim olan kaç bileklik ekleyebildiğin koluna. Kaç acının tadına baktıysan o kadar mükemmelleşiyorsun ve bu hengâmede Ahmed kıpkırmızı bir sevdayı bağlayıp bileğine devam etti yoluna.

Leyla hem dost hem sevgili hem kardeş oldu ona. Bir insanı her şeyiniz yapınca o gidince sadece onu değil her şeyinizi kaybetmiş oluyorsunuz ya. Ahmed Arif de yüklenecek tüm anlamları bir kadına yükleyip sevdi. Durmadan sevdi. Çok güzel sevdi.

Dedi ki;
ne diye böyle sıcak, böyle dost, böyle “hayır” denilemeyecek bir havadasın? ‘siktir çekmenin bu sendeki çeşidini bin yıl yaşasam öğrenemezdim.

Kimse öğrenemezdi. Tonlarca kitap okudum sayfalarca yazdım her dilde şarkı dinledim dağ tepe gezdim türlü insan tanıdım ama ben anladım ki hiçbir şey öğrenememişim. Bana her şeyi tek bir insan öğretti. Sevda vicdansız bir öğretmen.

Aynı mektupları defalarca okudum belki Leyla bu sefer gelir dedim. Gelmedi. Son hep aynıydı. Sevmedi.
O zaman hep bir ağızdan! ne diyorduk; ‘Leyla… zalım Leyla’
Leyla evlendi.

Daha büyük acı var mı diye düşünürken ben o devam etti sevmeye. Kocasını kabullenerek, mektuplarda selam ileterek. Sahi dokunamadığı sarılamadığı aşık olduğu kadının her sabah başkasına uyanmasına nasıl dayandı derseniz, ben böyle acı denizinde boğulup yüzmeye devam eden birini görmedim. Sonralarda anladım sevgisinin büyüklüğünü. Şimdi bana kimse seviyorum demesin. Siz seviyorsanız Ahmed’in yaptığı ölmekti.
Sevdiği kadına düğün hediyesi olarak şiir yazdı.

Evleniyor diye hediye düşünmesi mi can yakar yoksa şiir yazması mı bi süre bunu düşüneceğim.

Suskun’u yazdı Leyla’ya…

Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram…
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
İki yitik hasret,
İki parça can.
Çatladı yüreği çakmaktaşının,
Ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
Çağlardır boğulmuş bir su…
Ağıyor yeşil.
77 de son kez aldı kalemi eline sevdiği kadın için. Başka mektup yollamadı. İkisi de başkalarının eşi olarak parmaklarına başka alyanslar takarak devam ettiler hayata veya devam eder gibi davranarak ‘yaşamak görevini’ tamamladılar.

“Ben buralarda, bu hastanelerde, bu topraklarda değil, gene oralarda, Dicle kıyısında bir çadırda ölmek isterim. O kadar güzel ağıt yakar ki o kadınlar… Hiçbir müzik o kadar dokunaklı olamaz…”

Dedi ve gitti. Ölüm sebebinin kalp krizi olması o kalbin içindekilerin taşması mıdır kim bilir?
Sevdayla ve tanışamamış olmanın derin kederiyle anıyorum, anıyoruz.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Louvre Müzesi’nde Soygun: Sekiz Dakikada Çalınan Sekiz Mücevher

Dünyanın en büyük müzesi Louvre'da sekiz dakikada çalınan sekiz mücevherle dünya sarsıldı. Tarihe geçen soygunun gizemi hâlâ çözülemedi.

BoJack Horseman Dizisinin Unutulmaz Replikleri

Mizah ve dramı buluşturan BoJack Horseman ve hayatın gerçeklerini yansıtan unutulmaz replikleri.

Jane Eyre Nasıl Jane Eyre Oldu?

Jane Eyre, edebiyat tarihinin en önemli kadın figürlerindendir. Onun bakış açısını, deneyimlerini takip eden herkes yaşamını kendinden emin, dik duruşlu birey olarak sürdürebilir.

Soma: Hint Tanrılarının Mucizevi İçkisi

Soma, Hint mitolojisinde tanrıların içkisi olarak bilinir. Canlandıran, zenginlik ve sağlık veren bu içki aynı zamanda tanrılaştırılmıştır.

Ters Cepheye Bakan Balkonlar: Hayatın Arka Yüzünden Bakmak

Ters cepheye bakan bir balkon, insanın içe dönüşünü; ön cephe ise hayata ve topluma açılmayı simgeler. Denge, ruhsal bütünlük için gereklidir.

Linkin Park – From Zero Albüm İncelemesi: Yeniden Doğuş

Chester Bennington’ın ölümünden yedi yıl sonra yeni solistleri Emily Armstrong ile geri dönen rock müziğin efsanesi Linkin Park'ın "From Zero" albümünü inceliyoruz!

2000’lerin En Çok Ses Getiren 10 Asya Filmi

2000'lerde evrensel bir sanat gücü hâline gelmiş Asya sineması, yeni türlerin doğmasına ve sinematik dilin evrilmesine öncülük etmiştir.

Muzaffer Şerif Deneyi: Toplumsal Normların Yaşamımıza Etkisi

Türk Psikolog Muzaffer Şerif sosyal deneyleriyle toplumsal normlara alışılmışın dışında çözümler sunarak küresel bir üne kavuşmuştur.

Problem Ben: İçimizdeki Anti Kahramanlara Yazılan 5 Şarkı

Yalnız ve duygusal bir çıkmazda kalan "anti kahramanlara" ithaf edilmiş bu yazı, onlara yoldaşlık eden 5 şarkıyı ele alıyor.

Rick Owens, Temple of Love: Moda ve Varoluş Üzerine Bir Manifesto

Rick Owens’ın “Temple of Love” sergisi, modayı sanat, politika ve kişisel ifadeyle buluşturarak karanlık, büyüleyici ve şiirsel bir deneyime dönüştürüyor.

Editor Picks