Netflix’te yayınlanmasıyla dikkatleri üzerine çekmesi bir olan bu alışılmadık belgesel aslında bir BBC yapımı. Uygarlık tarihini böylesine alışılmadık işleyen Cunk on Earth özünde bir belgesel değil mokümanter, yani sahte belgesel ya da diğer adıyla melgesel.
İlk önce BBC Two’da yayınlanan dizi, Netflix’te yer almasıyla birlikte dünya genelinde daha geniş bir izleyici kitlesiyle tanışma imkanı buldu. Ricky Gervais’in çok sevilen yapımı After Life’tan tanıdığımız Diane Morgan, Philomena Cunk adlı idealist bir gazeteciye can veriyor. Cunk, insanlık tarihinin bilinmeyenlerini öğrenmek ve yayınlamak için konunun uzmanlarıyla röportajlar yapar ve onlara ter döktüren sorular sorar.
Toplamda beş bölümden oluşan, mokümanter türündeki Cunk on Earth, insanlık tarihinin en önemli dönemlerini uzmanlarından öğrenmemizi sağlıyor. Mağaralarda yaşadığımız dönemden Çin Seddi’nin yapılışına, Orta Çağ’dan Rönesans’a, Sanayi Devrimi’nden Soğuk Savaş’a birçok dönemi ve olayı konu edinen Cunk, sorularıyla hem izleyenlerin hem de uzmanların tarih bilgisini sorgulamalarına yol açıyor.
Uygarlık tarihinin başlangıcından; mağaralardaki yaşamdan başlayarak insanlığı anlamamıza yardımcı olan Cunk, şüphesiz ki bu tarza alışık olmayanları ilk bölümünde şaşkınlığa uğratmıştır. Daha ilk bölümden mağaralar, Antik Mısırlılar, Çinliler ve Romalılar ile ilgili bilinmeyenleri sorgulayarak zor bir işi başarır. Sorduğu sorularla ve yaptığı yorumlarla tarihi tamamen hicveden ya da gerçeklerden bağımsız olarak anlatan Philomena, ilk bölümüyle dünyayı ve insanlık tarihini farklı açılarla ve açığa çıkmamış yönleriyle görmemizi sağlar.
Cunk, kendine has üslubuyla insanların iki ayak üstünde durmadan alet yapıp yapamayacaklarını ünlü bir arkeoloğa sorarak onun İngiliz mizahından nasiplenmesine vesile olur. Philomena, ilk şehirlerin kuruluşunu anlatırken, bilinen ilk şehir Irak’ta olduğu için oraya gitmez çünkü çok uzaktır, zaten gitseydi bile orada olup olmadığını anlamazdık. Antik ve gizemli yapıların eski halini ileri derece teknoloji kullanarak, Minecraft ile gösterir. Sıradan insanlar için anlaması çok güç olan tekerleğin çalışma prensiplerini bile seyirciye öğretir. Bir yandan da paranın icadıyla ilgili bir tweeti bilimsel bir gerçekmiş gibi anlatarak popüler kültür eleştirisi yapar.
Alanlarında uzman olan ünlü bilim insanlarına sorduğu sorularla onları dut yemiş bülbüle çevirir; İlk sesli kitap nasıldı, birisi bizim için antik olan bu yazıları o zamanlar sesli okusaydı bu ilk sesli kitap mı olurdu? Hiyeroglifler ilk emojiler miydi? Piramitlerin şeklinin bir adı var mıydı? Yunan tragedyaları umurumuzda olmak için çok eski değiller mi? Bir Yunan güreşi olan felsefenin ünlü isimleri bugün konuşsa onları anlar mıydık?
Philomena, yakında ödül alacağından emin olduğu bu yeni programının sonraki bölümünde bizi Hristiyanlığın doğuşundan alır ve hoşgörünün, bilimin ve sanatın egemen olduğu üst insanların zamanına, Orta Çağ’a sürükler. Orta Çağ’daki yaşamı büyük bir ciddiyetle, derinlemesine inceleyen başarılı gazeteci hem tarihçilerden çok şey öğrenir hem de onlara çok şey öğretir.
İnsan dediğin sütunlardan, şaşaalı yapılardan fazlasını ister. Bundandır ki Roma en ihtişamlı döneminde bir boşluğa düşmüştür. Bir ikona, modele ihtiyaç duyar. Aradığı kurtarıcı ise İsa’dır ama ahırda doğmak bir bebek için uygun mudur? Linç kültürünün ilk ünlü kurbanı İsa mıdır? Vandalların Roma’yı ele geçirmesiyle barış dinine geçmenin bir ilgisi var mıdır?
Orta Çağ Avrupa’sı konusundaki pek çok konuda tarihçilerle hemfikir olmayan Philomena, düşüncelerini açık sözlülükle ifade etmekten de geri durmaz. Ama neyse ki o dönemde tarihi olan tek topluluk Avrupalılar değildir.
Orta Çağ’ın ardından gelen büyük aydınlanma dönemini de inceleyen Cunk, Leonardo Da Vinci’yi de Napolyon’u da otuz dakika içinde eleştirmeyi başarır. Tarihin bu önemli olaylara sahne alan dönemleriyle ilgili daha önce akıllara gelmeyenlere değinen cesur gazeteci bir kez daha gazetecilik mesleğinin esaslarından bizi haberdar eder. Rönesans ne demekti, bir çeşit sos muydu?
Tarihi insan faktörüyle inceleyen bir yapımın, dünyanın bugünkü halini almasında büyük emeği olan Sanayi Devrimi’ni incelememesi düşünülemezdi. Tabii ki Philomena da bunu biliyor ve Sanayi Devrimi’nin ötesini berisini, bilinen bilinmeyen tüm gerçeklikleriyle sorguluyor ve cesur soruyla tarihçileri köşeye sıkıştırmayı başarıyor.
İlk modern savaş olan Amerikan İç Savaşı’nın neden olduğunu, nelere yol açtığını bize gösteren yapım, ardından Amerika’nın bilimsel ve teknolojik gelişmelere nasıl yuva olduğunu gösteriyor. Tabii ki uçağın, otomobilin, sinemanın icadını; kadınların hangi adamın onları yöneteceğini seçme haklarını almak için çabalarını anlatmayı da es geçmiyor.
Dizi, final bölümüyle birlikte Soğuk Savaş’a yol açan olayları, Soğuk Savaş’ın kendisini, bitişini ve nihayet günümüzü de tüm çıplaklığıyla seyirciye aktararak, insanlığın kısa serüvenini bize çok başka bir bakış açısıyla göstermeye çalışmıştır. Tüm insanlık tarihinin hicivli bir özetini eğlenceli ve alışılmadık bir tarzda sunan yapım, pek çok izleyicinin melgesel türüyle tanışmasına olanak sağlıyor.
Cunk on Earth, Britanya mizahına aşina olmayan ve daha önce sahte belgesel izlememiş seyirciler için içeriği tamamen sürpriz bir yapım olsa da alışılmışın dışındaki komedi anlayışıyla izleyici içine çekmeyi başaran keyifli bir program. Çoğunlukla anlatım tamamen mizah amaçlıyken bazı söylemler izleyicinin aklında gerçekten de soru işaretleri belirlemesine neden olabiliyor. Tarihi gerçekleri ustalıklı bir biçimde hicivle dile getiren bu yapım akıllarda yer edineceğe benziyor. Diziye Netflix kataloğundan ulaşabilirsiniz!
Kaynakça
https://www.imdb.com/title/tt16867040/
https://www.netflix.com/title/81516751