Çocuk İstismarı Nedir?

Zeynep Gizem Eskici
Zeynep Gizem Eskicihttp://instagram.com/siyahbeyazkutuphane
"küçük hanım yine hayaller peşinde... küçük bir hanım olamayan küçük hanım"
spot_img

Yüzyıllardır süregelen ve içinde bulunduğumuz toplumun en sarsıcı konularından birisi çocuk istismarıdır. Bu yazımızda bu kavramı kabaca ele alıp literatürdeki tanımlarından bahsederek, istismar ve ihmal konuları sosyolojik ve aile olgusu bağlamında ele alınacaktır. Çocuk istismarının ve ihmal kavramının tanımına bakacak olursak, “Literatürde çocuk istismarı, çocukların beden ve ruh sağlıklarına zarar veren ya da fiziksel, zihinsel, duyuşsal, sosyal ve ahlaki gelişimlerini engelleyen ve kaza sonucu olmayan eylemler olarak ifade edilmektedir (akt. Ünal, 2008). İhmal ise, çocuğa bakmakla yükümlü ve/veya onu eğitmekle görevli kişilerin çocuğun bakım, beslenme, barınma, sevgi, güven, eğitim gibi temel gereksinimlerini karşılama konusunda görevlerini gerektiği gibi yapmamaları olarak belirtilmektedir” (age, 2008).

Çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyen her türlü davranış olarak tanımlanabilen çocuk istismarına, insanlık tarihi boyunca her kültürde rastlanmaktadır. Fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal şeklinde görülür. Kanıtların eksikliği, yanlış bilgiler, kültürel ve geleneksel değerler istismarın göz ardı edilmesine yol açabilmektedir. Travma ancak çok ciddi boyutlarda olduğunda çocuk istismarı düşünülmektedir. İstismar göstergesi olan hafif bulgular atlandığında veya bildirimi yapılmadığında, yaşamsal önem taşıyan olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle, çocuk istismarının tanı ve tedavisinde etik, ahlaki ve kanuni yükümlülükleri olan hekimlerin, özellikle de çocuk hastalarla en çok karşılaşan pediyatristlerin, çocuk istismarının bulgu ve semptomlarını bilmeleri gerekir. Çocuk istismarında multidisipliner yaklaşım esastır ve bu yaklaşımın bir parçası olarak çocuk ve ailenin psikiyatrik değerlendirmesinin yapılması öncelik taşır. Hekimler tedavi görevlerinin yanı sıra eylemi yasal birimlere bildirme yükümlülüğü de taşırlar. Bu farkındalık sadece hekimlerde veya ilgili meslek gruplarında olmasının yanı sıra toplumdaki her bireyde olmalıdır. Zira bir çocuğun yaşantısı içinde bulunduğu toplumsal yapılarla oldukça ilişkilidir. Aile, akrabalar, komşular gibi yapılar okul öncesi dönemde çocukların sosyal çevresini oluşturur. Bu nedenle bahsedilen bu çevredeki kişilerin de farkındalığı yüksek olması toplumsal bir yükümlülük taşımaktadır.

Özellikle Türkiye gibi ataerkil yapının hâkim olduğu ve bununla birlikte modernleşme hareketlerinin her bölgede eşit ve aynı şekilde yaşanmadığı toplumlarda kadına ve çocuklara atfedilen değer oldukça olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. Çocukları ve kadınları bir “erk”in sahip olduğu varlık olarak tanımlayıp ve kabul eden bu düşünce yapısı taciz, tecavüz ve maalesef ki cinayete kadar ilerlemektedir. Bu noktada mücadele edilmesi gereken şey, ataerkil yapının getirdiği “erkeklik” veya “erkek hegemonyası”dır. Connell’a göre hegemonik erkeklik, “bir kültürde veya yapıda genellikle farklı erkeklik biçimleri bir arada ve birbirine alternatif yaşam biçimleri olmaktan çok, karşılıklı hiyerarşi ve mücadele gibi ilişki biçimleri içerisinde varlık gösterir. Ancak çoğunlukla bu erkeklik biçimlerinden birisi diğerleri üzerinde baskın bir yapıya sahiptir. Connell, bu baskın erkeklik biçimini hegemonik erkeklik olarak tanımlamaktadır” (Oktan, 2009: 188). Türkiye gibi eril normların idealize edilmiş olduğu toplumlarda aile yapısı ve aile bağlarındaki davranış örüntüleri de bu hegemonik erkeklik veya erkek iktidar biçiminden ilerler. Bu durum ise şiddetin, ihmalin ve istismarın faili olan kişilerin aile yapısından veya sosyal çevreden kişiler olma durumunu normalleştirir. Yaşanılan bu olaylarda çocukların aile, akraba ve komşu gibi sosyal çevrelerinde yakın temasla görüştüğü bireylerin görmezden gelinip, ihtimal verilmemesine var olan eril sistem görünmezlik pelerini giydirir. Bu nedenle farkındalığın arttırılması tartışmasız bir konudur ve yasal yaptırımların da ciddi bir şekilde uygulanması şarttır.

Emniyet'ten Batman'daki çocuk istismarına açıklama

Konuya geri dönecek olursak, ilk olarak en yaygın rastlanan şekline yani fiziksel istismar türüne değinelim. Fiziksel istismar, en kolay istismar türü olmakla birlikte; çocuğun kaza dışı sebeplerle yaralanması, darbe alması ya da ailesi tarafından yeterince gözetilmemesine bağlı gelişen kazaları kapsar. Kaza dışı travmalara genellikle çocuğun ailesi tarafından cezalandırılmak istenildiğinde ya da kontrolünü kaybettiğinde ortaya çıkmasını örnek verilebilir. En sık dayak şeklinde görülür. Tipik bir şekilde anlaşılacak durum; çocuktaki morarmaları ebeveynlerin bu morarmaların nasıl meydana geldiğini çok iyi açıklamamasıdır. Bu nedenle yaralanma durumu ile karşılaşıldığında çocukta fiziksel istismar olayını akla getirmek gerekir. Daha seyrek olanlar ise yanıklar, boğulma, zehirlenmelerin görülmesidir denilebilir.

Duygusal istismar ise, çocuğun gelişimini ve ruh sağlığını bozan, tehdit etme, aşağılama, suçlama gibi davranışlara sürekli olarak maruz bırakılmasıdır. Sıklıkla diğer istismar şekilleri ile birlikte görürüz. Bu istismar türü, tanınması ve tanımlanması zor olan istismar çeşididir. Çocuğa sürekli bağırma, aşağılama, toplum içinde küçük düşürme, yaptığı hatalara karşı psikolojik olarak olumsuz etkileyecek cezalar verme, çocuk üzerinde aşırı baskı kurma gibi davranış şekillerini örnek verebiliriz. Bahsedilen bu davranışlar aslında size tanıdık gelecektir, mutlaka çevrenizde, yaşadığınız ortamda bu tip davranışlara tanık olmuşsunuzdur. Bu çocuklar ebeveynlerine karşı nefret duygusunu hissederler, konuşma şekillerinde bozukluklar -kekeme gibi- görülebilir. En önemlisi ise; çocukların özgüveni düşük bir ruh halinde “Ben zaten işe yaramazın tekiyim, aptalım” gibi düşünceleri kendilerine inandırmasıdır.

Cinsel istismar türüne gelecek olursak; çocuğun bir yetişkin, yaşça ve gelişimsel olarak kendinden oldukça büyük bir başka çocuk tarafından ne anlama geldiğini kavrayamayacağı, gelişimsel olarak hazır olmadığı, onay veremeyeceği, kanunlara ve toplumun kültürel değerlerine aykırı cinsel eylemlere; karşı tarafın cinsel doyumunun sağlanması amacıyla karıştırılmasıdır. Cinsel istismar endişesini doğuracak davranışlar arasında; çocuğun öykü vermesi, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlarda bulunması, içe kapanması gibi açıklanamayan önemli davranış değişikliklerinden bahsedilebilir.

Cinsel istismar davranışlarını temas içeren ve içermeyen davranışlar olarak sınıflayabiliriz. Temas içermeyen davranışlar arasında; çocukla cinsel içerikli konuşma, çocuğun çıplak bedenini seyretme, çocuğun önünde mastürbasyon yapma, çocuğun cinsel doyum ya da pornografik amaçla fotoğrafını çekme gibi davranışları söyleyebiliriz. Temas içeren davranışlar ise; cinsel haz amacıyla çocuğu öpme veya okşama, çocuğun cinsel organına dokunma, çocukla cinsel ilişkiye girme gibi davranışlardır.

çocuk istismarı Etiketli Haberler

Cinsel İstismarın Çoğu Gizli Kalır

Çocuklar, ebeveynler, istismarcılar, tanıklar, uzmanlar gizler ya da hiç farkına varmazlar. Çocuk istismarı, ensest dediğimiz aile içinde, okullarda, yakın çevrelerde, diğer kurumlarda ya da yabancı mekanlarda gerçekleşmektedir.

İhmal

Çocuğa bakım vermekten sorumlu kişi ya da kurumlar tarafından çocuğun gelişimini destekleyici beslenme, bakım verme gibi temel uyaranlardan yoksun bırakılması durumu ihmal olarak tanımlanmaktadır. İstismar ile ihmal arasındaki temel fark; istismar çocuğa yönelik gerçekleştirilen bir eylem hali iken, ihmal pasif bir eylemsizlik halidir. İhmal ya da çocuk istismarına uğradığını düşündüğünüz çocuklar için bu durumu çevrenizdeki sosyal hizmetler, çocuk esirgeme kurumları veya karakollara bildirme eyleminde bulunabilirsiniz. Unutmayın, yaşı, cinsiyeti, yaşadığı ortam, sahip olduğu şartlar ne olursa olsun hiçbir çocuk buna mahkûm olmamalıdır. Farkındalık yaratmak ve yeni kuşakları sağlıklı bir şekilde bilinç oluşturmak bizim elimizdedir.

Doğru Bilinen Yanlışlar

“Çocukların cinsel istismarı sanıldığı kadar yaygın değildir.”
Hayır. Resmi istatistiklere göre her 4 kızdan 1’i ve her 6 erkekten 1’i cinsel istismar görüyor. Çoğu ne yazık ki gizli kalıyor.

“Erkekler kızlara göre daha az cinsel istismara uğrarlar.”
Hayır. Erkek çocuklar da kızlar kadar cinsel istismara maruz kalır. Çocuk, çocuktur.

“Çocuk cinsel istismarı, sadece belli kültür, toplum ve sınıflarda görülür.”
Hayır. Akla gelmeyecek yapılarda bile bu istismarla karşılaşılabilir. Her kültürde, sınıfta görebiliriz.

“Çocuk istismarcıları hasta, canavar, deli, kötü insanlardır.”
Hayır. Az önce bahsettiğimiz gibi her toplum yapısında görülebildiği gibi her insanda da istismarcı örneği verilebilir.

“Çocuklarımızı korumanın tek yolu pedofililerin ağır şekilde cezalandırılmasıdır.”
Hayır. Bu ne yazık ki toplumun yapısını daha çok olumsuz etkiler. Toplumu geri götürecek uygulamalardan uzak durulmalı, aksine yaşanılan çağa, insan yapısına uygun sağlıklı olacak çözüm yolları geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.

“Çocukları korkutmamak için onlara cinsel istismardan söz etmemeliyiz.”
Hayır. Çocuk cinsel istismarını önlemek için çocukların, ebeveynlerin, öğretmenlerin ve çocukla çalışan tüm bireylerin çocuk cinsel istismarı konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Cinselliği ayıp bir şekilde çocuğa aşılamaktansa çocuğun yaş grubuna uygun şekilde tanımlamalarla ona açıklamalı ve cinsel istismardan da bu şekilde bilgilendirmek gerekir.

Kaynakça

(Bu yazı, Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 2017-2018 yılı Gelişim Psikolojisi Dersi Ders Notları derlenerek hazırlanmıştır.)

  • Deveci, S. Erhan & Açık, Yasemin. “Çocuk istismarı nedenlerinin incelenmesi.” Arşiv Kaynak Tarama Dergisi 12.4 (2003).
  • Kara, Bülent & Biçer, Ümit & Gökalp, Ayşe Sevim. “Çocuk istismarı.” Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 47.2 (2004): 140-51.
  • Oktan, Ahmet. (2009). Türk Sinemasında Hegemonik Erkeklikten Erkeklik Krizine Yazı-Tura ve Erkeklik Bunalımının Sırları. (içinde) Erkek Kimliğinin Değişe(meye)n Halleri. (ed. Huriye Kuruoğlu). İstanbul: Beta.
  • Ünal, Fatma. “Ailede çocuk istismarı ve ihmali.” Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi 1 (2008): 9-18.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks