”Hiç istedin mi bir şeyi, nefes alamayacak kadar?
Hiç sevdin mi birini delice?”
Cyrano… Cyrano de Bergerac aslında.
1640’lı yıllarda geçen, Fransız şair ve oyun yazarı Edmond Rostand tarafından 1800’lerin sonlarında yazılan Cyrano, 2021’in bize bıraktığı güzel yarı müzikal filmlerden biri. Başrollerinde Game of Thrones‘un Tyrion’u Peter Dinklage ve Swallow‘da seyirciye etki eden oyunculuğuyla tanıdığımız Haley Bennett var. Yönetmen koltuğunda Anna Karenina, Atonement, Pride and Prejudice filmlerinden tanıdığımız Joe Wright oturuyor.
Film aynı zamanda bir tiyatro oyunu olarak sahnelendi. 2018’de sahnelenen müzikalin uyarlaması olarak filme çekildi. Oyunda yer alan Peter Dinklage ve Haley Bennett’i filmde aynı rollerle izleme şansını bulduk. Tiyatro oyununun bu yeni uyarlamasını Peter Dinklage’in eşi Erica Schmidt yazdı. Filmin yönetmenliğini de Haley Bennett’in gerçek hayatta da partneri olan yönetmen Joe Wright çekti. Bu da böyle aile içinde yapılan bir iş gibi sayılabilir.
Peter Dinklage ödül sezonunda görmezden gelinen oyunculardan biri oldu. Oysaki rolündeki başarısı filmi üstlere taşımış. Filmin konusu her ne kadar çekici olsa da senaryonun eksikliği gözden kaçacak gibi değil. Hikaye bütünlüğü korunamamış, sahneler arasında eksiklikler mevcut. Christian ve Roxanne‘in ilk görüşte yaşadıkları aşk, duygusallıktan ve romantizmden ziyade komik bir yöne gitmiş. Filmde Peter Dinklage’in muazzam oyunculuğu olmasa, film vasata gidebilirdi. Buna rağmen partneri Roxanne rolünü canlandıran oyuncu Haley Bennett role yeterince hakim değildi. Belki de rolüne kusursuz şekilde form veren Peter Dinklage yüzünden Haley Bennett’i yeterli bulamamışızdır. Çünkü Peter Dinklage’in oyunculuk performansı arşa uzanmıştı.
Müzikal herkesi heyecanlandıran bir tür değil. Filmin arka planında çalan soundtrackler seyircinin bayıldığı bir şey olsa da hikaye müzikle anlatılınca, çoğu kişi izlemek için ön sıralarda yer almıyor maalesef.
Filmin kostümleri ve mizanseni güzeldi. Filmde Barok sanatın izlerine rastlıyoruz. Hikayenin geçtiği yılları düşünürsek normal sayılabilecek bir durum, ancak grotesk sayılacak makyajlar söz konusu. Peter Dinklage’in oyunculuk performansı pek çok adaylık almasına yeterdi. Film bir müzikal olmasına rağmen, müziklerinin zayıf olması onu ödül sezonunda geriye düşüren en büyük neden olabilir. Yine de oyunculuk çok farklı bir alan. Görmezden gelinmemeliydi.
Cyrano de Bergerac hakkında çekilmiş ilk film değil Cyrano. Daha önceki yıllarda klasik anlatımlarıyla iki kez daha çekildi. İlki 1950’de ikincisi de 1990’da… 1990 versiyonu epey beğenilmişti. Başrol Gerard Depardieu‘ya emanet edilmişti.
Bütün filmlerde Cyrano’nun mutlaka bir kusuru mevcuttur. İlk iki klasik anlatımlı filmde haddinden fazla büyük burnu yüzünden hayatının aşkına ulaşamamış bir adam resmedilirken, bu çekilen son hikayede kusurun cücelik olmasında karar kılınmış.
Bir İnsanın Kusurları Birine Aşık Olmasına Engel Midir?
Aşk her şeye rağmen aşk değil midir?
Cyrano herkes tarafından saygı duyulan bir silahşordur. Zekasıyla ve yazdığı hayran bırakan şiirleriyle de tanınmasına rağmen, bütün özgüveni umutsuzca aşık olduğu Roxanne söz konusu olunca yerle bir olur. Hayatı boyunca aşık olduğu kadının, cüce olduğu için ona asla aşık olmayacağına inanıyordur. Zaten Roxanne de onun taburunda yer alan yeni bir asker olan Christian’a ilk görüşte aşık olduğunu söyleyerek Cyrano’yu haklı çıkartır. Roxanne’e o kadar aşıktır ki, onun mutluluğu için yapmayacağı şey yoktur. Bu noktada film Romeo ve Juliet’in imkansız aşk hikayelerine göz kırpıyor, ama farklı bir şekilde.
Cyrano, Christian’a Roxanne’in aşkından bahseder. Roxanne bir romantiktir, buna karşılık Christian’ın söyleyecek büyülü sözleri yoktur. Burada iş Cyrano’ya düşer. Christian’ın fiziği ve Cyrano’nun büyük bir tutkuyla yazılmış mektuplarıyla üç kişilik bir aşk yaşamaya başlarlar.
Bir insanda neye aşık olursun?
Fiziksel görüntüsü tam istediğin gibi olsa da kalbine işleyen cümleler kuramıyorsa, onu hala sevebilir misin?
Aşk bir insana her şeyi yaptırabilir mi?
Film bu soruların cevaplarını arıyor.
İnsan kusurlarının esiri olmamalı belki de. Tüm insanlığa inat, hor görülen, beğenilmeyen, hatta alay edilen taraflarına yenilmeyip sahip olduğu yeteneklerle var olmayı öğrenmeli. Kalbindeki güzelliklere inanıyorsa, en azından şansını denemeli. Korkmak insanın kendisine yaptığı en büyük düşmanlıktır. Kalbinizdeki gücü sizden bir başkası alamaz. Bu gücü ya siz yok edersiniz ya da sizden alınmasına izin verirsiniz.
Filmin finali de bunları doğruluyor. Orijinal metine tam anlamıyla sadık kalınmamış ve finalde Cyrano’nun aşkını öğrenen bir Roxanne izliyoruz. Ama Cyrano’nun ortaya çıkan büyük sırrı da hüzünlü bir final izlememize engel olamıyor.
Peter Dinklage’in oyunculuğundaki kusursuz detaylar için bile izlenebilir film. Bütün korkularına rağmen aşkına olan sadakati Cyrano’yu fazlasıyla çekici bir erkek haline getiriyor. İzlerken, keşke ne kadar çekici olduğunu kendisi de fark edebilse diyorsunuz. Bir insanı tanımak, çoğu zaman dışarıdan görünen kusurlarını yok etmeye yeter.
Bir insanın cüce olmasını fiziksel bir kusur sayıyorsanız tabii.






