Çöküş Şairleri

Editör:
Sinem Aykın
spot_img

Belki de en önemli edebi terimlerden biri olan Dekadans kavramı, modern edebiyat bağlamında oldukça önemli bir yere sahiptir. Türkçeye “çöküş” olarak da çevrilebilecek dekadans terimi, toplumsal çöküşün, yozlaşmanın, çürümenin estetiği; hastalığın güzelliği gibi o güne kadar hiç konu edilmemiş grotesk ve gotik unsurlarla ilişkilendirilebilir. İlk defa 19.yüzyılın ortalarında, dekadans terimini kullanan ve modern edebiyatın babası olarak tanımlanabilecek Charles Baudelaire sayesinde, güzel olanın aslında pek de güzel ve ahlaklı olmadığı, her şeyin yapay bir cennet algısından oluştuğu, toplumun gerçeklikten koptuğu, bir nevi katılaşmış olan düşüncelerin altüst edilerek insanın iç dünyasının sanatta ve toplumda bir nevi pagan olana, mitik doğamıza bir geri dönüş yaşandığını söyleyebiliriz.

Dekadans Akımının Tarihi ve Toplumsal Etkileri

Dekadans Akımının Tarihi | pinterest

Dekadans terimi, 19.yüzyılın ortalarında, kentleşmenin ve sanayileşmenin getirdiği kimliksel ve ahlaki çöküntünün bir yansımasıdır. Özellikle de 19.yüzyıla kadar insanlara dayatılan ahlaki ve toplumsal normların giderek çürümeye başlaması, sanatta önemli bir yer edinmiştir. Grotesk ve pagan olana bir dönüş başlamıştır. Modernizm bu bağlamda oldukça önemlidir çünkü eril düşünceler artık çözülmeye başlamış ve geniş anlamda romantizm, toplumda önemli bir yer edinmeye başlamıştır. O zamana kadar hiç ele alınmamış olan, çöküşün ve çürümenin getirdiği güzellik, insana iğrenç olarak görünen fetizm, sadizm gibi sapkın kavramlar, Charles Baudelaire, Oscar Wilde veya Joris-Karl Huysmans gibi önemli yazarlar tarafından estetikleştirilmeye başlanmıştır.

Fin de Siècle (Yüzyıl Sonu) Dönemi ve Dekadans

Maximilien Luce, View of London, 1893

Önceleri Fransa’da başlayıp sonrasında Avrupa ve İngiltere’ye doğru uzanan, Fransızcada “yüzyıl sonu” anlamına gelen Fin de siècle kavramı, 19.yüzyıl için çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle 1880-1890’lara atıfta bulunulan bu dönem, toplumsal olarak sanayileşme ile bir ilerleme gibi gözükse de aslında kültürel bir çöküşün dışavurumudur. Bu çöküş ve ahlaki bozulma, sanatta ve özellikle edebiyat alanında Dekadans olarak yer bulur.

Bu dönemde edebiyatı derinden etkileyen Dekadans hareketinde, entelektüel anlamda birçok önemli yazar ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri, herkes tarafından bilinen Bram Stoker’ın Drakula(Dracula), Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi (The Picture Of Dorian Gray), Arthur Machen’ın Yüce Tanrı Pan’ı (The Great God Pan) ve en önemlisi de Charles Baudelaire’in Kötülük Çiçekleri (Les Fleurs Du Mal) adlı şiir kitabıdır.

Çürümenin Estetiği: Kötülük Çiçekleri (Les Fleurs Du Mal)

Kötülük Çiçekleri | radiofrance

Charles Baudelaire şüphesiz bir çöküşün yazarıdır. Bilinen tüm sanat kavramlarını ters yüz ederek sapkın, hastalıklı, erotik ve histerik duyguları estetikleştirerek edebiyat ve sanatta toplumsal bir algı yaratmıştır. Toplumda o kadar etkili bir rol oynamıştır ki bazı eserleri dönemin Fransız devlet yetkilileri tarafından yasaklanmıştır.

Modern edebiyatın babası olarak bildiğimiz Baudelaire’in bu yöne doğru evrilmesinde en önemli etkenlerden biri şüphesiz Edgar Allan Poe’dur. Baudelaire, Poe’yu örnek almış, eserlerini çevirerek dekadans kavramından çok etkilenmiş, sanat dünyasına bir nevi tanıtmıştır. Bu vesileyle de dönemin dekadans yazarları, Baudelaire’ın sanatına yansıttığı bu ruh halinden oldukça etkilenmiş ve bu çamurlu, labirent gibi yollarda yürümeye başlamışlardır.

Charles Baudelaire’in Les Fleurs du mal (Kötülük Çiçekleri) adlı şiir kitabı, döneminde büyük bir tepki görmüş ve toplumda inanılmaz bir etki yaratmıştır çünkü o zamana kadar bu denli aykırı bir kitap görülmemiştir. İlk defa bu şiir kitabında, dekadans kavramını ele almış; gotik, sapkın, erotik imgeler kullanarak çirkinin estetiğini ve çürümenin güzelliğini dile getirmiştir. Çürümeyi, ahlaki bozulmayı, sapkınlığı estetik bir unsura dönüştürerek edebi bir ruh yaratmıştır.

Oscar Wilde: Labirent Kentler

Oscar Wilde

Bir diğer dekadan yazar ve şairlerinden biri olan Oscar Wilde, çöküş hareketinin en önemli yazar ve şairlerinden birisidir. Arthur Machen gibi özellikle Birleşik Krallık’ta oldukça önemli bir ses getirmiştir. İki yazarın, özellikle de Machen’in The Great God Pan (Yüce Tanrı Pan) ve Wilde’ın The Picture of Dorian Gray (Dorian Gray’in Portresi) eserlerinde, kentleşme ve sanayileşmenin etkisiyle insanlarda ve şehirlerde bir nevi tekinsizlik hâkimdir. Şehirler, özellikle de bu bağlamda Londra, bir suç işleme merkezine dönüşür. Modernitenin getirdiği yeni şehir kavramı, tekinsizdir; geceleri cinayetlerin işlendiği, canavarlar ve katiller için bir ev gibidir ve yuva görevi görür. Gündüz her şey mükemmelken gece olduğunda işler değişir; toplumun ötekileştirdiği unsurlar gece insan avına çıkarlar. Genellikle üst tabaka insanlar bir düşüş yaşarlar. Bu bağlamda Londra gibi modern kentler, motif olarak labirenti andırır. Bu da bizi, bir dekadans akımı olan Gotik Edebiyat geleneğine götürür.

Joris Karl Huysmans: Dekadans Bir Ruh ”Tersine” (À rebours)

Joris Karl Huysmans | wikimedia

19.yüzyıl sonu yazarlarından Joris-Karl Huysmans, natüralistlere karşı çıkmış, Oscar Wilde, Charles Baudelaire gibi dekadans ruhuna sahip diğer önemli yazarlardan birisidir. Huysmans, romanlarında ve şiirlerinde dekadans ruhunu çok iyi bir şekilde işlemiş, dönemin çürüme, yozlaşma, çöküş kavramlarını çarpıcı bir şekilde eserlerinde estetikleştirmiştir. Against Nature veya Against the Grain olarak İngilizceye çevrilen À Rebours (Tersine) adlı eseri, bu anlamda gerçek bir manifesto değeri taşımaktadır. Geleneksel ahlak anlayışına aykırı bir şekilde toplumun ikiyüzlülüğünü dile getirirken varoluş krizleriyle zamanın döngüsünü adeta kırar.

İlginç bir şekilde, diğer bir dekadans kitabı olarak inceleyebileceğimiz Oscar Wilde‘ın Dorian Gray’in Portresi adlı eserinde, bu kitaptan şeytani bir kitap olarak bahsedilir ve bu kitabı okuyanın hayatının bir çöküşe uğrayacağından söz edilir. Bu zehirli bir motif olarak bahsedilen kitap, şüphesiz dönemin muazzam bir dekadans alımlamasıdır.

Tüm bu bilgiler ışığında kısaca özetlemek gerekirse; 19.yüzyılın ortalarında yaşanan ruhsal, ahlaksal ve toplumsal çöküntü, dekadans akımını ortaya çıkarmış ve bu akım, hem toplumda hem de sanatta kendini derinlemesine hissettirmiştir. Bu durum, bir anlamda modern hayatın ve sanatın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Modern edebiyat tarihi, Charles Baudelaire ile başlamış olup Oscar Wilde ve Joris-Karl Huysmans gibi de isimlerin eserleri sayesinde hâlâ günümüz edebiyatını ve sanatını şüphesiz etkilemeye, okurların ve izleyicilerin üzerinde güçlü bir iz bırakmaya devam etmektedir.


Kaynakça

  1. Decadent Movement. Poem Analysis, Poem Solutions Limited. Web. 19 Kasım 2024.
  2. What was the Fin de Siècle?. Perlego, Perlego Limited. Web. 19 Kasım 2024.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.