Çok Tanrılı Dinlerden Tek Tanrılı Dinlere Geçiş: Sosyolojik Açıdan Toplumsal Yapı

Editör:
Asya Yüce
spot_img

Tarih ve tarih öncesi dönemler boyunca insan yaşamında yer edinen inanç konusu, dinlerin ortaya çıkışına ve gelişimine ön ayak olmuştur. Kabilelerde görülen totemizm ve tabu örneklerinden günümüzdeki tek tanrılı inanç sistemine kadar uzun bir değişim ve evrimsel süreç bulunmaktadır. Bu yazıda evrim sürecindeki inancın büyük bir parçası olan çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere kadar olan süreci sosyolojik açıdan inceliyoruz.

Çok Tanrılı Dinler: Politeizm

Dinlerin evrilme sürecinde büyük bir alana sahip Çoktanrıcılık, kelime kökeni olarak Yunanca “çok” anlamına gelen “Poly” ve “tanrı” anlamına gelen “Theos” sözcüklerinin birleşimine dayanır. Antropolojinin kurucusu sayılan E. B. Tylor’un teorisine göre ilkel insanlar doğa olaylarının oluşumunu manevi güçlerle tanımlamıştır ve bu durum politeizme giden yolun temelini oluşturmuştur. (Özcan, 2019)

Kaynak: britannica.com

Dinin ilk safhalarında, bazı fiziksel fenomenleri kişileştiren “Doğa Tanrıları”na tapılırdı. İlerleyen süreçte ise tanrı algısı doğadan uzaklaştı ve birden fazla yeni özellik ile kutsallaşarak yeni bir sosyolojik olgu olan politeizmi ortaya çıkardı. Bu safhada dinin ve tanrıların detaylandırılmasıyla beraber din yörüngesindeki tabuları ve kuralları yöneten ruhban sınıfı ortaya çıktı. Bu hiyerarşik sınıf, toplumdaki diğer herkesi dini açıdan yönetmekte ve yönlendirmekteydi. Avusturyalı nörolog Freud’a göre toplumsal sınıftaki rahipler sürekli tabulardan sayılırdı. Zira o dönemden bugüne kadar inanç biçimleri ve ilkeleri değişime uğrasa da bu safhadan sonra din adamları sınıfı toplumsal yerini kaybetmemiştir.

“Sürekli ya da geçici tabular vardır. Rahipler ve kabile reisleri, sürekli tabular içinde yer alır; ölmüş kişiler ve bunlara ait her şey aynı şekilde sürekli tabular arasında bulunur.” (Freud, 1913)

Çok Tanrılı Dinlerde Figürler ve Semboller

Çok tanrılı dinlerin ilerleyen sürecinde insan nüfusunun çoğalması ve sınıf ayrımlarının artması nedeniyle tanrılar gittikçe çoğalmaya başlamıştır. Aynı zamanda nitelikleri bakımından da birtakım farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle çok tanrılı din dönemleri incelendiğinde birçok farklı inanç biçimi ve tanrı sistemine rastlanmaktadır. Bazı çok tanrılı dinlerde, bir önceki doğa dinleri safhasında olanlara benzer şekilde, fiziki fenomenleri kişileştiren ve kutsallaştıran varlık veya nesne formundaki tanrı örnekleri bulunmaktaydı. Örneğin, Eski Mısır’da birçok tanrıya inanılmaktaydı ve bazen tanrılar hayvan suretine büründürülürdü. Ayrıca onlara göre tüm tanrıların kralı, yine sembolik bir isimle, adını bir figürden alan güneş tanrısı Ra’ydı.

Güneş Tanrısı Ra³
Güneş Tanrısı Ra Kaynak: egypt-museum.com

Bir başka örnek ise Sümerlerde görüldüğü gibi tanrıların genel hatlarıyla insan formunda olmasıdır. Bu safhada tanrı fenomenlerinin daha çok doğadaki güçlerle ve nesnelerle bağdaştırıldığını açıkça görebiliriz.

Tek Tanrılı Dinlerin Doğuşu: Monoteizm

Dinler ilerleyen süreçte tüm tanrıların “yüce varlık” adı altında tek bir tanrıya atfedildiği döneme doğru evrilmeye devam etti. Ortaya çıkan bu yeni sosyolojik olguya ise Yunanca “bir” anlamına gelen “Monos” ve “tanrı” anlamına gelen “Theos” kelimelerinin birleşmesiyle oluşan monoteizm adı verildi. Evrimin bu aşamasının en somut başlangıcı ise Eski İran coğrafyasında Zerdüşt isimli peygamberin ortaya çıkışıydı. Zerdüşt, Mecusilik isimli (diğer adıyla Zerdüştlük) tarihteki ilk sistemli ve tek tanrılı dini ortaya çıkardı. Yeni din anlayışıyla birlikte çok tanrıcılık ve mevcut inanç sistemleri üzerinde bir reform hareketi başlatmıştı. Din adamlarının ağırlıkta olduğu bir aileden geldiği tahmin edilen Zerdüşt, kendisini bir peygamberden ziyade nitelikli bir rahip olarak tanımlıyordu.

Kaynak: thecollector.com

Mecusiler, genel hatlarıyla Ahura Mazda adındaki tek bir tanrıya ve Avesta olarak adlandırılan kutsal kitaba inancı ilke edinmekteydi. Mecusilerde iyilik ve kötülüğün ikili bir düzende, yani düalizm içinde bulunduğu inancı vardı. Mecusilik, başta semavi dinler olmak üzere bütün tek tanrılı dinlere sağlam bir temel atmış ve birçok iz bırakmıştı. Örneğin, Mecusilikteki iyi ve kötünün düalist yapısı; Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’daki melek ve şeytan ikililiğinin temelini atmıştır.

Tek Tanrılı ve Çok Tanrılı Dinlerin Günümüzdeki Yerleri

Hinduizm Tanrı Temsillerinden Ganeşa Kaynak: istockphoto.com

Doğa dinlerinden başlayarak çok tanrılı dinlere ve son durak olarak tek tanrılı dinlere doğru ilerleyen bir dönüşüm süreci olduğunu görebiliriz. Bu süreci bir evrim olarak nitelendirmekle beraber net bir şekilde ilerleme veya gerileme olarak adlandıramayız. Çünkü günümüzde inanç sistemleri ve dinler olarak adlandırdığımız bu ilkeler, ilkel yaşam biçimindeki totem ve tabulardan başlamak üzere insanoğlunun varoluşundan beri onunla beraberdir. Sadece zamanla kültürel olgulara ve dönemsel şartlara göre farklı şekillerde biçimlenmiştir. Günümüzde büyük kesimleri kapsayan tek tanrılı Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’ın yanı sıra yadsınamayacak kadar büyük bir kesimi kapsayan Hinduizm gibi çok tanrılı din örnekleri de bulunmaktadır.

Kapanış

Tüm bu evrimsel geçiş sürecine bütüncül olarak baktığımızda inanç sistemlerimizin ve dinlerin çeşitli süreçlerden geçerek en yüksek aşama olarak görülen dini fenomene doğru evrildiğini görebiliriz. Bu evrimin doğa tanrılarından, sembolik ve figürlerle donatılmış çok tanrılı dinlere ve daha sonra da Zerdüşt’ün ortaya çıkışıyla başlayan “Yüce Varlık” kavramına dayalı tek tanrılı dinlere doğru yol aldığını da belirtebiliriz. Ancak çok tanrılı dinlerin günümüzde hâlâ yer bulduğunu ve bu süreçte kültürel farklılıklar nedeniyle varlıklarını devam ettirebildikleri toplumların da bulunduğunu göz ardı edemeyiz.

 

Kaynakça

  1. Denova, R. (2019). Monotheism in the Ancient World.
    worldhistory.org/article/1454/monotheism-in-the-ancient-world/
  2. Ferrero, M. (2021). From Polytheism to Monotheism: Zoroaster and Some Economic Theory. Homo Oecon 38, 77–108.
    doi.org/10.1007/s41412-021-00113-4
  3. Freud, S. (1913). Totem ve Tabu. (K. Şipal). İstanbul: Say Yayınları.
  4. Karataş, İ. E. (2006). Max Müller: Hayatı, Eserleri Ve Dinler Tarihindeki Yeri. Doktora Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.
  5. Özcan, Ş. (2019). Geçmişten Günümüze Dinler Tasnifinde Morfolojik Yaklaşım . Bilimname. (38), 355-388. DOI: 10.28949/bilimname.520260
  6. Whitcomb, I. (2021). What led to the emergence of monotheism?. livescience.com/polytheism-to-monotheism.html

Kapak görseli: de.wikivoyage.org

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Çocukluk Travmaları: Belirtileri, Sonuçları ve Çözüm Yolları

Çocukluk döneminde yaşadığımız olaylar karşısında hissettiğimiz duygular ve düşündüğümüz düşünceler travmalar doğurabilir. Peki, bu travmaların belirtileri, sonuçları ve çözüm yolları nelerdir?

Söylenti Radarında Bu Ay: Sombr

"back to be friends" şarkısıyla zirveye tırmanan genç sanatçı Sombr'ın müzik serüvenine yakından bakalım

Sevmek Zamanı Filminden Unutulmaz Replikler

Halil'in boya yapmak için gittiği bir evde gördüğü resme aşık olmasıyla gelişen olayları konu alır.

2025 Gen Z Protestoları: Nepal, Fas ve Türkiye Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz

2025’te Türkiye, Fas ve Nepal’deki Gen Z protestoları, dijital dayanışma, özgürlük ve adalet talepleriyle yeni bir küresel siyasal uyanışın simgesi haline geldi.

Keşfetmemiz Gereken Yazarlar: Truman Capote

Başarı ve parıltılı bir hayatın ardında yalnızlığını saklayan bir deha. Zamansız eserleri ile Truman Capote.

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Editor Picks