Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte yazarlar, siyaset ve toplum arasında bir köprü görevi üstlenerek halkın sorunlarını ve toplumsal değişimleri edebi eserlerine yansıtmıştır. Bu dönemde, Türk edebiyatında köklü değişimler yaşanmış; modernleşme, demokrasi, bireyin özgürlüğü ve sosyal adalet gibi kavramlar eserlerin temel temalarından biri hâline gelmiştir. Yeni yönetimin ideolojisi, çağdaşlaşma hamleleri ve toplumsal dönüşüm, edebiyatın dilinden anlatım biçimine kadar geniş bir yelpazede kendini göstermiştir. Ancak bu süreçte, özellikle rejimi eleştiren veya farklı ideolojileri savunan bazı yazarlar sansüre maruz kalmış, hatta sürgüne gönderilmiştir. Buna rağmen edebiyat, sadece sanatsal bir alan olmanın ötesine geçerek toplumun sesi ve değişimin aynası olmuştur.
Cumhuriyet Döneminde Sansür ve Baskı

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Türkiye’de toplumsal düzeni modernleştirme ve siyasi istikrarı sağlama amacı güdülmüştür. Bu süreçte, özellikle tek parti dönemi ve sonrasındaki yıllarda sansür ve baskılar, devletin ideolojik ve siyasi kontrolünü sağlamak için önemli araçlar haline gelmiştir. Atatürk‘ün reformlarına karşı çıkan, Batılılaşma sürecine eleştirel yaklaşan veya devrimci değişimlere karşı duran fikirler yoğun şekilde sansürlenmiş ve basın üzerinde ciddi baskılar uygulanmıştır. 1923’te cumhuriyetin ilanından sonra, özellikle muhalif görüşler, İslamcı ve milliyetçi yayınlar hedef alınmıştır. Tek parti döneminde CHP’nin iktidarındaki yıllarda, hükümete karşı eleştiri ve karşıt fikirler baskı altına alınmıştır. Bu dönemde, Atatürk’ün inkılaplarına karşı çıkan gazeteler kapatılmış, yazılar sansürlenmiş ve medya üzerinde sıkı denetimler uygulanmıştır. İkinci Dünya Savaşı ve 1946’daki çok partili hayata geçişle birlikte sansür biraz gevşese de, hükümetin kontrolündeki medya, özellikle sol görüşlü yayınlara karşı baskı uygulamıştır. 1960’lar ve 1980’ler gibi askeri müdahalelerin yaşandığı dönemde ise sansür ve baskılar daha da yoğunlaşmıştır. 1980 darbesi sonrası medya üzerindeki baskılar zirveye çıkmış ve birçok yayın organı kapatılmıştır. Cumhuriyet döneminde sansür, genellikle devletin ideolojik çizgisine karşı çıkan, toplumsal düzeni tehdit edebilecek veya mevcut siyasi yapıyı sarsabilecek yayınlar üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu baskılar, zamanla basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü mücadelesinin de temel dinamiklerini oluşturmuştur.
Cumhuriyetin İlk Yıllarında Sürgün Edilen Edebiyatçılar
Nâzım Hikmet
Nâzım Hikmet, Türkiye’nin en önemli şairlerinden biri olmasının yanı sıra siyasi görüşleri nedeniyle en çok baskıya maruz kalan isimlerden biridir. Marksist düşünceleri ve komünist hareketlerle olan bağlantıları nedeniyle defalarca hapsedilmiş ve sonunda 1951’de vatandaşlıktan çıkarılarak yurt dışına sürgüne gitmek zorunda kalmıştır. Moskova’ya yerleşen Nâzım Hikmet, burada yaşamını sürdürmüş ve birçok önemli eserini kaleme almıştır. Nâzım Hikmet’in sürgün yıllarında yazdığı şiirlerde vatan hasreti, özgürlük tutkusu ve otoriter yönetim eleştirisi öne çıkar. Özellikle Memleketimden İnsan Manzaraları gibi eserlerinde sürgün ve baskı altındaki insanların hikayelerine odaklanmıştır.
Aziz Nesin
Aziz Nesin, hiciv ustası olarak bilinen bir yazar olup, siyasi mizahı nedeniyle defalarca yargılanmış ve sürgün tehditleriyle karşı karşıya kalmıştır. 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan sonra kısa süreliğine yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştır. Ancak Türkiye’yi tamamen terk etmemiş, ülke içinde de baskılara maruz kalmıştır. Aziz Nesin’in eserlerinde baskıcı yönetimlerin, sansürün ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının etkilerini görmek mümkündür. Zübük ve Sosyalizm Geliyor Savulun gibi eserlerinde bu durumları mizahi bir dille işlemiştir.
Yaşar Kemal

Yaşar Kemal, toplumsal adaletin ve ezilen halkların sesi olmuştur. 1971 darbesinden sonra sol görüşlü yazarların baskı altına alınması sürecinde İsveç’e gitmek zorunda kalmıştır. Yaşar Kemal’in sürgün yıllarında yazdığı eserlerde, Anadolu insanının mücadelesi ve özgürlük temaları belirgin bir şekilde öne çıkar. Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Binboğalar Efsanesi eserlerinde, otoriter rejimlerin baskısını edebi bir dille yansıtmıştır.
Namık Kemal
Namık Kemal, Osmanlı’da “Hürriyet Şairi” olarak tanınan bir yazar ve düşünce adamıdır. Tanzimat döneminde kaleme aldığı eserleri ve siyasi görüşleri nedeniyle sürgüne gönderilen ilk edebiyatçılardan biridir. Namık Kemal, özellikle Osmanlı’daki mutlakıyet yönetimine karşı eleştirel görüşleri nedeniyle 1867’de Paris’e kaçmıştır. Daha sonra İstanbul’a dönmüştür ancak 1873’te yazdığı Vatan Yahut Silistre oyunu halkı galeyana getirdiği gerekçesiyle Magosa’ya sürgüne gönderilmiştir. Namık Kemal’in eserlerinde özgürlük, vatan sevgisi ve haksızlığa başkaldırı önemli yer tutar. İntibah, Cezmi ve Vatan Yahut Silistre eserlerinde, sürgünün ve baskının bireysel ve toplumsal etkileri işlenmiştir.
Süleyman Nazif
Süleyman Nazif, Osmanlı Devleti’nin son döneminde ve Milli Mücadele sürecinde sert kalemiyle tanınan bir yazardı. Milliyetçi ve vatansever bir tutum sergilediği için Osmanlı yönetimi ve işgal güçleri tarafından defalarca baskıya uğramıştır.
1909’da İttihat ve Terakki yönetimine muhalif olduğu için Bağdat’a sürüldü. 1919’da İstanbul’un işgal edilmesine karşı yazdığı “Kara Bir Gün” adlı yazısı nedeniyle İngilizler tarafından Malta’ya sürgün edilmiştir. 1921’de sürgünden dönmüş ancak Cumhuriyet’in ilk yıllarında da eski yönetimle bağlantısı olduğu gerekçesiyle uzun süre göz altında tutulmuştur. Malta Geceleri, sürgün yıllarında yazdığı anılardır ve sürgünün zorluklarını anlatır. Çal Çoban Çal, vatan sevgisini ve Osmanlı’nın çöküşüne duyduğu üzüntüyü dile getirdiği eseridir.
Rıza Tevfik Bölükbaşı
Rıza Tevfik, Osmanlı’nın son döneminde hem bir şair hem de felsefeci olarak tanınmıştır. Ancak 1920’de Sevr Antlaşması’nı imzalayanlar arasında olduğu için Yüzellilikler listesine alınmış ve sürgüne gönderilmiştir. Ürdün, Lübnan ve ABD gibi ülkelerde yaşamıştır. 1943’te affedilerek Türkiye’ye dönmüştür. Serab-ı Ömrüm, sürgün yıllarında kaleme aldığı eserlerden biridir.
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın yazarı olmasına rağmen cumhuriyetin ilk yıllarında hükümetle ters düşmüştür. Hilafetin kaldırılması ve laik reformlara karşı eleştirileri nedeniyle Mustafa Kemal yönetimiyle arasında mesafe oluşmuştur. 1925’te Şapka Kanunu ve Takrir-i Sükûn Kanunu gibi devrimlere karşı çıkan kesimlerle ilişkilendirilmiş ve hükümetin baskıları nedeniyle 1926’da Mısır’a gitmek zorunda kalmıştır. Yaklaşık on bir yıl Kahire’de yaşamıştır. Mehmet Akif, Mısır’da yaşadığı yıllarda büyük bir yalnızlık ve memleket hasreti çekmiştir. Bu dönemde siyasetten uzak durarak Kahire Üniversitesi’nde dersler vermiş anca Türkiye’ye dönme isteği hiçbir zaman kaybolmamıştır. 1936’da hastalanınca Türkiye’ye dönmüştür ancak çok zayıf ve bitkin bir haldeydi. İstanbul’da büyük bir yoksulluk içinde hayatını kaybetmiştir. Devletin resmi tören düzenlememesi üzerine öğrenciler ve halk onu kendi imkânlarıyla büyük bir cenaze töreniyle uğurlamıştır. Safahat, Mehmet Akif’in en önemli eseridir ve vatan sevgisi, ahlaki çöküntü, İslamcılık ve Osmanlı’nın çöküşü üzerine derin düşünceler içerir.
Hüsran adlı şiirinde vatanından ayrı kalmanın acısını şu dizelerle dile getirmiştir:
“Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım,
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım.”
Ziya Gökalp
Ziya Gökalp, Osmanlı’nın son döneminde Türkçülük ve milliyetçilik fikirlerini savunan en önemli düşünürlerden biriydi. Ancak 1919’da Osmanlı’nın İttihat ve Terakki mensuplarına karşı başlattığı soruşturmalar nedeniyle İngilizler tarafından Malta Adası’na sürgüne gönderildi. Gökalp, Malta sürgününde yaklaşık iki yıl kaldı. 1921’de Ankara hükümeti tarafından yapılan girişimler sonucu serbest bırakıldı ve Türkiye’ye döndü. Ziya Gökalp, sürgün yıllarında yazmaya devam etti. Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak adlı eserinde Osmanlı’nın çöküşü karşısında Türkçü bir ulus-devletin nasıl inşa edilmesi gerektiğini anlatmıştır. Malta Mektupları, sürgün yıllarında yaşadıklarını ve gözlemlerini içeren önemli eserlerinden biridir.
Halide Edip Adıvar

Halide Edip, Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk’ün yanında yer almış ancak cumhuriyetin ilanından sonra yönetimle fikir ayrılığına düşerek 1924 yılında Türkiye’yi terk etmiştir. Eşi Adnan Adıvar ile birlikte İngiltere’ye gitmiş; ardından Fransa ve Hindistan’da yaşamıştır. 1939’a kadar sürgünde kalmıştır. Halide Edip, sürgün yıllarında da yazmaya devam etmiştir. Türkün Ateşle İmtihanı, Kurtuluş Savaşı hatıralarını anlattığı eserlerindendir. Hindistan’a Dair, sürgün yıllarında yazdığı ve Hindistan’daki izlenimlerini anlattığı kitabıdır. 1939’da Atatürk’ün ölümünden sonra Türkiye’ye dönmüş ve İstanbul Üniversitesinde edebiyat profesörü olarak görev yapmıştır.
Aka Gündüz

Aka Gündüz, Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında eserler vermiş önemli bir romancı ve gazetecidir. İttihat ve Terakki’ye yakınlığı nedeniyle 1913’te sürgüne gönderilmiştir. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sırasında devletin resmi yayın organlarında çalışmış ancak savaş sonrası İttihatçılara karşı yapılan tasfiyelerden etkilenmiştir. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte tekrar aktif siyasete ve edebiyata dönmüştür. Dikmen Yıldızı, savaş yıllarında yaşanan acıları anlatan önemli eserlerinden biridir.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yakup Kadri, hem Osmanlı’nın son döneminde hem de Cumhuriyet’in ilk yıllarında etkili bir edebiyatçı ve gazeteci olmuştur. Atatürk’ün yakın çevresinde yer alsa da, 1930’larda CHP içindeki fikir ayrılıkları nedeniyle diplomatik görevlere atanarak bir nevi sürgüne gönderilmiştir ancak bu diplomatik görevlere atanmasının doğrudan bir sürgün olduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur. CHP içinde bazı fikir ayrılıkları yaşadığı bilinse de, dönemin siyasetinde önemli bir figür olarak görülmeye devam etmiştir. 1934-1950 yılları arasında Türkiye dışında büyükelçi olarak görev yapmıştır. Atatürk sonrası CHP yönetimi ile anlaşmazlığa düşerek uzun yıllar yurtdışında kalmıştır. Hep O Şarkı, Osmanlı’nın son dönemindeki çalkantıları anlatır. Ankara, cumhuriyetin kuruluş sürecini ve ideolojik dönüşümleri işler.
Refik Halit Karay
Refik Halit Karay, Alemdar, Peyam-ı Sabah gazetelerinde ve Aydede dergisinde İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılardan ötürü vatan hainliğiyle suçlanmış ve Yüzellilikler listesine alınmıştır. 1922’de ise Yüzelliliklerle birlikte yurt dışına çıkarılmıştır. Uzun süre Beyrut ve Halep’te sürgün yaşamıştır.
Memleket Hikayeleri, sürgün yıllarında Anadolu’daki gözlemlerini anlatır. Gurbet Hikayeleri, sürgünün getirdiği yalnızlık ve özlemi işler.
Cevat Şakir Kabaağaçlı
Cevat Şakir Kabaağaçlı, namıdiğer Halikarnas Balıkçısı, Osmanlı’nın son döneminde yazdığı bir yazı nedeniyle sürgüne gönderilmiştir. 1925’te, yazdığı bir makalede Osmanlı’nın idam cezalarını eleştirdiği için İstiklal Mahkemesi tarafından Bodrum’a sürgün edilmiştir.
Bu sürgün cezası onun hayatını değiştirmiş ve Bodrum’un doğasına, insanlarına hayran olarak burada kalmaya karar vermiştir. Aganta Burina Burinata, denizcilerin hayatını anlatan önemli bir romandır. Mavi Sürgün, sürgün yıllarında yaşadığı deneyimleri ele alır.
Sezai Karakoç
1967 yılında Diriliş Yayınları tarafından yayımlanan ve Sezai Karakoç’un imzasını taşıyan İslam’ın Dirilişi isimli kitap, Karakoç’un İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sekiz yıl hapis cezası istemiyle yargılanmasına neden olmuştur. Dava devam ederken Yazılar isimli kitabını yayımlayan Karakoç’a, bu kitap nedeniyle de ayrıca dava açılmıştır. İki kitabı nedeniyle toplam bir yıl, yedi ay, on gün hapis cezasına çarptırılan Sezai Karakoç’un cezası, para cezasına çevrilerek tecil edilir ve 1974 yılında çıkan genel afla düşer. Ancak yazar, bir yıl sürgün cezasına çarptırılmıştır. Çok sevdiği ve İslam’ın bir taşıyıcısı olarak gördüğü İstanbul’dan Ankara’ya sürülen Sezai Karakoç, bu yıllarda Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine isimli ünlü şiirini kaleme almıştır.
“Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim ateşten kelimeleri”
Kaynakça:
- Uyar, Ayşegül. “Tanzimat Sonrasında Sürgün Edebiyatı (1870-1908).” [2009], pp. 30-89.
- Karay, Refik Halid. Minelbab İlelmihrab. İnkılap Kitabevi, 1992.
- Sezai Karakoç’un Hayatına Dair. Türk Dil Kurumu. Web. 16.03.25
- Refik Halit Karay. Hürriyet Gazetesi. Web.
- Aka Gündüz. Milli Gazete. Web.
- Rıza Tevfik Bölükbaşı. İstanbul Müzayede. Web. 16.03.25
- Yaşar Kemal. Yapı Kredi Yayınları. Web. 16.03.25
- Halide Edib Adıvar. TRT Haber. Web. 16.03.26
- Mehmet Akif Ersoy. Türkiye Gazetesi. Web. 16.03.25
- Sezai Karakoç. Anadolu Ajansı. Web. 16.03.25
- Aziz Nesin. Sanat Okur. Web. 16.03.25
- Süleyman Nazif. Yedi Kıta Tarih ve Kültür Dergisi, vol. 97, 2016, pp. 26-44.
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu. Fikirtepe Medya. Web. 16.03.25
- Ziya Gökalp. Bilgihanem. Web. 16.03.25
- Cevat Şakir Kabaağaçlı. İşçi Haber. Web. 16.03.25