Kırmızı burunları, renkli giyimleri ve abartılı kostümleriyle eğlence dünyası denince akla ilk gelen şeylerden biri palyaçolar. Kimi insana sevimli gelirken kimisinde yüksek derecede tedirgin edici hisler uyandırabilen palyaçolar, çocukların yanı sıra azımsanamayacak sayıda yetişkinin de kabusu olabiliyor. Kendileri birer tehdit olmasa da zihnimizin onlara yüklediği anlamlar yüzünden böylesine bir korku nesnesi haline geliyorlar. Pek çok insanı etkileyen bu korkunun adı “Coulrophobia“.
Coulrophobia Nedir?

Coulrophobia köken olarak Yunanca ”cambazların üzerinde yürüdüğü tahtabacak” anlamına gelen ”kolobatheron” kelimesinden türemiş, sonuna aldığı ”-phobia” ile de palyaçolara karşı yaşanan korkuyu ifade eden bir terim haline gelmiştir. Seksenli yıllardan beri literatürde yerini almaktadır. Carl Jung‘un arketiplerinden Soytarının somutlaşmış hali olarak görülen palyaçolar, eylemlerinde iyilik ve kötülük kavramları arasında bir belirsizlik noktasında bulunurlar. Soytarının kaos ve düzensizliği barındıran arketipiyle olan bağı, palyaçoyu güvenilmez kılar. Bu karakter, ahlaki olarak belirsizdir ve yaratıcı ya da yıkıcı olabilir. İnsanların belirsizliklere karşı duyduğu korkunun da palyaçolarda kendini gösterdiğini söyleyebiliriz.
Coulrophobia’yı Anlamak

Hakkında pek fazla bilimsel çalışma olmayan konu üzerine Scientific American‘ın yaptığı araştırmalar ve anketler sonucu yaygın bir korku türü olduğu tespit edilen coulrophobia katılımcıların %53.5‘ini az ya da çok şekilde etkiliyor. Kadınlar ise palyaçolardan erkeklere nazaran daha fazla korkuyor ve yaş ilerledikçe korkunun etkisi azalıyor. Kesin bir biçimde kaynağı tespit edilemese de katılımcıların sunduğu nedenler, palyaço fobisinin iç yüzü hakkında akla yatan bilgiler veriyor. Bu nedenlerin gerçeklerden ziyade insan zihninin yaratımı oluşu, ilgi çeken çıkarımlar arasında yer alıyor.
Coulrophobia’yı Tetikleyen Nedenler

Ankete katılan kişilerden aldıkları bilgileri derleyen araştırmacılar, palyaço korkusuna neden olan faktörleri şu şekilde sıralıyor:
Palyaçoların kullandıkları abartılı ve renkli makyaj yüzlerindeki insan formunu bozuyor ve onların insan dışı birer varlık gibi algılanmalarına yol açıyor. İnsanlar buna benzer tepkileri genelde porselen bebeklere ve cansız mankenlere de gösteriyor. İnsana benzeyen ama bir o kadar da benzemeyen görüntüleri, anksiyetenin tetiklenmesine ve birer tehdit olarak algılanmalarına yol açıyor. Aynı zamanda yapılan makyaj yüzdeki mimiklerin önüne geçtiği için duygu aktarımının önüne geçiyor ve belirsizlik yaratıyor. Bolca makyajla kamufle olmuş yüzdeki duyguları okuyamamak kişiyi strese sokuyor.
Palyaçoların makyajlarında kullandıkları renkler, özellikle ağız kenarlarında ve burunlarında kullandıkları kırmızı renk kanlı yaralanmaları ve baz olarak kullandıkları beyaz renk de solgunluk yüzünden zihinlerde ölümü çağrıştırıyor. Bu da kişinin zihninde kurduğu ilişkilendirmeler sonucu palyaçoya karşı kaçınma davranışı sergilemesine ve tiksinti duymasına neden oluyor.
Palyaço korkusu, diğer korkular gibi, aile bireylerinden de öğrenilebiliyor. Aynı zamanda geçmişte aile zorlamasıyla palyaçolarla bir araya gelmek zorunda kalmış bireyler, sonraki deneyimlerinde kaçınma davranışı gerçekleştirebiliyor. Palyaçolar hakkında popüler kültür aracılığıyla edinilmiş negatif izlenimler de kişinin tavrını belirleyen önemli faktörler arasında yer alıyor.
Sonuç olarak palyaçoların, medya araçları, sinema ve edebiyat gibi kültür öğeleri aracılığıyla edindiği olumsuz algı, gerçek hayattaki varlığının önüne geçiyor ve korkuya kaynaklık ediyor. Korku edebiyatının kralı olarak tanınan Stephen King’in yarattığı, tüm dünyaca tanınan palyaço Pennywise gibi, DC Comics‘in çılgın kötüsü veya Batman‘in azılı düşmanı Joker gibi popüler kültür bünyesinde yer alan pek çok korkunç palyaço figürü varken aksi de düşünülemezdi.
Coulrophobia ile Mücadele

Palyaço korkusu insanların kendi kendilerine de aşabileceği bir korku olmakla birlikte ileri seviye korku geliştirmiş kişilerde anksiyete, mide bulantısı, kalpte aritmi, titreme, terleme gibi fiziksel semptomlara da neden olabiliyor. Uzmanlar, bu durumda maruz kalma terapisi (exposure therapy), bilişsel-davranışçı terapi (cognitive-behavioral therapy) gibi psikoterapi yöntemlerinin uygulanmasını önermekle birlikte ek olarak farkındalık (mindfulness) ve günlük tutma (journaling) gibi çalışmaların kişinin kaygı seviyesindeki düşüşe oldukça katkı sağladığını söylüyor.
Kaynakça
Wordworth, Dot. Coulrophobia. The Spectator. Web. 29.07.2024.
Bala, Michael. ”The Clown: An Archetypal Self-Journey.” Jung Journal: Culture & Psyche. Volume 4. Issue 1, 2010. Taylor & Francis Online. Web. 29.07.2024.
Scorey, Sophie. Greville, James. Tyson, Philip. Davies, Shakiela. The Conversation. This is Why We’re Afraid of Clowns. Scientific American. Web. 28.07.2024.
Fritscher, Lisa.Coping with Coulrophobia Symptoms: The Fear of Clowns. Very Well Mind. Web. 28.07.2024.
Kapak Görseli: pexels.com